Gönderen Konu: Şehitlik ve Kısımları  (Okunma sayısı 586 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı türkiyem

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 1978
Şehitlik ve Kısımları
« : Haziran 22, 2018, 08:03:24 ÖÖ »
Şehitlik ve Kısımları

وَلَا تَحْسَبَنَّ الَّذٖينَ قُتِلُوا فٖى سَبٖيلِ اللّٰهِ اَمْوَاتًا بَلْ اَحْيَاءٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ يُرْزَقُونَ
فَرِحٖينَ بِمَا اٰتٰیهُمُ اللّٰهُ مِنْ فَضْلِهٖ وَيَسْتَبْشِرُونَ بِالَّذٖينَ لَمْ يَلْحَقُوا بِهِمْ مِنْ خَلْفِهِمْ اَلَّا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
يَسْتَبْشِرُونَ بِنِعْمَةٍ مِنَ اللّٰهِ وَفَضْلٍ وَاَنَّ اللّٰهَ لَا يُضٖيعُ اَجْرَ الْمُؤْمِنٖينَ

“Allah yolunda öldürülenleri, ölüler demeyin. Bilakis, (onlar) diridirler. Rab’leri katında rızıklanmaktadırlar. Allah’ın keremiyle kendilerine verdiklerinden sevinçli olarak, arkalarında henüz (şehit olup) kendilerine yetişemeyenlere de korku olmadığı, onların da üzüntüye uğramayacakları müjdesiyle sevinmektedirler. Allah’ın nimeti ve keremiyle ve Allah’ın müminlerin ecrini zayi etmeyeceği müjdesiyle sevinirler.” (Âli İmran, 3/169, 170, 171)

Şehitlik, yalnız Allah rızası için ve dinini yüceltmek için, O’nun yolunda canını feda etmesi sonucu ulaşılan kutsal ve övgüye layık mukaddes bir ameldir. Şehit ise nefsini Yüce Allah’ın istediği şekilde feda eden Müslüman’a verilen isimdir. Ona bu ismin verilmesinin sebebi, cennetlik bir amel yapmış olduğuna şahitlik edilmiş olmasından dolayıdır.

Arapça bir kelime olan şehid, “şe-hi-de” fiilinden türemiş olan bir isimdir. Mastarı, şehâdettir. Şehidin çoğulu, “şuhedâ” ve “eşhâd” olarak gelir.(1)

Kur’an’da otuz beş yerde “şehid” kelimesi ve yirmi civarında da, çoğulu olan “şuheda” kelimesi geçmektedir.

Yüce Allah, şehitlerin kendi katında ölmediklerini, onlara ölüler denilmemesinin gerektiğini ve kendi katında rızıklandırıldıklarını Kuran’ın değişik yerlerinde dile getirmiştir:

Yüce Allah şöyle buyuruyor:

“Allah yolunda öldürülenleri, ölüler demeyin.

Bilakis, (onlar) diridirler. Rab’leri katında rızıklanmaktadırlar. Allah’ın keremiyle kendilerine verdiklerinden sevinçli olarak, arkalarında henüz (şehit olup) kendilerine yetişemeyenlere de korku olmadığı, onların da üzüntüye uğramayacakları müjdesiyle sevinmektedirler. Allah’ın nimeti ve keremiyle ve Allah’ın müminlerin ecrini zayi etmeyeceği müjdesiyle sevinirler”.(2)

Mesrûk (radıyallahu anhu) Abdullah’a bu ayette zikredilen şehitlerin halini sormuş, o şöyle cevap vermiştir: Biz de bunu Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’e sormuştuk. Bize şu cevabı vermişti: “Şehitlerin ruhları yeşil kuşların karnındadır. Onların arşa asılı kandilleri vardır. Diledikleri gibi cennette serbestçe dolaşır, sonra o kandillere geri dönerler”.(3)

Yüce Allah, yolunda ruhunu teslim eden şehitlerin amellerinin boşa gitmeyeceğini, büyük ecir ve sevap kazanacaklarını, Kuran’da şöyle haber vermiştir:
“Dünya hayatını âhiret hayatı karşılığında satarlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse, biz ona yakında büyük bir mükâfat vereceğiz”.(4)

Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şehîd olmanın fazileti hakkında şöyle buyurmuştur:
“Cennete giren hiç bir kimse, dünya üzerindeki her şey kendisine verilse bile, dünyaya dönmek istemez. Ancak şehit müstesnadır. O, göreceği ikramdan dolayı tekrar dünyaya dönüp on defa daha öldürülmeyi (şehit olmayı) temenni eder”.(5)

Yine başka bir hadiste ise şöyle buyuruyor: “Muhammed’in nefsi, elinin kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki, Allah yolunda savaşmak ve öldürülmek, sonra savaşmak ve yine öldürülmek, sonra yine savaşmak ve öldürülmek isterdim”.(6)

Şehit olmada ölçü, sadece Yüce Allah’ın rızasıdır. Allah’ın rızası için mücadele eden, O’nun adını yüceltmek için canını feda eden, her nerede olursa olsun gayesi ve maksadı sadece Yüce Allah’ın dinini yüceltmek olan ve bu uğurda hayat mücadelesi verirken ölen kişi bu makama ulaşacaktır.

Bedevilerden biri Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in huzuruna gelerek: “Ya Rasulullah! Bir adam ganimet için, diğeri şöhret için, öbürü riya ve gösteriş için savaşır.

Hangisi Allah yolundadır?” diye sorunca, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şu cevabı vermiştir: “Kim Allah’ın adını, hükmünü yüceltmek, her şeyin üstüne çıkarmak için savaşırsa, o Allah yolundadır”.(7)

Burada unutulmaması gereken bir meselede, yapılacak amelin sadece Yüce Allah’ın rızası için yapılmasıdır ki aksi takdirde amel ne kadar zor olursa olsun ne kadar faziletli bir amel olursa olsun sahibine hiçbir fayda sağlamayacaktır. Çünkü verilen mücadele ve şecaat Allah için değil gösteriş için verilmiştir.  Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bunların “Şehit, Âlim ve Zengin” olduklarını bildirerek şöyle buyurmuştur:

“Kıyamet gününde aleyhine hüküm olunacak halkın birincisi, şehit edilen bir adam olacaktır.

O kişi Allah’ın huzuruna getirilir. Allah, ona verdiği nimetleri bir bir anlatır. O da bunları bilir, hatırlar. Yüce Allah ona: Bu nimetlerin arasında ne yaptın? Diye sorar. O, şu cevabı verir: Senin rızan için savaştım ve nihayet şehit oldum. O zaman Allah şöyle der:

-Yalan söylüyorsun! Fakat sen, hakkında kahraman denilsin diye savaştın ve netice de de bu söz söylendi. Allah’ın emri üzerine o kişi yüzüstü sürüklenerek Cehenneme yollanır “.

-[Hadisin devamında aynı sebeplerden dolayı zenginin ve âlimin de amelinin kabul edilmediği bildirilmektedir. Konumuzla ilgili olan kısmı zikretmekle yetindik. Hadisin tamamına bakmak isteyenler  8  nolu dipnottan hadise ulaşabilirler].

Ehlisünnet âlimlerinin görüşlerinin istikametinde, şehitleri üç kısma ayırmamız mümkündür:

1-Hem dünyada hem de ahirette şehit olarak kabul edilenler: Kâfirlerle savaştığı sırada, düşman tarafından veya asiler, yol kesen soyguncular tarafından veya kesici bir alet kullanarak öldürülen kimsedir. Savaş alanında yaralı bulunan ve savaşta aldığı bu yaradan dolayı ölen kişide bu kısımdandır. Mal, can, namus ve benzeri müdafaalarda, zulüm ve haksızlıkla, suçsuz yere öldürülen kişi, kimin tarafından öldürülürse, öldürülsün, bu şehitlerden sayılır. Bu kısım şehitlerin her birine, “hükmî şehit” denir. Bu kısma giren şehitler, elbiseleriyle gömülürler ve yıkanmazlar.

2- Sadece âhirette şehit olarak kabul edilenler:

Bir kısım şehitler de, yalnız âhiret hükmü bakımından şehit sayılırlar. Yanarak ölen, suda boğulan, göçük, çığ, toprak veya bina altında kalan, vebâ gibi salgın hastalıklardan vefat eden veya akrep sokmasından ölen, gurbette veya ilim yolunda vefat eden Müslümanlar da bu hükümdedir. Doğumdan vefat eden kadın da böyledir. Bunlar diğer ölüler gibi yıkanır, kefenlenir ve namazı kılındıktan sonra gömülürler. Konu ile alakalı Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Siz kimleri şehit sayıyorsunuz?” diye sordu. Sahâbîler: Yâ Rasulallah! Kim Allah yolunda öldürülürse o şehittir, dediler. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Öyleyse ümmetimin şehitleri oldukça azdır” buyurdu.

Ashâb: O halde kimler şehittir, yâ Rasulallah! Dediler. Rasulallah (sallallahu aleyhi ve sellem): “Allah yolunda öldürülen şehittir; Allah yolunda ölen şehittir; bulaşıcı hastalıktan ölen şehittir; boğularak ölen şehittir”(9) buyurdu.

Yine Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Malı uğrunda öldürülen kimse şehittir.”(10)

Rasulullah  (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Malı uğrunda öldürülen şehittir; kanı uğrunda öldürülen şehittir; dini uğrunda öldürülen şehittir; ailesi uğrunda öldürülen şehittir”.(11)

Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şehîd olmanın fazileti hakkında şöyle buyurmuştur:

“Cennete giren hiç bir kimse, dünya üzerindeki her şey kendisine verilse bile, dünyaya dönmek istemez. Ancak şehit müstesnadır. O, göreceği ikramdan dolayı tekrar dünyaya dönüp on defa daha öldürülmeyi (şehit olmayı) temenni eder”.

3-Sadece dünyada şehit olarak kabul edilenler: Kalbinde Allah rızasını taşımayan, başka duygu ve düşüncelerle hareket eden riyakâr ve gösteriş ehli münafıklar, Müslümanlarla beraber savaşa katıldıkları zaman, kâfirler tarafından öldürülürlerse, dünya hayatında şehit muamelesine tabi tutulurlar. Bunlar da “hükmî şehit” sınıfından kabul edilir, yıkanmaz, cenaze namazları kılınır ve elbiseleriyle gömülürler. Fakat yukarıdaki hadislerde ifade edildiği gibi, Allah onların kalbini bilir. Ahirette kendilerine herhangi bir mükâfat yoktur. Cehennem ateşi ile cezalandırılırlar. Böyle insanların gerçek yüzünü Allah bilir. İnsan olarak bizler, tam manasıyla bilemeyiz. Onların hakkında, dış görünüşlerine, hal, hareket ve davranışlarına göre hükmederiz.

Şehit olan insanların kul hakkı dışındaki bütün günahları affedilir. Şehit olmak, herkese nasip olmayan büyük bir şereftir ve müminler için mükemmel bir nimettir. Yüce Allah’ın istediği gibi yaşamak, O’nun yolunda O’nun rızası için cihat etmek ve bu uğurda şehit olmak, her müminin hayal ettiği bir mutluluktur. Allah’a ve Rasulüne iman eden bir Müslüman’ın böyle bir şuur ve düşünce ile yaşaması, Rasulullah  (sallallahu aleyhi ve sellem) tarafından ne kadar güzel bir şekilde övülmüştür! “Şehit olmayı Yüce Allah’tan samimi olarak dileyen kimseyi, Yüce Allah, o kişi rahat yatağında dahi vefat etse, şehitlerin derecesine eriştirir”.(12)

Allah yolunda öldürülen kimseler, amellerin en güzelini işlemişlerdir. Onlar, Allah’ın en fazla sevdiği bir ameli yapmış, canlarını Yaratanları uğruna fedâ etmişlerdir. Yoluna, can fedâ eden bu insanları Yüce Allah, sahih kullarının arasına katacak, derecelerin en yükseklerine çıkaracak, cennet bahçelerinde yaşatacak, onlara, akıl ve hayale gelmeyecek nimetler bahşedecektir.

Allah yolunda cihat etmek, ibadetlerin en üstünü ve en faziletlisidir. Rasulullah  (sallallahu aleyhi ve sellem) ‘in dediği gibi: “İşin başı İslam, direği namaz ve zirvesi ise Allah yolunda cihat etmektir”.(13)

Şehitlik mertebesi, mertebelerin en yücesidir.

Peygamberlikten sonra en makbul seviye, şehitlik mertebesidir. Bundan dolayı tüm sahabeler, şehit olmak için can atarlardı. Allah’ın kılıcı ünvanıyla bilinen o şecaat abidesi Hâlid bin Velid (radıyallahu anhu), son demlerinde, ömrü savaşlar içinde geçtiği halde yine şehit olamayıp yatağında ölmekte olduğu için çok üzgün olduğunu söylemiştir.

Rasulullah  (sallallahu aleyhi ve sellem) ‘in zamanından günümüze kadar, çok sayıda insanlar, Allah rızası için, Tevhid mücâdelesi için, Allah’ın adını yüceltmek ve emrini hâkim kılmak için canını feda edip şehit olmuşlardır.

Bu meşaleyi “Yasir” ailesi yaktı ve Allah’ın izni ile kıyamete kadar sönmeyecektir. Bu kutsal olan mertebeye ve amellerin içinde zirve olarak bilinen bu makama da ancak Allah’ın dininde samimi ve ihlâslı kullar ulaşabilir.

Böyle, hem Yüce Allah katında sevgili olan ve hem de sahibini eşsiz nimetlere ve üstün derecelere ulaştıracak olan bu kutsal makamın bir bedeli vardır. Zira kişiyi şehadete ulaştıracak olan bu amelin adı “Cihat” tır.

Cihat ise hiç kuşkusuz amellerin en faziletlisi olmakla beraber aynı zamanda en zorudur. Bunun içindir ki bu amelin bir bedeli vardır. Bu bedeli ise, Yüce Allah, karşılığında cennetleri vererek müminlerden satın aldığı mal ve can olarak belirlemiştir.

Rabbimden bizlere de bu bedeli hakkıyla ödeyebilmeyi, bizleri de bu zümrenin içine katmasını ve kendi yolunda canlarımızı ve mallarımızı feda edebilmeyi nasip ve müyesser etmesini niyaz ediyoruz.

-------------------------------------------------------

1 - el-İsfahânî, el-Müfredât, 267 vd.; et-Tahtavî, Haşiye ala Merâki’lFelâh, Mısır 1970, 516

2 - Âlu İmran, 3/169, 170, 171

3 - Müslim, İmâre, 121; Ebû Davûd Cihâd 25; Tirmizî, Tefsiru Sure, 3/19; İbn Mâce, Cenâiz, 4; Cihâd, 16

4 - en-Nisa,4/74

5 - Buhârî, Cihâd 6; Müslim, İmâre,108,109; Neseî, Cihâd 33

6 - Buhâri, İman, 26; Müslim, İmâre,103,107; Neseî, Cihad, 37

7 - Buhârî, İlim, 45; Cihâd,15; Müslim, İmre,150,151; İbn Mace, Cihad,13; Ahmed b. Hanbel, IV, 392, 397, 402, 405, 417

8 - Müslim, İmâre, 52; Neseî, Cihâd, 22; Ahmed b. Hanbel, III, 322

9 - Müslim, İmâre 165. Ayrıca bk, İbni Mâce, Cihâd 17.

10 - Buhârî, Mezâlim 33; Müslim, Îmân 226. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 29; Tirmizî, Diyât 21; Nesâî, Tahrîm 22, 23, 24; İbni Mâce, Hudûd 21.

11 - Buhari, c.3 sf.136. Müslim, c.1 sf.124.

12 - Müslim, İmâre, 156, 157; Ebû Davud, İstigfâr, 26; Neseî, Cihâd, 36; ibn Mâce, Cihâd, 15

13 - Tirmizi, c.5 sf.12

 


* BENZER KONULAR

Keşke Bilmiş Olsalardı Gönderen: anadolu
[Bugün, 09:02:12 ÖÖ]


Temiz ve Murdar Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:57:55 ÖÖ]


Ahmaktan Kaç Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:51:12 ÖÖ]


Müslümanın 24 Saati Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:37:18 ÖÖ]


40 Ayette Merhamet Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:23:17 ÖÖ]


İmanla Yücelmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:43:19 ÖÖ]


Amellerin En Faziletlisi Allah İçin Sevmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:58 ÖÖ]


Hayat Bizden Ne İster Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:50 ÖÖ]


Kibirden Mahrûmiyet Hâsıl Olur Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:14:51 ÖÖ]


Her Gün Tekâmül Etmelidir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:02:25 ÖÖ]


Güzel Geçimin Sırları. Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 07:42:25 ÖÖ]


Yol Azığı Sabır ve Namaz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 07:37:45 ÖÖ]


Yardımlaşma Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 07:26:22 ÖÖ]


Kur'an'da İnkarcıların Sıfatları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 07:11:43 ÖÖ]


Kur'an Psikolojik Hastalıklara Şifadır Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 07:07:51 ÖÖ]


Hayat Bizden Ne İster Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:40:51 ÖÖ]


Zamanın Nabzını Tutmak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:34:18 ÖÖ]


Emanet Ahlakı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:25:04 ÖÖ]


Annenin Gözünde Çocuk Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:11:50 ÖÖ]


Ömür Hak Yolunda Tüketilmeli Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:05:21 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42