Gönderen Konu: Günah İşleme Özgürlüğü mü  (Okunma sayısı 104 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5771
Günah İşleme Özgürlüğü mü
« : Haziran 23, 2023, 07:42:26 ÖÖ »


Günah İşleme Özgürlüğü mü

Allah-u Teâlâ’nın kendisine mutlak ibadet ve itaate kodladığı melekler varken, insanı yaratmasındaki murat, iyiliğe ve kötülüğe meyletme olasılığı olan insanı “özgür iradesiyle” bıraktığı zaman tercihini haktan yana mı yoksa bâtıldan yana mı kullanacağını denemektir, sınamaktır. İşte insanın özgür iradesiyle bırakılarak karar verdiği şey imtihandır.

1-İmtihan, insanoğlunun haktan mı yoksa batıldan mı yana tavır alacağının sınanmasıdır. Bu imtihan, Kur’an’daki ayetlerde şöyle anlatılmaktadır: “O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır” (Mülk, 2). Başka bir ayet-i kerimede ise şöyle buyurulmaktadır: “Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz/sınıyoruz. Ancak bana döndürüleceksiniz” (Enbiya, 35).

2-İmtihan alanı zıtlıklarla kaimdir. “Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz/sınıyoruz. Ancak bana döndürüleceksiniz” (Enbiya, 35) ayeti bu gerçeği anlatmaktadır.

3-Allah-u Teâlâ, imtihan alanının kurgulanması ve imtihanın tahakkuk etmesi için hem iradeye özgürlük verir, hem de fiillerin gerçekleşmesi hengâmında hayır veya şer fiilleri yaratır. Mesela, bir adam “yalan söyleyeceği” zaman dili tutulmaz. “Hırsızlık yaparken” de eli ve iradesi tutulmaz.

4-Allah-u Teâlâ, insanları hem fiillerine mecbur hem de mes’ul tutmuş olsaydı imtihan olmazdı. Mesela, yalan söyleyecek birisinin dilini söyleyemez hale getirseydi, harama gidecek olanın ayağını engelleseydi insanın iradesini kullanması mümkün olmazdı.

5-“Eğer Allah, insanları, yaptıkları günah yüzünden hemen yakalayıp hesaba çekseydi, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat Allah, onları muayyen bir vakte kadar geciktirir. Nihayet ecelleri gelince muhakkak Allah kullarını amellerine göre cezalandırır” (Fâtır, 45) ayeti kötülüklerin imtihana mebni hemen engellenmediğini anlatmaktadır.

6-Allah-u Teâlâ, hayrı da şerri de yaratır. Bu yaratılış imtihan gereğidir ancak şerri istemez ve düzeltilmesi için kullarına misyon yükler. Allah-u Teâlâ’nın yapmamızı istediği faydalı işler hayırdır ve bunlara “maruf” denilir. İstemediği kötü işler ise şerdir ve bunlara da “münker” denir. Bundan dolayı “emri bi’l-ma’rûf nehyil ani’l-münker/İyiliği emredip kötülükten sakındırmak” üzerimize farzdır.

7-Allah-u Teâlâ, kötülükleri düzeltme ve iyilikleri ortaya çıkartma vazifesini imtihan gereği üzerimize farz kılmıştır. Kur’an-ı Kerim’de iyiliği emredip kötülükten men etme vazifesini yerine getirmemiz gerektiği hakkında şöyle buyurulmaktadır: “Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler. Allah’a ve Resulüne itaat ederler. İşte bunlara Allah merhamet edecektir. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir” (Tevbe, 71).

8-Allah-u Teâlâ, iyiliği emredip kötülükten alıkoyarak adaleti tesis için Müslümanlara görev vererek şöyle buyurmaktadır: “(Ey Muhammed ümmeti)! Siz beşeriyet (insanlık) için meydana çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, fenalıktan alıkoyarsınız ve Allah’a imanınızda devam edersiniz…” (Al-i İmran, 110).

Başka bir ayet-i kerimede ise Allah-u Teâlâ, kötülükleri Müslümanların eliyle düzeltmek istediğini emrederek, “Onlarla savaşın ki, Allah sizin elinizle onları cezalandırsın, onları rüsvay etsin; onlara karşı size yardım ve zafer nasip etsin ve (baskı ve zulüm altındaki) mü’min toplulukların gönüllerini ferahlatsın” (Tevbe, 14) buyurmaktadır.

9-Resulûllah (aleyhisselâtu veselâm), “Bir kötülük gördüğünüz zaman elinizle, gücünüz yetmezse dilinizle, ona da gücünüz yetmezse kalbinizle buğzedin (tavır koyun) ki bu durum da imanın asgari gereğidir” (Müslim, İman 78) buyurarak, iyiliği emredip kötülüklerden sakındırmakta Müslümanca tavrı ortaya koymaktadır. Aslında bu hadis-i şerifte iyiliği emredip kötülükten sakındırmak için topyekûn bir seferberlikten bahsedilmektedir. Elle düzeltmek devletin görevi, dille düzeltmek âlimlerin, yazarların, gazetecilerin, kanaat önderleri ve benzerinin görevi, kalple buğzetmek ise elinde bunları düzeltecek gücü olmayan, imkânı olmayan tüm toplumsal katmanların görevidir. Yani hiç kimsenin “benim elimden bir şey gelmez” diye kenarda oturmasına izin verilmemiştir.

10-İslam “Dinde zorlama yoktur” (Bakara, 256) ayetiyle dine girmede herkesi özgür bırakmıştır. Ancak dine girdikten sonra belli müeyyideler koyulmuştur.

11-Farsça bir kelime olan “günah”, “suç” anlamına gelir.

Dini ıstılahta “Allah-u Teâlâ’nın emir ve yasaklarına aykırı fiil ve davranışları” ifade eder. Beşeri sistemde “suç” nasıl yasaksa İslâmî sistemde de “günah” yasaktır.

Beşeri sistemde insanların “suç” işleme özgürlüğü olmadığı gibi İslâmî sistemde de “günah işleme” hak ve özgürlüğü/hürriyeti yoktur. İşlenirse belirli müeyyideler uygulanır.

12-İslâm’a göre, Müslümanların hâkimiyetinde/egemenliğinde yaşayan gayr-i müslimler, isterse Müslüman olur, istemezse olmaz. İslam’a davet edilir, kabul etmezse İslâm’ın hâkimiyeti kabul ederek yaşar. Temel insan hakları tanınır, kendi dinini yaşaması için ortam hazırlanır ancak toplumun ahlakına, kamu düzenine aykırı davranamaz.

İslâm’ın öngördüğü sistemde Müslümanlar da toplumun ahlakına, kamu düzenine aykırı davranamaz, açıkça günah işleyemez, günah işleme özgürlüğü yoktur. Aksi harekette bulunursa müeyyide uygulanır.

13-Allah-u Teâlâ, günah ve kötülükleri engellemek için tarih boyunca Peygamberler göndermiştir.

Peygamberler, her türlü kötülük ve günahla mücadele etmiştir. Peygamber Efendimizin (S.A.V.) hayatına baktığımız zaman günah ve kötülüklerle mücadelede “tebliğ, cihad ve devlet sistemi”ni birlikte kullandığı görülecektir.

14-İslâm’da kişilerin günah işleme özgürlüğü olmadığı gibi, günah ve kötülükleri engelleme yani iyiliği emredip kötülükten alıkoyma vazifeleri vardır. Kur’an-ı Kerim’de kötülüğe, zulme ve faillerine karşı durmamız gerektiği şöyle emredilmektedir: “İçinizde, insanları hayra çağıracak, iyiliği emredecek, kötülükten alıkoyacak bir topluluk bulunsun. İşte onlar, kurtuluşa erenlerdir” (Al-i İmran, 104).

15-“İnsanların günah işleme özgürlüğü vardır” söylemi “deizmin en büyük yanılgısı”dır. Her türlü suçun/günahın ve ahlaksızlığın serbestçe yaşanacağı bir dünya tasavvuru ancak deizm gibi batıl ideolojilerin iddiası olabilir.

Allah-u Teâlâ, her türlü ahlaksızlığın yapıldığı bir dünyayı neden yaratsın ki? Kur’an-ı Kerim’de “İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zannediyor” (Kıyâme, 36) buyrularak başıboş bırakılmadığımız anlatılır.

Haçlı-Siyonist ittifakı Allah-u Teâlâ’nın yarattığı arzda hâkimiyet kurup, her türlü zulmü, kötülüğü, sapkınlığı ve ahlaksızlığı yayarken; Müslümanların “insanın günah işleme özgürlüğü var” sapkınlığıyla içine kapanıp; hayata müdahale etmeyen, dünya hâkimiyeti kurmak için uğraşmayıp, Allah’ın yarattığı arzı şeytanın çocuklarına terk etmesi düşünülemez.

Siyami Akyel.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41