Gönderen Konu: Müslüman Saatine Ne Oldu  (Okunma sayısı 320 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5803
Müslüman Saatine Ne Oldu
« : Şubat 04, 2024, 09:25:27 ÖÖ »


Müslüman Saatine Ne Oldu

Saat zamanın damarı ise şayet, vakit de o saatin şah damarıdır. Hem biyolojik hem psikolojik “kan” dolaşımlarının sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için vakit damarından içinde yaşadığımız zamanın kılcallarına doğru bir akışın olması şart. Berrak, saf ve bir gönül aynasından yansıyan dosdoğru bir akış... Vakit kavramı aklımıza o ezelî ve ebedî hikmetin nirengi noktalarını yokladığımız, hâlâ insan kalıp kalmadığımızı kontrol ettiğimiz beş vakti getirir. Beş vakit kılmakla yükümlü olduğumuz namazın bizi insan kılan hususiyeti hepimizin malumu. Çünkü İsmet Özel’in deyişiyle, “Namaz insanı kılar.” Bu bağlamda örnek bir soru çekimi şu şekilde olmalıdır: Yatsı seni insan kıldı mı?

Peki, biz o vaktin neresindeyiz? Müslüman saatine ne oldu, sorusundan önce ilk elde cevaplamamız gereken soru bana kalırsa zamanın neresindeyiz, sorusudur. Müslüman zamanı olmayanların bir Müslüman saati olabilir mi? Belki de bu sebepten olsa gerek modern Türk şiirinin orkestra şefi (bu tanımlama şahsıma aittir, tartışılabilir) Ahmet Haşim

, o meşhur “Müslüman Saati” yazısını şu cümleyle bitirir: “Çölde yolunu şaşıranlar gibi biz şimdi zaman içinde kaybolmuş kimseleriz.”
Haşim üstadımız, saat kavramı çerçevesinde Müslüman bir halkın hızla değişip dönüşen belli başlı niteliklerini oldukça sahih bir duruşla anlatır. Pozitivist ve seküler bir zaman bilincinin dayatıldığı bir dizgenin içinde hiç yüksünmeden dobra dobra bir “Müslüman saati”nden bahsedebilmek oldukça kıymetli bir meydan okumadır. Saatin gâvuru Müslüman’ı olur mu hiç canım, diye aklında bir soru beliren “ortalama dünya vatandaşı” diyebileceğimiz insanlar çıkabilir. Her şey mümkündür. Fazlasıyla mümkün olan bir hakikat de vardır ki evet, Müslüman saati diye bir olgu vardır ve bu olgu hem o saati yaşayan Müslüman nezdinde hem o Müslüman’ın yaşadığı saatin bizzat kendisinde dupduru bir gerçekliğin işareti olarak yaşar.

Kadim kitaplar zamanın da yaratıldığını söyler. Yani zaman da tıpkı insan ve diğer canlı cansız varlıklar gibi Cenab-ı Hakk’ın “kün” emriyle yaratılmış birer varlıktır. Nasıl her canlı ölümü tadacaksa yaratılmış bir canlı olan zaman da ölümü tadacaktır. Zamanın ölümü ise kıyamettir.

Müslüman saati, o saatin ve yaşadığı bütün saatlerin hakkını gözeterek yaşamayı amaç ve ilke edinen Müslüman’ın saatidir. Saat o Müslüman ile dirilir. Böyle bir Müslüman’a yolu düşmeyen saatler gaflet, isyan ve inkâr bataklığında yaşayanların ellerinde ziyan olur gider. Boşa akan çeşmeler gibi… Yani bizim çok yaygın ve yanlış bir şekilde söylediğimiz “zaman öldürmek” deyimi aslında fiyakalı bir aldanıştan başka bir şey değildir. İnsan zamanı öldüremez ama tarih kendisini ölümsüz zanneden kibir şampiyonlarını gözünü kırpmadan öldüren zaman pehlivanının ibretlik hikâyeleriyle doludur. Görüp anlayabilene…

Zamanın içinde kaybolmak bir “Allah fikri”nden yoksun olmakla ilgilidir. İman evet her zaman bir imkândır ama bunu bir eyleme dönüştürecek ruh, şuur sahibi olmaktan geçer. Hâl böyleyken zamanın içinde kaybolmamak için öncelikle bir zaman bilincine sahip olmak gerek. Bu bilinci besleyen, doyuran ana kaynak bizzat İslam’ın vakit bilincidir. Bu da ilk ana ilke olarak beş vakit namazla kayıt altına alınmıştır. Ama mesele burada bitmez. Asıl mesele hâlihazırda bu bilincin farkına varmakla, bir sorumluluğu idrak etmekle başlar. Çünkü beş vakit, o vakitlerin içinde bir mahşeri andıran dünya gailesinin taştığı çarşılara birer giriş kapısıdır. Aşkın demir kapıları gibi. O kapıdan geçtik, sonra hiç o kapıdan geçmemiş gibi yaşarsak o vaktin emzirdiği ezelî ve ebedî hikmetten hiç nasibimizi almamışız demektir. Bu da doğrusu acınası bir hâldir. Müslüman saatini salt bir vakit bilincinin ötesine taşımak suretiyle bir söz ve eylem birlikteliğine dönüştürmek her Müslüman’ın asli iman vazifesidir.

Kıyamet, kadim kitaplarda “büyük saat” olarak isimlendirilir. İnsanın ölümü ise “küçük saat”tir. Saat bilincini bu temel ilke üzerinden değerlendirdiğimizde önümüzde akıp duran bir gerçekliğin kılcallarında gezinmeye başlarız. Bütün saatler o büyük saate doğru akan bir ırmağın kolları mesabesindedir. Akıp durma imajı bize doğal olarak bir ırmağı hatırlatır. Her an kendini yenileyen, anbean kendini tazeleyen bir su imgesi. Zaman akıp gidiyor, derken bile farkında olmadan bir hakikati dillendiririz. Tekrarı olmayan bir tecelli pınarıdır hayat. Her şey bir rahmet vesilesidir ve rahmet asla tekrar etmez ama tecelli eder.

Dün doğan güneşle bugün doğan güneş aynı güneş değildir. Eylemin tekrar edegelen sürekliliği bizi tekrar hissinin kısır döngüsü içinde bırakır. Oysa burada bir tekrar yoktur. Saat de vakit de zaman da böyledir. Bunların da tekrarı yoktur ama kıvam dereceleri vardır. Beş vakit, vakitlerin kıvam derecesini gösterir. Kıvama geldiğinde insan anlar ki “kıyam” vakti de gelmiştir. İslam’da takvim başlangıcı hicrettir. Yine bir eylemi, bir sürekliliği ve tazeliği, sonsuz bir dinamizmi içinde barındıran bir yürüyüş olgusu zamanın mihenk noktası kabul edilmiştir. Takvim de zamanın kıvam derecesini gösteren bir işaret taşımaktadır.

Saat bilincini zamanın hakikati bağlamında yeni baştan inşa etmekle yükümlüyüz. Zamanın hakikatini kavramadan hakikatin zamanını idrak edemez insan. Müslüman saati dediğimiz gerçeklik, bu hakikatle kurduğu bağın derecesine göre bir anlama kavuşur. Zaman önümüzde akıp giden bir ayet, bir işaret gibidir. O işareti Hakk’ın rızası doğrultusunda okuyabildiğimiz, yaşayabildiğimiz sürece dünyaya ve ahirete müteallik umutlarımız bizi uyanık tutacaktır. Saat kendisini ihya edenleri her daim diri tutmakla mukayyettir. O diriler ölmüş olsalar bile diridirler zira küçük saat ile büyük saat arasındaki “orta saat” dilimi içinde mahşer vaktini beklemektedirler.

Bir de küçük saati henüz gelmemiş olan kullar vardır. Onlar ne saatin ne vaktin ne de zamanın gözlerindeki ilahi tecelliye hikmet nazarıyla bakamadıkları için daha hayattayken bir ölüden farkları yoktur. Hayatın ölüleri ile ölümün dirileri arasındaki bu farkı ancak saat/zaman bilinciyle idrak edebiliriz. Müslüman saati, öncelikle işbu zaman bilincini yeniden inşa etmekle çalışabilecek bir saattir. Çünkü zamanın içinde kaybolup önce kendini sonra yaratıcısını unutan bir insanın saati yoktur. Tıpkı kâinattaki yaratılmış her zerrede olduğu gibi bu saatin pili de “Allah fikri ve inancı”yla çalışır. Yıkılan saatleri, yıkılan vakitleri ayağa kaldırmak için önce insanın ayağa kalkması gerek. Çünkü insan ayağa kalkmadan bir kıvama gelemez. Ahsen-i takvim, kıvama gelmeden kıyama duramayız. Müslüman saati de her daim o en güzel kıvamı arayıp durmanın saati değil midir zaten?

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Hz Peygamber Ve Samimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 03:50:17 ÖS]


Hz Peygamber Ve İnsan Onuru Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 03:45:36 ÖS]


İslamda Paylaşım Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 03:40:40 ÖS]


Kimsesizlerin Kimsesi Olmak Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 03:35:29 ÖS]


Allah Ve Peygamber Sevgisi Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 03:26:03 ÖS]


2024 - İsmail Metin - Yunus Emre İlahileri - Ney Solo Albüm 192 Kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 03:17:11 ÖS]


Grup Zahid - Single Eserleri 320kbps + Flac Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 01:44:36 ÖS]


Hayra Da Şerre De Aracılık Eden Onu İşleyen Gibidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:04:17 ÖÖ]


En Tehlikeli Mikrop Çeşidi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:51:19 ÖÖ]


İnsan ve İman 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:44:17 ÖÖ]


Haklısın Demeyi Bilebilmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:33:45 ÖÖ]


Yaratılış Gayesini Bize Peygamberler Öğretti Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:27:03 ÖÖ]


Asfa Temiz Kalpler Korosu - Tertemiz 2 2016 - 320 Kbps + Wav Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:10:26 ÖÖ]


Dinin Faydası Önce Dünyadadır Gönderen: KOYLU
[Mayıs 01, 2024, 08:02:58 ÖÖ]


Hayatı Kul Olarak Yaşamak Gönderen: KOYLU
[Mayıs 01, 2024, 07:53:03 ÖÖ]


Ahir Zaman Bilinci Gönderen: KOYLU
[Mayıs 01, 2024, 07:43:18 ÖÖ]


Ölüm Gününüz Doğum Gününüz Olsun Gönderen: KOYLU
[Mayıs 01, 2024, 07:37:24 ÖÖ]


Cemiyette Hayır Koymayan Günahlar Gönderen: KOYLU
[Mayıs 01, 2024, 07:26:30 ÖÖ]


İman Ettik Demekle Kurtulacakmısınız Gönderen: fanidunya NET
[Mayıs 01, 2024, 06:53:43 ÖÖ]


Mutlu Evlilikler Nasıl Gerçekleşir Gönderen: fanidunya NET
[Mayıs 01, 2024, 06:45:50 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41