Gönderen Konu: Askeri Güce Önem Vermek Gerekir  (Okunma sayısı 68 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5771
Askeri Güce Önem Vermek Gerekir
« : Mart 04, 2024, 08:02:47 ÖÖ »


Askeri Güce Önem Vermek Gerekir

Müslüman ülkelerin başına musallat olan yöneticilerin, Haçlı-Siyonist ittifakı kadar askeri güce ve silahlanmaya ehemmiyet vermediği görülmektedir. Müslüman ülkelerin bir kısmı ekonomik sıkıntı çekmekte, bir kısmı ekonomik gücü yerinde olduğu halde yeteri kadar askeri güce erişmekte geç kalmıştır.

İslâm dininde Allah-u Teâlâ yolunda cihad etmek farzdır. Düşmana karşı silahlanmak da gerek Kur’an-ı Kerim’de gerekse Peygamber Efendimizin (S.A.V.) tavsiye ve uygulamalarında apaçık görülmektedir.

Kur’an-ı Kerim’de bu konuda şöyle buyurulmaktadır:

“Siz de düşmanlara karşı gücünüzün yettiği kadar her türlü kuvvet ve cihad için, bağlanıp beslenen atlar hazırlayın ki, bununla Allah düşmanını, kendi düşmanınızı ve bunlardan başka sizin bilmeyip de Allah'ın bildiği diğer düşmanları korkutasınız. Allah yolunda ne harcarsanız, onun sevabı eksiksiz size ödenir ve aslâ haksızlığa uğratılmazsınız.” (Enfâl, 60).

Peygamber Efendimizin (S.A.V.) minberde Enfâl Sûresi, 60’ıncı ayetini okuduktan sonra, ayetteki “düşmanlara karşı güç yettiği kadar kuvvet” hazırlamaktan kastın ne olduğu hakkında “Bilesiniz ki kuvvet atıştır, kuvvet atıştır, kuvvet atıştır” buyurmuştur.

Peygamber Efendimiz (S.A.V.), Kur’an-ı Kerim’de emredilen cihadı öncelemiş, düşmanlara karşı silahlanmış, kurduğu Büyük İslâm Devleti’yle Allah-u Teâlâ yolunda savaşmış; Yahudileri ve müşrikleri tepeleyerek hükmüne boyun eğdirmiş; zulmü ortadan kaldırarak adaleti tesis etmiştir.

Peygamber Efendimizin (S.A.V.) vefatından sonra dört halife döneminde adalet en güzel şekliyle tecelli etmiştir. Emeviler, Abbasiler, Endülüs Emevileri’nin ardından İslâm’ın sancaktarlığı Türklere geçmiş, “Karahanlılar, Gazneliler, Hazremşahlar, Memlükler, Eyyubiler, Tulunoğulları, İhşitler, Büyük Selçuklu Devleti ve Büyük Osmanlı Devleti”yle zulme baş kaldırılmış, adalet tesis edilmiştir.

Müslümanların gerilemesiyle dünyanın çok şey kaybettiğini, yeryüzünde adaleti hâkim kılma hedefiyle yola çıkan Müslümanların, daha İslam’ın ilk yıllarından itibaren dünyaya Hakk’ı ve adaleti tesis etmek için çaba gösterdikleri ve bunda da başarılı oldukları gerçeği kadar, son üç asırdır fetret dönemi yaşayan Müslümanların, hem İslam dininin hem de bilim ve teknolojinin gerisinde kaldığını da dikkate alırsak; Müslümanların boşalttığı alanı Yahudi ve Hıristiyanların müştereken doldurarak dünyayı kan ve gözyaşına boğduğu, bu kan ve gözyaşının da İslam ülkelerinin sınırlarına hapsedildiği gerçeğine de ulaşmış oluruz.

Günümüzde Gazze başta olmak üzere dünyanın değişik yerlerinde Müslümanlar Haçlı-Siyonist ittifakının zulmüne maruz kalmaktadır. Zulme karşı durması gereken Müslüman ülkelerin silahlanmaya gerekli önemi vermemesi, mevcut durumu daha da içinden çıkılmaz hale getirmektedir.

Müslümanlar konvansiyonel silahlarda dahi yeterli düzeye gelememişken, Haçlı-Siyonist bloku nükleer ve kimyasal silahları üretmiştir. Bu, Haçlı-Siyonist ittifakının elini güçlendirmekte ve caydırıcı olmaktadır.

Haçlı-Siyonist ittifakının, özellikle ABD ve İsrail gibi gözü dönmüşlerin zulmüne karşı güçlü ve onurlu olmak gerekir. Kur’an-ı Kerim’de, “Onlar sizde sertlik ve üstün gayret görsünler. Bilin ki, Allah (kötülükten ve adaletsizlikten) sakınıp korunlarla birliktedir” (Tevbe, 123) buyurulmaktadır.

Kâfirlerin ancak güçten anlayacağı şu ayette açıkça beyan edilmektedir: “Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara güç göster. Onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir varış yeridir.” (Tevbe, 73/Tahrim, 9).

Kâfirler güçten anlar. Siyonist İsrail güçten anlar; koruyucusu ABD güçten anlar ancak bunu kullanmak için de yeterli askeri güce sahip olmak gerekir.

Müslüman ülkelerin başına musallat olmuş, ABD ile müttefik, İsrail’le siyasi ve ekonomik ilişkilerini devam ettiren liderlerin, israfa ve debdebeye harcadığı enerjiyi, ilerlemeye, gelişmeye ve silahlanmaya harcamaması, Haçlı-Siyonist ittifakının zulmünü kolaylaştırmakta, Müslüman halkların elini kolunu bağlamaktadır.

Müslüman ülkeler, Kur’an-ı Kerim’de ve Peygamber Efendimizin (S.A.V.) tavsiye ve uygulamalarında görülen silahlanmayı ihmal etmez, yeterli yatırımı yaparsa kâfirlere karşı izzetini koruyabilir; zulüm altındaki kardeşlerine yardım edebilir. Bu mümkündür…

Siyami Akyel.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41