Kâmil İnsan
Kâinatın en mükemmel varlığı insan, en güzel biçimde yaratılarak, bedeni ve ruhu ile nice sırlar, mûcize ve kabiliyetle donatılmış, dünya hizmetine verilmiştir. İnsan, yeryüzünde nizam-ı âlem için Allah’ın halîfesidir. Elbette ki, görevleri de çok ağır ve kutsaldır.
İnsan, sadece bedenden ibaret değildir. Ruhu vardır. Zaten ruhsuz beden ölüdür. İnsanın fizikî kabiliyetlerinden çok, ruhî melekeleri ve aklı önemlidir. İnsanı insan yapan ve ona üstünlük kazandıran ruhudur. Ruh da Allah tarafındandır.
İnsanın metafizik yönü, yâni mânevî cephesi; kalp, ruh, sır, hafi, ahfâ denilen latif cihazlar ile akıl, zekâ, hafıza, şuur ve muhakeme gibi üstün melekelerle doludur. İnsan bu meziyetleri ile Allah'a bağlanarak onun nurunun ve füyûzatının tecelliyatına mazhar olursa kemalâta erer.
Kâmil insan: Beden ve ruh sağlığı yerinde, gerçek ve sağlam ilim, iman ve ahlâka sahip olgun kişidir. Kâmil insan olmanın ölçüsü kıstası, irfan sahibi olmaktır. Bu ise varlığın hikmeti marifet-üllah yolunda kemâlât basamaklarını geçmeye bağlıdır. Sonuçta nefsini ezip, kul olduğunu anlamadan kâmil insan olunamaz.
Cenab-ı Hak Hucürat süresi 13.ayette mealen şöyle buyurmaktadır: “Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ve kadından biz yarattık. Tanışabilmeniz için boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en üstününüz, en takva olanınızdır. Şüphesiz Allah her şeyi bilen ve haberdar olandır.” Dolayısıyla hiç kimsenin ırkından, soyundan sopundan, dininden ve cemaatinden dolayı, övünerek başkalarına üstünlük taslama hakkı yoktur.
Hz.Peygamberimiz (s.a.v.) Vedâ Hutbesinde: “Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyin, iyi anlayın. Rabbiniz birdir. Hepiniz Âdem’densiniz. Âdem de topraktan yaratılmıştır. Hiç kimsenin başka biri üzerine soy-sop üstünlüğü yoktur. Allah katında üstünlük takva iledir. Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Böylece bütün Müslümanlar kardeştir.” Buyurmuştur.
Tabii ki, kişinin sülalesi, etnik kökeni, dini, mezhebi, cemaati ve vatanı ile iftihar etmesi normaldir. Mensubiyetinden mutlu olabilir, Ancak diğerlerini küçümsemek suretiyle üstünlük taslayıp böbürlenmek doğru değildir. İnsanı Allah’ın yarattığı için sevmeli, kendinden üstün görebilmeli, farklılıklar ve ihtilaflar ötekileştirmeye yol açmamalıdır.
Ruh ve beden sağlığı yerinde, psikolojisi düzgün, imanı güçlü, marifet sahibi olgun kişiler; etrafına pozitif enerji yayar, ışık saçarlar. Onlar mutlu ve huzurludur. Onlar Allah’ın nuru ile bakar,
mıknatıs gibi çekim alanı oluştururken, eşyanın hakikatini doğru kavrar, hadiseleri iyi analiz edebilirler.
Beden rahatsızlığı ruhu da etkiler. Ruhî sıkıntılar ve psikolojik sorunlar da bünyeyi hasta eder. Ruh ve beden doğrudan doğruya iki kutup gibi birbiriyle irtibatlıdır. Birinin ya da ikisinin rahatsızlığı tedavi edilmezse hastalık ölüme kadar götürür. Her ikisinin de gıdası ve şifası ayrıdır. Bir tek ortak besin sevgidir. KÂMİL İNSANLAR; bütün canlıları sevgi ve merhametle kucaklar, asla gururlanmazlar.
Şevket Tandoğan