1
« Son İleti Gönderen: webtasarim Bugün, 10:39:51 ÖS »
İyilikleeri Yok Eden Haset
Bizi yoktan var eden Allaha hamdu senalar olsun.
Haset ,Sözlükte : Kıskançlık , çekememezlik gibi manalarına gelmektedir.
Terim olarak ; Başkasında olan her hangi bir varlığı ondan alınıp kendisine verilmesini istemektir.
Buna karşılık hadisi şerifte buyuruyor ki ; Hiçbiriniz kendisi için istediğini (mümin) kardeşi için istemedikçe (gerçek) iman etmiş olamaz.( Buhârî, Îmân, 7; Müslim, Îmân, 71.)
Hasetçiliğin zıttı ise Gıbtadır.
Gıpta : Başkasında olan bir nimetin aynısının o kişinin nimetine bir zarar ve eksilme olmadan aynısının kendisinde de olmasını istemesidir.
Gıbta hadsi şerifte söyle geçmektedir.
Ancak iki kişiye gıpta edilir. Bunlar, Allah’ın kendisine verdiği malı hak yolunda harcayan kimse ile Allah’ın kendisine verdiği (ilim ve) hikmete göre karar veren ve onu başkalarına öğreten kimsedir.” (B1409 Buhârî, Zekât, 5)
Haset duygusu hemen hemen herkeste var olan bir duygudur , çünkü insan zalim nefsine sahip çıkmadığı sürece bu hastalık illaki peyda olacaktır.
Göklerde de yerde de ilk isyan yani Allahın emrine karşı gelme haset yüzünden çıkmıştır.
Hasedin İlk ortya çıkışı Hz. Adem ve Şeytan arasında çıkan tartışma ,Kabilin haset yüzünden kardeşi olan Habili öldürmesi ve Hz. Yusuf ‘un kardeşlerinin onu kıskanmaları sonucu ,ona yaptığı olaylar gibi olaylarla ortaya çıkmıştır
Malumunuz bu olayların ne kadar üzücü ve zarar verdiğini hepimiz biliyoruz.
Haset insandan nasıl ortaya çıkıyor peki ; Allahın taksimine razı olmamak ve bu taksimi beğenmemekle ortaya çıkıyor.
Değerli dostlar , hasetin haram olduğu alimlerin görüş birliğiyle şöyle dile getirmişler ; elinde olmadan kendiliğinden kalbine haset meydana gelir ve sende bunun gereğini yerine getirmek için harekete geçersen , yani karşındakinin elinde ki nimetin kaybolması için gerek sözlü gerekse fiili bir takım hareketlerden bulunursan bu haset bütün alimlerin görüş birliğiyle haramdır .
Haset duygusu beslemekle o nimetleri elde edeceğimizi düşünmeyelim . Tam aksine kendimize zarar verip kafamızı meşgul edip , içimizi kemiren bir hastalığa dönüştürürüz ve iflas ederiz. Hadiste de Hz. Peygamber (sav) buyurduğu gibi “ Hasetten sakının. Çünkü ateşin odunu yakıp tükettiği gibi haset de iyi amelleri yakar, bitirir.” (D4903 Ebû Dâvûd, Edeb, 44; İM4210 İbn Mâce, Zühd, 22)
Rızkın Allahtan geldiğini, nasibimiz de bu gibi nimetlerin olduğunu çok iyi düşünmemiz gerekir . Bazen nefsimize zor gelerek yaptığımız ibadetler , iyilikler karşımızdaki insanan haset ederek onda olan bir nimetin bizde olmasını isterken tam tersine bizdeki iyilikler gider.
HASETİN ZARARLARI
Haset, hem bireysel hem de toplumsal ölçekte pek çok zararlı netice doğurmaktadır. Zira birbirine haset eden insanlardan kurulu bir toplumda artık sosyal barış, adalet, hoşgörü, birlik ve beraberlik gibi güzel hasletlerden bahsetmek mümkün olmaz. Hatta bu kayıpların ötesinde toplumu oluşturan insanlar, din ve inanç gibi aslî konularda da sırf haset yüzünden büyük zararlara uğrayabilirler. Nitekim Rabbimiz, bizlere ders olması için Kureyş müşriklerinin bu hâlinden bahisle şöyle buyurur: “Onlar, kendilerine bilgi geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer (azabın) belli bir süreye kadar (ertelenmesi ile ilgili olarak) Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, aralarında hemen hüküm verilirdi...”
Bir başkasında gördüğü güzel bir vasıf veya arzulanan bir nimet karşısında kişinin gösterebileceği ikinci tepki ise üzüntüdür. “Onda var ama bende yok!” şeklindeki çekememezlik ile başlayan bu tavır, eğer hemen gıpta veya hayırda yarışma şekline dönüştürülemez ise kısa sürede, “Bende yoksa onda da olmasın.” hissine dönüşüverir.
Bunun da bir adım ilerisinde, “Başka kimsede değil sadece bende olsun!” aşaması vardır. İşte bu his, hasettir . Ve kıskanmakla kanmaz böyle bir hissi içinde taşımakla yetinmeyip arzusunu gerçekleştirmek üzere onun gereği olan hile , gıybet, kötü söz ve fiillere yer vererek faliyete geçip karşısındaki insana zulum ve haksızlık yapar . Böyle olduğu zaman ayetede buyurduğu gibi ‘ Dünyayı da ahiretide kaybeder ‘. ( Hac süresi 11. Ayet )
Bugünkü dünya hayatına baktığımız zaman kin, nefret , haset ve bunlar gibi bir çok hastalıklar başını almış gidiyor . Güçlü insanların güçsüzleri ezmesi , hakkını yemesi ve bu gibi bir çok olaylar göz önündedir .
HASEDİN ÇARESİ
Bir mümine yakışan haset hissi içine doğduğu zaman bundan nefret edip aklen ve kalben uzaklaşması gerek ve bunu gıbtaya dönüştürmesi gerekir ki sevap kazana bilsin.
Bu duyguyu tedavi hususunda Bediuzzam Hazretleri şu tavsiyede bulunmaktadır: ‘ Hasid adam hased ettiği şeylerin akibetini düşünsün ta anlasın ki rakibinde olan dünyevi hüsün , kuvvet ,mertebe ve servet fanidir , muvakkattır faidesiz az , zahmeti çoktur
Allah bizi bu gibi hastalıklardan muhafaza etsin , dinimizin emrettiği gibi yaşamayı hepimize nasip etsin inşallah. Hayırlısıyla onbir ayın sultanı olan ramazan ayına girmek üzereyiz, Allah bu ayın bütün ümmeti müslümana barış , mutluluk , huzur ve mağfiret vesilesi kılsın .
Amin.
İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.
RADYO FANİDUNYA FM Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir.
Üye Ol veya Giriş Yap
2
« Son İleti Gönderen: webtasarim Bugün, 10:33:40 ÖS »
Gençlik
Bir toplumun en önemli unsurunu hiç şüphesiz gençler oluşturmaktadır. İnsanın hayatında en önemli dönemlerinden birini de gençlik dönemdir. İnsan geleceğini bu dönemde belirler. İnsanın geleceğinin parlak olması ve medeniyetli bir toplumun oluşması için gençliğin erdem,talim ve terbiyelerindeki önemden ve dinin gereklerinin yaşayışından geçmektedir. Gençlik, duygu ve kabiliyetlerin, enerjinin doruk noktaya ulaştığı bir zamandır. Bunları dizginlemek, kanalize etmek, tam kapasiteyle çalışmak insana çok şeyler kazandırır.
Bu iş çok zordur. Ama çocukluğundan itibaren kendini bu yola koyabilmiş, nefsini hayra yöneltmiş, alıştırmış bir genç, Allah rızasını kazanma yolundadır. Birçok gencin hislerine mağlup olup cüretkar akıllarıyla bataklıklara düştüğü bir zamanda ayet ve hadislerde belirtilen ve güzel örnek olarak verilen gençlerin değeri daha iyi anlaşılmış olur. Çünkü bu örnekteki gençler ve onlar gibi olanlar, Allah ve Resulünün sevdiği kimselerdir.
Peygamberimiz Efendimiz(s.a.v.) gençliğe ve gençlerin yetişmesine çok büyük önem vermiştir. Çünkü peygamberliğinin ilk yıllarından itibaren yanında gençleri bulmuş, birçok yaşlılar İslama şiddetle karşı çıkarlarken, gençler Müslüman olmuş ve İslama destek vermiş, bu gençlerin çoğu, zengin ve itibarlı ailelerini terk ederek büyük çileler pahasına Hz. Peygamberin (s.a.v.) yanında yer almışlardır.
Bu hususta Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimizin gençliğin önemine değindiği bu Hadis-i şerife bakalım
İbni Abbas (ra) Peygamberimiz (s.a.v.)in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor. “Beş şey gelmeden evvel beş şeyi fırsat bil. Ölüm gelmeden önce hayatının, hastalık gelmeden önce sağlığının, meşguliyet gelmeden önce boş vaktinin, ihtiyarlık gelmeden önce gençliğinin, fakirlik gelmeden önce zenginliğinin” değerini bilmemizi öğütlemiştir.
İnsanlık tarihindeki örnek şahsiyetlerin hayatlarına baktığımız zaman da bu gerçeği apaçık göre biliyoruz .Daha genç yaşlarındayken, Hz. İbrahim (a.s.), puta tapan kavmiyle tek başına mücadele etmiş, Hz. Yusuf (a.s.) bütün olumsuz şartlara rağmen nefsine “dur” diyebilmiş, Hz. Musa (a.s.) iffet ve namus timsali olmuş, Hz. Yahya (a.s.) birçok yönüyle çocuklara ve gençlere örnek olmuş , Ashab-ı Kehf olarak adlandırılan gençler, inandıkları gibi yaşayabilme uğruna evini barkını ve her şeylerini terk etmiş,Hz. Meryem iffetine söz gelmesine rağmen Allahın emrine teslim olup sabretmiştir. Hz. İsa (a.s.) devrinin azgınlarına karşı Hakkın mücadelesini vermiş ve hatemul enbiya Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz de son derece temiz ve kararlı bir gençlik geçirmiştir.
Nefsin türlü tuzaklarına çabuk aldanan insan, gençlik döneminde daha da çok aldanıp ibadetten ,doğruluktan ayrılıp o manevi havayı tenefüs etmek yerine delalete , günaha ve kötü yolun yolcusu olarak ebedi olan ahiret hayatını karartıyor.
İnsanı gaflete götüren nefis ve dünya sevgisine kapılıp zevku sefa peşinde giderek dünyada mutlu olacağını sanıp büyük bir yanılgı içerisinde olanlar . Şayet dünyada mutlu olmak istiyorlarsa çağımızın büyük mütefekkiri Said Nursinin işaret ettiği bu gerçeğe kulak vermeleri lazım gelir :Hayatın lezzetini ve zevkini isterseniz , hayatınızı iman ile hayatlandırınız ve feraizle ziynetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz.
Gençler üzerinde en etkili olan toplumsal kurumlarımızın başında aile gelmektedir.
Çocuğa ilk bilgilerin verildiği yer aile ocağıdır. Bu nedenle ailenin sağlam olması ve anne-babanın çocukları ile iyi bir iletişim kurması gerekir. Çünkü Genç nesiller küçük yaşta aile terbiyesi , iyi bir eğitim ve Allahın koyduğu kanunlarla hareket etmekle şekillenir Gençlik döneminde bulunan bir insanda aile rolü çok büyüktür . Aileler çocuklarını büyüttüklerinde helal ve haram lokmaya çok dikkat etmeli ve çocuğunu helal dairesinde büyütüp , aynı zamanda Allahın(cc) ve Peygamberin dediğine hem kendisi uymalı hem de çocuğuna anlatıp Allahın onun rabbi olduğunu ve peygamberin dünyadaki en önemli rehberi olduğunu hatırlatmalıdır. Bu ahir zamanda harama giden yollar hem fazla hem de kolay ulaşılır hale gelmiştir . Aile , çocuğunun gençlik cağına geldiği zaman sahip çıkmazsa çocuğun kötü arkadaş ortamına girmesi, internet kafe gibi şeytani pisliklerin olduğu mekanlara girmesiyle kötü bir insan haline gelmesi kaçınılmazdır. Onun için aile eğitimi ve aile sevgisi görmeyen ve sahip çıkılmadan serbest bırakılan genç nesil patlamaya hazır bir canlı bomba haline gelir.
Bu gibi sepelerden dolayı dünya ve ahiret saadetini kaybetmekle beraber Aile ve toplum düzeni de bozulmuş olur.
Gençlik çağında olan biri , ahir zaman fitnelerine çok dikkat etmeli, kötülüğe giden yollardan kendini muhafaza etmeli ve bu hususla ilgili, İbn Mesud (r.a.)dan rivayet edilen hadiste şöyle buyuruyor :“Gençlerinizin en hayırlısı, ihtiyarlar gibi ölümü düşünen, gençlik hevesatına mağlup olmayıp, gaflette boğulmayandır. İhtiyarlarınızın en kötüsü ise gaflet ve nefsin isteklerine uymada gençlere benzemek isteyen, çocukçasına nefsin isteklerine uyandır. (Taberâni, Kebir)
Ömrümüzün en önemli çağının geçlik dönemi olduğunu tekrar vurgulayarak bu konuyla ilgili peygamber efendimiz (s.a.a) şu hadisi şerifini müşahade edelim . İbn Mesud (ra)dan: Peygamber (sav) buyurdu: “insanoğlu kıyamet gününde Rabbinin yanında şu beş şeyden sorulmadıkça olduğu yerden ayrılamaz: “Ömrünü nerde geçirdiğinden, gençliğini nerede ve nasıl harcadığından, malını nereden kazanıp nereye sarfettiğinden, bildiği ile amel edip etmediğinden, bedenini nerede yıprattığından.” (Sünen-i Tirmizi) Allahın Bizi sorguya çekeceğini hatırlayıp ona göre gençliğimizi değerlendirip yaşayalım.
Ayet ve hadislerde beyan edildiği üzere; günümüz gençliğinin ve gençlerinin, imanı koruma ve ibadetlere devam etme sorumlulukları yanında, kişilik , sağlık ve ailevi sorunları, arkadaş ve çevre sorunları, okul vs. ile ilgili birçok sorunları vardır. İşsizlik ve ondan kaynaklanan sorunların yanında sigara, alkol, uyuşturucular, kumar ve şans oyunları gibi kötü alışkanlıklar da gençlerimizi çevrelemiş durumdadır. Bunlara ek olarak son zamanlarda ortaya çıkan , kötü-sapık akımlar gibi zararlı akım ve alışkanlıkların tuzağına düşme durumları da vardır.
Sonuç olarak günümüz gençliğinin birtakım problemlere düşmemeleri için şunlara dikkat etmeliyiz:
1. Gençlere sağlam bir aile terbiyesi verilmeli¸
2. Ailede ve okulda gençlere doğru bilgiler verilmeli¸
3. Maddi ve manevi yönden dengeli bireyler olarak yetiştirilmeli¸
4. Dini değerlerin eksiksiz bir şekilde öğretilmeli ve uygulanmalıdır.
5. Gençleri sosyalleştirerek içinde yaşadıkları topluma uyumlu hale getirilmeli¸
6. Gençleri kötü arkadaş gruplarından uzak tutmalı ve iyi arkadaşlar edinmeleri sağlanmalı.
7. Boş zamanlarını kitap okuyarak ve faydalı işler yaparak geçirmelerine yardımcı olunmalı.
8. Kötü alışkanlıkların başladığı İnternet¸ eğlence yerleri ve kahvehane gibi
-Gençlerimizin de dikkat etmeleri gereken birkaç maddeye değinmek istiyorum
1.Dünya ya geliş amacını bilmeli ona göre hareket etmeli
2. Allaha karşı sorumluluklarını bilip ona göre yaşamalı
3. Eğitimine önem verip geleceğini inşa etmeli
4 .Kendisine ve ailesine zarar verecek durumlardan kendini muhafaza etmeli
5.Bağımlılık yapan maddelerden uzak durmalı
6.Gidecekleri yerler konusunda ailesine ve büyüklerine danışmalı Gençlerimizin imanlı, ibadetli, bilgili, eğitimli, terbiyeli, güzel ahlaklı, bilinçli, nefsine hâkim, günahlardan korunan ve saygılı kimseler olmaları elzemdir. Çünkü gençliğimiz geleceğimizdir.
İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.
RADYO FANİDUNYA FM Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir.
Üye Ol veya Giriş Yap
5
Mutsuzluk Kilo Aldırıyor
Fazla kilosu olan ya da psikolojik sorun yaşayan kadınlar için; “Kişi kilosundan ve görüntüsünden memnun değildir ve bu onu işlerinde başarısızlığa götürüyordur ama bunun analizini yapamıyordur. Kişi çok güzelse ama mutlu değilse sağlıklı değildir, mutluluk ve iç huzur da çok önemli. Ruhsal, fiziksel ve görüntü olarak iyi hissetmesi gerekiyor.”
“Eğer diyetteyseniz ve bu diyet sırasında bir an önce kilo vermek istiyorsanız dikkat etmeniz gereken bazı ayrıntılar var” diyen Beslenme Danışmanı Dr. Gönül Ateşsaçan “Bu noktalara dikkat ederek diyetinizi daha verimli hale getirebilir ve çok daha kısa zamanda büyük kilolar verebilirsiniz. Örneğin diyet sırasında kesinlikle atıştırmamalısınız. Öğün aralarında atıştırmak büyük hatadır. Bundan vazgeçin. Buzdolabınızı kalorili ve lezzetli yiyeceklerle doldurmayın. Nefsinize hakim olamayacağınızı bile bile evde bu tür yiyecekler bulundurmak sizin için büyük tehlikedir. Diyette istenilen kilonun verilmesi için yeteri kadar uyku çok çok önemlidir.Ne çok ne de az yeterince uyuyun.Günde en az 6 saat en çok 9 saat uyumaya özen göstermelisiniz ve uykunuz kaliteli olmalı. Ara ara bölünen ve hafif bir uyku size fayda sağlamayacaktır.Kesinlikle uyanır uyanmaz kahvaltı yapmalısınız. Kahvaltısız bir diyet asla işe yaramaz. Kahvaltı sonrası bir fincan yeşil çay içmek işinizi kolaylaştıracak” diye konuştu.
Sık sık ve hafif gıdalarla beslenmeye özen gösterilmesini isteyen Beslenme Danışmanı Dr. Gönül Ateşsaçan, “Asansör kullanmayın, kısa mesafelerde vasıtaya binmeyin ve gün içerisinde mümkün olduğunda yürüme bahaneleri yaratın.Ne kadar fazla haraket ederseniz o kadar hızlı kilo verebilirsiniz.Hareket etmek metabolizmanızı hızlandıracak ve çok daha çabuk kalori yakmanıza ortam hazırlayacak. Böylece düzene giren sağlam bir metabolizma ile etkili bir diyet programı gerçekleştirmiş olacaksınız” dedi.
Geçtiğimiz Günlerde 'Neden Açım Neden Şişmanım' adlı kitabını çıkararak oldukça dikkat çeken Dr.Gönül Ateşsaçan son olarak, “Diyet yaparken insanlar bir süreden sonra bıkabilir ya da yanlış diyet taktikleri yüzünden kolayca pes edip verdikleri kilonun kat be kat fazlasını alabilir. Diyette bu tip hatalara düşmemek için öncelikle diyetisyeninize başvurmalı ve bir uzman eşliğinde kilo vermeye çalışmalısınız” şeklinde konuştu.
Beslenme Danışmanı Dr. Gönül Ateşsaçan.
İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.
RADYO FANİDUNYA FM Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir.
Üye Ol veya Giriş Yap
6
İslâm Ahlâkı-Ahlâkı Güzelleştirmenin Yolu
İnsanın dünya ve ahiret mutluluğunu hedefler İslam ahlakında hüküm yalnızca Allah’ındır. İslam koyduğu ahlaki kuralları ile tüm insanlığın menfaatlerini korur.
İslam kişinin hayatına denge ve düzen getirir. Bir hadisi şerifinde Hz. Peygamber şöyle buyurur: “Senin üzerinde Rabbinin hakkı var, kendi üzerinde kendinin hakkı var ve ailenin hakkı var her hak sahibine aittir” Ahlakın kalben ve ruhen kabul görmesi gerekir. Zira ahlaki davranışlar kalbi ve hissi duygulara tesir eder. Ahlakın güzelleşmesi vicdanın uyanmasına bağladır.
Kişinin kendini otokontrol etmesi: Kendini yükseklerde gören kibirli insanın halini düzeltme imkânı yoktur. Ahlakını güzelleştirmek isteyen kişi öncelikle kibirden uzak durmalı ve durumunun farkına varmalıdır.İslami sohbetler: İslami sohbetlere katılan kişi iç dünyasına yolculuk yaparak halini düzeltebilir. Fakat değişmeyi gerçekten istemesi ve bu konuda samimi olması gerekir. Güzel örnekler şart: İyilik de kötülük de bulaşıcıdır.
Ahlakını düzeltmek isteyen kişi iyilerle beraber olmalı ve onlarla vakit geçirmelidir. Arkadaş seçimine dikkat edilmelidir: Kişi arkadaşının yaşantısından çok fazla etkilenir. O yüzden arkadaş seçiminde ahlaki özellikleri dikkate almak gerekir. İyi arkadaş, iyiliğini yanındaki dostlarına da bulaştıran kişidir. Çevremizde gördüğümüz olumlu örneklerden etkileniriz. İnsanlar her zaman birbirlerini taklit ederler. İyiyi taklit etmeyenler kötüyü taklit ederler. Taklit edilen şeyi zamanla benimser ve alışkanlık haline getirirler. O yüzden güzel ahlaklı insanlarla oturup kalkmakta büyük fayda vardır.
Hz. Peygamber iyi ve kötü arkadaşa şu örneği vermiştir:
İyi arkadaş güzel koku satan gibidir. Onun yanına gittiğinde ya o kokudan satın alırsın ya da o kukudan senin üzerine siner. Kötü arkadaş körükçünün körüğü gibidir. Körükçünün yanına gittiğinde ya seni ya da elbiseni yakar. Ya da hiç yanmasan bile kötü koku alırsın, üzerine kötü koku siner” O gün (mahşer günü) zalim kişi (günaha saplanmış kişi) ellerini ısırır şöyle der: Keşke peygamberler yolundan gitseydim. Yazık bana. Keşke falancayı dost edinmeseydim. Onları arkadaş edinmekten zarara uğradım. Kuran bana geldiği halde o dost edindiğim beni Kurandan saptırdı uzaklaştırdı. Şeytan insanı en çok yardıma ihtiyaç duyulan anda yapayalnız ve yardımcısız bırakmaktadır” ( Furkan, 27,28,29)Arkadaşlık dostluk Allah’ın rızası için olmalıdır. Allah için olmayan dostluklarda çıkar çatışması vardır. Kişiler birbirlerinden ne kadar menfaatleneceklerini düşünür ve karşı tarafa zarar verirler. Çünkü insani ilişkileri tamamen menfaatleri üzerine kurulmuştur.
Güzel ahlâklı bir Müslümanın özellikleri:
Yalan konuşmaz: Ahlaki ilkeleri hayatına taşıyan bir kişi zor durumda kalsa dahi yalan konuşmaz. Çünkü yalanın değerinden bir şeyler eksilteceğini bilir.
Riyakâr değildir: Müslüman dürüsttür, çıkar elde edebilmek için riyakarlığa başvurmaz. İhanet etmez: Müslüman vefakârdır, insanlara ihanet etmez, ihanet edenleri hoş karşılamaz. İnsanlara haksızlık yapmaz: Müslüman insanlara haksız yapmanın hem karşı tarafa hem kendisine zarar verdiğini bilir. O adildir, ne kendisi haksızlık yapar ne de haksızlığa göz yumar. Gıybet etmez: Müslüman insanların kusurlarını gördüğünde uygun bir dille uyarır fakat dedikodu yapmaz. İnsanların arkasından konuşmaz, zemmetmez. Aksine ayıpları örter güzel davranışları över.
İslam’a göre aİle terbiyesi nasıl olmalı?
Anne ve babaların çocuklarını eğitme konusunda çoğu zaman kendisini yetersiz hissettiği bilinir. Bir hayat düzeni olan İslam’ın kendine has bir terbiye sistemi vardır. Her dinin, her inancın, her ideolojinin kendine göre bir terbiye sistemi vardır. İslam’ın da kendine has bir terbiye sistemi bulunuyor. Çocuk ve aile terbiyesinde öncelikle anne ve babanın sorumluluk bilinci taşıması gerekiyor. İslam, ebeveynlere Kur’an’ın öğretileri ve Peygamber Efendimizin sünnetindeki öğretileri ne ise öncelikle çocukların onlarla yönlendirilmesi gerektiğine işaret eder.
Çocuk Haramla Beslenirse Üzerinde Tesirleri Oluşur
İslam’ın nazarına göre eğitim ve terbiye daha çocuk doğmadan başlar. Çocuk daha cenin döneminde iken annenin o çocuğu helal gıda ile beslemesi, bu terbiyenin ilk aşamasıdır. Şayet bir çocuk haram ile beslenirse doğduktan sonra onun üzerinde bazı tesirler oluşacaktır. Çocuk dünyaya geldikten sonra ise ilk olarak terbiye aşaması başlar. Kulağına ezan okumak, kamet okumak ve ona güzel bir isim vermek gibi aşamalar ailenin çocukları için temel niteliğindeki görevleri olarak ifade ediliyor.
İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.
RADYO FANİDUNYA FM Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir.
Üye Ol veya Giriş Yap
7
Çocuklarda Çalma Davranışı
Çocuk çaldığı şeyi arkadaşlarına verip, onlar nazarında değer kazanmak isteyebilir. Buna özgeci değer kazanma denir.
İhtiyaca binaen çalma: İhtiyacı olan bir şeye ulaamayan çocuk böyle bir davranışa başvurabilir. Uzmanlar özellikle evden kaçan ya da sokaklarda yaşayan çocuklarda bu tür çalma davranışının daha sık görüldüğünü savunuyorlar. Ailede çalmanın olumsuz bir davranış olduğunu öğrenmeyen çocuklar, gereksinim duydukları şeyi çalarak elde edebilirler. Ailede temel değerlerin kuvvetle verildiği çocuklar ise ne kadar ihtiyaç sahibi olurlarsa olsunlar böyle bir şeye tenezzül etmezler.
Saldırganlığa meyilli hırsızlık: Çocuk arkadaşının eşyalarına zarar vermek ve onun sahip olduğu şeyi ortadan kaldırmak ister. Ve bu eşyayı alarak kullanılmaz hale getirir. Zevke dönüşen hırsızlık: Bu tür çalma davranışları ergenlerde daha sık görülür. Genç kendisine heyecan verici duygular peşine takılır ve sokak çetelerine katılır. Çalmak onun için zevke dönüşmüştür. Bu eylemini sürdürdükçe grup içinde bir yer edinmekte yani ilgiyi üzerine toplamaktadır.
Komplekseksenli hırsızlıklar
Aşağılık duygusu taşıyan ve kendini ifade edemeyen gençlerde görülen bir davranıştır. Genç yaşadığı yoksunluğu bu şekilde ortadan kaldırabileceğine inanmaktadır. Fakat yapılan eylem kendisini her gün biraz daha aşağı çekmektedir. Çocuklarda görülen hırsızlık davranışının büyük bir kısmında anne babanın yanlış tutumunun etkisi vardır. Çocuk bu eylemini doğrudan anne baba otoritesine yönelterek rahatlayacağına inanır. Yani başkalarına ait eşyaları çalarak onlar üzerinde baskı kurmaya çalışır. Çocuğum arkadaşlarının eşyalarını izinsiz alıyor diye şikayet eden anne babalar çocuklarına bunun doğru olmadığını anlatmalı fakat bununla yetinmeyip, onu sevgileri ile de desteklemelidirler.
Neler Yapılabilir
Çocuğa üç yaşından itibaren mülkiyet kavramı açıklanmalı ve başkalarına ait olan eşyalara izinsiz dokunamayacağı öğretilmelidir. Hakkaniyet duygusu ergenlik çağına kadar kazandırılmış olmalıdır. Çocuğa yeterli miktarda harçlık verilmeli bu konuda mahrum bırakılmamalıdır. Anne babalar çocuğa bazı isteklerini kontrol etmeyi öğretmelidirler. Çocuğa toplumsal değerler ve başkalarının mülkiyet hakkına saygı üç yaşından itibaren öğretilmelidir. Çocuklar yanlış örneklerden korunmalıdırlar. Anne babalar çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılamalıdırlar. Anne babalar çocuklarına ihtiyaçları olan sevgi ve ilgiyi vermekte cömert davranmalıdırlar. Anne babalar çocuklar üzerinde baskı uygulamamalı onlara kendilerini ifade etme fırsatı tanımalıdırlar. Çocuğun kendini değersiz hissetmesi bu davranışlara yönelmesine sebebiyet verebilir. O nedenle anne babanın çocuğun güven duygusunu geliştirmesi gerekir. Anne baba çocuğu hırsız lakabı ile damgalamamalıdırlar. Çocuğa küçük düşürücü ifadeler kullanmamalıdırlar. Olayı çocuğun yanında sürekli dillendirerek onu rencide etmemelidirler. Anne baba çocuğu çalma davranışını terk etmesi için şiddetle cezalandırmamalıdırlar.
İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.
RADYO FANİDUNYA FM Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir.
Üye Ol veya Giriş Yap
8
Ayrılığın Acısı ve Tatlısı
Hayatımızın bazı dönemlerinde ayrılıklar yaşıyoruz. Sevdiğimiz, değer verdiğimiz, alıştığımız insanlardan, dostlarımızdan, evimizden, yurdumuzdan ayrılıyoruz. Ya onlar bizi terk ediyor ya da biz onları bırakıp gitmek durumunda kalıyoruz. Sonra da özlemler, hasretler ve bekleyişler başlıyor.
Sevdiklerinden ayrı düşen ve özellikle bir daha kavuşma ihti¬mali olmayan insanlara hemen en güzel nasihatimizi veririz. "Üzülme, zamanla alışırsın, unutursun."
Zaten hayatımız hep alıştığımız ya da unuttuğumuz olgularla geçiyor. Geçmişimize bakalım. Ne çok insanlarımız, dostlarımız oldu. Onlarla neler neler, ne unutulmaz anılar yaşadık. Okul arkadaşları, asker arkadaşları. Gün geldi, hepsinden ayrıldık. Üstünden ne çok zaman geçti, şimdi çoğunun ismini bile hatırlamıyoruz. Yani, zamanla unuttuk ve onların olmayışına alıştık. Çünkü onların bitişiyle başka başlangıçlar yaşıyoruz.
Hayatımız başlangıçlar ve bitişlerle geçiyor. Ve her bitiş, yeni bir başlangıca kapı açıyor. Bitişler olmasaydı, zaten başlangıçlar olmazdı. Hayatımızda pek çok yıkıcı, üzücü bitişler yaşıyoruz. Fakat her biten olguyla birlikte sevinçli yeni başlangıçlar gün¬demimize geliyor.
Başlangıçları ümitle, sevinçle yaşıyoruz, yaşadıkça alışıyoruz, hiç bitmeyecek sanıyoruz. Bitince de bizim için çok ani, hiç beklenmedik bir durum oluyor ve şoke oluyoruz. Bir olay bitince artık yeni birşey, başka birşey bir daha hiç başlamayacakmış gibi karamsarlıklara itiyoruz kendimizi. Bunun tek nedeni şu: herşeyi o andan ibaret zannetmemiz.
Bu düşünce bütün çıkış yollarımızı kapatıyor. Nasıl ki sevinçli olduğumuz, birlikte olduğumuz anlarımızda o an hiç bitmeyecek, hep öyle kalacak gibi düşünüyoruz, aynı şekilde ayrılıklara düşünce de bir daha hiç gün doğmayacak, yeni bir başlangıcımız olmayacak, artık herşey bitti gibi düşüncelere itiyoruz kendimizi. Sırf her şeyi bulunduğumuz andan ibaret sandı¬ğımız için. Halbuki hüzünler ve sevinçler, ayrılıklar ve kavuşmalar, başlangıçlar ve bitişler gece-gündüz gibidir. Hep birbiri ardınca gelir. Biri biter, biri başlar. O halde gece olunca fazla üzülmemeli, gündüzün geleceğini unutmamalı, gündüz olunca da fazla mutluluklara kapılıp, kendimizi kaptırmamalıyız. Dünya, acısıyla tatlısıyla geçici olduğunu böylece gösteriyor ve ge¬çip gidiyor işte...
Bizler hayatımızda bir gecedeyiz, bir gündüzde. İkisi habire peş peşe geliyor. Bir sevinçliyiz, bir hüzünlüyüz. Ne geceyi, ne gündüzü, birinden birini mesken edinemiyoruz, habire halden hale giriyoruz. Hayatımız da sadece başlangıçtan ya da sadece bitişten ibaret değil. Başlıyor, yaşanıyor, bitiyor. Başlama ve bitme arasında bizler de yaşadıklarımızla, yaptıklarımızla imtihanımızı veriyoruz. Aynı dünya hayatımız gibi... Doğum bir başlangıç, ölüm bir bitiştir dünya hayatımız için. Biz de bu iki nokta arasında imtihanımızı yaşıyoruz.
İşte bu gerçeği, hayatımızdaki küçük olaylara da yerleştirmeliyiz. İş hayatımız olsun, arkadaş hayatımız olsun.
Başladı, yaşandı ve bitti. Ama, önemli olan bitişlerden sonra geriye dönüp baktığımızda neleri bıraktığımız ya da yaşananlardan sonra geride bize kalanlar ne? Daha doğrusu imtihanımızı nasıl verdik?
Netice itibariyle, insanlarla birşeyler yaşayıp, paylaşıp, imtihan verip ayrılıyoruz. O faniliklerle birlikte ayrılıyoruz. Ama hiçbir zaman ayrılık acılarına, bitişlerin hüzünlerine kendimizi kaptırmayalım ve yeni ve başka başlangıçlar yaşayacağımız için, yeni bir kapı açıldığı için daha çok sevinelim. Unutmayalım ki, tırtılın, "dünyanın sonu" dediğine, usta "kelebek" der. Her bitişte tırtıl gibi hissetsek de kendimizi, aslında yeni başlangıçların kelebeği olmanın sevincini yaşayalım.
Dünyada böyle küçük ayrılık acıları yaşıyoruz. Bu dünya için küçük olsa da, gözümüzde acısını büyüte büyüte cürmünü büyük hale getirdiğimiz ayrılık acıları... Bu yaşadığımız ayrılık acıları bize asıl ayrılık acısının ne olduğunu fısıldıyor ve sonra da tatlılığını önümüze seriyor. İşte asıl ayrılık acısı ve aslında çok tatlı olan ayrılık acısı her kişinin kârı olmayan, ancak er kişilerin kârı olan ayrılık acısı...
Mevlâna Hazretleri Mesnevi'sinde bize bunun için bir ipucu veriyor ve diyor: "Dinle neyden hikâyet etmede Ayrılıklardan şikâyet etmede."
Asıl ayrılık Allah'tan ayrı kalmak ve asıl kavuşma Allah'a kavuşmadır. Biz insanlar kendi aramızdaki ayrılmalara sevinip üzülürken, bu büyükler şu dünyanın dış yüzeyindeki ölüm, ayrılık, yoklukların sudaki kabarcıklar gibi olduğunu biliyorlar. Her gelip giden damlacığın güneşe ayna olduğunu görüyorlar. Nasıl ki her geçen damla kendisinin gelip geçici, güneşinse bakî olduğunu gösterirse, bu dünyaya gelip giden herşeyin Bakî olana ayna tuttuğunu biliyorlar.
Hani konuya başlarken demiştik. Ayrılık acısı yaşayan insana "Zamanla unutursun, alışırsın, üzülme" diyoruz ya, işte bizler hep dünyaya alışıp, zamanla Rabbimizi unutur, gaflete düşer hale geliyoruz. Allah'tan ayrı düşene, dünyaları da verseniz neye yarar.
O halde asıl ayrılık acısını en derinimizde duymaya çalışmalı, ötelere ait şeylerin özlemlerini duymalı su köpüğüne benzeyen dünyadan silkinmeye çalışmalıyız. Allah'tan ayrı kalmanın acı¬sı en tatlı ayrılık acısıdır. İşte ancak o zaman ölüm, Mevlâna Hazretlerinin dediği gibi, bir kavuşma anı, bir düğün gecesi olacaktır.
Bu dünyada bir tırtıl kadar olsak bile, ötelerin ve asıl kavuş¬manın kelebeği olma adayı olabiliriz. O halde neyin hasretini çekiyor olduğumuza, nereden ayrılıp, nereye kavuştuğumuza, fani ayrılıkların bizi hangi kavuşmalara götürdüğüne dikkat edelim. Duygularımız ne yöne giderse bizi de o yöne götürdüğünü unutmayalım ve gitmek istediğimiz yerin neresi olacağına böylece karar verelim.
İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.
RADYO FANİDUNYA FM Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir.
Üye Ol veya Giriş Yap
9
Son Peygamber
İnsanlığın doğru yolu bulması, âhirette huzûra kavuşması için, son Peygamber olarak Muhammed aleyhisselâm gönderilmiştir.
Allahü teâlâ, dünyâya gönderdiği ilk insan ve ilk Peygamber olan Âdem aleyhisselâmdan itibâren, Sevgili Peygamberimize gelinceye kadar bütün Peygamberleri vâsıtasıyla, kullarına, dünyâ ve âhirette râhat etmeleri, huzûr içerisinde, iyi bir şekilde yaşamaları için, emir ve yasaklarını, yanî ne yapmaları ve nelerden sakınmaları lâzım olduğunu, beğendiği ve beğenmediği bütün işleri bildirmiştir. İnsanlar, Allah’ın Peygamberlerine tâbi olup, emir ve yasaklarına uydukları müddetçe, huzûrlu ve râhat bir hayât yaşamışlar, birbirlerini sevip-saymışlardır.
Emirlere ve yasaklara uymadıklarında ise, huzûrsuz olmuşlar, râhatları bozulmuş; ahlâksızlık, zulüm ve haksızlık bütün cemiyeti sarmıştır. İnsanlığın doğru yolu bulması, ahlâken yükselmesi, bütün beşeriyetin dünyâda ve âhirette huzûra kavuşması için, son Peygamber olarak Muhammed aleyhisselâm gönderilmiştir. "Gerçekten sen, büyük bir ahlâk üzeresin" (Kalem, 4) âyetinde, Allah'ın iltifâtına mazhar olan Sevgili Peygamberimiz, Kur'ân'dan ibâret olan güzel ahlâkını, hem hayâtında sergilediği tatbîkâtıyla, hem de güzel emir ve tavsiyeleriyle ümmetine teblîğ etmiştir. "O’nun şahsında, Allah'ı ve Âhiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça hâtırlayanlar için güzel edeb ve ahlâk nümûneleri vardır" (Ahzâb, 21) âyet-i kerîmesi, Muhammed aleyhisselâmın “üsve-i hasene” [nümûne-i imtisâl=en güzel örnek] olduğunu ne güzel ifâde etmektedir? Sevgili Peygamberimiz Hazret-i Muhammed aleyhisselâm da, “Ben, iyi huyları tamâmlamak, yerleştirmek için gönderildim” buyurmuştur. O'nun güzel huyları o kadar çoktu ki, herkesi hayrân bırakırdı; görenler ve işitenler seve- seve Müslümân olurdu. O'nun hiçbir hareketinde, hiçbir işinde, hiçbir sözünde, hiçbir zaman, hiçbir çirkinlik, hiçbir kusûr görülmemiştir. Allahü teâlâ, bir insanda bulunabilecek görünür-görünmez bütün iyilikleri, bütün üstünlükleri, bütün güzellikleri “Habîb”inde, dünyâ ve âhiretin Efendisi, insanların ve cinnîlerin Peygamberi olan Resûl-i Ekrem Muhammed aleyhisselâm’da toplamıştır. Mahlûkların yaratılmasına sebep olan ve âdemoğullarının en üstünü, en şereflisi, en kıymetlisi bulunan Muhammed aleyhisselâm, “Habîbullah”tır [Allahü teâlânın en çok sevdiği kimsedir.] İslâm âlimlerinin buyurdukları gibi, saâdetlerin başı, Muhammed aleyhisselâmı tanımak, sevmek, O’na îmân etmek, tâbi’ ve teslîm olmaktır. Bunun zıddı da felâketlerin başıdır. Her mü'minin, Resûlullah’ı çok sevmesi lâzımdır. Çünkü, başta “Sahîh-i Buhârî” olmak üzere, birçok hadîs kitâbında yer alan bir hadîs-i şerîfte meâlen, “Bir kimse, beni çocuğundan, babasından ve herkesten dahâ çok sevmedikçe, [kâmil ma’nâda] îmân etmiş olmaz” buyuruldu. Ya'nî o kişinin îmânı olgun olmaz. Hadîs-i şerîfin diğer rivâyetleri de şöyledir: “Bir kimse, beni kendi nefsinden, ehlinden ve bütün insanlardan dahâ çok sevmedikçe, îmân etmiş olmaz.” “Beni ana-babasından, evlâdından ve herkesten daha çok sevmeyen, [kâmil] mü’min olamaz.”
Prof. Dr. Ramazan Ayvallı.
İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.
RADYO FANİDUNYA FM Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir.
Üye Ol veya Giriş Yap
10
2012 - Abdullah Akbulak - Kutlu Doğum 320 Kbps + Wav
Abdullah Akbulak - 01 Bugün Cuma Düet 04:18 Abdullah Akbulak - 02 Bizler Kuluz 04:59 Abdullah Akbulak - 03 Kutlu Doğum 07:35 Abdullah Akbulak - 04 Esma Allah 06:26 Abdullah Akbulak - 05 Gözyaşım Akar 05:12 Abdullah Akbulak - 06 Hak Serleri 05:08 Abdullah Akbulak - 07 O Benim Canım 05:28 Abdullah Akbulak - 08 Sizin Olsun 05:09 Abdullah Akbulak - 09 Kül Eyledi 04:47 Abdullah Akbulak - 10 Muhammed Diye 08:15 Abdullah Akbulak - 11 Uhud İle 05:41
PCLOUD.
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir.
Üye Ol veya Giriş Yap
WAV
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir.
Üye Ol veya Giriş Yap
İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.
RADYO FANİDUNYA FM Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir.
Üye Ol veya Giriş Yap
|