Son İletiler

Sayfa: [1] 2 3 ... 10
1
Cehennem / Ayetlerle Cehennem
« Son İleti Gönderen: KOYLU Bugün, 06:04:39 ÖS »


Ayetlerle Cehennem

Cehennem ateşine, 'küçültücü bir sürüklenme ile ' sürüklenecekleri gün; (Tur Suresi, 13)

(Çünkü o gün) Suçlu-günahkarlar, simalarından tanınır da alınlarından ve ayaklarından yakalanırlar. (Rahman Suresi, 41)

Boyunlarında demir-halkalar ve (ayaklarında) zincirler olduğu halde sürüklenecekler; (Mümin Suresi, 71)

Kim çarçabuk olanı (geçici dünya arzularını) isterse, orada istediğimiz kimseye dilediğimizi çabuklaştırırız, sonra ona cehennemi (yurt) kılarız; ona, kınanmış ve kovulmuş olarak gider. (İsra Suresi, 1

İNKARCILAR CEHENNEMİN YAKITIDIRLAR

Şüphesiz inkâr edenler, onların malları da, çocukları da kendilerine Allah'tan (gelecek azaba karşı) hiç bir şey kazandırmaz. Ve onlar ateşin yakıtıdırlar. (Al-i İmran Suresi, 10)

Gerçekten siz de, Allah'ın dışında taptıklarınız da cehennemin odunusunuz, siz ona varacaksınız. (Enbiya Suresi, 9

Ama yapamazsanız -ki kesin olarak yapamayacaksı nız- bu durumda kafirler için hazırlanmış ve yakıtı insanlar ile taşlar olan ateşten sakının. (Bakara Suresi, 24)

Ey iman edenler, kendinizi ve yakınlarınızı ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır; üzerinde oldukça sert, güçlü melekler vardır. Allah kendilerine neyi emretmişse ona isyan etmezler ve emredildiklerini yerine etirirler. (Tahrim Suresi, 6)

Rabbinin rahmet ettikleri dışında. Onları bunun için yarattı. Böylece Rabbinin (şu) sözü tamamlanıp gerçekleşmiştir: "Andolsun, cehennemi cinlerden ve insanlardan, (kafirlerin) tümüyle dolduracağım." (Hud Suresi, 119)

Eğer biz dilemiş olsaydık, her bir nefse kendi hidayetini verirdik. Fakat benden çıkan şu söz gerçekleşecektir: "Andolsun, cehennemi cinlerden ve insanlardan (İnkâr edenlerle) tamamıyla dolduracağım." (Secde Suresi, 13)

KAFİRLER İÇİN SON VARIŞ YERİDİR

Taşkınlık edip-azanlar için son bir varış yeridir. (NebeSuresi , 22)

Onlara karşı apaçık olan ayetlerimiz okunduğu zaman, sen o inkâr edenlerin yüzlerindeki 'red ve inkarı' tanıyabilirsin. Neredeyse, kendilerine karşı

ayetlerimizi okuyanın üzerine çullanıverecekler. De ki: "Size, bundan daha kötü olanını haber vereyim mi? Ateş... Allah, onu inkâr edenlere va'detmiş bulunmaktadır; ne kötü bir duraktır." (Hac Suresi, 72)

İnkâr edenler, Beni bırakıp kullarımı veliler edindiklerini mi sandılar? Gerçekten Biz cehennemi kafirler için bir durak olarak hazırlamışız. (Kehf

Suresi, 102)

KALINACAK EN KÖTÜ YERDİR

Allah'ın rızasına uyan kişi, Allah'tan bir gazaba uğrayan ve barınma yeri cehennem olan kişi gibi midir? Ne kötü barınaktır o. (Al-i İmran Suresi, 162)

Kim kendisine 'dosdoğru yol' apaçık belli olduktan sonra, elçiye muhalefet ederse ve mü'minlerin yolundan başka bir yola uyarsa, onu döndüğü şeyde bırakırız ve cehenneme sokarız. Ne kötü bir yataktır o!.. (Nisa Suresi, 115)

Kendisi hakkında hiç bir delil indirmediği şeyi Allah'a ortak koştuklarından dolayı küfredenlerin kalplerine korku salacağız. Onların barınma yerleri ateştir. Zalimlerin konaklama yeri ne kötüdür. (Al-i İmran Suresi, 151)

(Ki bu) Cehennemdir. Ona yaslanırlar. Ne kötü bir karar (yeridir) o!.. (İbrahim Suresi, 29)

Şüphesiz Allah, iman edip salih amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. İnkar edenler ise, metalanırlar ve hayvanların yemesi gibi yerler; ateş, onlar için bir konaklama yeridir. (Muhammed Suresi, 12)

CEHENNEM KAFİRLERİN BULUŞMA YERİDİR

"Ve hiç şüphe yok, onların tümünün buluşma yeri cehennemdir. " (Hicr Suresi, 43)

DAR VE SIKINTILIDIR

Elleri boyunlarına bağlı olarak, sıkışık bir yerine atıldıkları zaman, orada yok oluşu isteyip-çağırırlar. (Furkan Suresi, 13)

PUSLU VE KARANLIKTIR

Ve kapkara dumandan bir gölge içindedirler. Ki o, ne serindir, ne ferahlatıcı (kerim). (Vakıa Suresi, 43-44)

DUVARLARLA ÇEVRİLİDİR

O gün, münafık erkekler ile münafık kadınlar, iman edenlere derler ki: "(Ne olur) Bize bir bakın, sizin nurunuzdan birazcık alıp-yararlanalı m." Onlara:

"Arkanıza (dünyaya) dönün de bir nur arayıp-bulmaya çalışın" denilir. Derken aralarında kapısı olan bir sur çekilmiştir; onun iç yanında rahmet, dış

yanında o yönden azab vardır. (Hadid Suresi, 13)

UĞULTUSU VARDIR

(Ateş,) Onları uzak bir yerden gördüğünde, onlar bunun gazablı öfkesini ve uğultusunu işitirler. (Furkan Suresi, 12)

HOMURTUSU VARDIR

İçine atıldıkları zaman, kaynayıp-feveran ederken onun korkunç homurtusunu işitirler. (Mülk Suresi, 7)

KONUŞUR VE İNSANLARI ÇAĞIRIR

O gün cehenneme diyeceğiz: "Doldun mu?" O da: "Daha fazlası var mı?" diyecek. (Kaf Suresi, 30)

Beşere delicesine susamıştır. (Müddessir Suresi, 29)

CEHENNEMDEKİLERİ N İNLEMELERİ DUYULACAK

Orda kendileri için, 'kemikleri çatırdatan inlemeler' vardır. Onlar orda işitmezler de. (Enbiya Suresi, 100)

SONSUZ BİR AZAP OLACAKTIR

Bütün zamanlar boyunca içinde kalacaklardır. (Nebe Suresi, 23)

AZAP SÜREKLİ OLACAK VE HAFİFLETİLMEYECEKTİ R

İçinde temelli kalıcıdırlar. Onların azabı hafifletilmez ve onlar gözetilmezler. (Al-i İmran Suresi, 8

(Orda) Ateşten çıkmak isterler, ama ondan çıkacak değiller. Onlar için sürekli bir azab vardır. (Maide Suresi, 37)

İnkar edenlere gelince, onlar için de cehennem ateşi vardır. Onlar için ne, karar verilir, ki böylece ölüversinler, ne de kendilerine onun azabından

(bir şey) hafifletilir. İşte biz, her nankör olanı böyle cezalandırırız.

(Fatır Suresi, 36)

Ateş; sabah akşam, ona sunulurlar. Kıyamet-saatinin kopacağı gün: "Firavun çevresini, azabın en şiddetli olanına sokun" (denecek). Ateşin içinde, iddialar öne sürüp karşılıklı tartışırlarken zayıf olanlar, büyüklenen

(müstekbir)lere derler ki: "Gerçekten biz, size uymuş (teb'anız) olan kimselerdik. Şimdi siz, ateşten bir parçasını olsun, bizden uzaklaştırabilir misiniz? (Mümin Suresi, 46-47)


Sonra o zulmetmekte olanlara: "Sürekli azabı tadın" denilecek. Kazandıklarınız dışında, bir başka şeyle mi cezalandırılacaktı nız?" (Yunus Suresi, 52)


Şüphesiz, kitap ehlinden ve müşriklerden inkâr edenler, içinde sürekli kalıcılar olmak üzere cehennem ateşindedirler. İşte onlar, yaratılmışların en kötüleridir. (Beyyine Suresi, 6)

KURTULUŞ OLMAYACAKTIR

(Orda) Ateşten çıkmak isterler, ama ondan çıkacak değiller. Onlar için sürekli bir azab vardır. (Maide Suresi, 37)

Ne zaman ordan, sarsıcı-üzüntüden çıkmak isterlerse, oraya geri çevrilirler ve (onlara:) "Yakıcı azabı tadın"(denir) . (Hac Suresi, 22)

Ayetlerimizi inkar edenler ise, sol yanın adamlarıdır (Ashab-ı Meş'eme). "Kapıları kilitlenmiş" bir ateş onların üzerinedir. (Beled Suresi, 19-20)

HER YANDAN ÖLÜM GELECEKTİR

Yutkunmaya çabalayacak ve boğazından geçirmeyi başaramıyacak, ona her yandan ölüm gelecek, oysa ölmeyecek de. Ardından daha katı bir azab olacak. (İbrahim Suresi, 17)

ATEŞ AZABI OLACAK

Ayetlerimize karşı inkâra sapanları şüphesiz ateşe sokacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azabı tadmaları için onları başka derilerle değiştireceğiz. Gerçekten, Allah, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. (Nisa

Suresi, 56)

"Hesap ve ceza (din) günü ne zaman?" diye sorarlar. (Zariyat Suresi Suresi,12)

O gün onlar, ateşin üstünde tutulup-eritilecekl er:(Zariyat Suresi, 13)

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
2
Cennet / Ayetlerle Cennet
« Son İleti Gönderen: KOYLU Bugün, 05:54:55 ÖS »


Ayetlerle Cennet

Rahman ve Rahim olan ALLAH'ın adıyla

(Ey MUHAMMED) iman edip salih amellerde bulunanları müjdele. Gerçekten onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır.

Kendilerine rızık olarak bu ürünlerden her yedirildiğinde: "Bu daha önce de rızıklandığımızdır" derler. Bu, onlara, (dünyadakine) benzer olarak sunulmuştur. Orada, onlar için tertemiz eşler vardır ve onlar orada süresiz kalacaklardır. (BAKARA SURESİ / 25)

De ki: "Size bundan daha hayırlısını bildireyim mi? Korkup sakınanlar için Rablerinin katında, içinde temelli kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler, tertemiz eşler ve ALLAH'ın rızası vardır. ALLAH, kulları hakkıyla görendir." (AL-İ İMRAN SURESİ / 15)

Yüzleri ağaranlar ise, artık onlar ALLAH'ın rahmeti içindedirler, içinde de temelli kalacaklardır. (AL-İ İMRAN SURESİ / 107)

İşte bunların karşılığı, Rablerinden bağışlanma ve içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetlerdir. (Böyle) Yapıp-edenlere ne güzel bir karşılık (ecir var.) (AL-İ İMRAN SURESİ / 136)

Ama Rablerinden korkup-sakınanlar; onlar için ALLAH katında -bir şölen olarak- altlarından ırmaklar akan -içinde ebedi kalacakları- cennetler vardır. İyilik yapanlar için, ALLAH'ın katında olanlar daha hayırlıdır. (AL-İ İMRAN SURESİ / 198)

İman edip salih amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokacağız. Onda onlar için tertemiz kılınmış eşler vardır. Ve onları, 'ne sıcak-ne soğuk, tam kararında gölgeliğe' sokacağız. (NİSA SURESİ / 57)

İman edip salih amellerde bulunanlar, biz onları altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokacağız. Bu, ALLAH'ın gerçek olan va'didir. ALLAH'tan daha doğru sözlü kim vardır? (NİSA SURESİ / 122)

Eğer, Kitap Ehli iman edip sakınsalardı, elbette onların kötülüklerini örter ve onları 'nimetlerle donatılmış' cennetlere sokardık. (MAİDE SURESİ / 65)

Böylelikle ALLAH, dediklerine karşılık olarak içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler verdi. Bu, iyilik yapanların karşılığıdır. (MAİDE SURESİ / 85)

ALLAH dedi ki: "Bu, doğrulara, doğru söylemelerinin yarar sağladığı gündür. Onlar için, içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler vardır. ALLAH onlardan razı oldu, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur." (MAİDE SURESİ / 119)

İman edenler ve salih amellerde bulunanlar -ki biz hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz- onlar da cennetin ashabı (halkı)dırlar. Onda sonsuz olarak kalacaklardır. (A'RAF SURESİ / 42)

Biz onların göğüslerinde kinden ne varsa çekip almışız. Altlarından ırmaklar akar. Derler ki: "Bizi buna ulaştıran ALLAH'a hamd olsun. Eğer

ALLAH bize hidayet vermeseydi biz doğruya ermeyecektik. Andolsun, Rabbimizin elçileri hak ile geldiler." Onlara: "İşte bu, yaptıklarınıza karşılık olarak mirasçı kılındığınız cennettir" diye seslenilecek. (A'RAF SURESİ / 43)

Cennet halkı, ateş halkına (şöyle) seslenecekler: "Bize Rabbimizin vadettiğini gerçek buldunuz mu?" Onlar da: "Evet" derler. Bundan sonra içlerinden seslenen biri (şöyle) seslenecektir: "ALLAH'ın laneti zalimlerin üzerine olsun." (A'RAF SURESİ / 44)

İki taraf arasında bir engel ve burçlar (A'raf) üstünde hepsini yüzlerinden tanıyan adamlar vardır. Cennete gireceklere: "Selam size" derler, ki bunlar, henüz girmeyen fakat (girmeyi) 'şiddetle arzu edip umanlardır.' (A'RAF SURESİ / 46)

Gözleri cehennem halkından yana çevrilince: "Rabbimiz, bizi zalimler topluluğuyla birlikte kılma" derler. (A'RAF SURESİ / 47)

"Kendilerine ALLAH'ın bir rahmet eriştirmeyeceğine yemin ettiğiniz kimseler bunlar mıydı? (Cennettekilere de) Girin cennete. Sizin için korku yoktur ve mahzun olmayacaksınız." (A'RAF SURESİ / 49)

Ateşin halkı cennet halkına seslenir: "Bize biraz sudan ya da ALLAH'ın size verdiği rızıktan aktarın." Derler ki: "Doğrusu ALLAH, bunları inkâr edenlere haram (yasak) kılmıştır." (A'RAF SURESİ / 50)

İşte gerçek mü'minler bunlardır. Rableri katında onlar için dereceler, bağışlanma ve üstün bir rızık vardır. (ENFAL SURESİ / 4)

Rableri onlara katından bir rahmeti, bir hoşnutluğu ve onlar için, kendisine sürekli bir nimet bulunan cennetleri müjdeler. (TEVBE SURESİ / 21)

Onda ebedi kalıcıdırlar. Şüphesiz ALLAH, büyük mükafaat katında olandır. (TEVBE SURESİ / 22)

ALLAH, mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara içinde ebedi kalmak üzere, altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vaadetmiştir. ALLAH'tan olan hoşnutluk ise en büyüktür. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur. (TEVBE SURESİ / 72)

ALLAH onlar için, süresiz kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler hazırladı. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur. (TEVBE SURESİ / 89)

Öne geçen Muhacirler ve Ensar ile onlara güzellikle uyanlar; ALLAH onlardan hoşnut olmuştur, onlar da O'ndan hoşnut olmuşlardır ve (ALLAH) onlara, içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur. (TEVBE SURESİ / 100)

İman edenler ve salih amellerde bulunanlar da, Rableri onları imanları dolayısıyla altından ırmaklar akan, nimetlerle donatılmış cennetlere yöneltip-iletir (hidayet eder). (YUNUS SURESİ / 9)

Oradaki duaları: "ALLAH'ım, Sen ne yücesin"dir ve oradaki dirlik temennileri: "Selam"dır; dualarının sonu da: "Gerçekten, hamd alemlerin Rabbi olan ALLAH'ındır." (YUNUS SURESİ / 10)

İman edip salih amellerde bulunanlar ve 'Rablerine kalbleri tatmin bulmuş olarak bağlananlar', işte bunlar da cennetin halkıdırlar. Onda süresiz kalacaklardır. (HUD SURESİ / 23)

Mutlu olanlar da, artık onlar cennettedirler. Rabbinin dilemesi dışında gökler ve yer sürüp gittikçe, orada süresiz kalacaklardır. (Bu) kesintisi olmayan bir ihsandır. (HUD SURESİ / 108)

Onlar, Adn cennetlerine girerler. Babalarından, eşlerinden ve soylarından 'salih davranışlarda' bulunanlar da (Adn cennetlerine girer).

Melekler onlara her bir kapıdan girip (şöyle derler (RA'D SURESİ / 23)

"Sabrettiğinize karşılık selam size. (Dünya) Yurdun(un) sonu ne güzel." (RA'D SURESİ / 24)

İman edip salih amellerde bulunanlar, ne mutlu onlara. Varılacak yerin güzel olanı (onlarındır). (RA'D SURESİ / 29)

Takva sahiplerine vadedilen cennet; onun altından ırmaklar akar, yemişleri ve gölgelikleri süreklidir. Bu korkup-sakınanların (mutlu) sonudur, inkâr edenlerin sonu ise ateştir. (RA'D SURESİ / 35)

İman edip salih amellerde bulunanlar, Rablerinin izniyle altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere konulmuşlardır. Orada birbirlerine olan dirlik temennileri: "Selam"dır. (İBRAHİM SURESİ / 23)

Gerçekten takva sahibi olanlar, cennetlerde ve pınar başlarındadır. (HİCR SURESİ / 45)

Oraya esenlikle ve güvenlikle girin. (HİCR SURESİ / 46)

Onların göğüslerinde kinden (ne varsa tümünü) sıyırıp-çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar. (HİCR SURESİ / 47)

Orda onlara hiç bir yorgunluk dokunmaz ve onlar ordan çıkarılacak değildirler. (HİCR SURESİ / 48 )

Adn cennetleri; ona girerler, onun altından ırmaklar akar, içinde onların her diledikleri şey vardır. İşte ALLAH, takva sahiplerini böyle ödüllendirir. (NAHL SURESİ / 31)

Ki melekler, güzellikle canlarını aldıklarında: "Selam size" derler. "Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere cennete girin." (NAHL SURESİ / 32)

Onlar; altından ırmaklar akan Adn cennetleri onlarındır, orada altın bileziklerle süslenirler, hafif ipekten ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler giyerler ve tahtlar üzerinde kurulup-dayanırlar. (Bu,) Ne güzel sevap ve ne güzel destek. (KEHF SURESİ / 31)

İman edip salih amellerde bulunanlar... Firdevs cennetleri onlar için bir 'konaklama yeridir.' (KEHF SURESİ / 107)

Onda ebedi olarak kalıcıdırlar, ondan ayrılmak istemezler. (KEHF SURESİ / 108)

Ancak tevbe eden, iman eden ve salih amellerde bulunanlar (onların dışındadır); işte bunlar, cennete girecekler ve hiç bir şeyle zulme uğratılmayacaklar. (MERYEM SURESİ / 60)

Adn cennetleri (onlarındır) ki, Rahman (olan ALLAH, onu) kendi kullarına gaybtan vadetmiştir. Şüphesiz O'nun va'di yerine gelecektir. (MERYEM SURESİ / 61)

Onda 'boş bir söz' işitmezler; sadece selam (ı işitirler). Sabah akşam, onların rızıkları orda (bulunmakta)dır. (MERYEM SURESİ / 62)

O cennet; biz, kullarımızdan takva sahibi olanları (ona) varisçi kılacağız. (MERYEM SURESİ / 63)

"İçlerinde ebedi kalacakları altından ırmaklar akan Adn cennetleri de (onlarındır). Ve işte bu, arınmış olanın karşılığıdır." (TAHA SURESİ / 76)

Bunun üzerine dedik ki: "Ey Adem, bu gerçekten sana ve eşine düşmandır; sakın sizi cennetten sürüp çıkarmasın, sonra mutsuz olursun." (TAHA SURESİ / 117)

Böylece ikisi ondan yediler, hemen ardından ayıp yerleri kendilerine açılıverdi, üzerlerini cennet yapraklarından yamayıp-örtmeye başladılar. Adem, Rabbine karşı gelmiş oldu da şaşırıp-kaldı. (TAHA SURESİ / 121)

Onun uğultusunu bile duymazlar. Onlar nefislerinin arzuladığı (sayısız nimet) içinde ebedi kalıcıdırlar. (ENBİYA SURESİ / 102)

Onları, o en büyük korku hüzne kaptırmaz ve: "İşte bu sizin gününüzdür, size va'dedilmişti" diye melekler onları karşılayacaklardır. (ENBİYA SURESİ / 103)

Hiç şüphesiz ALLAH, iman edenleri ve salih amellerde bulunanları altından ırmaklar akan cennetlere sokar, orada altından bileziklerle ve incilerle süslenirler; ordaki elbiseleri ipek(ten)tir. (HAC SURESİ / 23)

Onlar, sözün en güzeline iletilmişlerdir ve övülen doğru yola iletilmişlerdir. (HAC SURESİ / 24)

İşte (yeryüzünün hakimiyetine ve ahiretin nimetlerine) varis olacak onlardır. (MÜ'MİNUN SURESİ / 10)

Ki onlar Firdevs (cennetlerin)e de varis olacaklardır; içinde de ebedi olarak kalacaklardır. (MÜ'MİNUN SURESİ / 11)

Dilediği takdirde, sana bundan daha hayırlısı olarak altından ırmaklar akan cennetler veren ve senin için köşkler kılan (ALLAH) ne yücedir. (FURKAN SURESİ / 10)

De ki: "Bu mu daha hayırlı, yoksa takva sahiplerine va'dedilen ebedi cennet mi? Ki onlar için bir mükafat ve son duraktır." (FURKAN SURESİ / 15)

"İçinde ebedi kalıcılar olarak, orada her istedikleri onlarındır; bu, Rabbinin üzerine aldığı, istenen bir vaaddir." (FURKAN SURESİ / 16)

O gün, cennet halkının kalacakları yer daha hayırlı, dinlenecekleri yer çok daha güzeldir. (FURKAN SURESİ / 24)

İşte onlar, sabretmelerine karşılık (cennetin en gözde yerinde) odalarla ödüllendirilirler ve orda esenlik dileği ve selamla karşılanırlar. (FURKAN SURESİ / 75)

Orda ebedi olarak kalıcıdırlar; o, ne güzel bir karargah ve ne güzel bir konaklama yeridir. (FURKAN SURESİ / 76)
(O gün) Cennet takva sahiplerine yaklaştırılır. (ŞUARA SURESİ / 90)

İman edip salih amellerde bulunanlar; onları, içinde ebedi kalıcılar olarak, altından ırmaklar akan cennetin yüksek köşklerine muhakkak yerleştireceğiz. (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir. (ANKEBUT SURESİ / 58 )

Böylece iman edip salih amellerde bulunanlar; artık onlar 'bir cennet bahçesinde' 'sevinç içinde ağırlanırlar'. (RUM SURESİ / 15)

Kim inkâr ederse, artık onun inkârı kendi aleyhinedir; kim salih bir amelde bulunursa, artık onlar kendi lehlerine olarak (cennetteki yerlerini) döşeyip hazırlamaktadırlar. (RUM SURESİ / 44)

(Ancak) Gerçekten iman edip salih amellerde bulunanlar ise; onlar için nimetlerle-donatılmış cennetler vardır. (LOKMAN SURESİ / Karizmatik

Orada ebedi olarak kalıcıdırlar. ALLAH'ın va'di haktır. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. (LOKMAN SURESİ / 9)

İman eden ve salih amellerde bulunanlar ise, artık onlar için, yaptıklarınıza karşılık olmak üzere, bir ağırlanma konağı olarak barınma cennetleri vardır. (SECDE SURESİ / 19)

Adn cennetleri (onlarındır); oraya girerler, orada altından bileziklerle ve incilerle süslenirler. Ve orada onların elbiseleri ipek(ten)dir. (FATIR SURESİ / 33)

Derler ki: "Bizden hüznü giderip yok eden ALLAH'a hamdolsun; şüphesiz Rabbimiz, gerçekten bağışlayandır, şükrü kabul edendir." (FATIR SURESİ / 34)

"Ki O, bizi kendi fazlından (ebedi olarak) kalınacak bir yurda yerleştirdi; burada bize bir yorgunluk dokunmaz ve burada bize bir bıkkınlık da dokunmaz." (FATIR SURESİ / 35)

Gerçek şu ki, bugün cennet halkı, 'sevinç ve mutluluk dolu' bir meşguliyet içindedirler. (YASİN SURESİ / 55)

Kendileri ve eşleri, gölgeliklerde, tahtlar üzerinde yaslanmışlardır. (YASİN SURESİ / 56)

Orada taptaze-meyveler onların ve istek duydukları her şey onlarındır. (YASİN SURESİ / 57)

Çok esirgeyen Rabb'dan onlara bir de sözlü "Selam" (vardır). (YASİN SURESİ / 58)

İşte onlar; onlar için bilinen bir rızık vardır. (SAFFAT SURESİ / 41)

Çeşitli-meyveler. Onlar ikram görenlerdir. (SAFFAT SURESİ / 42)

Nimetlerle donatılmış (naim) cennetlerde. (SAFFAT SURESİ / 43)

Birbirlerine karşı, tahtlar üzerinde (otururlar). (SAFFAT SURESİ / 44)

Kaynaktan (doldurulmuş) kadehlerle çevrelerinde dolaşılır. (SAFFAT SURESİ / 45)

Bembeyaz; içenlere lezzet (veren bir içki). (SAFFAT SURESİ / 46)

Onda ne bir gaile vardır, ne de kendilerinden geçip, akılları çelinir. (SAFFAT SURESİ / 47)

Ve yanlarında bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş iri gözlü kadınlar vardır. (SAFFAT SURESİ / 48)

Sanki onlar, saklı bir yumurta gibi (çarpıcı ve pürüzsüz). (SAFFAT SURESİ / 49)

Böyleyken, kimi kimine yönelmiş olarak, birbirlerine soruyorlar: (SAFFAT SURESİ / 50)

Bir sözcü der ki: "Benim bir yakınım vardı." (SAFFAT SURESİ / 51)

"Derdi ki: Sen de gerçekten (dirilişi) doğrulayanlardan mısın?" (SAFFAT SURESİ / 52)

"Bizler öldüğümüz, toprak ve kemikler olduğumuzda mı, gerçekten biz mi (yeniden diriltilip sonra da) sorguya çekilecekmişiz?" (SAFFAT SURESİ / 53)

(Konuşan yanındakilere) Der ki: "Sizler (onun şimdi ne durumda olduğunu) biliyor musunuz?" (SAFFAT SURESİ / 54)

Derken, bakıverdi, onu 'çılgınca yanan ateşin' tam ortasında gördü. (SAFFAT SURESİ / 55)

Dedi ki: "Andolsun ALLAH'a, neredeyse beni de (şu bulunduğun yere) düşürecektin." (SAFFAT SURESİ / 56)

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
3
Kur'an-ı Kerim Tefsiri / Allah Kimi Hidayete Erdirmek Isterse
« Son İleti Gönderen: KOYLU Bugün, 05:50:07 ÖS »


Allah Kimi Hidayete Erdirmek Isterse

ENAM SÜRESİ(125. AYET) MEALİ

“Allah, kimi hidayete erdirmek isterse, onun göğsünü İslam'a açar; kimi saptırmak isterse, onun göğsünü, sanki göğe yükseliyormuş gibi dar ve sıkıntılı kılar. Allah, iman etmeyenlerin üstüne işte böyle pislik çökertir” (En'am Suresi 6/125)

TEFSİRİ

ALLAH KİMİHİDAYETE ERDİRMEK İSTERSE

Allah, kimi doğruyola kavuşturmayı dilerse, gönlünü İslama açar, kalbini onunla nurlandınr. Ve ufkunu onunla genişletir. Kimi de saptırmayı dilerse gönlünü dar ve sıkıntılıkılar. Oraya iman nuru girmez, öğütler ulaşamaz. Böyle bir insan, çektiği sıkıntı bakımından sanki göğe yukarı tırmanan birisidir. İşte böylece Allah-u teala, iman etmeyenlerin üzerine azap yağdırır. Şeytanı onlara musallat kılar,ve murdarlıklara ve belalara uğratır.

Âyet-i Kerimede, hidayete eriştirilen kimsenin göğsünün ve gönlünün İslam’a açılacağı zikredilmektedir. Sahabe-i Kiram bu âyetin mânâsını, Peygamber Efendimizden sorarak:

"Ey Allah’ın Resulü, hidayete eren kişinin göğsü nasıl açılır?" demişler, Resulullah da onlara şu cevabı vermiştir."İslam bir nur olarak onların gönlüne konur, onların gönlü de bu nur ile açılır, huzura kavuşur." Sahabiler: "Böyle olanı belirtecek bir alâmet varmıdır Ey Allahın Resulü?" diye sormuşlar. Resulullah da:

"Ebedî yurda yönelmek, aldatan yurttan kaçınmak ve ölüm gelmeden önce ona hazırlanmaktır" buyurmuştur.

Âyet-i Kerimede, Allah’ın saptırdığı kişinin, hırçın, ufku dar biri olacağı, âdeta göğe tırmanır bir halde olacağı beyan edilmektedir.

Bu ayeti kerime En'am suresinin son bölümlerinde yer almaktadır. Enam Suresi Mekke'de inmiş bir suredir. Tüm Mekke’de inen sureler gibi yoğunlukla inanç konusu üzerinde durmuştur. İnsanın bu dünya hayatında var oluşu ve bundan sonra ne olacağı meselesini ele almaktadır. Her insan inanç temeline göre bu hayattaki rolünü,kendisi ile olan ilişkilerini, yaratıcısı ile olan ilişkilerini, evrenle olan ilişkilerini ve evrendeki her şeyle ilişkilerini belirler.

İşte akidenin önemi buradan kaynaklanmaktadır. Kur’ân-ı Kerim inanca mekân ve zaman itibariyle pek büyük bir yer ayırmıştır, yani tüm surelerde, özellikle Mekkî ayetlerde ve Hz.Muhammed’in daveti boyunca inanç konusu her zaman en önemli yeri tutmuştur. Bu davette Hz. Muhammed  23 sene boyunca insanları sadece Allah’a (c.c)ibadet etmeye ona şirk koşmadan kulluğa çağırmıştır. Onun Rabliğine ve tek oluşuyla bağdaşmayan her türlü özellikten uzak olduğuna inanmaya; meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, kadere-hayır ve şer herşeyin ondan geldiğine, ahiret gününe ve ahiret günündeki dirilmeye, hesaba,mizana, sırata gelecek hayatta ya cennette sonsuza kadar ya da cehennemde sonsuza dek kalışa inanmaya davet etmiştir.

Bütün bunların gerektirdiği, Allah'a itaat ile boyun eğme, Allah'a emrettiklerini yaparak ibadet etme, yer yüzünde halifeolmanın gerekliliklerini güzel bir şekilde yerine getirme ve yer yüzünde Allah'ın adaletini ayakta tutma konularına da insanlığı çağırmıştır. Hz. Adem(a.s) 'dan Hz. Muhammed Mustafa’nın (sas) gönderilişine kadar dinin mesajı bu olagelmiş, Yüce Allah’ın yeryüzüne ve üzerindekilere varis oluncaya(kıyamete) kadar da bu olmaya devam edecektir.

Dinin dayanak noktaları: Ya akait (inanç) gibi mutlak gaybdır veya ibadet konusu gibi mutlak ilahi emirlerdir yahut ahlak ve muamelat (insanlar arası ticari vb. ilişkiler) gibi hal ve gidiş prensipleridir. Bu konularda insanoğlu kendi kendisine doğru prensipler koymaktan acizdir. Bundan dolayı dinin dünya hayatında sağlıklı şekilde yer alması ve bu hayattaki mesajını gerçekleştirmesi için prensipler koyması mecburidir.

Din dört ana dayanak noktasıyla bir insan ürünü olamaz. Tam tersi insan din meselesinde rabbani hidayete (yol göstermeye) muhtaçtır. Bu hidayeti Yüce Allah (c.c) İslam adıaltında aralıklarla peygamberler vasıtasıyla göndermiştir. Onu insanlara sayıları yüz yirmi binden fazla olan peygamberler ordusu aracılığıyla açıklamış; son nebi ve son elçi aracılığıyla gönderdiği son peygamberlik mesajıyla da tamamlamıştır.

Gökten gelen peygamberlik mesajını Rabbimiz (c.c) korumaya söz vermiştir. Vahy olunduğu dilile korunmuştur. İşte rabbimizin yedi kat gök ötesinden on dört asır önce şu sözlerle indirdiği ilahi karar buradan kaynaklanmaktadır: “Hiç şüphesiz,Allah katında hak din İslam'dır. Kitap verilenler, ancak kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık ve hakka başkaldırma yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah'ın ayetlerini inkâr ederse, bilsin ki gerçekten Allah,hesabı pek çabuk görendir” (Al-i İmran, 3/19)Yine Allah’ın (c.c) aynı suredeki şu sözü ile bu ilahî kararın vurgulanması buradan kaynaklanmaktadır: “Kim İslam'dan başka bir din ararsa asla ondan kabul edilmez. O, ahirette de kayba uğrayanlardandır” (Ali İmran, 3/85)

Üzerinde konuşacağımız ayeti kerime de aynı hareket noktasındadır. Bu ayette Rabbimiz (c.c) şöyle buyurmaktadır: “Allah, kimi hidayete erdirmek isterse,onun göğsünü İslam'a açar; kimi saptırmak isterse, onun göğsünü, sanki göğe yükseliyormuş gibi dar ve sıkıntılı kılar” (En'am Suresi, 6/125)

İnsan Kur’ân’a ait bu mucizevî benzetme karşısında şaşkınlığı düşmektedir. Bu benzetmede rabbani hidayetten yüz çevirenlerin bu hidayet onlara hatırlatıldıkça yaşadıkları gönül darlığı gökte herhangi bir koruyucu araç olmaksızın yükselen insanın göğsünde oluşan darlıkla karşılaştırılmaktadır. Bu insanoğlunun ancak göğe çıktıktan sonra tüm boyutlarıyla anlayabildiği bir bilimsel gerçektir. Bu Kur’ânî benzetmenin bilimsel anlamının detaylarına girmeden önce dil açısından ve Kur’ân açısından ayeti kerimede belli sayıdaki lafızların işaret ettikleri anlamları açıklamak gerekir. Aşağıdaki satırlardada detaylarıyla bunu açıklayacağız.

Ayeti Kerimenin Bazı Lafızlarının Dil Açısından İşaret Ettiği Anlamlar

Yüce Allah’ın (c.c) ‘göğsüne inşirah verir’ sözündeki “inşirah verme” fiili Arapçada “keşfetme,kolaylaştırma, kapalı olanı gösterme ve gizli olan manayı ortaya çıkarma”anlamındadır. Anlaşılmayan kapalı olan şeyi açıklama, kolaylaştırma ve gizli olan anlamlarını ortaya çıkartma demektir. “Allah göğsünü İslam'a açtı” demek insanın ilahi nura ve ruhi sekineye/sükunete karşı razı olarak içinin rahat etmesi demektir. Çünkü göğsü “şerh etmenin” anlamlarından birisi de onu genişletmektir.

Göğsün (gönlün) dar olması ve sıkıntıda olması ise şu şekilde anlaşılabilir:“Harac” (sıkıntı) kelimesinin aslı ağaç ve benzeri şeylerin bir arada bulunmasıdır. Buradan hareketle aralarında bir darlık olduğu tasavvur edilmiştir. Bundan dolayı darlığa harac denmiştir. Günaha da “harac” denmiştir ve “tahric” fiili “tazyik” yani “sıkıntıya düşülme” anlamında kullanılmıştır.Ağaçları birbirine sarmalanmış sık girilmesi zor olan ormana “harice” denir.Buna göre “harec” dilde “dar”, hatta “darın en darı” manasına gelir. Yer için kullanıldığında “dar ve ağacı çok yer” anlamındadır. Yine “harac” kelimesi günah anlamına da gelir. “Ahrece” demek onu günaha soktu demektir. “Teharrece”demek günaha girdi demektir. Birisi diğerine “harec” yaptı dendiğinde “onu yasakladı” veya “haram kıldı” demektir. “Münharic” “harecden ve günahından sakınan” manasınadır. “Göğsü harac oldu” dendiğinde “şiddetli bir şekilde daraldı” anlamındadır. Gökte yükselme ifadesine gelince: Yükselme kelimesinin Kur’ân’daki ifadesi olan “tesa’‘ud”, yahut “tesâud ve suud” “yüksek yeregitmek” veya “yükselmek” demektir. Alçalmanın tersidir. “Saide” fiili “merdiveni çıkma”, “merdivende yükselme” manasındadır. Dağa çıkmak için kullanıldığında yine dağ üzerinde yükselme manasınadır. Yer için kullanıldığında yerin üstünde yürüdü manasına gelir. Yine “suud” kelimesi “zor engel” için ve “her zorluk” için kullanılır. Vadi için de aşağı indi manasına gelir. (Suud aslında inmenin tersi manasında olmasına rağmen burada böyledir.)Sa'd ve Said aynı anlama gelir. Azap lafzına sıfat olarak kullanıldığında şiddetli anlamına gelir. Yine “said” üzerine çıkılan şey demektir. Sa'daa ise uzun nefes almadır. Nefes için kullanıldığında nefesin çıkışı zor oldu manasındadır. “Yessa'adu” kelimesinin aslı “yetesa'adu”dur, yani çıkmada zorlanır ama başaramaz demektir. Yine “tesa'ade” zor oldu manasındadır. “İs'ad”ise yerden uzaklaştırma demektir. Bu, gerek inerek olsun, gerek çıkarak olsun böyledir.

“Sa'd” ise zor manasındadır. “Tas'adûne” denince vadide gidersiniz,düşmandan kaçarak gidersiniz manası anlaşılır. Bu da “is'ad” kelimesinden gelirki o da yeryüzünde çıkılacak yerde gitmek ve ondan uzaklaşma demektir. Yeryüzü için kullanıldığında uzaklaşma manasına gelir.

Ayeti kerimenin bazı lafızlarının işaret ettiği Kur'ânî manalar

Şeraha fiili türevleriile Kur'an-ı Kerim'de üzerinde konuşmakta olduğumuz ayeti kerimeye ilaveten dört yerde şu şekilde yer almıştır:

1- “Allah kimin gönlünü İslam'a açmışsa, o, Rabbi katından bir nur üzereolmaz mı?” (Zümer Suresi, 39/22)

2- “Senin gönlünü açmadık mı (şerh etmedik mi)” (İnşirah Suresi, 94/1)

3- “Dedi ki Rabbim göğsümü aç (şerh et)” (Taha Suresi, 20/25)

4- “Kim imanından sonra Allah’ı inkâr ederek gönlünü inkâra açar (şerheder), göğsüne küfrü yerleştirirse, onlara Allah tarafından bir gazap, hem de müthişbir azap vardır” (Nahl Suresi, 16/106)

Harece lafzı Kur’ân’da on beş yerde hukukla ilgili olarak darlık yahut genel olarak darlığın şiddetli oluşu manasında kullanılmıştır. Kur'ân-ı Kerim’de günah anlamında da yer almıştır. “Sa'ade” fiili ise değişik türevleri ileAllah'ın kitabında dokuz yerde şu anlamlarda kullanılmıştır:

Yükselme, kabul, Allah’tan rıza, vadide gitme ve kaçarak vadiden geçme, çok büyük zorlukla tırmanıp bunu başaramama, şiddetli ve zor, üstüne çıkılması zorolan yüksek engel, toprak olsun yahut başka tür olsun yerin görünen bölümü bir görüşe göre toprağın kendisi.

Sema lafzı ise Kur’ân-ı Kerim’de 310 yerde vardır. 120 si tekil olarak sema şeklinde, 190 yerde semâvat (gökler) şeklinde yer alır. Çoğul ifade yeryüzünün karşısında evrenin geri kalan kısmını kastedildiğini hissettirmektedir. Tekillafız (sema) şeklindeki ifade ise 38 yerde genel özelliği ile atmosfer anlamında kullanılmış özellikle en alt katman (yahut iklim değişiklikleri veya dönüşüm yeri diye bilinen kısmı) kastedilmiştir. Bu kısım atmosferin maddesinin çoğunu ihtiva etmektedir. Yine 82 yerde sema lafzı tekil halde genel olarak Rabbimiz (c.c.) in gezegenler, yıldızlar ve burçlarla süslediği göğün en yakın bölümü anlamında kullanılmıştır. Bu ifadelerden göğün yediye bölünmeden önce toplu hali ve bazı yerlerde yediye bölünmesinden sonra ki şekli anlaşılmaktadır. Yine Kur’ân-ı Kerim'de göklere yerlere ve aralarındakilere yirmi yerde işaret edilmiştir. Bu ifadeden genel olarak atmosferin özellikle de alt kısmının kastedildiği anlaşılmaktadır. Bu Allah’ın şu sözünden anlaşılmaktadır: “Gök ve yer arasında emre hazır bulutların duruşunda…”(Bakara Suresi, 2/164)

Kur’ân-ı Kerim birçok ayette suyun gökten indirilmesine işaret eder. Burada sema kelimesi ile kastedilenin bulut olduğu açıktır. ŞayetYüce Allah’ın: "Sanki semada yükseliyor gibi" ayeti kerimesinde eğer kastedilen atmosfer ise bunun imkânsızlık sınırına ulaşan zorlukları ve meşakkatleri vardır. Eğer kastedilen göğün yeryüzüne en yakınkısmı ise zorluklar ve engeller imkânsızın üzerine ulaşacak şekilde kat katolurlar. Çünkü Allah (c.c) yeryüzünde ve atmosferinde insana, vücut yapısına ve değişik organlarının görevlerine uygun alanı sınırlandırmıştır. İnsan şayet bu alandan çıkarsa, tıpkı balığın sudan çıktığında öldüğü gibi can çekişerek ölür.Bu atmosferin alanının doğal ve kimyasal özelliklerinin incelenmesi ve araştırılmasında açık bir şekilde gözükmektedir.

------------------------------------------------------------------------

Kaynak:

TABERİ TEFSİRİ

MEFATİHU'L GAYB

TASAVVUFİ SOHBETLER
4
Ozanlar Özgün Müzikler / Uğur Işılak - Single Eserleri + Flac
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Bugün, 11:31:08 ÖÖ »
Uğur Işılak - Single Eserleri + Flac
31 / 00:01:47:01 / 244,95 MB

Uğur Işılak - Aslımızı Soran Sorsun (Single) 2023 - 320 Kbps (1 / 03:03)
----------------------------------------------------------------------------------------------
Uğur Işılak - Aslımızı Soran Sorsun  03:03


Uğur Işılak - Bayrağı Elden Bırakma (Single) 2023 - 320 Kbps (1 / 02:37)
----------------------------------------------------------------------------------------------
Uğur Işılak - Bayrağı Elden Bırakma  02:37


Uğur Işılak - Beni Böyle Kabul Et (Single) 2023 - 320 Kbps (1 / 04:11)
--------------------------------------------------------------------------------------------
Uğur Işılak - Beni Böyle Kabul Et  04:11


Uğur Işılak - Bir Tek Senden Geçemedim (Single) 2023 - 320 Kbps (1 / 03:23)
-------------------------------------------------------------------------------------------------
Uğur Işılak - Bir Tek Senden Geçemedim  03:23


Uğur Işılak - Bıraktığın Yerdeyim (Single) 2023 - 320 Kbps (1 / 03:52)
--------------------------------------------------------------------------------------------
Uğur Işılak - Bıraktığın Yerdeyim  03:52


Uğur Işılak - birLEŞmiş milletler (Single) 2023 - 320 Kbps (1 / 03:32)
--------------------------------------------------------------------------------------------
Uğur Işılak - birLEŞmiş milletler  03:32


Uğur Işılak - Bozdum Dünyayla Arayı (Single) 2023 - 320 Kbps (1 / 03:26)
----------------------------------------------------------------------------------------------
Uğur Işılak - Bozdum Dünyayla Arayı  03:26


Uğur Işılak - Bu Dünya Dar Gelir Bize (Single) 2023 - 320 Kbps (1 / 04:24)
------------------------------------------------------------------------------------------------
Uğur Işılak - Bu Dünya Dar Gelir Bize  04:24


Uğur Işılak - Burası Dünya (Single) 2023 - 320 Kbps (1 / 03:56)
-------------------------------------------------------------------------------------
Uğur Işılak - Burası Dünya  03:56


Uğur Işılak - Çekip Giderim (Single) 2022 - 320 Kbps (1 / 03:37)
--------------------------------------------------------------------------------------
Uğur Işılak - Çekip Giderim  03:37


Uğur Işılak - Doğruya Doğru (Single) 2023 - 320 Kbps (1 / 02:28)
--------------------------------------------------------------------------------------
Uğur Işılak - Doğruya Doğru  02:28


Uğur Işılak - Dur Patron Dur (Single) 2023 - 320 Kbps (1 / 03:37)
---------------------------------------------------------------------------------------
Uğur Işılak - Dur Patron Dur  03:37


Uğur Işılak - Eski Tadım Yok Artık (Single) 2024 - 320 Kbps (1 / 03:26)
---------------------------------------------------------------------------------------------
Uğur Işılak - Eski Tadım Yok Artık  03:26


Uğur Işılak - Gel Ağlaşalım (Single) 2022 - 320 Kbps (1 / 03:52)
--------------------------------------------------------------------------------------
Uğur Işılak - Gel Ağlaşalım  03:52


Uğur Işılak - Gideceksen Sen Bilirsin (Single) 2023 - 320 Kbps (1 / 02:50)
------------------------------------------------------------------------------------------------
Uğur Işılak - Gideceksen Sen Bilirsin  02:50


Uğur Işılak - Gözlerinden Tanırım (Single) 2023 - 320 Kbps (1 / 02:32)
--------------------------------------------------------------------------------------------
Uğur Işılak - Gözlerinden Tanırım  02:32


Uğur Işılak - Hainlerle Ekmeğimi Bölmem (Single) 2023 - 320 Kbps (1 / 03:20)
--------------------------------------------------------------------------------------------------
Uğur Işılak - Hainlerle Ekmeğimi Bölmem  03:20


Uğur Işılak - Hayaller Her Zaman Yarıda Kalır (Single) 2023 - 320 Kbps (1 / 04:11)
--------------------------------------------------------------------------------------------------------
Uğur Işılak - Hayaller Her Zaman Yarıda Kalır  04:11


Uğur Işılak - İçimden Geldiği Gibi (Single) 2023 - 320 Kbps (1 / 03:10)
---------------------------------------------------------------------------------------------
Uğur Işılak - İçimden Geldiği Gibi  03:10


Uğur Işılak - İçinde Bir Sızı Kalır (Single) 2023 - 320 Kbps (1 / 03:05)
----------------------------------------------------------------------------------------------
Uğur Işılak - İçinde Bir Sızı Kalır  03:05


Uğur Işılak - İstanbul Sana Hasretim (Single) 2024 - 320 Kbps (1 / 03:44)
-----------------------------------------------------------------------------------------------
Uğur Işılak - İstanbul Sana Hasretim  03:44


Uğur Işılak - Kafam Çok Karışık (Single) 2023 - 320 Kbps (1 / 03:52)
------------------------------------------------------------------------------------------
Uğur Işılak - Kafam Çok Karışık  03:52


Uğur Işılak - Kulu Memnun Edemezsin (Single) 2024 - 320 Kbps (1 / 02:53)
----------------------------------------------------------------------------------------------
Uğur Işılak - Kulu Memnun Edemezsin  02:53


Uğur Işılak - Mevzu Yeni Başlıyor (Single) 2024 - 320 Kbps (1 / 02:49)
--------------------------------------------------------------------------------------------
Uğur Işılak - Mevzu Yeni Başlıyor  02:49


Uğur Işılak - Safın Belli Olsun (Single) 2023 - 320 Kbps (1 / 03:30)
------------------------------------------------------------------------------------------
Uğur Işılak - Safın Belli Olsun  03:30


Uğur Işılak - Sonsuza Dek Burdayım (Single) 2023 - 320 Kbps (1 / 03:59)
---------------------------------------------------------------------------------------------
Uğur Işılak - Sonsuza Dek Burdayım  03:59


Uğur Işılak - Şöyle Bir Bakıyorum (Single) 2023 - 320 Kbps (1 / 03:33)
--------------------------------------------------------------------------------------------
Uğur Işılak - Şöyle Bir Bakıyorum  03:33


Uğur Işılak - Tükettik Her Şeyi (Single) 2020 - 320 Kbps (1 / 04:54)
------------------------------------------------------------------------------------------
Uğur Işılak - Tükettik Her Şeyi  04:54


Uğur Işılak - Vay Aklıma (Single) 2023 - 320 Kbps (1 / 03:14)
-----------------------------------------------------------------------------------
Uğur Işılak - Vay Aklıma  03:14


Uğur Işılak - Yarına Kalır, Yanına Kalmaz (Single) 2024 - 320 Kbps (1 / 03:11)
----------------------------------------------------------------------------------------------------
Uğur Işılak - Yarına Kalır, Yanına Kalmaz  03:11


Uğur Işılak - Yüzüncü Yıl Marşı (Single) 2023 - 320 Kbps (1 / 02:38)
------------------------------------------------------------------------------------------
Uğur Işılak - Yüzüncü Yıl Marşı  02:38




Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap



Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap




İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
5
Hafızlar Ezgi Grubu - Single Eserleri + Flac
4 / 00:00:19:04 / 43,66 MB

Hafızlar Ezgi Grubu - Ben Filistinde Doğdum (Single) 2024 - 320 Kbps (1 / 05:24)
------------------------------------------------------------------------------------------------------
Hafızlar Ezgi Grubu - Ben Filistin'de Doğdum  05:24


Hafızlar Ezgi Grubu - Dua (Single) 2024 - 320 Kbps (1 / 05:11)
------------------------------------------------------------------------------------
Hafızlar Ezgi Grubu - Dua  05:11


Hafızlar Ezgi Grubu - Hafızlık Ne Demektir (Single) 2024 - 320 Kbps (1 / 05:06)
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
Hafızlar Ezgi Grubu - Hafızlık Ne Demektir  05:06


Hafızlar Ezgi Grubu - Hoşgeldin Ramazan (Single) 2024 - 320 Kbps (1 / 03:21)
--------------------------------------------------------------------------------------------------
Hafızlar Ezgi Grubu - Hoşgeldin Ramazan  03:21




Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap



Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap




İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
6
Yaşar Değirmenci / Ölçülerimizi Sâbitelerimizi Bilelim Yaşayalım
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Bugün, 08:18:21 ÖÖ »


Ölçülerimizi Sâbitelerimizi Bilelim Yaşayalım

Milletin, ümmetin, insanlığın derdiyle dertli Müslüman olalım!

Dinimiz İslâm’ı, kitabımız Kur’an-ı Kerim’i, Peygamberimizin Sünnetini sahih kaynaklardan öğrenelim, öğretelim. Bunu yapmadığımız, dikkat etmediğimiz takdirde dinimizin sabiteleri ile değişkenleri yer değiştirir. Böyle olunca da ibâdetler âdetleşir, âdetler ibadetleşir. Birbirinin yerine otururlar.

Bu yapılanlara “edilleyi şer’iyye’ye uyma yerine yetiştiği zemine/ortama uyunca, onların koyduğu ölçüler; dinimizin koyduğu (Allah ve Resulü’nün ölçüleri) yer değiştirince her kafadan bir ses çıkar. Karışıklık, hercümerç, sıkıntılar, fitneler baş gösterir.

Fıtratı bozmaya çalışmadan, zulme giden yolu açmaktan, yangını söndürme yerine çıkarılan fitne ateşine odun taşımaktan hiç geri durulmaz. Peygamberimizin şu uyarısı da dikkate alınmaz. “İnsanlar zalimin zulmünü görür de ona engel olmazsa, Allah’ın onları genel bir azaba uğratması kaçınılmazdır.”

İslâm, insanların toplumsal statülerine önem vermez. İslam katında ülkelerin, milletlerin, dünya çapındaki gücünün bir değeri yoktur. Adaletin hizmetinde olmayan güç, büyük bir zulüm aracıdır. İslam, Müslümanlardan düşmanlarının haklarının da tanımalarını, dostları haksızlık yaptığında buna karşı çıkmalarını ister. İslam nazarında güzel olan, bütün milletler için güzeldir. İslam nazarında çirkin olan, bütün milletler için de çirkindir. Ortak paydamız ilahi ölçülere dayanarak olması gerekir. Ölçüler dinin sabitelerine dayandığı gerçekleşirse Müslümanların ortak paydası olmuş olur. İslam evrensel bir ailenin adıdır. İslam bireylerin bencilliğini hoş görmediği gibi toplumların da milletlerin de bencilliğini hoş görmez. Bireylerin, toplumların ve milletlerin bencilliği adalet duyurusunu yok eder.

İlahi iradenin temel gayesi insanlık çapında hak ve adaletin kurulmasını sağlamaktır. İslam bireysel ve sosyal bütün hakları güvence altına alır.

İslam bütün bireylerin birbirlerine karşı karşılıklı yükümlülükler ve sorumluluklar taşımasını ister. Müslüman bireyler birbirlerine karşı olan yükümlülüklerini yerine getirmezlerse toplum yozlaşır, bozulur. Eski tabirle tefessüh eder. İslam’a davet, İslam’a çağırmak, insanı insanlığa ve fıtrata çağırmaktır.

İslam ailesinin adı ümmet’tir. Ümmet bir inanç topluluğu kadar aynı zamanda da birbirinin derdini dert edinen, üzüntüsünü, sevincini paylaşan, aynı zamanda siyasi düşünceleri, görüşleri olan bir topluluk. Bakara 143. Ayette, “Biz doğru yolu gösterdiğimiz gibi, sizi de, Kur’ân’ı bilen ve bütün insanlara tebliğ eden, çözüm getiren, güvenilir örnek önderler ve doğruları konuşan şâhitler olmanız, ilâhî hükümleri icraya, ülkeyi imara, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya memur tek yetkili Resulün, Muhammed’in de Kur’ân’ı tebliğ eden, çözüm getiren güvenilir örnek önder, doğruları konuşan şâhit olması için sizi mûtedil, âdil, hayırlı, makul, seçkin, ahlâkî değerleri, itidali ve adâleti belirleyici güç kabul eden açık bir toplum, bir millet haline getirdik…” (Burada, ‘vasat ümmet’ten kasıt nitelik anlamında bir ‘orta’lıktır. Bunu da en güzel “denge” ifade eder. Bu vurgu, Yahudilik ve Hıristiyanlıkta dengenin bozulduğu îmâsını içerir. Şehîd “tanık” anlamına, “hayatını imanına şahit kılan ve çağına şahit olan” anlamına geldiği gibi; “örnek, model” anlamına da gelir. Ümmetin “şehîd” olması; insanlığın imanına şahit olan ve insanlığı imanına şahit kılan ana yürekli toplum olması demektir. İmam ümmetin mânevî annesi, ümmet insanlığın mânevî annesidir.

Allah imanda sebatınızın, sadakatinizin, imanınızın eseri olan amellerinizin karşılığını yok etmez, kaybetmez. Allah insanlara karşı çok şefkatli, engin merhamet sahibidir.)

İslam ailesi bünyesinde fikri, kültürel bir birlik sağlanamadan hiçbir zamanda ümmet bilinci, şuuru birlik sağlamaz. Bizler Müslümanlarız. Aynı zamanda da Müslümanların en önemli vasfı ihsan sahibi olmaktır.

İhsan sahibi olmak; cömert, bağışlayıcı, affedici, yardımsever, dayanışmacı bütün bu özelliklerin taşınması demektir. İhsan sahibi olmak aynı zamanda da bencil, cimri olmamaktır. Olumsuzlukları barındırmaz hiçbir zaman. Müslümanın; kaliteli, seviyeli hâli etkiler. Derinlikli, yoğun ve çok yönlü düşünür. Bu sebepledir ki biz Müslümanların hayatını ‘laik bakış açıları’ ile kuşatılamayacağı göstermelidir.

İslam ilahi iradenin, insan hayatının bütün safhalarına yansıtılmasını, yaşanmasını, yaşatılmasını ister. İslam hayatın bütün yönlerine açıktır. Bu bakımdan Müslümanlar İslam’ı yalnızca ibadetleriyle sınırlandıramaz. Sadece ibadet eşittir İslam değildir.

İslam ibadeti de içine alır. Sahabeler arasında müfessir olarak bilinen İbni Abbas’ın buyurduğu gibi “İslâm; akait- ahlak-ibadet-muamelat olmak üzere dört cüzdür.” Bizim için hayatın bütün safhalarında bir Müslüman gibi davranmak esastır. Yani İslam’ı caminin, mescidin dört duvar arasına, hitap eden bir din olarak görmek yanlıştır. Bu din sosyal, kamusal, bireysel vs. bir sürü özellik taşır. Gayri müslim insanlar; İslam’ın insana verdiği değerle ve İslam nizamının topyekûn hayata kattığı anlamla buluştukça İslam’da karar kılıyorlar. Ya biz?! Dindar olarak bilinenlerin hayat tarzlarında İslam’ı yaşamadıkları için yaptığı yanlışları, dikkatsizlikleri, haram/helâl hassasiyetlerini kaybedişleri, safını Mümin şahsiyet ve kimliğinde gösteremeyişleri yüzünden insanımızın İslâm’dan uzaklaştırmalarına sebep oluyor. Hep verilen örnek de İslam ülkelerinin durumu. “İslâm ülkeleri yok, Müslümanlar var” dememizin de faydası olmuyor.

Her hâl ve şartta İslâm’ı yaşayalım, yaşatalım. Hayat tarzımızın İslâm olduğunu da “örnek Peygamberimiz”in örnek ümmeti olarak gösterelim. Peygamberimizin savaş esirlerini sahabeyi kirâmın yanlarına yerleştirerek onların Müslüman olmalarını sağladığını da unutmayalım. Bugün hangi Müslüman tutum ve davranışlarıyla dinden uzak insanları dinimizle buluşturamayışlarıyla dertlensin, kafa yorsun. Kısaca; Dertlerimiz, Allah yolunda davet olsun. Böylesi bir dert ile dertlendirdiği için Rabbimize hamdü senalar edelim.

Yaşar Değirmenci.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
7
Sağlık / Polen Alerjisi
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Bugün, 08:09:30 ÖÖ »


Polen Alerjisi

Baharın güzellikleriyle mücadele etmek zorunda kalan milyonlarca insan, alerji semptomlarıyla başa çıkmak için çeşitli önlemler almak zorundadır.

Ancak, hayatınızı polen alerjisiyle savaşarak geçirmek yerine, doğayla uyum içinde yaşamayı öğrenmek mümkündür.

İşte polen alerjisiyle başa çıkmanın bazı yolları:

Polen seviyeleri mevsimlik olarak değişiklik gösterir.

Bu nedenle, polenin yoğun olduğu zamanları takip ederek dışarıda geçireceğiniz zamanı planlayabilirsiniz.

Polen yoğunluğunun en düşük olduğu sabah saatlerinde açık havada aktivitelerinizi gerçekleştirmek daha az semptom yaşamanıza yardımcı olabilir.

Dışarı çıkarken gözlerinizi, burnunuzu ve ağzınızı polenden koruyan bir güneş gözlüğü ve bir maske takmak önemlidir.

Ayrıca, uzun kollu ve uzun pantolonlu giysiler giymek ve saçınızı sıkı bir şekilde toplamak da polenin cildinize ve saçınıza temasını azaltabilir.

Evde polen miktarını azaltmak için düzenli olarak temizlik yapmak önemlidir.

Pencereleri kapalı tutmak, polenin içeri girmesini engeller.

Halıları ve kumaşları düzenli olarak temizlemek, polenin ev içinde yayılmasını önler.

Evdeki hava temizleyicileri ve filtreler, poleni azaltmaya yardımcı olabilir.

Özellikle uyurken kullanmak, gece boyunca temiz bir hava solumanıza olanak tanır.

Bahçenizde veya evinizde bitki yetiştirirken, polen yayıcı bitkilerden kaçınmak önemlidir.

Düşük polen üreten bitkileri tercih etmek alerji semptomlarını azaltabilir.

Polen alerjisi semptomlarını hafifletmek için over-the-counter ilaçlar mevcuttur.

Ancak, semptomlarınızı yönetmek için en uygun tedaviyi belirlemek için bir doktora danışmak önemlidir.

Doktorunuz size antihistaminikler, burun spreyleri veya alerji aşısı gibi tedaviler önerebilir.

Polen alerjisi, baharın güzelliklerini yaşamayı zorlaştırabilir, ancak yukarıdaki önlemleri alarak semptomları azaltabilir ve doğayla uyum içinde yaşayabilirsiniz.

Unutmayın, herkesin alerji semptomları farklıdır, bu nedenle en iyi tedavi yöntemini bulmak için doktorunuza danışın.

Allah'a emanet olun ...

Mustafa Ceylan.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
8


İyiliğe ve Cömertliğe İlk Önce Evlerimizden Başlayalım

Bizim dinimiz, İnancımızı ilk önce evlerimize hâkim kılmayı, tebliğe, davete ve örnekliğe ilk önce evlerimizden başlamayı emreden bir din olduğu gibi iyilikte, cömertlik ve infakta da ilk önce evlerimizden ve ailelerimizden başlamayı emreden bir dindir.

Efendimiz (S.A.V.) bir gün sadaka vermenin, infakın ve cömertliğin öneminden o kadar bahsetti ki, orada bulunan herkes bir şey vermek istedi. Herkesin bir şeyler verdiği gören ve yeni Müslüman olmuş bir bedevi de mecburen kendisini bir şeyler vermek zorunda hissetti. Çok fazla bir şey vermek istemediği için de Efendimize (S.A.V.) benim sadece bir dinarım var Ya Rasûlallah dedi. Efendimiz (S.A.V.), “O zaman onu kendine tasadduk et” dedi. Yani kendine harcadığının da bir sadaka olarak yazılacağını söyledi.

Bu durum, adamın çok hoşuna gitti. Peki, Ya Rasûlallah ya bir dinarım daha varsa dedi. Efendimiz (S.A.V.) tebessüm ederek, “O zaman onu da çocuklarına tasadduk et” dedi. Bu durum adamı daha da sevindirdi.

Çünkü hem parasını kendine ve ailesine harcıyor hem de sadaka sevabı elde ediyordu. Bu durum onun hem yeni gönderilen dine hem de Peygamberimize bakışını değiştirmişti. Ve bir anda dayanamayarak benim bir dinarım daha varmış Ya Rasûlallah dedi. Bu sefer de Efendimiz (S.A.V.), “Onu da eşine tasadduk et” dedi.

Efendimizin (S.A.V.) dini kolaylaştıran ve dine karşı kalpleri ısındıran ve tüm iyiliklere ilk önce aileden ve yakınlardan başlatan bu üslubu ve metodu sayesinde adeta sadaka vermek için can atan birine dönüşen adam, biraz da mahcup bir şekilde benim bir dinar daha varmış Ya Rasûlallah dedi. Bunun üzerine Efendimiz (S.A.V.), “Onu da hizmetçilerine/yakınlarına infak et” diye buyurdu.

Az önce sadece bir dinarı olduğunu söyleyen adam, ashabın hayretli bakışları arasında herhâlde bir dinarım daha var deyince Efendimiz (S.A.V.) tebessüm ederek, “Artık onu da nereye vereceğini sen daha iyi bilirsin” diye buyurdu. (Ebu Dâvud, Zekât 45, (1691)

Evet, bu böyledir. Kolaylaştırıcılık ve kalpleri fetheden bir üslup, en cimri insanları bile bir anda dünyanın en cömert insanlarına dönüştürebilir. Cömertliğin en güzeli de aile reislerinin evlerinde ailelerine karşı sergiledikleri cömertliktir.

Eğer ailemize dinimizi ve davamızı benimsetmek ve sevdirmek istiyorsak iyilik yapmaya ve cömertliğe ilk önce aile fertlerimizden ve yakınlarımızdan başlayalım.

Bir kimse ne kadar ilim sahibi olursa olsun, ibadetlerine ne kadar dikkat ederse etsin, İslami çalışmalarda ne kadar yoğun olursa olsun imkânı olduğu halde eşine, çocuklarına ve akrabalarına karşı cimri olanlar asla onların kalplerini fethedemezler.

Sadece malda değil, nezakette, saygıda, ahlâkta, merhamette, affedicilikte, sabırda, vefada ve yumuşak üslupta eşine ve ailesine karşı cimrilik yapanlar, insanları dinden ve dindarlıktan soğutan etkenler listesinde yer almaktan kurtulamazlar.

Bir partide, bir vakıfta, bir tarikatta, bir cemaatte veya herhangi bir İslami çalışmada üye kazanmak, insan kazanmak, oy kazanmak, destek kazanmak için dünyanın en iyi kalpli, en nazik, en cömert, en ahlaklı ve en iyiliksever insanları olarak tanınabiliriz.

Ancak eşimize, çocuklarımıza, anne-babalarımıza ve yakınlarımıza karşı aynı cömertliği, aynı ahlâkı, aynı sabrı ve aynı nezaketi gösteremiyorsak tüm çabamız, iyi planlanmış bir görsellikten ve çift kişilikli bir hayata mahkûmiyetten başka bir şey değil demektir.

Dr. Abdülaziz Kıranşal.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
9


Osmanlı’nın Çöküşü ve Kutsal oprakların Bizden Kopmasında Nüfus Azlığının Etkisi

Yıllar önce Üstad Sezai Karakoç merhum, Türkiye’nin küresel güç olma yolunda ilerlediği yönündeki değerlendirmelere ilişkin görüşlerini açıklarken bir konuşmasında demişti ki: "İslam dünyasından herhangi bir devletin küresel bir güç olabilmesi için en az Hindistan büyüklüğünde olması lazımdır. Türkiye'nin küresel bir güç olması için ne ekonomisi ve ne de nüfusu müsait."

Evet bugün bile nüfus en önemli güç kaynağı. Özellikle Avrupa kültürünün egemen olduğu ülkelerde azalan ve yaşlanan nüfus o ülkeler için şu an en büyük sorun haline gelmiş durumda. Osmanlı Devleti de birinci Dünya Savaşı’nın arifesinde çok büyük bir Müslüman nüfus sorunu ile karşı karşıya idi.  Sultan İkinci Abdülhamid’in 1893'te yaptırdığı nüfus sayım sonuçlarına göre Osmanlı Devleti’nin sayım yapılabilen topraklarında yaşayanların sayısı yaklaşık 18 milyon kişi idi.  Sayım yapılamayan topraklardakiler de eklenince bu sayı 39 milyon civarına çıkıyordu. Ancak daha sonra yaşanan savaşlar ve toprak kayıpları sonucu İkinci Dünya Savaşı’nın başladığı 1914 yılına gelindiğinde bu rakam 23 milyon seviyesine gerilemişti. Bu nüfusun yaklaşık 17 milyonu bugünkü Türkiye sınırları dâhilinde 3,5 milyon civarında Hicaz, Suriye, Lübnan, Ürdün ve Filistin'de, 2,5 milyon kadarı ise bugünkü Irak topraklarında yaşıyordu.

Esasen bu kadar az nüfus ile bu kadar büyük bir vatanı korumak oldukça güçtü. Bir de Osmanlı Devleti farklı milletlerden farklı dinlerden oluşan bir yapıya sahipti.

Yer altı zenginlikleri açısından zengin ve geniş bir coğrafyaya yayılmıştı. Bu topraklar emperyalist devletlerin iştahını kabartıyordu. Sanayi Devrimi’nin ardından hammaddeye özellikle de petrole olan ihtiyaç nedeniyle Osmanlı toprakları Emperyalist devletlerin iştahını kabartıyordu. Zira o gün bilinen petrol kaynaklarının üçte ikisi Osmanlı topraklarında idi. 

Osmanlı Devleti, 1450’den 1900’e kadar zamanının %61’ini savaş meydanlarında geçirdiğini düşünürsek bu coğrafyada var olabilmenin nüfusa ne denli ihtiyaç duyduğunu daha iyi anlarız.

Bu nüfus Batı Trakya’dan Basra Körfezi’ne ve Yemen'e kadar uzanan geniş Osmanlı coğrafyası için çok azdı. O günlerde dünya nüfusu ise bir milyar beşyüz milyondu. 

Bu birbuçuk milyar dünya nüfusunun üçte biri de Osmanlı’nın can düşmanı İngiltere’nin idaresi altındaki devletlerde yaşıyordu. Birinci Dünya Savaşı’nın başlangıcında Osmanlı'ya karşı bizzat savaşan devletlerden İngiltere 461 milyon, Rusya 181 milyon, Fransa 84 milyon, İtalya 38 milyondu. Bu devletlere destek veren ABD ve diğer müttefiklerini saymasak dahi bu dört devletin nüfusu toplamda 764 milyon ediyor. 

İngiltere’nin asker sayısı 9 milyon, Fransa'nın 8,5 milyon, İtalya'nın 5 milyon, Rusya’nın ise 12 milyondu. Diğer düşman unsurlarını katmasak bile sadece bu dört devletin toplam asker sayısı Osmanlı nüfusunun çok çok üzerindeydi. Osmanlı’nın ittifak yaptığı Almanya’nın nüfusu 79 milyon, Avusturya – Macaristan İmparatorluğu 55 milyon, Bulgaristan 5 milyondu. Görüldüğü gibi müttefik olduğumuz devletlerin nüfusları da kendi ülkelerini savunmaya yeterli ama böylesine bir dünya savaşını sürdürme için çok yetersizdir.   

Osmanlı’nın elinde tutmak için bütün gücünü seferber ettiği kutsal bölgelerde ise askeri yok gibiydi. Birinci Dünya Savaşı başladığında Osmanlı ordusunun Mekke-i Mükerreme’de 1.200; Medine-i Münevvere’de 3.500 ve Cidde’de 2.600 askeri bulunuyordu. Nitekim Hicaz bölgesinde İngilizlerin çıkarttığı isyanları bastırmakta bu kadar az askeri birlikler yetersiz kaldı ve isyan bastırılamadı. 400 yıl boyunca hizmet ettiğimiz bu kutsal beldeden 1916 yılında yani savaşın bitiminden 2 yıl önce Mekke-i Mükerreme’den çekilmek zorunda kaldık.  Medine-i Münevvere’yi ise Hicaz demiryolunun zaman zaman sağladığı ikmal sayesinde 10 Ocak 1919 tarihine kadar elimizde tutmayı başardık.

Asker kıtlığı sadece Hicaz bölgesi ile sınırlı değildi. Osmanlı orduları daha çok payitahtın korunmasına önem verdikleri için güney cephelerine gerekli insan ve teçhizat kaynağı ayıramıyordu. Filistin, Suriye ve Irak cephelerinde oluşturulmuş olan ordularda daha çok Osmanlı subayları komutasında yerel halk yer alıyordu.

Ancak onların sayısı da askeri teçhizatın yetersizliğinden öte sayıca dahi çok büyük ordularla saldıran düşman kuvvetlerinin karşısında yetersiz kalıyordu. Buna rağmen Osmanlı orduları çok büyük kahramanlıklarla savaşmış, dört yıl süren savaş boyunca vatanı savunmuştur. İngilizlere karşı Kutul Amare gibi büyük bir savaş üç-beş Osmanlı subayının Irak halkından oluşturduğu birliklerle kazanılmıştır. Ama mevzii olarak kazanılan bu savaşlar devasa insan gücüne ve ekonomik kaynaklara sahip düşman kuvvetlerine karşı ancak 4 yıl sürdürülebilmiştir. Bu esnada kazanılan Çanakkale, Kutul Amare, Gazze savaşları da neticeye etkili olamamıştır.  Müttefikimiz Almanya savaştan çekilince Osmanlı, savaşı bırakmaktan başka seçenek bulamamıştır. 

Neticede bir oldubittiye getirilerek sokulduğu bu savaş sonrası Osmanlı Devleti 700 bin askerini şehit vererek sürdürdüğü bu ümitsiz mücadeleden büyük bir hüsranla ayrıldı. Osmanlı çöktü, Hz. Ebubekir’in (R.A.) halife seçildiği 632 yılından itibaren 1292 yıl korunan halifelik kaldırıldı. Kudüs, Yahudilerin eline geçti. Filistin toprakları Yahudilere yurt yapıldı. O gün bu gündür yüzümüz gülmedi. Sözde özgürlüğüne kavuşmuş olan İslam ülkelerinin gerçekte nasıl Batılı emperyalist ülkelerin uşağı olduklarını son Gazze direnişi apaçık ortaya çıkardı. O günkü Osmanlı topraklarından çıkarılan ve bugün dahi dünya petrol ihtiyacının yüzde ellisini karşılayan kaynakların yüz yılı aşkın bir zamandır emperyalist devletlerin, uluslararası Yahudi sermayesinin sahip olduğu şirketlerin zenginliklerine zenginlik katmaya devam ediyor.

O günlerden bu günlere gelirsek bugün de bir Siyonist proje olan Avrupa Birliği safsatasıyla ülkemizde çıkarılan kanunlarla aile darmadağın edildi. Lutilik, zina, her türden ahlaksızlık, müstehcenlik kanun koruması altına alınıp meşrulaştırıldı. Ekonomik darboğaz oluşturularak evlilikler zorlaştırıldı. Kadınlara sınırsız hürriyet, beyanının tek başına delil kabul edilmesi, kocanın en ufak bir tartışmada evden uzaklaştırılması, karı-koca arasında çıkan en küçük bir tatsızlıkta kocaya hapis cezası verilmesi, sınırsız nafaka gibi zulüm ve zorba kanunlarla evlilik yapma genç delikanlılar için bir kâbus haline getirildi. Nitekim geçtiğimiz yıl yapılan nüfus sayımında Türkiye’nin nüfusunun çok sert bir şekilde düştüğü tesbit edildi. Ortodoks Rusya, Lût Kavmi’ni helak eden oğlancılığı yani LGBT’cileri terör örgütü olarak kabul eden bir yasa çıkardı. Zira bugün Rusya’da 17 milyon kilometrekarelik koca bir coğrafyada 145 milyonluk azıcık bir nüfusla var olma savaşı veriyor. Biz hala neyi bekliyoruz?

Bu konuda Erzurum Mebusu Salih Efendi’nin “İzdivaç Kanunu Teklifleri” başlıklı 1921 yılında TBMM’ye sunduğu kanun teklifi yol gösterici olabilir.

Mustafa Kasada.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
10
Yetenekli Kalemler / Annelerimiz
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Bugün, 07:44:25 ÖÖ »


Annelerimiz

 “Bana okuduğum kitapların en güzelinin hangisi olduğunu sorarsanız, söyleyeyim: Annemdir.”

Aklımıza gelebilen en anlamlı ve değerli vasıfları sıralasak da “anne” kelimesinin içerdiği ve taşıdığı önemi anlatmamız yetersizdir. Çünkü annelik erişilmesi, anlaşılması ve anlatılması çok zor, fakat en zevkli, nadide bir sanattır.
 
Anne, yüreğinde biriktirdiği bu güzelim hasletleri yaşatabilmek için, hayatın kendisine ördüğü engelleri de aşmak zorundadır.
 

Evi çekip çevirme geçim sıkıntısı, eşiyle uyumlu ve sağlıklı bir yuva kurabilmenin mücadelesi, çocuklarını koruyup kollama rolünün ağırlığı, hayata hazırlama telaşı, kaynana, görümce çekişmeleri, komşuluk ilişkileri vb. sorunlar da annenin yüreğindeki onulmaz yaralardır.
 
Hani derler ya; “Yuvayı dişi kuş yapar...”
 
Anneler için bu söylem de az gelir. Aslında bir erkeği saygılı, itibarlı, ayaklarının üzerinde durabilen ve işinde başarılı kılan da annedir.
 
Çoğu anne, eşinin pazar harçlığı diye zoraki verdiği cüzi paradan gıdım gıdım biriktirerek, eşinin zor anında, paraya zorlandığında getirerek eline sıkıştırır. Bir erkek başarısını kendinden sanarak sakın övünmesin. Bu başarının mimarı inanın ki hanımıdır. Çoğu zaman babaların yapması gereken işler de anneye havale edilmektedir. Çocukların eğitimi, veli toplantıları, oyun oynamaları, ödevlerine, proje hazırlamalarına yardım, gözlem, kitap okuma vb. bunlara örnek verilebilir.
 
Babadan yeterince yardım alamayan anneler ise yalnız ve çaresizdir bu sorunlarla baş etmede. Yine de o, çocuğunu itinayla besler, üstünü başını giyeceklerini, yiyeceklerini eşyalarını özenle seçer yıkar ütüler. Zaman ayırarak odasını toplar, temizler, gezdirir, isteklerini karşılar.
 
Okula hazırlar, öpücüklerle uğurlarken de harçlığından mutfağından kestiği bir miktar parayı evladının cebine koymadan edemez.
 
Dertlerini dinler, moral verir, teselli eder. Üzüntülerine, acılarına, can sıkıntılarına, tebessümle, tatlı söylemlerle, okşamalarla merhem olur, mutlu olmasını sağlar.
 
Seyfettin Karamızrak

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
Sayfa: [1] 2 3 ... 10