Gönderen Konu: Boşanma Sonrası Çocuklar 2  (Okunma sayısı 1242 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Boşanma Sonrası Çocuklar 2
« : Mart 24, 2017, 01:37:15 ÖÖ »
Boşanma  Sonrası Çocuklar 2

Boşanma sonrası çocuklar konusunu birkaç yazıda ele almak istiyorum.

Öncelikle tek ebeveyn ile büyüyen, diğer ebeveyni görmeyen ya da yetersiz gören çocukların durumları ile başlayalım.

Çocuğun hem anneye hem babaya ihtiyacı vardır. Karı kocanın ayrılmış olmaları çocukların bu ihtiyacı azaltmaz. Ebeveynler görevlerine devam etmeli. Birbirlerinden boşanabilirle fakat çocuklarından boşanamazlar.

Bu konuda yapılan hatalı tutum: Çocuğa hem anne hem baba olmaya çalışmak. Böyle bir şey mümkün değildir, ikisi bir arada olamazsınız ve ikisini de eksik ya da hatalı yaparsınız. Bu yüzden kendi cinsiyetinize uyan rolü iyi yapın, anneyseniz annelik edin, babaysanız babalık. Diğer tarafın rolü için eski eşinizin çocuğun hayatında olmasını destekleyin.

Ülkemizde boşanma sonrası çocuklar genellikle annelerde kalıyor. Kadınlar iki rolü bir üstlenince anneliklerini de doğru düzgün yapamıyorlar. Bazen baba yeterince arayıp sormadığı, ilgilenmediği için anne buna mecbur kalıyor, bazen de kadın eski eşine olan kinini çocuğu üzerinden devam ettirdiği için çocuğun babası ile görüşmesine engeller çıkarıyor ya da çocuğun zihnini babası ile ilgili olumsuz şeylerle doldurduğu için çocuk kendi görmek istemiyor. Çocuğun bir tarafını yıkmak ona yapılacak en büyük kötülüktür. Bu konu ile ilgili daha önce yazdığım için burada kısa geçeceğim.

Babanın yeterince aramaması durumunda annenin çocukların babası hakkında olumsuz konuşmaması önemli. “İşte aramıyor sormuyor, size değer vermiyor, kendi canı istediği zaman arıyor…” gibi. Bunun yerine “Babanız sizi çok seviyor fakat demek ki işleri yoğun belki bilmediğimiz sıkıntıları vardır da arayamıyordur …” gibi çocuğu teselli edici konuşmak lazım.

Bunun yanında baba aramayı ihmal etse de çocuklara aratmak, bir araya gelmelerine vesile olmak lazım. Bütün bunlara rağmen baba çocuğu aramıyorsa o zaman babanın eksikliğini biraz da olsa kapatabilecek yollara bakmak lazım.

Özellikle erkek çocuğu anne ile büyüyorsa ve anne yeniden evlenmemişse erkek modeli eksikliğinden dolayı babayı görmemesi sıkıntılı bir durum. Hele bir de anne oğlunu hayatının merkezine almış, hayallerini, umutlarını, eşiyle yaşayamadığı duygularını oğlunun üzerine yüklemişse daha da sıkıntılı bir durum ortaya çıkıyor. Burada kadının bilinçli olması ve çocuğuna sadece annelik etmesi önemli.

Kız çocuğu için de baba önemlidir fakat arada bir görmesi, az da olsa iyi vakit geçirmesi ona yetebilir fakat o da babayı hiç görmüyorsa ve o boşluğu dolduracak bir yakını yoksa kız çocuklar için de baba eksikliği çocuğun hayatında olumsuz etkilere sebep olabilir. Bir de annesi, baba ve erkekler aleyhinde konuşuyorsa olumsuz düşüncelerini çocuğuna aktarıyorsa o zaman çocuğun bu durumdan kötü etkilenmemesi pek mümkün değil.

Erkek çocuğunun babayla zaman geçirmesi gerekli, zira cinsiyet davranışları bakımından model alması için.

Bütün uğraşlara rağmen baba çocuğu ile ilgilenmiyorsa ya da vefat etmişse babanın eksikliğini dayı, amca, dede gibi akraba yakınları doldurursa iyi olur. Bunların yanında babasız büyüyen, babayı göremeyen erkek çocuğunun anneyi rol model almaması için erkeklerle zaman geçirmesi için gayret sarf edilmeli.

Mesela ilköğretimde erkek öğretmen tercih edilebilir.

Yaşına uygun bir spora verilebilir.  Yakın dövüş sanatları, güreş, okçuluk, tenis, basket…

Avrupa da “hafta sonu babaları” diye bir çalışma var, anneyle büyüyen çocuklar için. Babasız büyüyen çocuklara gönüllü babalık etmek isteyen erkekler, bununla ilgili kuruma kayıt yaptırıyorlar. İsteyen anneler bu kişilerden biri ile anlaşarak hafta sonları çocuğunu o kişiye teslim ediyor. Bazı ülkelerde de hafta sonu ücretle kiralık baba tutabiliyorsunuz.

Bu çözüm bizim adetlerimize geleneklerimize pek uygun bir çözüm değil. Fakat bizde de bize uygun çözümler üretilmeli. Mesela Diyanet İşleri böyle bir çalışma yapabilir. Camilerde hocalar mahallede babasız büyüyen çocuklarla ilgilenebilirler.

Anne eksikliğini babaanne, hala, teyze gibi yakınlarla ya da bakıcı abla ile ya da babanın yeni eşi ile doldurulması daha kolay iken baba eksikliği daha zor kapanıyor.

Toplumumuzda babası ölmüş çocuklarla daha çok ilgilenilirken, boşanmış fakat babasını görmeyen çocuklarla ilgili bir hassasiyet yok. Nasılsa babası var diye düşünülüyor fakat baba hiç arayıp sormuyorsa bu durum babası ölmüş bir çocuktan daha fazla olumsuz etkiler çocuğu. Baba ölmüşse umut da kızgınlıkta yoktur fakat baba var olduğu halde ilgilenmiyorsa çocukta güven duygusu zedelenir, babaya kızgınlık besler bu da onu psikolojisini olumsuz etkiler.

Sema Maraşlı.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Ynt: Boşanma Sonrası Çocuklar 1
« Yanıtla #1 : Mart 24, 2017, 01:41:23 ÖÖ »
Boşanma  Sonrası  1

Boşanma konusunda daha önce birkaç yazı yazmıştım. Uzun zamandan beri okuyucularımdan detaylı bir yazı beklentisi vardı. İnşallah şimdi konunun son bölümünden başlayarak geriye doğru yazma niyetiyle boşanma sonrası ile başlıyorum.

Boşanma sonrası çiftler genellikle üç çeşit davranış sergiliyor.

Bincisi: Düşmanlık etmek

Düşmanlığın oluşmasında boşanma sebebi önemli oluyor çoğunlukla.

Özellikle bir taraf diğer tarafa diş geçiremediği için ayrılmışlarsa, diş geçiremeyen tarafın öfkesi kolay kolay geçmez. Gece uykularında bile eski eşi çiğner.

“Neden benim isteklerimi kabul etmedi, bencil, oysa sadece her dediğimi yapacaktı neden yapmadı?…”

Bu arada kişi “Çok şey mi istedim, benim hatalarım da yok muydu?” diye kendini sorgulamıyor, sadece eski eşin hatalarını görüyorsa gelsin beddualar, gitsin kötü sözler…

Karşı tarafın canını daha fazla nasıl yakabilirim uğraşları…

Bir taraf kendi hatasını görmeyip karşı tarafı suçlayınca, karşı taraf da “kıymetim bilinmedi” diye kızgınlık duymaya başlıyor. Tuzağa düşmemek lazım.

Öfke her durumda şeytandandır. Ve öfkenin arka planında kibir vardır, “Bana bunu nasıl yapar?”

Evlilik de boşanma da hayat imtihanının bir parçası. Alınacak dersler vardır. Dersleri alıp yola devam etmek lazım. Durur ve takılırsak, takıldığımız şey bizi geriye çekmeye başlar. Oysa bizim kamil mümin olmak için her gün manevi olarak ilerlememiz lazım.

Çiftler arasında düşmanlık ortaya çıkması ayrılık sürecini daha da kötü bir hale getiriyor.  Bitmeyen boşanma davaları, nafaka, tazminat…

Ve işin en kötüsü ayrılan çiftlerin çocukları varsa onlar anne-baba düşman safları arasında çapraz ateş arasında kalıyorlar. En çok onlar yaralanıyor.

Maalesef ki kendi kinini çocuğun üzerinden eski eşine yansıtan vicdanı kıt insanlar da çok oluyor.

Çocuğunu diğer tarafa düşman etmek için eski eş aleyhine konuşan, çocuğunu kinle dolduran kişiler bilsinler ki çocuklarına çok büyük düşmanlık etmekteler ve o kin, bir gün dönüp dolaşıp kendilerine de döner.

Anne-babanın ayrılığı zaten çocuklar için zor bir süreç, bir de onlar birbirine düşman olurlarsa çocuklar bu süreci zarar görmeden zor atlatırlar.

Aklı başında vicdanı olan hiç kimse çocuğunu taraf olmak zorunda bırakmaz.

Hele çocuğun yanında kaldığı taraf, diğer ebeveyne onu göstermemek için uğraşıyor, sırf eski eşi üzmek için çocuğu ondan kaçırıyor, onun çocuğunu görmesi için haciz gibi yollara baş vurmasına sebep oluyorsa, o kişinin kendi insanlığını bir sorgulaması lazım. Müslümanlığa demiyorum ona zaten sığmaz.

Peygamber efendimiz “Kini olanın dini yoktur.” buyurmuş. İnsanın gözünü kin bürüdüğünde, kini insanın dini oluyor. Allah korusun.

“Bir insana kin tutmak kendin zehir için onun ölmesini beklemek gibidir.” Sözü de kinin insana maddi manevi ne kadar zarar verdiğini iyi anlatan sözlerden biri.

İkincisi:Dostluk-Vâri Yaklaşım

Modern olmaya çalışan çiftlerin kendilerini kandırdıkları bir yaklaşım. Özellikle çocuğu olan boşanmış ünlülerin bazılarının yaşantıları ile medyada örnek olmasından kaynaklanan ve yayılan bir davranış modeli oldu.

Çocukların hatırı için boşanma sonrası dost olmak, arkadaş kalmak için eski eşlerin sık sık buluşması, hatta hep birlikte tatile çıkılması…

İlk anda kulağa hoş geliyor, doğru bir davranışmış gibi algılanabiliyor fakat bu da çocuklar için düşmanlık kadar zararlı bir davranış modeli.

Zira bu davranışın çocukları nasıl etkilediği hiç göz önüne alınmıyor. Eğer iki taraftan biri tekrar evlenmeyi kesinlikle istemiyorsa bunu çocuklarına uygun dille izah edip, eski eşiyle de gereksiz görüşmeleri yapmamalı.Bu durum birkaç açıdan tehlikeli.

1-Dinimize göre eski eşler birbirleri için yabancı hükmündedir.  Yabancı biriyle buluşup görüşmenin hükmü neyse eski eşlerin görüşmesi de aynıdır. Tesettürlü bir hanımın eski eşinin yanında tesettürüne dikkat etmesi gerekir. Eski eşlerin baş başa kalmamaya da özen göstermesi lazım.

2- Ayrılmış olan anne ve babasının birbiriyle arkadaş olması durumunda çocuğun umudu sürekli tazelenir ve yıkılır. Anne-baba her ne kadar “Biz ayrıldık, artık bir araya gelemeyiz, sizin için bir aradayız.” deseler de onların iyi anlaştığını gören çocuklar “Bizimkiler bayağı iyi anlaşıyor, herhalde yeniden evlenecekler, yine hep birlikte yaşayacağız.” umudunu beslerler. Zira çocuklar duyduklarından çok gördüklerine inanırlar. Bu umut onların sürekli hayal kırıklığına uğramalarına sebep olur. Ümit ve yıkım onların hayata karşı güvenlerini de kırar.

Hele bu süreçte taraflardan biri ayrıldığına içten içe pişmansa eski eşle yeniden evlenmek için çocukları kullanabilir. Hatta eski eşin yakınlarını bile kullananlar oluyor.

Çocuklarını kullananlar onlara “Belli olmaz belki yeniden bir araya geliriz.” diye umut verir oysa diğer eşin zerre miktar onunla yeniden evliliğe niyeti yoktur.

Mesela erkek, ayrıldığı karısıyla yeniden barışmak istiyorsa çocuklara “Annenize benim sevdiğim yemeği yaptırın, sonra da ne olur babam da gelsin, diye yalvarın, beni de çağırın.” diye hilelerle çocukları kullanır.

Ya da kadın “Babanızı çağırın, bizi alışverişe götürsün; ama sakın benim çağırdığımı söylemeyin.” diyerek birlikte dışarı çıkmak, gezmek, yeniden eski kocayla arayı yapmak için çocuklarını kullanır.

Bu arada erkek, evlilik niyetiyle başka bir hanımla görüşüyorsa onların arasını bozmak için eski kocayla bir araya gelmeye özellikle çaba gösterilir. Çocuklar da anne-babanın arasını yapmak için bir heves uğraşırlar.

Oysa diğer tarafın böyle bir isteği olmadığında çocukların hevesleri kursağında kalır. Ayrıca umut besleyen taraf, attığı adımlara karşılık bulamayınca, o kadar uğraştım geri dönmedi diye eski eşe daha çok kinlenir.

Kısacası “Ayıdan post, eski karı-kocadan dost olmaz.” Olsa olsa dostvâri sahte bir ilişki olur. Bunun da çocuklara da kendilere de bir faydası olmaz.

3-Eski karı-kocanın dostluğu dedikodulara sebep olur: Dışarıdan bakan birileri ayrılmış çiftlerin beraber yemek yediğini, alışveriş ettiğini görünce barışmışlar haberi yayılır.

4-Taraflardan birinin evleneceği ya da evlendiği kişiyi bu durum rahatsız eder. Eşinin ya da eş adayının sürekli eski eşle görüşmesi yeni eşi huzursuz eder. Eşinin önceki evliliğinden çocukları ile görüşmesine kimse bir şey diyemez fakat eşinin eski eşi tarafından çocuklar bahanesi ile kullanılması rahatsız edicidir. Bu da gereksiz yere tatsızlıklara sebep olabilir.

5-Taraflardan birinin evlenme durumunda çocuklar yeni gelen kişiye düşmanlık besleyebilir. Sanki anne-babasını ayıran kişiymiş gibi algılayıp ondan nefret edebilirler. Çünkü çocuk anne-babasının aralarını iyi görürken, ortaya çıkan yeni eş, sanki yuvanın yıkılmasına sebep olmuş durumda kalır.

Boşanma sonrası çocuk anne-babası arasında bir mesafe olduğunu, artık eskisi gibi olmadıklarını görürse boşanmayı algılaması ve anne ya da babanın yeni eşini kabul etmesi kolay olur.

Üçüncü yol: Zaruret kadar görüşmek

Eski eşler, kin tutmadan, düşmanlık etmeden, birbirlerinin aleyhinde konuşmadan çocuklar için sadece gerekli olduğu kadar görüşür. Çocukların mezuniyeti, nişanı, düğünü, ameliyatı gibi ikisinin de bulunması gereken acil durumlar dışında karşılıklı görüşmek gereksizdir.

Bunlar dışında çocuklar ile ilgili mevzular telefonda konuşulabilir. Karşılıklı görüşmeler sadece çocuklar için değil ikisi içinde yıpratıcıdır. İyi kötü yaşanmışlıklar birbirlerini görünce hatırlanabilir ve bu da tehlikeli yakınlaşmalara ya da durup dururken tatsızlıklara sebebiyet verebilir. Her durumda zaruret dışında görüşmek gereksizdir.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Ynt: Boşanma Sonrası Çocuklar 3
« Yanıtla #2 : Nisan 04, 2017, 08:07:49 ÖS »
Boşanma  Sonrası Çocuklar  3

Boşanma sonrası bazı anne-babalar çocukları için çok tedirgin oluyorlar. Boşanmanın çocuklarının hayatında bir yıkım olmasından ve bu durum yüzünden çocuklarının psikolojisinin bozulmasından korkan anne-babalar için birkaç tavsiye.

Öncelikle boşanmayı çocuğunuzun kabullenmesi için sizin kabullenmiş olmanız gerekir. Pek çok boşanan kişide durumu kabullenmeme olabiliyor. Boşandıklarını söylemekten kaçınıyorlar. Özellikle kadınlar boşandıklarını söylemeye daha fazla çekiniyorlar. Bunun sebeplerini daha sonra yazmayı düşünüyorum.

Fakat şu bir gerçek ki siz boşanmış olmaktan dolayı utanır, çekinirseniz çocuklar da boşanmayı utanılacak bir durum olarak algılar ve başkalarına söylemeye çekinirler. Ve söylemek zorunda kalmanın kaygısını yaşarlar. Arkadaşları anne-babalarından bahsederken onlar sessiz kalırlar. Yeni arkadaş edinmeye çekinebilirler. Bu yüzdende boşandıkları için anne-babaya öfke duyabilirler. Bu öfkede aile ile çatışmaya dönüşebilir.

Yeri geldiğinde siz rahatlıkla boşandığınızı söylüyorsanız onlar da rahatlıkla söyleyebilirler. Boşanma konusunda siz alınganlık etmiyorsanız onlarda etmezler.

İkincisi; eski eşlerin birbirine düşmanlık etmesi: Anne ve baba birbirlerinin  arkasından konuşurlar ve çocukları üzerinden kendi öfkelerini dindirmeye çalışırlarsa bu durum çocuğun psikolojisini çok olumsuz etkiler. Çocuğun anne ve babasını sevmeye ve onların sevgisine ihtiyacı vardır. Onların birbirini kötülemesi yaşadıklarını çocuğa anlatmaları, öfkelerini çocuğa yüklemelerine sebep olur. Öfkenin yükü de çocuğa ağır gelir.

Eski eşlerin birbirini kötülemelerinin altındaki bir sebep de “bu yuva yıkıldı fakat benim suçum değildi, diğerinin suçuydu” diye çocuğu masum olduğuna inandırıp kendi yanına almak ya da onun sevgisini kaybetmemek düşüncesi olabilir fakat niyet ne olursa olsun bu davranış yanlış,

Karşı taraf sürekli sizi kötülüyorsa bile siz yapmayın, sadece çocuğa “Biz anlaşamadık, benim de hatalarım oldu, kabul etmek istemese de onun da hataları var. Fakat ben bu konularda konuşup senin canını sıkmak istemiyorum. Bunlar artık geçmişte kaldı, konuşmanın bir faydası yok.” deyip konuyu kapatın. Sadece çocuk özel bir olayla ilgili bir soru sorarsa yine karşı tarafı kötülemeden “O çok yanlış anlamış o olay söyle olmuştu…” deyip durumu anlatabilirsiniz.

Fakat senin annen ya da baban “şöyle yalancı, şöyle kötü, şöyle ahlaksız…” demenin olayı anlatmaya faydası olmaz sadece çocuğu fazlasıyla üzmüş olursunuz. Sevdiğiniz biri hakkında kötü konuşulması çok inciticidir. Hele bu kişi anne ya da baba ise çok daha can acıtır.

Sadece siz değil, sizin anne-baba ve yakınlarınızın da eski eşiniz hakkında kötü konuşmasına izin vermeyin, çocuğun yanında hele hiç konuşulmamalı. Zaten dinimizin de hoş görmediği, yasakladığı davranışlar bunlar. Hem kin tutmak kötü hem aleyhinde konuşmak kötü.

Üçüncüsü; çocuk sizde kalıyorsa bunu çocuğun başına kakmayın: “Seni ben aldım da, senin için şu fedakarlıkları yapıyorum da, sen üzülme diye bir daha evlenmedim de, bu sıkıntıları senin için çekiyorum da, onunla kalsaydın şöyle perişan olurdun da benim kıymetimi bil…”

Bu tarz sözler çocuk için büyük bir minnet yüküdür. Çocuğa kendini suçlu hissettirir. Ve ilginçtir ki kişi kendini suçlu hissettiğinde ona bunu hissettirene kızgınlık duyar.  Sizinle çatışmaya girebilir.

Yaptığınızı Allah rızası için yapın, çocuktan karşılık beklemeyin. O normal anne-baba saygısını göstersin yeter. Saygı sağlamanın yolu da yaptıklarınızı başa kakmak değildir.

Dördüncüsü; çocuk diğer tarafta kalıyorsa kendinizi iyi göstermek için onun kurduğu bir disiplin varsa onu bozmayın. Çocuğun canı sıkıldıkça oradan kaçıp kaçıp size gelmesine müsaade etmeyin. Özlediği için istediği zaman gelebilmeli fakat diğer ebeveyni onun iyiliği için ev, okul ya da sosyal hayatı ile ilgili bazı yasaklar koymuşsa ondan kaçıp onu cezalandırmak için sizi kullanmamalı. Çocuğu az gördüğünüz için onu şımartacak şeyler yapmayın.

Beşincisi; çocuğun boşanmayı kullanmasına izin vermeyin: Çocuğun mutsuzluğunu, ders notlarını, hatalı davranışlarını boşanmanıza bağlamasına müsaade etmeyin. Siz diğer ebeveyni kötülemeden elinizden gelen gayreti göstermişseniz, çocuğu bir düşmanlığın içinde bırakmamışsanız boşandığınız için suçluluk duymanıza gerek yok.

Çocuğun normalde yapmasına izin vermeyeceğiniz şeyleri suçluluk duygusuyla yapmasına müsaade etmeyin. Almak istemediğiniz bir şeyi almayın. Çocuklar anne-babanın zaaflarını çok iyi fark ederler ve bunu kullanırlar. Bu konuda hassasiyetinizi anlarlarsa kullanabilirler.

Mesela sizinle kalıyorlarsa her hafta sonu onu nereye götüreceğinizin derdini çekmeyin. Çocuğu sürekli yemeğe götüreyim, sinemaya götüreyim aman evde sıkılmasın üzülmesin derdine düşmeyin. Anne-babanın işi çocuğu mutlu etmek değil, onları dünya ve ahret hayatına hazırlamaya gayret etmek.

Boşandığınız için çocuğun psikolojisinin bozulacağı ya da iyi yetişemeyeceği düşüncesine kapılmayın. Anne-baba ile beraber yetişen çocukların hali de ortada. Bu devirde çocuk yetiştirmek zor, tehlikeler fazla. Konuyu boşanmaya bağlamadan neler yapabileceğinizi düşünün. Fazlaca kaygı ve korku çekerseniz bu çocuğa da sirayet eder, bu da onu yanlış yöne sevk edebilir.

Siz elinizden gelen gayreti gösterin ve dua edin. Allah’a emanet edin. Çocuk yanı başında dünya iş çevirip, aynı evin içinde hiç haberi olmayan anne-babalar var. Bunlar okumuş bilmiş kişiler. Bazen en güvendiği yerden darbe alır insan, zira Rabbine değil kendine güvenmiştir.

Sonuçta imtihan dünyası. Çocuğunuzla bunu ara ara konuşun. Herkesin çeşit çeşit imtihanı var. Boşanmak sizin için de çocuğunuz için de bir imtihandır. Bu imtihanı kaygılarla, korkularla, söylenerek, şikayet ederek, yapamadıklarımız için bahane ederek değil, ancak Rabbimize dayanak kârlı bir şekilde atlatabiliriz.

Doğru davranıldığında zorluklar nimete dönüşebilir. Önemli olan yaşadığınız zorlukların sizi yere vuracak bir travma değil, tam aksi sizi olgunlaştıracak, yükseltecek bir basamak olduğuna inanmak. Çocuğunuza da bunu doğru aktarabilirseniz o da boşanmanızı en hafif şekilde atlatacaktır.

Sema Maraşlı.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Ynt: Boşanma Sonrası Çocuklar 4
« Yanıtla #3 : Nisan 24, 2017, 09:05:02 ÖS »
Boşanma  Sonrası Çocuklar 4

Çocuğu olanların, boşanma sonrası yeni evlilik yapacakları zaman, çocuksuz birine göre on kat daha fazla düşünmeleri gerekir. Zira sonraki evliliklerde çocuk konusundaki yanlış tutumlar hem çocukların psikolojisini olumsuz etkileyebiliyor hem de karı-koca arasını bozabiliyor.

Öncelikle evlilik görüşmesi safhasında çocuklarla ilgili mevzuların net bir şekilde eş adayı ile konuşulması lazım.

Zira baştan açık açık konuşulmayan konular, sonradan sıkıntılara sebep olabilir. “Ben öyle anlamıştım, böyle zannetmemiştim, çocuğun bizde kalabileceği hiç aklıma gelmemişti” gibi cümlelerle evlilik sonrası huzur kaçırabilir.

Çocuğu kendinde kalmayan kişi, eş adayına çocuğun ara ara gelip kalacağını, hatta ölümlü dünya yanında kaldığı ebeveynin başına bir şey gelirse onlarla kalabileceği baştan konuşmalı. Bunu kabul etmeyen kişiyle evlilik düşünmemeli. Bu konuda net cevap alınmalı.

Çocukları ile oturacak kişide şartları konuşmalı. Baştan konuşulup kabul edilen konular eş adaylarının birbirlerine verdikleri sözlerdir.

Ve herkes verdiği sözde durmalı. Müslümanın en önemli şiarı güvenilir olması ve sözünde durmasıdır.  Sözünde durmayan kişiler bu arada dindarlığı da kimseye bırakmıyorlar. Dindarlık dilde değil esas gönülde olmalı. Keyfi olarak sözünden dönenin dindarlığından bahsedilemez.

Bu konuda pek çok olay duyup şahit oluyorum.

Mesela çocuklar sebebi ile yaşanacak yer ve hanımın bağlı olduğu camia ile ilgili konuda evlilik öncesi tamam deyip sonrasında iki konuda da sözünde durmayarak problem çıkaran erkek yüzünden biten evlilik var.

Ya da başta kabul ettiği halde sonradan eşinin çocuğunu istemeyenler “ailene gönder” diyenler olabiliyor. Güvenilirliğini kaybetmek her şeyini kaybetmektir.

Evlilik içinde çocuk yüzünden problem çıktığında problemi çözmek lazım, çocuğu evden uzaklaştırmak değil.

Çocuğu olup evlenmeye niyet edenlerin ve evlenenlerin dikkat etmeleri gereken bir kaç husus:

Birincisi çocuğun yaşı. Küçük çocuklar ya da ergenliği atlatmış olanlar anne ya da babasının yeni eşini daha kolay kabullenebiliyorlar. Yaşı küçük olan çocuklar, ebeveynler doğru davrandığında yeni eşi anne ya da baba gibi kabullenebiliyorlar. Bu kendi ebeveyni ile olan ilişkisini de olumsuz etkilemiyor. Yeter ki yetişkinler doğru davransın.

Ergenliği atlatanlar pek fazla dert etmiyorlar. Yine ebeveynlerin tavırları önemli.

En riskli olan yaş grubu ergenlik çağında olanlar. Zira bir yandan kendi kimliğini kişiliğini oturtmaya çalışırken kendi anne ve babasının sözlerini bile dinlemek istemezken yeni birine alışmak onunla yaşamak anne ya da babasını onunla paylaşmak ergenlere zor gelebiliyor, problem çıkarabiliyor. Bu yaşta çocuğu olan ve kendisi ile yaşayacak olanlar evlenmek için iyi düşünüp belki onların biraz büyümesini bekleyebilirler.

İkincisi; çocuğun ebeveynin eşini benimsemesi için onu kıskandırmamak gerek. Çocuk aileye katılan yeni kişiyi kabullenip sevene, ona alışana kadar onun yanında karı-kocanın fazla muhabbetli davranmaması iyi olur. Zira bu çocukta anneyi ya da babayı kaybetme duygusuna sebep olursa çocuk ona tavır alabilir ya da kendi içine kapanabilir.

Tabii bu karı-koca birbirine soğuk davransınlar demek değil, normal davransınlar fakat ilk başlarda biraz dikkatli olunması iyi olur. Ki kendi anne-babasının muhabbetini bile kıskanan çocuklar olabiliyor. Onların eşlerini ilk başlarda kıskanabilirler. Bu kıskançlığı körükleyecek davranışlardan sakınmak lazım. Zira çocuklar zamanla bu duruma alışacaklardır. Hele onu severlerse kıskançlık kalmayabilir.

Çocuk onu sevsin diye çocuğa eş övgüsü yapmak, onun kıskançlık duygularını harekete geçirebilir. Bırakın çocuk kendi tanısın kendi sevsin. Siz uğraşırsanız kıskanabilir. Onu benden çok seviyor duygusunu kapılabilir. Eş sevgisinin ve çocuk sevgisinin ayrı kategorilerde olduğunu çocuk düşünemez. Pek çok yetişkin bile bunları ayıramıyor.

Evlilik safhasında ya da yeni evlilik vakitlerinde, mutlu olan çiftler, bu mutluluğu çocukları ile paylaşarak onların da mutlu olacağını varsayıyorlar fakat çocuklar genellikle kıskanıyorlar. Belki anne ya da babası adına mutlu oluyorlardır fakat kendi adlarına kıskanabilirler. Ve seveceklerse bile ön yargılı davranıp problem çıkarabilirlar.

Aynı durum çocuğun yanında kalmadığı ebeveyn için de geçerli. Hafta sonu sizi görmek için can atan, sizi özleyen çocuğunuza yeni eşinizle ne kadar mutlu olduğunuzu göstermeye çalışırsanız çocuğunuzu kırar ve kıskanmasına, onunla rekabet etmesine sebep olabilirsiniz.

Bazıları da yeni eşi ile çok mutlu olmasa bile sırf eski eşine çocuklarla çok mutlu olduğu haberi ulaşsın da eski eşi kıskansın diye çocukların yanında çok mutluymuş gibi davranıp onlara yeni eşini övebiliyor. Bu tür davranışlar çocukları üzmekten başka bir işe yaramaz.

Bir de eski eşinin evlenmesinden dolayı kıskanan kişilerin yanlış tavırları var. Bu kişiler hem eski eşlerinin evlenmesine hem de çocuğunun onların yeni eşine sevmesini kıskandıkları için çocuklarını yalan yanlış sözlerle o kişiden soğutmaya çalışabiliyorlar. Çocuk da etki altında kalınca zararı yine çocuk görüyor. Çocuk ebeveynin kıskançlığından öyle davrandığını düşünemiyor ve onun sözlerine inanabiliyor bu yüzden de yeni eşe soğuk davranabiliyor. Bu durum ebeveyni ile de arasının bozulmasına da sebep olabiliyor. Sonuçta en çok çocuk üzülüyor.

Bir dikkat edilecek mevzu da yeni eş ve çocuklar arasında dengeli davranmaktır. Korku ve kaygı ile hareket ederseniz hata edersiniz. Bir taraf için diğer tarafı ihmal etmeyin ya da kötü davranmayın.

Toplumda bir üvey anne ve üvey baba paranoyası var. Bunun etkisinde kalmayın ve yakınlarınızın kışkırtmalarına kapılmayın,

Öncelikle, çocuğuma kötü mü davranıyor, kaygısı ile gözünüz hep eşinizin üzerinde olmasın. Kötü davrandığı varsayımı ile hareket edip onun davranışlarını kötüye yormayın. Açıkça kötü muameleler görmedikçe. Eşiniz çocuklarla kaynaşmak için elinden gelen gayreti gösterdiği halde, haksız bir şekilde sizin güvensizliğinizle karşılaşırsa hem size kızgınlık duyar hem çocuklara kızgınlık duyar, onlar yüzünden sevilmediğini ve mutsuz olduğunu düşünmeye başlar.

En başta yapılması gereken şey güvenmektir. Zaten ilk başta evlilik öncesi iyice düşünüp taşınıp merhametine, ahlakına güvendiğiniz kişiyi tercih etmeye çalışın. Bundan sonrası o da bir insan.  Üvey anne ya da babanın da öz  anne- baba gibi yeri geldiğinde çocuğu uyarma hakkı vardır. Bu durumlarda alınganlık etmek hatalıdır. Ufak tefek problemlere takılmayın üzeriden durmayın. Öz anne-baba-çocuklar arasında da yaşanacak sıkıntılar olduğu gibi sonraki evliliklerde de böyle problemler çıkacaktır. Esas olan daimi ve kasıtlı olmaması.

Bazıları kişiler ise çocukları ile yeni eşe karşı bir çete oluşturabiliyorlar. Biz beraberiz sen ayrısın, dışarıdasın, bizim önceliklerimiz daha önemli mesajı verebiliyorlar, o zaman da evlilik bitiş noktasına gelebiliyor.

Tabii eşinizin çocuklarınıza alenen kötü davrandığını görüp ses çıkarmamaktan bahsetmiyorum.  “Aman güç bela yeni bir evlilik yaptık o da çocuklar yüzünden bozulmasın.” diye çocuklara eziyet ettiğini gördüğü halde eşinden yana olup çocuklarına sahip çıkmayan kişiler de olabiliyor. Ne çocuklar için eşe ne de eş için çocuklara zulmedilmemeli. Adaletin olmadığı yerde huzur olmaz.

Kısacası çocuklu kişilerin yeni evlilik yaparken iyi düşünüp taşınması lazım. Taraflardan ikisinin de çocuğu kendisi ile yaşayacaksa işler biraz daha zor hale gelebilir. Zira çocuklar arasında rekabet olabilir. Çocuklar kendi anne ya da babasının başka bir çocuğu sevmesini, onula ilgilenmesini ve o çocuğun “anne ya da baba” demesini fazlaca kıskanabilirler. Bunun acısını da hem karşısındaki çocuktan hem de anne ve babadan çıkarabilirler.

Mesela bu yüzden evliliği çatırdayan bir karı-kocayı yakın tanıyan birinden şöyle bir olay duymuştum. Erkeğin üç yaşındaki çocuğu babasının eşine “anne” diyor ve çok seviyor. Fakat kadının onlarla yaşayan on yaşlarındaki çocuğu annesinin bu çocuğu sevmesini ve çocuğun ona anne demesini çok kıskanıyor ve “o sana anne demeyecek” diye tutturuyor. Kadında kendi çocuğunu üzmemek için diğer çocuğa anne demeyi yasaklıyor.Bu arada bu çocuk kendi annesini hiç görmüyor çünkü annesi onu görmek istemiyor.

Bu arada bir parantez açalım çocuğu babada kalan kadınlarda çocuğunu hiç görmeme meselesini çok duyuyorum. Duruma  iyi niyetle bakıp yormak istiyorum. Acaba görüp ayrılmak mı zor geliyor yoksa her ayrılıkta çocuğun daha çok üzüleceğini mi düşünüyorlar bilemiyorum fakat böyle bir gerçek var. Annelerin çocuklarını özlemediklerini zannetmiyorum.

Bu çocuğun annesi de yakın oturduğu halde çocuğunu hiç görmüyor. Kadın “bana artık anne deme” deyince kocası da bu duruma çok bozuluyor o da kadının oğluna soğuk davranmaya başlıyor. Bu yüzden araları bozuluyor.

İki tarafında çocukları onlarla yaşayacaksa evlilik meselesini çok çok iyi düşünmek lazım. “Kocaman bir aile olacağız” cümlesi kulağa hoş geliyor fakat çocuklar kendi kardeşleri ile bir olup evin içinde iki cephe oluşturabilirler. Çocukları  idare etmek zannedildiğinden daha zor olabilir.

Bir de önceki evliliğinden olan çocuklarını dilediği zaman görme hakkı olduğu halde karısının korkusundan hiç görmeyen ya da çok az gören babalar var. Bu babalar bilsinler ki o evlatlara yapmadıkları babalıktan ahirette hesaba çekilecekler. Bir baba bütün evlatlarından sorumludur. Çocuklar için baba güvendir, dayanaktır. O dayanağı yıkmasınlar. Kendileri yeni evliliklerinden olan çocuklarla ya da yeni eşlerinin çocukları ile babalık duygularını giderebilirler fakat baba yolu gözleyen diğer çocukların baba ihtiyacını kolay kolay kimse kapatamaz.

Bu konuda erkeğin ilk evliliğinden olan çocukları ve yeni evliliğinden olan çocukları ve varsa eşinin çocukları arasında adaletli davranması lazım.

Çocuk sevmek ve sevindirmek çok sevaptır. Müslümanın bu bilinçle hareket etmesi lazım. Kişinin eşinin çocuklarını sevmesi koruyup kollaması onlara hizmet etmesi Allah indinde kıymetlidir. Fakat kendi çocuklarını da ihmal etmemelidir.

Kadın olsun erkek olsun kendine güvenemeyen başkasının çocuğunu sevemem ya da sahiplenemem diye düşünenlerin çocuğu olan biri ile evlenmemesi gerek. Zira bu hem eşe hem kendine hem çocuklara eziyet olur. İyi düşünüp öyle karar verilmeli.

Özetle sonraki evliliklerde eş ve çocuk arasında kalmamaya özen göstermeli, birini tercih ederek diğerini incitmemeli, ikisi ile güzel bir idare yolu tutmak için gayret sarf edilmeli.

Sema Maraşlı.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Ynt: Boşanma Sonrası Çocuklar 5
« Yanıtla #4 : Temmuz 05, 2017, 06:09:29 ÖÖ »
Boşanma  Kararı 5

İnsanın hayatında dönüm noktası olacak önemli birkaç karar vardır. Evlenme kararı ve boşanma kararı kişinin hayatında büyük değişikliklere yol açacak iki kritik karardır. İki kararı da alırken iyi düşünmek, hissi hareket etmemek, aklı başında insanlarla istişare etmek ve tabii çokça dua etmek lazım.

Bu bir boşanma yazısı olduğu için evlilik kararı üzerinde durmayacağım.

Çocuklarla ilgili yazmaya başladığım boşanma serisine geriye doğru boşanma kararı ile devam ediyorum. Konu ile ilgili birkaç yazı daha var, yazmaya niyetlendiğim. Ara ara devam edeceğim inşallah.

Boşanma kararı alırken nelere dikkat etmek gerekir konusunu biraz irdeleyelim.

Öncelikle kişinin kendine gerekli soruları sorup cevabını iyi düşünüp karar vermesi, yaşadığına biraz dışarıdan bir göz gibi bakması iyi olur. İlk soru:

1-Evliliğimizin yıkılmasında benim hatam ne oldu?

Kadın, ben eşime saliha bir eş oldum mu? Bir kadın olarak sorumluluklarımı yerine getirdim mi?

Erkek, ben evimde kavvam olabildim mi? Evin reisi olarak sorumluluklarımı yerine getirdim mi? diye sormalı.

Ayrıca iki taraf da;

Eşimi suçlarken kendi hatalarımı görebildim mi?

Eşimden yapamayacağı şeyler mi bekledim?

Ben ona ne verdim, ondan ne bekledim?

Bu evlilikte insaflı davrandım mı?  Kendi ailemi sık sık görüp onun ailesini görmek istememek gibi büyük haksızlıklar yaptım mı?

gibi soruları kendine sorup vicdanlı şekilde cevaplar vermeli. Eşini suçlamadan kendi hatalarını görebilmeli.

2-Bu evliliği kurtarmak mümkün mü?

Kendi hatalarımı düzeltebilir miyim?

Eşimin hatasını düzeltmek için neler yapılabiliriz?

Birini hakem yapmak, bir danışmana ya da psikologa gitmek gibi.

Mahkemeler bir yere kaçmıyor şimdi olmazsa üç ay beş ay sonra da kişi boşanabilir. Fakat boşandıktan sonra “şöyle yapsaydım, böyle bir adım atsaydık evliliğimiz kurtulur muydu?” diye içlerinde bir şey kalmaması için kurtarmak adına yapılabilecekler yapılıp ümit yoksa o zaman boşanma kararı almak daha iyi olur.

Aileler konusunda inatlaşmaktan ya da tedavisi çok basit cinsel problemlerden boşananlar çok oluyor. Bu kişiler ayrılıp başka kişilerle evlenseler de ilk evliliklerinde yaşadıkları problemleri yeniden yaşama ihtimalleri var. En azından ilk evliliklerinde ayrılık öncesi ellerinden geleni yaparlarsa daha iyi olur. Hele bir de çocukları varsa.

Fakat taraflardan biri evliliği kurtarmak için elinden geleni yaptığı halde diğeri inatla benim doğrum bu, bildiğimden şaşmam,  beni böyle kabul edersen kafasında hatalarına devam ediyorsa tek tarafın gayreti ile evlilik kurtulmaz. Fakat ayrılık kararı alanların birbirlerine bir şans daha vermesi iyi olur.

Birkaç kez ayrılıp tekrar birleşip evlilik safhasında bir değişim olmuyorsa ve değişim için yeni adımlar atılmıyorsa yeniden denemenin bir manası yok. Boşanmış kişilerden bazen mesajlar geliyor tekrar barışmayı düşünüyoruz ne dersiniz diye. İki tarafta da hatasını anlama ve değişim için bir adım yoksa yeniden barışmanın bir gereği yoktur.

Boşanma safhasında ehil kişilerden yardım almak da evlilikleri kurtarabilir.

3-Boşanma sebebimizde dıştan ne gibi etkenler var?

Aileler ya da arkadaşların boşanmalarda ciddi etkileri olabiliyor. Kişinin ailesi onun eşini sevmediğinde ve aleyhinde konuştuğunda eğer eşi de onların aleyhinde konuşuyor ve soğuk davranıyorsa kişi bu çatışma içinde eşinden soğuyabiliyor.

Etrafınızda size kendi hatalarınızı göstermeyip, eşinizin hatalarını bulup “Aman senin karın ya da kocan zaten şöyle, zaten böyle, seni hak etmiyor… gibi konuşan arkadaşlarınız ya da akrabalarınız varsa sizi çok yanlış yönlendiriyor olabilir. Onlara kulaklarınızı kapatıp, arkadaşsa biraz uzak durun, akraba ise kendi hatalarınız olduğunu da onlara anlatın.

Kendi yalnız olan ya da eşi ile problem yaşayanlar kasıtlı olmasa da (kasıtlı yapanlar da olabilir) başkalarını da ayrılığa teşvik edici sözler söyleyip yakınlarının boşanmasına da sebep oluyorlar.

Mükemmel bir eş beklentisi sadece mükemmel bir hayaldir. Her çiftin birbirine uymayan huyları vardır.  Büyük şeyler değilse her şeye takılmamak lazım.

Ailesinin ya da arkadaşının gazı ile boşanıp sonra onlar tarafından suçlananlar da oluyor “Bir evliliğini devam ettiremedin” diye. Boşanmaya sebep olanlar o kişinin ihtiyacı olduğunda da ortadan kaybolup onu yalnız bırakabiliyorlar.

Kadın derneklerinin ve medyanın kışkırtmaları da boşanmada gözle görünmeyen gizli etkenler. Kadın ve erkeği birbirine düşman etmekte medya oldukça etkili.

4-Yalnız yaşamaya ya da yeniden ailem ile yaşamaya hazır mıyım?

“Kişi evlendikten sonra ailesinin eşiği ona yüksek gelir.” derler. Kendi evinde belli bir düzene alışmış kişinin yeniden ailesi ile yaşaması kolay değildir. Bekarken ailesi söylediğinde kırılmayacağı bir söz, boşanmış kişiye ağır gelebilir.

Yalnız yaşamanın da ayrı zorlukları var. Kadınların bir kısmı beyaz atlı prens boşandıktan sonda kapıda bekliyor zannedebiliyor ya da erkekler uzun saçlı güzel huylu prenses tatlı bir uykuda onu bekliyor hayaline kapılabiliyorlar.

Boşanma sonrası hayallerinde beklediği kişiler karşısına çıkmayınca boşandığı için pişman olan kişiler çok. İkinci evliliğini yapan bir hanım “Ben ikinci eşime gösterdiğim ilgiyi ve sabrı ilk eşime gösterseydim evliliğim gayet güzel devam edebilirmiş.” demişti. Aynı durum erkeklerde de olabiliyor. İlk eşine sert davranan erkek ikinci evliliği de bitmesin diye ikinci evliliğinde çok başka bir adam olabiliyor. O değişimin yarısını ilk evliliğinde gösterseydi belki çocukları babasız büyümeyecekti.

Boşandıktan sonra hiç evlenemeyenler de çok. Eski eşi kısa zamanda evlenip kendi evlenemediği için sinir olan da. İlk eşinden daha iyisini bulamayan da. Bunları da ayrılık kararı alırken hesap etmek lazım.

5- Boşanma  sonrasına hazır mıyım?

Boşanma sonrası psikolojik, sosyal, maddi ve çocuklar açısından beni ne tür problemler bekliyor? Sorusunu boşanmayı düşünenler kendilerine sormalı ve sonuçlara hazır olup olmadıklarına karar vermeliler.

Bir evlilik çok kötüyse, bir taraf diğer tarafa  zulmediyorsa boşanma sonrası korkusundan o evlilik zoraki devam etmemeli. Fakat biraz gayretle gidecek bir evliliği bitirmeyi düşünenler boşanma sonrası yaşayacakları zorlukları da hesap etmeliler.

Eşler boşanma kararı alırken birbirlerine duydukları kızgınlıkla “Aman onun yüzünü görmeyeyim de yeter” gibi düşünebiliyorlar. Öfkeleri geçtikten sonra çok pişman olabiliyorlar.

Kadın için de erkek için de boşanma sonrası çok kolay süreçler olmayabilir. Bu süreci herkes kendi gerçekliği içinde değerlendirmeli.

“Filanca boşandı sonra yeniden evlendi, şimdi mutlu” gibi ya da

“Boşandı fakat yalnız da çok mutlu gezip tozuyor.” gibi

başkalarının  dış yaşantılarına bakarak hüküm çıkarıp kendi kararını buna göre vermeye çalışanlar çok yanılır. Zira kişilerin hem maddi imkanları farklı hem de huyları farklı. Bir kişi boşandığı için toplum tarafından psikolojik baskılarla kolay baş ederken başka biri bir yerde dul kelimesi duysa siniri tepesinden aşabilir ya da büyük bir kırılganlık gösterebilir.

Boşananlar üzerinde toplum baskısı ayrı ve geniş bir konu. Onu daha sonra yazmayı düşünüyorum.

Sema Maraşlı.

 


* BENZER KONULAR

Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:36:50 ÖS]


İnsan Hakları, Kadın-Erkek Eşitliği ve Adalet Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:31:26 ÖS]


PCLOUD ÜCRETSİZ ÖMÜR BOYU DİLEDİĞİNİZ KADAR DEPOLAMA ALANINA SAHİP OLMAK Gönderen: andrewmemut
[Nisan 26, 2024, 05:30:06 ÖS]


İnsan ve Dua Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 07:59:29 ÖÖ]


İman Etmeyenler Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 07:33:17 ÖÖ]


Sorumluluk Bilinci Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 06:57:24 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (S.A.V.): “10 Haslet Vardır Ki Helak Olma Sebebidir Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 06:43:20 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41