BOŞANMIŞ AİLE ÇOCUĞU OLMAK
Boşanmak için evlenen yoktur.(istisnalar her zaman vardır) Evlenirken bir ömür boyu süreceği ümidi ile çıkılır yola. Fakat bazen olmazsa olmaz. Evliliğin kurtulması için elden gelen yapıldıktan sonra olmuyorsa bitirmek lazım. Bitirilirken de en çok düşünülmesi gereken çocuklar olur elbette. Rabbimiz, ya iyilikle geçinin ya iyilikle ayrılın, buyurur.
Ayrılık iyilikle olmadığında kötü etkileri hem tarafları hem çocukları etkiler.
Boşanma serisinin içinde boşanma sonrası çocuklarla ilgili yazı yazmıştım fakat bir konunun eksik olduğunu fark ettim. Boşanma ile ilgili kullanılan dilin boşanmış kişileri ve çocuklarını nasıl etkilediği ve boşanmış aile çocuklarına toplumun yanlış bakış açısı.
Boşanmak hayatın bir gerçeği ve toplumun bu konuda bilinçlenmesi lazım. Bir kere “Parçalanmış Aile Çocukları” tanımı asla yapılmamalı ki maalesef pek çok uzman bile bu tanımı yapıyor. Parçalanmak kelimesinin anlamı kötüdür zihinlerimizde. Ayrılmış ya da boşanmış aile, demek varken neden parçalanmış kelimesi kullanılıp çocukları incitmeye uğraşıyorlar şaşıyorum.
İlkokul çağındaki çocuklar genellikle anne-babasının boşandığını saklama eğiliminde oluyormuş. Neden acaba?
Etraflarında ki kişilerin onlara acıyan gözlerle baktıklarını fark edip hatta bunu çoğu zaman dile getirdikleri için okulda da aynı muameleye maruz kalmaktan korktukları için olabilir.
Yakın akrabalar tarafından “Ah yavrum vah yavrum, yuvanız yıkıldı, sizin ne suçunuz vardı, perişan oldunuz…gibi acıyan cümlelerin o çocukları boşanmadan daha fazla üzdüğüne emin olabilirsiniz.
Boşanmış aile çocuklarına ya da anne-babası ölmüş çocuklara normal davranmak lazım. Her daim yaşadıklarını hatırlatmak merhamet değil ancak zulüm olabilir. Anne-baba eksikliğinden dolayı özel ilgilenmek istiyorsanız bunu acıyarak değil, nezaketle fark ettirmeden yapmak gerekir.
Boşanmış aile çocukları bir taraftan yakınları tarafından acımaya maruz kalırken bir taraftan da toplum tarafından acımasızlığa maruz kalabiliyorlar. Boşanmış aile çocuklarını potansiyel suçlu olarak gören bir kesim var.
Bir de uzmanlar tarafından da yapılan araştırmalar üzerinden boşanmış aile çocuklarının daha fazla suça bulaştıkları söyleniyor.
Boşanmış aile çocuklarının suça bulaşma oranın yüksek olması anne-babalarının boşanması mı yoksa çocuğun evliyken onlardan gördüğü kötü muamele mi yoksa çocukların arada kaldığı çatışmalı bir boşanma mı, ebeveynin diğerine düşman edilip onu görmemesi mi ya da hacizle görmek zorunda kalması mı? Bu anne-baba evli kalsaydı çocuk suça bulaşmayacak mıydı? Bu çocukların ailelerinin alkol, işsizlik, suç işleme oranları inceleniyor mu? Zorla mı suça itilmiş bunlara bakmak lazım.
Yoksa çıkıp boşanmış aile çocukları suça meyilli oluyor demek hem toplumun algısını iyice bozar hem bu çocukları incitir belki şartlanmışlıkla suça meyilli hale getirebilir. Ki nice ailelerinde çeşitli bağımlılık ya da suç işlemiş kişiler olup onların haline bakıp kendini korumuş gençler var. Aileleri ile de çocukları yargılayamayız. Hele anne-baba boşandığı için hiç yargılayamayız.
Bir anne anlatmıştı. Çocuğunun okulundan rehberlik servisinden çağırmışlar. Bir grup çocuk arasında bir olay olmuş bunların içinden en az olayın içinde olan onun çocuğuymuş. Rehber öğretmen konuşurken “Sizin çocuğunuz boşanmış aile çocuğu olduğu için problemli” demiş. Tabii çok canı sıkılmış annenin. Rehber öğretmene de kızmış. Diğer çocukların çok daha fazla suçu varken onun çocuğunun göze batmasına üzülmüş. Ergenlikte pek çok gencin yaptığı bir davranışı boşanmış aile çocuğu yaptığında göze batıyor ve sebebi anne-baba ayrılığına bağlanıyor aynı hareketi diğer çocuklar yaptığında ergenlik çağında normal hareket sayılıyor. Bu hatayı rehber öğretmen bile yapıyor.
Ayrıca bir genç kızdan duymuştum lisede velilerden biri diğer velileri toplamış “Bu kız boşanmış aile kızı, imza toplayıp sınıftan attıralım, bizim kızları olumsuz etkilemesin.” diye aklın ve vicdanın almayacağı bir terbiyesizliğe imza atmış tabii istediğini yapamamış ama o genç kızı fazlasıyla incitmeyi başarmış.
Başka bir gençte sevdiği bir yazarın kitabında “Parçalanmış aile çocuğu bunun etkisini ömür boyu atamaz, hayatta hep olumsuz etkisini görür.” Babında bir cümleyi okuduğunda çok üzüldüğünü söylemişti. Ve bunu inançlı bir yazar söylüyor.
Hani hayat imtihandı? Bu çocukların imtihanı buysa, niye onlar için bu kadar olumsuz olduğu düşünülüyor? Belki bu imtihan onları güçlendirecek niye çocukları yıkılacağına inandırmaya çalışıyorsunuz?
Karı-kocanın her gün kavga ettiği çatışma içinde bir evde mi yoksa sakin bir evde mi yaşamak tercihi çocuklara sorulsa sakinliği tercih edeceklerdir. Yeter ki çocuk diğer ebeveyni görebilsin, ona düşman olmak taraf tutmak zorunda bırakılmasın. Yeter ki anne-babalar eski eşine kinini, hırsını çocuğun üstünden yürütmesin. Bir parça çocuğunu seven onu diğer ebeveyne karşı doldurmaz, düşman etmez. Çocuğu diğer tarafa düşman eden onunla görüşmesini istemeyen çocuğun üzerinde psikolojik baskı kurarak onun da görmek istememesine sebep olan vebaldedir.
Ya da boşandıktan sonra kendine yeni bir hayat kurup çocuklarını arayıp sormayan ebeveynler, çocukları arasında adaletsizlik yapanlar bunun hesabını muhakkak vereceklerdir.
Toplum olarak boşanma konusunda bilinçlenmemiz lazım. Bir de boşanan ebeveynler öncelikle bunu kendileri atlatıp, kabullenip sonra da çocuklarına boşanmanın utanılacak bir şey olmadığını, bir imtihan dünyasında olduğumuzu herkesin bir çeşit imtihanı olduğunu, doğru algılarsa bu imtihanın onu olgunlaştıracağını, güçlendireceğini, bazı insanların tepkilerinin kendi içlerindekini yansıttığını ve üzerine alınmaması gerektiği anlatıp bilinçlendirmesi gerekir.
Boşanma ile ilgili kullanılan olumsuz kelimeleri değiştirmek lazım. Boşanmayı teşvik etmeden fakat boşanmış insanları ve çocuklarını da incitmeyecek kelimeler kullanmak lazım.
Sema Maraşlı..