Son İletiler

Sayfa: [1] 2 3 ... 10
1
Namaz / Cuma Günü ve Cuma Namazının Faziletti
« Son İleti Gönderen: webtasarim Dün, 11:03:55 ÖS »


Cuma Günü ve Cuma Namazının Faziletti
 
Üzerine güneşin doğduğu günlerin en hayırlısı Cuma günüdür. Aynı zamanda Cuma günü, müminlerin bayramıdır. Müslümanlar Cuma günü, Cuma namazı için Perşembe gününden hazırlık yaparlar. Genel temizlik yaparak temiz elbiselerini giyip erken saatlerde camilerine giderler. Cuma namazını kıldıktan sonra dostlarıyla, akrabalarıyla hasbihal ederler. Birlikte namaz kıldıkları cemaatle tanışma imkânı bulurlar.

Cuma günü vesilesiyle köy ve kent camilerinde cemaatin oldukça yoğun olduğu görülür.

Cuma namazını kılmak için işini, gücünü bırakarak Allahın daveti üzerine camilere koşan müminler, görevlerini ifa ettikten sonra dışarıya çıkarlar. Camiden çıkan her Müslümanın yüzünde bir tebessüm, kendilerinde bir rahatlamanın varlığını görmek mümkündür. Stres, bunalım ve karamsarlığın yerini, huzur ve mutluluk almıştır. Bu durumu sağlayan Müslümanın camide namaz kılar olduğu halde Allah ile beraber olduğu andır. İnsan Yaratanla birlikte olduğunun farkına vardığı zaman geleceğe güvenle bakar. Allahın yardımının kendisi için daim olacağının bilinci içinde olan Müslüman, Onun sevgisinden mahrum kalmak istemez. Bunun için Allahı kızdıracak ve gücendirecek söylem ve eylemlerden uzak olur.

Peygamberimiz (sav) efendimiz: “ Üzerine güneş doğan en hayırlı gün Cuma gündür. Hz Âdem o gün yaratıldı  o gün cennete konuldu ve yine o gün cennetten çıkarıldı” buyurmuştur. Müslim, Cuma, 17. Hadis-i şerifte, üzerine güneş doğan gün ifadesiyle, bütün günlerden bahsedilmekte ve cumadan daha hayırlı bir günün bulunmadığı anlatılmaktadır. Aslında dünler birbirinin aynı olduğu için aralarında bir fark bulunmamakla beraber, günleri birbirinden farklı kılan şey, o günlerde meydana gelen olaylardır. Cuma gününü değerli yapan da ibadetler içinde en büyük değere sahip olan Cuma namazının o gün kılınmasıdır. Cuma gününe üstün değer kazandıran hususlardan biri de, duaların kabul edildiği bir vaktin bu günde bulunmasıdır. Peygamberimiz (sav) efendimiz :”Cuma gününde bir zaman vardır ki, şayet bir Müslüman namaz kılarken o vakte rastlar da Allah tan     bir şey isterse, Allah ona dilediğini mutlaka verir” buyurmuştur. Buhari, Cuma, 37. Böylesi bir günde camiye gelmeden önce bugünün Cuma olduğunun farkında olunması, fiziken v e ruhen hazır hale gelinmesi büyük önem arz etmektedir.

Yüce Allah kuranında,” Ey müminler Cuma gününde namaz için ezan okunduğunda Allahı zikretmek ( Cuma namazı kılmak) için camiye koşun, alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. Cuma namazı kılınınca yeryüzüne dağılın ve Allahın lütfundan isteyin. Allahı çok zikredin ki, kurtuluşa eresiniz” buyurmuştur.

Cuma, 9-10.  Cuma günü öğle vaktinde ezan okunduğu zaman Cuma namazını kılmak üzere Müslümanları camiye davet eden Yüce Allah, namazı kıldıktan sonra, yeryüzüne dağılmalarını ve Allahın lütfunu talep etmelerini istemektedir. Allahın bu isteği, Müslümanların dünya ve ahiretlerini mamur etmeleri içindir. Allahın verdiği maddi ve manevi nimetlere şükretmek, onu her daim zikretmek ve her işte onu vekil kılmak, müminin hayatında huzur ve bereket meydana getirir. Aile yuvalarında birlik ve dirlik, bireyler arasında saygı ve sevgi duygusunu oluşturur. Cuma namazı, akil ve baliğ olan erkek Müslümanlara farzdır. Aynı zamanda Cuma namazının cemaat halinde kılınması da farzdır.

Peygamberimiz (sav) efendimiz “Bir kimse Cuma günü cünüplükten temizleniyormuş gibi boy abdesti aldıktan sonra erkenden Cuma namazına giderse bir deve kurban etmiş gibi, sevap kazanır. İkinci saatte giderse bir inek, üçüncü saatte giderse boynuzlu bir koç kurban etmiş gibi sevap kazanır. Dördüncü saatte giderse bir tavuk, beşinci saatte giderse bir yumurta sadaka vermiş gibi sevap elde eder. İmam minbere çıkınca melekler hutbeyi dinlemek üzere topluluğun arasına katılır” buyurmuştur. Buhari,Cuma, 4.  Cuma namazı, Müslümanları manen beslerken, aynı zamanda küçük günahlardan temizlenmelerine imkan sağlamaktadır. Efendimiz, ”Büyük günahlardan kaçınıldığı sürece, beş vakit namaz ile iki Cuma ve iki ramazan, aralarında geçen günahlara keffaret olur” buyurmuştur. Müslim, Taharet,16. Bu bakımdan Cuma gününe ve Cuma namazına gereken değeri vermek lazım gelir. Cuma günü ve Cuma namazı Müslümanların bir araya gelmelerine, tanışıp kaynaşmalarına, yeni bilgiler kazanmalarına, dertlerine ortak, sevinçlerini paylaşmalarına vesile olmaktadır. Böylece toplumdaki bireyler arasında saygı, sevgi ve güven duyguları oluşmaktadır. Bu hal, birey ve toplumun arzu ettiği ortamdır.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
2
Günahlar - Büyük Günahlar / Zulme Rıza Zulümdür
« Son İleti Gönderen: webtasarim Dün, 10:57:11 ÖS »


Zulme Rıza Zulümdür

Dünya sahnesinde zulüm ve haksızlıkla hayatlarını idame ettirenler, belki bir dönem konforlu yaşam kurabilirler. Lakin bu durumun, ilelebet sürmesi mümkün değildir. Çünkü zulümle abat olunmaz diye bir atasözümüz var. Bu sözün gerçekliliğini her ortamda görmek mümkün olabilir. Zulüm Arapça bir kelime olup zaleme kökünden gelir. Zulmün kelime anlamı, adaletin zıttı bir işi, yerinde yapmamak, bir şeyi ait olduğu yere koymamak. Bir başka tanımla zulüm, Güçlü bir kimsenin yasaya veya vicdana aykırı şekilde başkasını uğrattığı kötü bir durum, kaygı, eziyet, işkence, haksızlık ve cefa, kimi zaman keyfi davranış. İnsanların ve diğer canlıların hayatına ve hakkına tecavüz etmek, zorbalık ve şeytanlıkla başkalarına hakaret. Zalim ise, zulmeden kişiye denir. Yani bu tanımlarla meşgul olan kişi ya da kişiler. Ağlayanın malı gülene yaramaz diye bir atasözümüz vardır. Kişinin hakkı verilmezse, elindeki ve evindeki zorla alınırsa, buralarda gözyaşı var demektir. Gözyaşının olduğu yerlerde zulüm vardır. Arakan başta olmak üzere Filistin, Irak, Suriye ve benzeri yerlerde olduğu gibi. Ancak arakanda Müslümanlara yapılan insanlık dışı muamele, dünyanın hiçbir yerinde bu güne kadar görülmemiştir.

Peygamberimiz (sav) efendimiz bir hadisinde; “ Zulümden sakınıp kaçınınız.

Çünkü zulüm kıyamet gününde, zalime zifiri karanlık olacaktır. Cimrilikten de sakınınız.

Çünkü cimrilik, sizden önceki ümmetleri helak etmiş, onları birbirinin haksız yere kanlarını dökmeye, haramlarını helal saymaya sevk etmiştir” buyurmuştur. Müslim, Birr, 55. Görülüyor ki, zulüm de cimrilik de hayatı olumsuz yönde etkilemektedir. Zulüm ahretimizi karattığı gibi, dünyamızı da çekilmez hale getirebiliyor. Hal böyle olunca, kendimize yapılmasını istemediğimizi başkalarına yapmama noktasında duyarlı olmak lazım gelir. Hiçbir kimse, hakkının elinden alınmasını, hakarete maruz kalmasını, eziyet ve işkence edilmesini istemez. Bunu aklından bile geçirmez.

Yüce Allah kuranında, “ yaklaşan gün konusunda onları uyar. Çünkü dehşet içinde yutkunurlarken, yürekleri ağızlarına gelmiş olacak. Zalimlerin ne bir dostu, ne de sözü dinlenir bir şefaatçisi olacaktır” buyurmuştur Mümin,18. Tabii sevginin, saygının olmadığı yerde her şey sunidir. Suni olan şeyde dünya menfaati vardır. Bunlar tükendiği zaman sevgi ve saygıdan bir şey kalmaz. Zulmün, baskının, zorbalığın olduğu yerlerdeki, sevgi ve saygılar da böyledir. Bundan dolayı Zalimlerin dostları olmaz. Düştükleri zaman kaldıran da yardım eden de bulunmaz. Bunun örnekleri her zaman görülebilir. Genelde zalimler de mağdur ve mazlumlar da aynı olumsuz havayı teneffüs ederler. Bu karanlıktan kurtulmak için Kuran ve sünnet ikliminde buluşmak lazım gelir.

Peygamberimiz (sav) efendimiz,” zalime de mazluma da yardım edin buyurdular.. Ashaptan birisi, Ey Allahın Resulü, mazluma yardım edelim de zalime nasıl yardım edeceğiz?. Efendimiz Zalimin zulmüne mani olursanız ona yardım etmiş olursunuz” buyurdular. Riyazüssalihin.  Zulme rıza zulümdür, görüşünden hareketle elimizle, sözümüz ve vicdanımızla her iki tarafa yardım edebiliriz. Gücümüz, kuvvetimiz, mali durumumuz elverdiğince yardım etmek insani ve İslami bir görevdir. Müslüman Türk halkı bunu en güzel şekilde yapmaktadır. Arakan ve myambarda olduğu gibi. Bu sahada başka bir ülke de yok gibi, Mazlumu, zulümden kurtarıp huzura kavuşmasına vesile olmak, mağduru içinde bulunduğu halden çıkarmak her insan gibi yarınlara güvenle bakmasına vesile olacak bir hayatla buluşturmak, yapılacakların en güzelidir. Mazlum ve mağdurun yüzlerinin güldüğünü görmek, biçarelerin dertlerine derman olmak hayırların en büyüğüdür. Zalimin de zulmünü bertaraf etmeye çalışmak, adaleti, hakkaniyeti, insani değerleri kendi yaşantısıyla buluşturmak, toplumdaki huzur ve mutluluğu sağlar.  Bu gün dünyada gördüğümüz göremediğimiz bir hayli mazlum ve mağdurlar var. Bunları kendi hallerine bırakır, gerekli ilgiyi gösterip yardım yapmazsak, onları ölüme terk etmiş oluruz. Bu insani ve İslami açıdan doğru bir davranış olmaz. Müslüman olarak onun bilincinde olduğumuz için gereğini zamanında yapmaya çalışıyoruz. Yolunda bulunmak,  yapma özlemi içinde olmak bile önemlidir. Allah kimseyi mazlum ve mağdur duruma düşürmesin. Allah İslam ümmetine huzur, güven ve mutlu bir hayatta buluşmayı nasip etsin.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
3
İslami Yaşam Hayat Toplum ve Aile / Elem ve Zoorlklara Karşı Sabır
« Son İleti Gönderen: webtasarim Dün, 10:47:42 ÖS »


Elem ve Zoorlklara Karşı Sabır

İnsanoğlunun yaşamının her safhasında sıkıntı, refah, darlık, bolluk, sevinç ve üzüntü, zorluk ve kolaylık gibi durumlar her zaman karşısına çıkabilir. Zira hayatta her şey zıttı ile kaimdir. İnsan yaşamını sürdürürken olumlu ya da olumsuz her duruma karşı hazırlıklı olması lazım gelir. Değilse kendisi için bazen hayal kırıklığı olabilir. Konumuzla ilgili Yüce Allah, Kuran-ı Kerimde şöyle buyurmuştur. “Elbette sizi biraz korku ve açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile sınarız. (Habibim) sabredenleri müjdele” Bakara, 55.

Beklemediğimiz bir anda sel baskınları, yangın, yakınlarımızın vefat etmesi, deprem, açlık, susuzluk gibi haller beklemediğimiz zamanda karşımıza çıkabilir. Bazen acılarımız tahammül gücümüzü zorlayabilir. İşte bu durumlarda sabır nimeti devreye girer. İnsan bu nimeti kullanarak yaşamını devam ettirme imkânı bulur. Zira sabır, her türlü zorluk ve meşakkate karşı göğüs germedir. Neticeye ulaşmak için sebatla mücadeleye devam etmektir. Sabır batılın karşısında boyun eğmek değil, bilakis hakkı kaim kılmak için çalışmağa devam etmektir. Yeni stratejiler geliştirerek ulaşmak istediği noktaya ulaşmak için alternatif yollar bulmaktır. Kişi kendisine en uygun yolu seçerek planladığı eylemini hayatla buluşturmak suretiyle gayesine ulaşabilir. Bunu sağlamak için sebat içinde olmak gerekir.

Yaratanımız bu hususta şöyle buyuruyor.”Ey iman edenler! Sabredin düşmanlarınıza karşı sebat gösterin. Nöbetleşin. Allahın azabından korunun ki, kurtuluşa eresiniz.”  Ali İmran,200. Sabır: sıkıntılara göğüs germe, Allaha tevekkül ederek ondan gelen sıkıntılara katlanma anlamında kullanılan ahlaki bir terimdir. Yüce Allah bize sabır ve sebatı emretmektedir. Her işin başlangıcında sabır gereklidir. Sabır olmadan arzu edilen noktaya erişilemez. Sabır kişiyi başarıya götürür. Onu zorluktan kolaylığa, zilletten izzete iletir. Sabrın sonu selamettir. Kişi sabır nimeti sayesinde meşakkati yenerek başarıya erişir. Böylece hayata güvenle bakar. Yeis ve karamsarlıktan kurtulmuş olur.

Zorluğu yenerek hak ettiği yere ulaşmak, kişiyi hayata bağlanmasına vesile olur.

Bakınız Allah, Kuranında ne buyuruyor?”Ey iman edenler! Başınıza gelecek her şeye sabretmekle ve namaz kılmakla Allah tan yardım isteyin. Allah, sabredenlerle beraberdir” Bakara, 153. Sabır gösterilmeden başarıya ulaşılamaz. En basit bir iş bile sabrı gerektirir.

Çünkü her iş ve görev bitmesi için zaman gerekir. Bundan dolayı her ne meslek sahibi olursak olalım yaptığımız işte başarılı olmamız için sabırlı olmamız lazım gelir. Sabır ve sebatın olmadığı yerde başarı da yoktur. Buna bağlı olarak geleceğe güvenle bakmak da yoktur.

Mesleğinde sabırlı olmayan insanlar arzu ettikleri neticeye ulaşamazlar. Çalışıp üreterek hayatını kazanma zahmetini gösteremeyenlerin bazen başlarına sıkıntılı anlar gelebilir.

Her insanın kendi ayakları üzerinde durabilmesi için, her türlü zorluğa göğüs gererek çalışması kaçınılmazdır. Böyle olduğu zaman kendini kurtardığı gibi topluma da iyi örnek olur.                 

Peygamber efendimiz şöyle buyurdular.” Müminin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır. Onun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe, nimete kavuşursa şükreder. Bu onun için hayır olur. Eğer bir darlığa, musibete uğrarsa sabreder. Bu onun için bir hayır olur.” Riyazüssalihin.   

Her zaman ve her yerde karşımıza çıkacak olan zorluklar, elem ve ıstıraplara karşı sabırla Allah tan yardım beklemeye devam etmeliyiz. Ümitsizliğe düşmeden bize düşen görevlerimizi yerine getirip işlerimizin sonucunu Allaha havale etmeliyiz. Allah, her zorluğun arkasından bir kolaylık yaratacaktır. Bunu ümitle beklemeye devam etmeliyiz.

Sonuçta sabır edenlerin mutlaka başarıya kavuşacaklarını yakinen inanmalıyız. Kişinin başarıya ulaştığında şükretmesi, bir darlığa veya bir musibete uğradığında sabretmesi iyi mümin oluşundandır.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
4
İnaç Ahlak / İyilikleeri Yok Eden Haset
« Son İleti Gönderen: webtasarim Dün, 10:39:51 ÖS »


İyilikleeri Yok Eden Haset

Bizi yoktan var eden Allaha hamdu senalar olsun.

Haset ,Sözlükte : Kıskançlık , çekememezlik gibi manalarına gelmektedir.

Terim olarak ; Başkasında olan her hangi bir varlığı ondan alınıp kendisine verilmesini istemektir.

Buna karşılık hadisi şerifte buyuruyor ki ; Hiçbiriniz kendisi için istediğini (mümin) kardeşi için istemedikçe (gerçek) iman etmiş olamaz.( Buhârî, Îmân, 7; Müslim, Îmân, 71.)

Hasetçiliğin zıttı ise Gıbtadır.

Gıpta : Başkasında olan bir nimetin aynısının o kişinin nimetine bir zarar ve eksilme olmadan aynısının kendisinde de olmasını istemesidir.

Gıbta hadsi şerifte söyle geçmektedir.

Ancak iki kişiye gıpta edilir. Bunlar, Allah’ın kendisine verdiği malı hak yolunda harcayan kimse ile Allah’ın kendisine verdiği (ilim ve) hikmete göre karar veren ve onu başkalarına öğreten kimsedir.” (B1409 Buhârî, Zekât, 5)

Haset duygusu hemen hemen herkeste var olan bir duygudur , çünkü insan zalim nefsine sahip çıkmadığı sürece bu hastalık illaki peyda olacaktır.

Göklerde de yerde de ilk isyan yani Allahın emrine karşı gelme haset yüzünden çıkmıştır.

Hasedin  İlk  ortya çıkışı   Hz. Adem ve Şeytan arasında çıkan tartışma ,Kabilin haset yüzünden kardeşi olan Habili öldürmesi ve  Hz. Yusuf ‘un kardeşlerinin onu kıskanmaları sonucu ,ona yaptığı olaylar gibi olaylarla ortaya çıkmıştır

Malumunuz bu olayların ne kadar üzücü ve zarar verdiğini hepimiz biliyoruz.

Haset insandan nasıl ortaya çıkıyor peki ; Allahın taksimine razı olmamak ve bu taksimi beğenmemekle ortaya çıkıyor.

Değerli dostlar , hasetin haram olduğu alimlerin görüş birliğiyle şöyle dile getirmişler ; elinde olmadan kendiliğinden kalbine haset meydana gelir ve sende bunun gereğini yerine getirmek için harekete geçersen , yani karşındakinin elinde ki nimetin kaybolması için gerek sözlü gerekse fiili bir takım hareketlerden bulunursan bu haset bütün alimlerin görüş birliğiyle haramdır .

Haset duygusu beslemekle o nimetleri elde edeceğimizi düşünmeyelim . Tam aksine kendimize zarar verip kafamızı meşgul edip , içimizi kemiren bir hastalığa dönüştürürüz ve iflas ederiz. Hadiste de Hz. Peygamber (sav) buyurduğu gibi “ Hasetten sakının. Çünkü ateşin odunu yakıp tükettiği gibi haset de iyi amelleri yakar, bitirir.” (D4903 Ebû Dâvûd, Edeb, 44; İM4210 İbn Mâce, Zühd, 22)

Rızkın Allahtan geldiğini, nasibimiz de bu gibi nimetlerin olduğunu çok iyi düşünmemiz gerekir . Bazen nefsimize zor gelerek yaptığımız ibadetler , iyilikler karşımızdaki insanan haset ederek onda olan bir nimetin bizde olmasını isterken tam tersine bizdeki iyilikler gider.

HASETİN ZARARLARI

Haset, hem bireysel hem de toplumsal ölçekte pek çok zararlı netice doğurmaktadır. Zira birbirine haset eden insanlardan kurulu bir toplumda artık sosyal barış, adalet, hoşgörü, birlik ve beraberlik gibi güzel hasletlerden bahsetmek mümkün olmaz. Hatta bu kayıpların ötesinde toplumu oluşturan insanlar, din ve inanç gibi aslî konularda da sırf haset yüzünden büyük zararlara uğrayabilirler. Nitekim Rabbimiz, bizlere ders olması için Kureyş müşriklerinin bu hâlinden bahisle şöyle buyurur: “Onlar, kendilerine bilgi geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer (azabın) belli bir süreye kadar (ertelenmesi ile ilgili olarak) Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, aralarında hemen hüküm verilirdi...”

Bir başkasında gördüğü güzel bir vasıf veya arzulanan bir nimet karşısında kişinin gösterebileceği ikinci tepki ise üzüntüdür. “Onda var ama bende yok!” şeklindeki çekememezlik ile başlayan bu tavır, eğer hemen gıpta veya hayırda yarışma şekline dönüştürülemez ise kısa sürede, “Bende yoksa onda da olmasın.” hissine dönüşüverir.

Bunun da bir adım ilerisinde, “Başka kimsede değil sadece bende olsun!” aşaması vardır. İşte bu his, hasettir . Ve kıskanmakla kanmaz böyle bir hissi içinde taşımakla yetinmeyip arzusunu gerçekleştirmek üzere onun gereği olan hile , gıybet, kötü söz ve fiillere yer vererek faliyete geçip karşısındaki insana zulum ve haksızlık yapar . Böyle olduğu zaman ayetede buyurduğu gibi ‘ Dünyayı da ahiretide kaybeder ‘. ( Hac süresi 11. Ayet )

Bugünkü dünya hayatına baktığımız zaman kin, nefret , haset ve bunlar gibi bir çok hastalıklar başını almış gidiyor . Güçlü insanların güçsüzleri ezmesi , hakkını yemesi ve bu gibi bir çok olaylar göz önündedir .

HASEDİN ÇARESİ

Bir mümine yakışan haset hissi içine doğduğu zaman bundan nefret edip aklen ve kalben uzaklaşması gerek ve bunu gıbtaya dönüştürmesi gerekir ki sevap kazana bilsin.

Bu duyguyu tedavi hususunda Bediuzzam Hazretleri şu tavsiyede bulunmaktadır: ‘ Hasid adam hased ettiği şeylerin akibetini düşünsün ta anlasın ki rakibinde olan dünyevi hüsün , kuvvet ,mertebe ve servet fanidir , muvakkattır faidesiz az , zahmeti çoktur

Allah bizi bu gibi hastalıklardan muhafaza etsin , dinimizin emrettiği gibi yaşamayı hepimize nasip etsin inşallah. Hayırlısıyla onbir ayın sultanı olan ramazan ayına girmek üzereyiz, Allah bu ayın bütün ümmeti müslümana barış , mutluluk , huzur ve mağfiret vesilesi kılsın .

Amin.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
5
İslamda Gençlik / Gençlik
« Son İleti Gönderen: webtasarim Dün, 10:33:40 ÖS »


Gençlik

  Bir  toplumun  en  önemli unsurunu hiç  şüphesiz gençler  oluşturmaktadır.  İnsanın   hayatında en  önemli  dönemlerinden birini de gençlik  dönemdir.  İnsan  geleceğini bu dönemde belirler.  İnsanın  geleceğinin  parlak olması ve medeniyetli bir toplumun oluşması için gençliğin  erdem,talim  ve  terbiyelerindeki  önemden ve dinin gereklerinin yaşayışından geçmektedir. Gençlik, duygu ve kabiliyetlerin, enerjinin doruk noktaya ulaştığı bir zamandır. Bunları dizginlemek, kanalize etmek, tam kapasiteyle çalışmak insana çok şeyler kazandırır.

Bu iş çok zordur. Ama çocukluğundan itibaren kendini bu yola koyabilmiş, nefsini hayra yöneltmiş, alıştırmış bir genç, Allah rızasını kazanma yolundadır. Birçok gencin hislerine mağlup olup cüretkar akıllarıyla bataklıklara düştüğü bir zamanda ayet ve hadislerde belirtilen ve güzel örnek olarak verilen gençlerin değeri daha iyi anlaşılmış olur. Çünkü bu örnekteki gençler ve onlar gibi olanlar, Allah  ve Resulünün sevdiği kimselerdir.

     Peygamberimiz Efendimiz(s.a.v.)  gençliğe ve gençlerin yetişmesine çok büyük önem vermiştir. Çünkü peygamberliğinin ilk yıllarından itibaren yanında gençleri bulmuş, birçok yaşlılar İslama şiddetle karşı çıkarlarken, gençler Müslüman olmuş ve İslama destek vermiş, bu gençlerin çoğu, zengin ve itibarlı ailelerini terk ederek büyük çileler pahasına Hz. Peygamberin (s.a.v.) yanında yer almışlardır.

Bu hususta Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimizin gençliğin önemine değindiği bu Hadis-i şerife bakalım

İbni Abbas (ra) Peygamberimiz (s.a.v.)in şöyle  buyurduğunu rivayet ediyor. “Beş şey gelmeden evvel  beş  şeyi fırsat bil.  Ölüm  gelmeden  önce  hayatının,  hastalık  gelmeden  önce  sağlığının, meşguliyet gelmeden önce boş vaktinin,  ihtiyarlık gelmeden  önce  gençliğinin, fakirlik  gelmeden  önce zenginliğinin”  değerini bilmemizi  öğütlemiştir.

İnsanlık tarihindeki örnek şahsiyetlerin hayatlarına baktığımız zaman da bu gerçeği apaçık göre biliyoruz .Daha genç yaşlarındayken, Hz. İbrahim (a.s.), puta tapan kavmiyle tek başına mücadele etmiş, Hz. Yusuf (a.s.) bütün olumsuz şartlara rağmen nefsine “dur” diyebilmiş, Hz. Musa (a.s.) iffet ve namus timsali olmuş, Hz. Yahya (a.s.) birçok yönüyle çocuklara ve gençlere örnek olmuş , Ashab-ı Kehf olarak adlandırılan gençler, inandıkları gibi yaşayabilme uğruna evini barkını ve her şeylerini   terk etmiş,Hz. Meryem iffetine söz gelmesine rağmen Allahın emrine teslim olup sabretmiştir. Hz.  İsa (a.s.) devrinin azgınlarına karşı Hakkın mücadelesini vermiş ve hatemul enbiya Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz de son derece temiz ve kararlı bir gençlik geçirmiştir.

Nefsin türlü tuzaklarına    çabuk  aldanan insan, gençlik döneminde daha da çok  aldanıp ibadetten ,doğruluktan  ayrılıp   o manevi havayı tenefüs  etmek yerine delalete , günaha ve kötü yolun yolcusu olarak ebedi olan ahiret  hayatını karartıyor.

 İnsanı  gaflete götüren  nefis ve dünya sevgisine kapılıp zevku sefa peşinde giderek  dünyada mutlu olacağını sanıp büyük bir yanılgı içerisinde olanlar . Şayet dünyada  mutlu olmak istiyorlarsa  çağımızın büyük mütefekkiri   Said Nursinin işaret ettiği bu gerçeğe kulak vermeleri lazım gelir :Hayatın lezzetini ve  zevkini isterseniz , hayatınızı  iman ile hayatlandırınız  ve  feraizle  ziynetlendiriniz  ve  günahlardan çekinmekle  muhafaza ediniz.

Gençler üzerinde en etkili olan toplumsal kurumlarımızın başında aile gelmektedir.

Çocuğa ilk bilgilerin verildiği yer aile ocağıdır. Bu nedenle ailenin sağlam olması ve anne-babanın çocukları ile iyi bir iletişim kurması gerekir.    Çünkü  Genç nesiller küçük yaşta aile terbiyesi ,  iyi  bir eğitim ve Allahın  koyduğu  kanunlarla hareket etmekle şekillenir Gençlik döneminde bulunan bir insanda aile rolü çok  büyüktür . Aileler çocuklarını büyüttüklerinde helal ve haram  lokmaya  çok dikkat etmeli ve çocuğunu  helal dairesinde büyütüp ,  aynı zamanda  Allahın(cc)  ve Peygamberin dediğine   hem kendisi  uymalı  hem de   çocuğuna anlatıp   Allahın onun rabbi olduğunu ve peygamberin  dünyadaki en önemli rehberi olduğunu hatırlatmalıdır. Bu ahir  zamanda harama giden yollar hem fazla hem de kolay ulaşılır hale gelmiştir .  Aile , çocuğunun   gençlik cağına geldiği zaman sahip çıkmazsa   çocuğun kötü arkadaş ortamına girmesi,  internet kafe  gibi şeytani pisliklerin olduğu mekanlara girmesiyle  kötü bir insan haline gelmesi kaçınılmazdır. Onun için aile eğitimi  ve aile sevgisi  görmeyen  ve sahip çıkılmadan serbest bırakılan genç nesil patlamaya hazır bir canlı bomba haline gelir.

 Bu gibi sepelerden dolayı  dünya ve ahiret saadetini kaybetmekle beraber   Aile ve toplum düzeni de bozulmuş olur.

Gençlik çağında olan biri , ahir zaman fitnelerine  çok dikkat etmeli, kötülüğe giden yollardan kendini muhafaza etmeli ve  bu hususla ilgili,  İbn Mesud (r.a.)dan rivayet edilen hadiste şöyle buyuruyor :“Gençlerinizin en hayırlısı, ihtiyarlar gibi ölümü düşünen, gençlik hevesatına mağlup olmayıp, gaflette boğulmayandır. İhtiyarlarınızın en kötüsü ise gaflet ve nefsin isteklerine uymada gençlere benzemek isteyen, çocukçasına nefsin isteklerine uyandır. (Taberâni, Kebir)

  Ömrümüzün en önemli çağının geçlik dönemi olduğunu tekrar vurgulayarak  bu konuyla  ilgili peygamber efendimiz (s.a.a)  şu hadisi şerifini müşahade edelim .       İbn Mesud  (ra)dan: Peygamber (sav) buyurdu: “insanoğlu  kıyamet gününde Rabbinin yanında şu beş şeyden sorulmadıkça   olduğu yerden ayrılamaz: “Ömrünü nerde geçirdiğinden, gençliğini nerede ve nasıl harcadığından, malını nereden kazanıp nereye sarfettiğinden, bildiği ile amel edip etmediğinden, bedenini nerede yıprattığından.” (Sünen-i Tirmizi) Allahın Bizi sorguya çekeceğini   hatırlayıp ona göre gençliğimizi değerlendirip yaşayalım.

Ayet ve hadislerde beyan edildiği  üzere; günümüz gençliğinin ve  gençlerinin, imanı koruma ve ibadetlere devam etme sorumlulukları yanında, kişilik , sağlık ve  ailevi sorunları, arkadaş ve çevre sorunları, okul vs. ile ilgili birçok sorunları vardır. İşsizlik ve ondan kaynaklanan sorunların yanında sigara, alkol, uyuşturucular, kumar ve şans oyunları   gibi kötü alışkanlıklar da gençlerimizi çevrelemiş durumdadır. Bunlara ek olarak son zamanlarda ortaya çıkan , kötü-sapık akımlar gibi zararlı akım ve alışkanlıkların tuzağına düşme durumları da vardır.

Sonuç olarak  günümüz  gençliğinin  birtakım problemlere düşmemeleri için şunlara dikkat etmeliyiz:

1. Gençlere sağlam bir aile terbiyesi verilmeli¸

2. Ailede ve okulda gençlere doğru bilgiler verilmeli¸

3. Maddi ve manevi yönden dengeli bireyler olarak yetiştirilmeli¸

4. Dini değerlerin  eksiksiz  bir şekilde öğretilmeli ve uygulanmalıdır.

5. Gençleri sosyalleştirerek içinde yaşadıkları topluma uyumlu hale getirilmeli¸

6. Gençleri  kötü arkadaş gruplarından  uzak tutmalı ve iyi arkadaşlar edinmeleri  sağlanmalı.

7. Boş zamanlarını kitap okuyarak ve faydalı işler yaparak geçirmelerine yardımcı olunmalı.

8. Kötü alışkanlıkların başladığı İnternet¸ eğlence yerleri ve kahvehane gibi

-Gençlerimizin de dikkat etmeleri gereken birkaç maddeye değinmek istiyorum

1.Dünya ya geliş amacını bilmeli ona göre hareket etmeli

2. Allaha karşı sorumluluklarını bilip ona göre yaşamalı

3. Eğitimine  önem verip  geleceğini inşa etmeli

4 .Kendisine ve ailesine zarar verecek durumlardan kendini muhafaza etmeli

5.Bağımlılık yapan maddelerden uzak durmalı

6.Gidecekleri yerler konusunda ailesine ve büyüklerine danışmalı
 
Gençlerimizin  imanlı, ibadetli, bilgili, eğitimli, terbiyeli, güzel ahlaklı, bilinçli, nefsine hâkim, günahlardan korunan ve saygılı kimseler olmaları elzemdir. Çünkü gençliğimiz geleceğimizdir.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
6
M / Mehmet Kemiksiz - Dert Söyletir 320 kbps + Flac
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Dün, 10:10:00 ÖS »
2023 - Mehmet Kemiksiz - Dert Söyletir 320 Kbps + Flac
13 / 00:01:10:23 / 161,12 MB - 494, 20 MB



Mehmet Kemiksiz - Dert Söyletir 2023 - 320 Kbps - Flac (13 / 1:10:23)
----------------------------------------------------------------------------------------
Mehmet Kemiksiz - 01 Aşkından İmiş _ Bilmez İdim  07:54
Mehmet Kemiksiz - 02 Mi'raciye 1 _ Ey Rasûl-i Mücteba  07:14
Mehmet Kemiksiz - 03 Ebû- Eyyûb' un Huzûrunda _ Huzûr- i Pâkine  06:08
Mehmet Kemiksiz - 04 Yârin Gölünde _ Ben Bir Kamış İdim  04:58
Mehmet Kemiksiz - 05 Kalabalıklarda Yalnız Olanlar _ Gariplik Açıyor  05:44
Mehmet Kemiksiz - 06 Şemâil _ Ne Uzun Ne Kısa  06:33
Mehmet Kemiksiz - 07  Hasret _ Sîmâna Tebessüm  04:50
Mehmet Kemiksiz - 08 Aldanma _ Geçer Günler  04:19
Mehmet Kemiksiz - 09 Tavaf _ Seven Sevdiğini  05:00
Mehmet Kemiksiz - 10 Aşkın Sırrına Erenler  04:45
Mehmet Kemiksiz - 11 O Meyden Sun _ Gel Ey Sâkî  03:33
Mehmet Kemiksiz - 12 Münâcât _ Ya Rabbi Gözlerinden  04:51
Mehmet Kemiksiz - 13 Kadir Gecesi _ Ruhlarla Buluşur  04:28




Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap



Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
7
G / Gülbe Şeker - Ellerim Küçük Daha 2 - 320 kbps + Flac
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Dün, 10:02:48 ÖS »
2009 - Gülbe Şeker - Ellerim Küçük Daha 2 320 Kbps + Wav
24 / 00:00:59:23 / 135,92 MB - 600,10 MB





Gülbe Şeker - Ellerim Küçük Daha 2 2009 - 320 Kbps - Wav (24 / 59:23)
--------------------------------------------------------------------------------------------
Gülbe Şeker - 01 Müslüman Çocuk  01:10
Gülbe Şeker - 02 Müslüman Çocuk Şarkısı  01:42
Gülbe Şeker - 03 Tefekkür  01:26
Gülbe Şeker - 04 Tefekkür Şarkısı  04:16
Gülbe Şeker - 05 Emanet  01:15
Gülbe Şeker - 06 Emanet Şarkısı  02:36
Gülbe Şeker - 07 Anne ve Babalarımız  01:27
Gülbe Şeker - 08 Anne ve Babalarımız Şarkısı  02:31
Gülbe Şeker - 09 Dostluk  01:27
Gülbe Şeker - 10 Dostluk Şarkısı  03:54
Gülbe Şeker - 11 Şükür  01:01
Gülbe Şeker - 12 Şükür Şarkısı  03:38
Gülbe Şeker - 13 Hocamız'a  01:11
Gülbe Şeker - 14 Hocamız Şarkısı  02:20
Gülbe Şeker - 15 Vatan  00:50
Gülbe Şeker - 16 Vatan Şarkısı  03:44
Gülbe Şeker - 17 Müslüman Çocuk Şarkısı (Enst.)  01:43
Gülbe Şeker - 18 Tefekkür Şarkısı (Enst.)  04:17
Gülbe Şeker - 19 Emanet Şarkısı (Enst.)  02:36
Gülbe Şeker - 20 Anne ve Babalarımız Şarkısı (Enst.)  02:32
Gülbe Şeker - 21 Dostluk Şarkısı (Enst.)  03:55
Gülbe Şeker - 22 Şükür Şarkısı (Enst.)  03:36
Gülbe Şeker - 23 Hocamız Şarkısı (Enst.)  02:21
Gülbe Şeker - 24 Vatan Şarkısı (Enst.)  03:43




Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap



Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap



İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap [/font]
[/b]
8
Sağlık / Mutsuzluk Kilo Aldırıyor
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Dün, 08:26:02 ÖÖ »


Mutsuzluk Kilo Aldırıyor

Fazla kilosu olan ya da psikolojik sorun yaşayan kadınlar için; “Kişi kilosundan ve görüntüsünden memnun değildir ve bu onu işlerinde başarısızlığa götürüyordur ama bunun analizini yapamıyordur. Kişi çok güzelse ama mutlu değilse sağlıklı değildir, mutluluk ve iç huzur da çok önemli. Ruhsal, fiziksel ve görüntü olarak iyi hissetmesi gerekiyor.”

“Eğer diyetteyseniz ve bu diyet sırasında bir an önce kilo vermek istiyorsanız dikkat etmeniz gereken bazı ayrıntılar var” diyen Beslenme Danışmanı Dr. Gönül Ateşsaçan “Bu noktalara dikkat ederek diyetinizi daha verimli hale getirebilir ve çok daha kısa zamanda büyük kilolar verebilirsiniz. Örneğin diyet sırasında kesinlikle atıştırmamalısınız. Öğün aralarında atıştırmak büyük hatadır. Bundan vazgeçin. Buzdolabınızı kalorili ve lezzetli yiyeceklerle doldurmayın. Nefsinize hakim olamayacağınızı bile bile evde bu tür yiyecekler bulundurmak sizin için büyük tehlikedir. Diyette istenilen kilonun verilmesi için yeteri kadar uyku çok çok önemlidir.Ne çok ne de az yeterince uyuyun.Günde en az 6 saat en çok 9 saat uyumaya özen göstermelisiniz ve uykunuz kaliteli olmalı. Ara ara bölünen ve hafif bir uyku size fayda sağlamayacaktır.Kesinlikle uyanır uyanmaz kahvaltı yapmalısınız. Kahvaltısız bir diyet asla işe yaramaz. Kahvaltı sonrası bir fincan yeşil çay içmek işinizi kolaylaştıracak” diye konuştu.

Sık sık ve hafif gıdalarla beslenmeye özen gösterilmesini isteyen Beslenme Danışmanı Dr. Gönül Ateşsaçan, “Asansör kullanmayın, kısa mesafelerde vasıtaya binmeyin ve gün içerisinde mümkün olduğunda yürüme bahaneleri yaratın.Ne kadar fazla haraket ederseniz o kadar hızlı kilo verebilirsiniz.Hareket etmek metabolizmanızı hızlandıracak ve çok daha çabuk kalori yakmanıza ortam hazırlayacak. Böylece düzene giren sağlam bir metabolizma ile etkili bir diyet programı gerçekleştirmiş olacaksınız” dedi.

Geçtiğimiz Günlerde 'Neden Açım Neden Şişmanım' adlı kitabını çıkararak oldukça dikkat çeken Dr.Gönül Ateşsaçan son olarak, “Diyet yaparken insanlar bir süreden sonra bıkabilir ya da yanlış diyet taktikleri yüzünden kolayca pes edip verdikleri kilonun kat be kat fazlasını alabilir. Diyette bu tip hatalara düşmemek için öncelikle diyetisyeninize başvurmalı ve bir uzman eşliğinde kilo vermeye çalışmalısınız” şeklinde konuştu.

Beslenme Danışmanı Dr. Gönül Ateşsaçan.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
9
İnaç Ahlak / İslâm Ahlâkı-Ahlâkı Güzelleştirmenin Yolu
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Dün, 08:16:18 ÖÖ »


İslâm Ahlâkı-Ahlâkı Güzelleştirmenin Yolu

 İnsanın dünya ve ahiret mutluluğunu hedefler İslam ahlakında hüküm yalnızca Allah’ındır. İslam koyduğu ahlaki kuralları ile tüm insanlığın menfaatlerini korur.

İslam kişinin hayatına denge ve düzen getirir. Bir hadisi şerifinde Hz. Peygamber şöyle buyurur: “Senin üzerinde Rabbinin hakkı var, kendi üzerinde kendinin hakkı var ve ailenin hakkı var her hak sahibine aittir” Ahlakın kalben ve ruhen kabul görmesi gerekir. Zira ahlaki davranışlar kalbi ve hissi duygulara tesir eder. Ahlakın güzelleşmesi vicdanın uyanmasına bağladır.

Kişinin kendini otokontrol etmesi: Kendini yükseklerde gören kibirli insanın halini düzeltme imkânı yoktur. Ahlakını güzelleştirmek isteyen kişi öncelikle kibirden uzak durmalı ve durumunun farkına varmalıdır.İslami sohbetler: İslami sohbetlere katılan kişi iç dünyasına yolculuk yaparak halini düzeltebilir. Fakat değişmeyi gerçekten istemesi ve bu konuda samimi olması gerekir. Güzel örnekler şart: İyilik de kötülük de bulaşıcıdır.

Ahlakını düzeltmek isteyen kişi iyilerle beraber olmalı ve onlarla vakit geçirmelidir. Arkadaş seçimine dikkat edilmelidir: Kişi arkadaşının yaşantısından çok fazla etkilenir. O yüzden arkadaş seçiminde ahlaki özellikleri dikkate almak gerekir. İyi arkadaş, iyiliğini yanındaki dostlarına da bulaştıran kişidir.  Çevremizde gördüğümüz olumlu örneklerden etkileniriz. İnsanlar her zaman birbirlerini taklit ederler. İyiyi taklit etmeyenler kötüyü taklit ederler. Taklit edilen şeyi zamanla benimser ve alışkanlık haline getirirler. O yüzden güzel ahlaklı insanlarla oturup kalkmakta büyük fayda vardır.

Hz. Peygamber iyi ve kötü arkadaşa şu örneği vermiştir:

İyi arkadaş güzel koku satan gibidir. Onun yanına gittiğinde ya o kokudan satın alırsın ya da o kukudan senin üzerine siner. Kötü arkadaş körükçünün körüğü gibidir. Körükçünün yanına gittiğinde ya seni ya da elbiseni yakar. Ya da hiç yanmasan bile kötü koku alırsın, üzerine kötü koku siner” O gün (mahşer günü) zalim kişi (günaha saplanmış kişi) ellerini ısırır şöyle der: Keşke peygamberler yolundan gitseydim. Yazık bana. Keşke falancayı dost edinmeseydim. Onları arkadaş edinmekten zarara uğradım. Kuran bana geldiği halde o dost edindiğim beni Kurandan saptırdı uzaklaştırdı.  Şeytan insanı en çok yardıma ihtiyaç duyulan anda yapayalnız ve yardımcısız bırakmaktadır” ( Furkan, 27,28,29)Arkadaşlık dostluk Allah’ın rızası için olmalıdır. Allah için olmayan dostluklarda çıkar çatışması vardır. Kişiler birbirlerinden ne kadar menfaatleneceklerini düşünür ve karşı tarafa zarar verirler. Çünkü insani ilişkileri tamamen menfaatleri üzerine kurulmuştur.

Güzel ahlâklı bir Müslümanın özellikleri:   

Yalan konuşmaz: Ahlaki ilkeleri hayatına taşıyan bir kişi zor durumda kalsa dahi yalan konuşmaz. Çünkü yalanın değerinden bir şeyler eksilteceğini bilir.

Riyakâr değildir: Müslüman dürüsttür, çıkar elde edebilmek için riyakarlığa başvurmaz. İhanet etmez: Müslüman vefakârdır, insanlara ihanet etmez, ihanet edenleri hoş karşılamaz. İnsanlara haksızlık yapmaz: Müslüman insanlara haksız yapmanın hem karşı tarafa hem kendisine zarar verdiğini bilir. O adildir, ne kendisi haksızlık yapar ne de haksızlığa göz yumar. Gıybet etmez: Müslüman insanların kusurlarını gördüğünde uygun bir dille uyarır fakat dedikodu yapmaz. İnsanların arkasından konuşmaz, zemmetmez. Aksine ayıpları örter güzel davranışları över.

İslam’a göre aİle terbiyesi nasıl olmalı?

Anne ve babaların çocuklarını eğitme konusunda çoğu zaman kendisini yetersiz hissettiği bilinir. Bir hayat düzeni olan İslam’ın kendine has bir terbiye sistemi vardır. Her dinin, her inancın, her ideolojinin kendine göre bir terbiye sistemi vardır. İslam’ın da kendine has bir terbiye sistemi bulunuyor. Çocuk ve aile terbiyesinde öncelikle anne ve babanın sorumluluk bilinci taşıması gerekiyor. İslam, ebeveynlere Kur’an’ın öğretileri ve Peygamber Efendimizin sünnetindeki öğretileri ne ise öncelikle çocukların onlarla yönlendirilmesi gerektiğine işaret eder.

Çocuk Haramla Beslenirse Üzerinde Tesirleri Oluşur

İslam’ın nazarına göre eğitim ve terbiye daha çocuk doğmadan başlar. Çocuk daha cenin döneminde iken annenin o çocuğu helal gıda ile beslemesi, bu terbiyenin ilk aşamasıdır. Şayet bir çocuk haram ile beslenirse doğduktan sonra onun üzerinde bazı tesirler oluşacaktır. Çocuk dünyaya geldikten sonra ise ilk olarak terbiye aşaması başlar. Kulağına ezan okumak, kamet okumak ve ona güzel bir isim vermek gibi aşamalar ailenin çocukları için temel niteliğindeki görevleri olarak ifade ediliyor.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
10
İslami Yaşam Hayat Toplum ve Aile / Çocuklarda Çalma Davranışı
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Dün, 08:10:15 ÖÖ »


Çocuklarda Çalma Davranışı

Çocuk çaldığı şeyi arkadaşlarına verip, onlar nazarında değer kazanmak isteyebilir. Buna özgeci değer kazanma denir.

İhtiyaca binaen çalma: İhtiyacı olan bir şeye ulaamayan çocuk böyle bir davranışa başvurabilir. Uzmanlar özellikle evden kaçan ya da sokaklarda yaşayan çocuklarda bu tür çalma davranışının daha sık görüldüğünü savunuyorlar. Ailede çalmanın olumsuz bir davranış olduğunu öğrenmeyen çocuklar, gereksinim duydukları şeyi çalarak elde edebilirler. Ailede temel değerlerin kuvvetle verildiği çocuklar ise ne kadar ihtiyaç sahibi olurlarsa olsunlar böyle bir şeye tenezzül etmezler.

Saldırganlığa meyilli hırsızlık: Çocuk arkadaşının eşyalarına zarar vermek ve onun sahip olduğu şeyi ortadan kaldırmak ister. Ve bu eşyayı alarak kullanılmaz hale getirir. Zevke dönüşen hırsızlık: Bu tür çalma davranışları ergenlerde daha sık görülür. Genç kendisine heyecan verici duygular peşine takılır ve sokak çetelerine katılır. Çalmak onun için zevke dönüşmüştür. Bu eylemini sürdürdükçe grup içinde bir yer edinmekte yani ilgiyi üzerine toplamaktadır.

Komplekseksenli hırsızlıklar

Aşağılık duygusu taşıyan ve kendini ifade edemeyen gençlerde görülen bir davranıştır. Genç yaşadığı yoksunluğu bu şekilde ortadan kaldırabileceğine inanmaktadır. Fakat yapılan eylem kendisini her gün biraz daha aşağı çekmektedir. Çocuklarda görülen hırsızlık davranışının büyük bir kısmında anne babanın yanlış tutumunun etkisi vardır. Çocuk bu eylemini doğrudan anne baba otoritesine yönelterek rahatlayacağına inanır. Yani başkalarına ait eşyaları çalarak onlar üzerinde baskı kurmaya çalışır.  Çocuğum arkadaşlarının eşyalarını izinsiz alıyor diye şikayet eden anne babalar çocuklarına bunun doğru olmadığını anlatmalı fakat bununla yetinmeyip, onu sevgileri ile de desteklemelidirler.

Neler Yapılabilir     

Çocuğa üç yaşından itibaren mülkiyet kavramı açıklanmalı ve başkalarına ait olan eşyalara izinsiz dokunamayacağı öğretilmelidir. Hakkaniyet duygusu ergenlik çağına kadar kazandırılmış olmalıdır. Çocuğa yeterli miktarda harçlık verilmeli bu konuda mahrum bırakılmamalıdır. Anne babalar çocuğa bazı isteklerini kontrol etmeyi öğretmelidirler. Çocuğa toplumsal değerler ve başkalarının mülkiyet hakkına saygı üç yaşından itibaren öğretilmelidir. Çocuklar yanlış örneklerden korunmalıdırlar. Anne babalar çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılamalıdırlar. Anne babalar çocuklarına ihtiyaçları olan sevgi ve ilgiyi vermekte cömert davranmalıdırlar.  Anne babalar çocuklar üzerinde baskı uygulamamalı onlara kendilerini ifade etme fırsatı tanımalıdırlar. Çocuğun kendini değersiz hissetmesi bu davranışlara yönelmesine sebebiyet verebilir. O nedenle anne babanın çocuğun güven duygusunu geliştirmesi gerekir. Anne baba çocuğu hırsız lakabı ile damgalamamalıdırlar.  Çocuğa küçük düşürücü ifadeler kullanmamalıdırlar. Olayı çocuğun yanında sürekli dillendirerek onu rencide etmemelidirler. Anne baba çocuğu çalma davranışını terk etmesi için şiddetle cezalandırmamalıdırlar.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
Sayfa: [1] 2 3 ... 10