Gönderen Konu: İslâm’da İnsan Hakları  (Okunma sayısı 87 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5823
İslâm’da İnsan Hakları
« : Kasım 25, 2022, 08:24:31 ÖÖ »
İslâm’da İnsan Hakları
 
Mükemmel din İslâm, yeryüzündeki batıl din ve ideolojilerin aksine insan haklarına önem vermiş; yaratılıştan, hayatın tüm evrelerine ve ölüme kadar bütün evrelerde insanın temel haklarını teminat altına almıştır. Bu yönüyle İslâm dini mükemmeldir, benzersizdir.

Daha yaratılışta insanın şerefine vurgu yapan bir din, hayatın tüm evrelerinde de şahsiyetine halel getirecek her türlü tutuma karşı tedbir almıştır. Allah-u Teâlâ, Kur’an-ı Kerim’de, “Andolsun ki, biz insanoğullarını şerefli kıldık, onların karada ve denizde gezmesini sağladık, temiz şeylerle onları rızıklandırdık, yarattıklarımızın pek çoğundan üstün kıldık” (İsra, 70) ve “Rabbin meleklere: ‘Muhakkak ben yeryüzünde (benim emirlerimi tebliğ ve infaza memur) bir halife yaratacağım’ demişti” (Bakara, 30) ayetlerinde insanın yaratılış hengâmındaki şeref ve haysiyetle dünyaya geldiğini beyan buyurmuştur. Bizleri en güzel şekilde yaratan Allah-u Teâlâ’ya şükürler olsun.

İslâm’ın insanın şeref ve haysiyetine; haklarına verdiği önem hayatın herhangi bir evresiyle sınırlı değildir. Hayatın her alanını kapsayan, insan onurunu önceleyen, evrensel haklar İslâm’la birlikte tam ve kâmil manada vücut bulmuştur.

Âlemlere rahmet olarak gönderilen Resulullah Aleyhisselam’ın “Veda Hutbesi” tam bir insan hakları manifestosudur ve tam ve kâmil manada ilk “İnsan Hakları Beyannamesi”dir. Elbette bu beyannamenin temeli Allah-u Teâlâ’nın kitabıdır. Veda Hutbesi, Kur’an-ı Kerim’in farklı yerlerinde, değişik vesilelerle ortaya konulan hükümlerin Peygamber Efendimiz (S.A.V.) tarafından sistematik hale getirip irat edilmesidir.

İnsanı şerefli yaratan Allah (C.C.), insanın şerefini korumak için de “hayat, din, akıl, mal ve neslin” korunmasını temel insan hakkı olarak görmüş ve teminat altına almıştır.

1-Hayat Hakkı: İslam dini, insanı yaratılanların içinde üstün gördükten sonra onun hayatını korumayı da ilke edinmiştir. Kur’an-ı Kerim’deki, “Kim bir kimseyi kısas gerekmeksizin veya yeryüzünde bozgunculuğa karşılık olmadan öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur” (Maide 32) ayeti, insanın hayat hakkını teminat altına almak ve insan hayatına önem vermektir. Ayetin devamında, “Kim de insanı ölümden kurtarırsa bütün insanları yaşatmış gibi olur” denmektedir.

İslam, insanı öldürmeyi değil de yaşatmayı öncelemiş, hayat hakkını kutsal görmüş, canını, malını, ırzını ve şerefini teminat altına almış; buna tasallutta bulunulmasını hoş karşılamamış; tasalluta yeltenenler içinse “kısas”ı emretmiştir. “Kısas” sözlükte “aynıyla mukabelede bulunmak” demektir. Kısas, zayıfı güçlüye karşı korur. Güçlü, karşılık göreceği için zulmetmekten çekinir. Bundan dolayı Kur’an-ı Kerim’de, “Ey akıl sahipleri, kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki suç işlemekten sakınırsınız” (Bakara, 179) denilmiştir.

2-Din Hakkı: İslam, “Dinde zorlama yoktur” (Bakara, 256) ayetiyle dine girmede herkesi özgür bırakmıştır.

Ancak dine girdikten sonra belli müeyyideler koymuştur. Kâfirun Suresi’ndeki, “Sizin dininiz size benim dinim bana” ayeti, “Fitne ortadan kalkıp din yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse bilin ki düşmanlık ancak zalimlere karşıdır” (Bakara 193) ayetiyle nesh edilmiştir. İslam’ın hedefi tüm insanları Müslüman yapmak ve böylece insanlığın kurtuluşunu sağlamaktır. İslam, herkese “dinini yaşama hakkı” tanır. İslam devletinde, İslam’ın hâkimiyeti altında bulunan gayr-i müslimlere kendi dinlerini yaşama hakkı verilir.

3-Akıl: İnsanı diğer varlıklardan ayıran akıl nimetinin muhafazası da İslam’ın insana verdiği haklardandır.

Kur’an-ı Kerim’de, “Ey akıl sahipleri” hitabıyla muhatap kılınan insanın aklını korumak için sarhoşluk veren içki ve benzeri içeceklerin içilmesi yasaklanmıştır. İslam hukukunda içki ve uyuşturucu türü maddelerin kullanımını ağır cezalarla cezalandırılması aklı korumaya yöneliktir.

4-Mal: İslam’da mülk edinme teminat altına alınırken, mülkü korumak için de cezalar getirilmiştir. Bir taraftan zekât müessesesiyle fakire kaynak akışını sağlayan İslam, zengin ve fakirin malını korumak için de müeyyideler getirmiştir. Bu cezalardan olmak üzere hırsızlık yapana “el kesme” cezası getirilmesi mülkün korunmasına yöneliktir.

5-Nesil: İslam, bir taraftan evlilik müessesini tesis ederek, neslin temiz şekilde çoğalmasını sağlamış, diğer yandan evliliğe zarar verecek engelleri de ortadan kaldırmayı hedeflemiştir. Gerek cahiliye döneminde kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesini gerekse kürtaj gibi yöntemlerle kişinin doğma hakkının engellenmesini yasaklamıştır. Neslin sağlıklı şekilde devam edebilmesi için mahremiyet ayetleriyle kimlerin helal kimlerin haram olduğunu belirtmiş; kendisine helal olmayan yabancı kadınlara rahatsız edici bakış atmayı, gayr-i meşru ilişkiyi, flörtü men etmiştir. Neslin bozulmasını önlemek için “zinayı” haram kılmış, zina fiilinin faillerine “recm” cezasını vermek suretiyle neslin sağlıklı ve temiz şekilde devamını sağlamıştır. Yine LGBT gibi sapkınlıklara karşı müeyyideler öngören İslâm dini, gayr-i ahlâkî, gayr-i meşru ve sapkın hareketleri yasaklamıştır.

Rasulullah Aleyhisselam, Mekke’den Medine’ye hicretin 10’uncu yılında 124 binden fazla sahabeye yaptığı konuşma, meşhur “Veda Hutbesi”, insan hakları beyannamesidir ve insan haklarının özetidir.

Âlemlere rahmet bir Peygamber olmasının yanında, karizmatik liderliği, cesareti, doğruluğu, ahlâkı, strateji ustalığı, mükemmel komutanlığı, eğitimciliği, aile reisliği kısacası insanların en mükemmeli olma vasfıyla Allah-u Teâlâ’nın yeryüzündeki elçisi bu fani âleme veda etmeden son kez insan onurunu düşünmüş ve uyarılarda bulunmuştur.

İslâm devletinin başkanı, müminlerin lideri, dini ve dünyevi işlerin tanzim edicisi, Allah-u Teâlâ’nın yeryüzündeki elçisi, âlemlerin efendisi, peygamberlerin sonuncusu Rasulullah Aleyhisselam, bu âleme veda ederken son tavsiyelerinde insanın “hayat, din, akıl, mal ve neslin” korunmasını teminat altına aldığını hatırlatarak şöyle buyurmuştur: “Ey insanlar! Bu günleriniz nasıl mukaddesse, bu aylarınız nasıl mukaddesse, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek ve korunmaya layık ve dokunulmazsa, kanlarınız, canlarınız, hayat hakkınız, mallarınız, namuslarınız, haysiyet ve şerefleriniz de Rabbinize kavuşacağınız güne kadar mukaddestir ve masundur (korunmuştur, teminat altına alınmıştır).” Bu tam anlamıyla İnsan Hakları Manifestosu’dur.

Rasulullah Aleyhisselam, insanın şerefinin yanında Müslümanların izzet ve şerefine de değinmiş ve izzet ve şerefi korumak için sözlerine uyulması gerektiğinin altını çizerek şöyle buyurmuştur: “Benim sözlerimi iyi dinleyin ki, izzet ve şerefle huzur içinde yaşamaya devam edesiniz.”

Günümüz insanının kanayan yarası zulme karşı da alınacak tavrı en beliğ sözlerle özetleyen Peygamber Efendimiz (S.A.V.), “Sakın haksızlık yapmayın ve zulmetmeyin. Sakın baskı, zulüm ve işkenceye alet olmayın. Sakın zulme boyun eğmeyin. Haksızlığa rıza göstermeyin” buyurmuştur.

Kur’an-ı Kerim’de, hadis-i şeriflerde ve Peygamber Efendimizin (S.A.V.) Veda Hutbesi’nde özetlediği “İnsan Hakları”, birkaç yazıya sığmayacak kadar önemli ve teferruatlıdır. Bu konu bir kitapla ancak anlatılabilir.

İslâm’ın insan haklarına verdiği önemi anlatan kitap çalışmasına başladık. İnşallah muvaffak oluruz.

Siyami Akyel.

RADYO DİNLEME LİNKİMİZ
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41