Gönderen Konu: Kalplerin Mühürlenmesi Ne Demektir  (Okunma sayısı 81 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5823
Kalplerin Mühürlenmesi Ne Demektir
« : Aralık 16, 2022, 08:20:06 ÖÖ »
Kalplerin Mühürlenmesi Ne Demektir

Allah Teâlâ, Kur’an-ı Kerim’de Peygamber Efendimizi (S.A.V.) teskin etmek, moralini yükseltmek; yani yaptığı tebliğde bir eksiklik olmadığını, mükemmel tebliğ faaliyetine rağmen inanmayanların olabileceğini, bu yüzden de üzülmemesi gerektiğini beyan için: “Şüphe yok ki, inkâr edenleri başlarına gelecekle uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar. Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir, gözlerinde de perde vardır. Onlar için büyük bir azap vardır” (Bakara, 6-7) buyurmaktadır.

Bu ayet-i kerimeyi örnek gösteren bazı kişiler, “Allah bu kişilerin kalplerini ve kulaklarını mühürlemiş, gözlerine perde çekmişse; bu insanlar nasıl iman etsinler. Burada bir müdahale yok mu?” demektedir.

Öncelikle bu ayet-i kerimenin nüzul sebebine bakıldığı zaman belirli bir zümreyi işaret ettiği görülecektir. Ayet-i kerimenin Huvey bin Ahtab, Kâ’b bin Eşref ve benzeri Yahudilerin ileri gelenleri hakkında nazil olduğu rivayet edilmektedir. Buna göre, kalpleri ve kulakları mühürlü yani Resulullah Aleyhisselatu Vesellem’in tebliğine kalplerini ve kulaklarını kapatmış, gözlerine perde çekmiş kişiler kastedilmektedir. Her devirde bu gibi kişiler mutlaka vardır.

Ayette bahsedilen kalpleri ve kulakları mühürlenmiş, tebliğe karşı direnç gösteren ve sonları da azapla biteceği bildirilen kişilerin belirli bir kişi veya zümre olduğu görülmektedir. Ancak, tarihin akışı içinde Allah-u Teâlâ’nın dinine karşı mesafeli ve düşmanca tavır takınan kişiler de var olmuştur.

Burada, “Bu kişilerin kalpleri mühürlenmiş ve küfür üzere öleceklerse, bu durum cüz’i iradenin kullanılmasına engel teşkil etmez mi?” sorusu akla gelmektedir.

Ayet-i kerimede kalpleri ve kulakları mühürlenmiş ifadesi, ayetin sebeb-i nüzulünden anlaşıldığı gibi belirli kişilerdir. Yani genel bir hüküm değil sınırlı bir topluluğu ifade eden, ancak zaman zaman da kalpleri kendi yaptığı fiiller vesilesiyle kapanan kişileri de içine alan bir tanımlamadır.

Peygamber Efendimizin (S.A.V.) böyle kişiler var olmasına rağmen tebliğine devam etmiş olması da genel bir tanımlama olmadığının göstergesidir. Kaldı ki, Allah-u Teâlâ, ezeli ilmiyle kimin küfür, kimin iman içinde öleceğini bilmektedir ve bunu Peygamber Efendimize (S.A.V.) bildirmesi kadar tabii bir şey olamaz.

Unutulmamalıdır ki, ihtiyarî fiillerde Allah-u Teâlâ’nın küllî iradesi, kulunun cüz’i iradesini kullanmasına müsaade ettiği gibi o iradeyi kullanması için gerekli şartları da yaratmasıyla tahakkuk eder. Yani kul neyi isterse, Allah-u Teâlâ onu yaratır.

Kul, cüz’i iradesini kullanarak yani tercihte bulunarak günah işler. Allah-u Teâlâ, kulun günah işlemesini istemez, hatta peygamberleri vasıtasıyla uyarır ancak imtihana mebni, cüz’i iradenin oluşum aşamasına müdahale etmez hatta buna müteallik fiilleri yaratır. Burada irade tamamen kula aittir.

Kalplerin ve kulakların mühürlenmesi ve gözlere perde çekilmesi bir sürecin sonucunda tahakkuk eder. Kul, günahları işleye işleye kalp kararmaya başlar. Küçük küçük noktalar büyür ve kalbi kapkara yapar. Sürekli günahla hemhal olan insanın kalbi, İlahi mesaja karşı taşlaşmış olur. İnsanın fıtratında olan iyilik duygusu bastırılır, ruh yalnızlaşır. Bütün bu süreç aslında kulun iradesiyle oluşur. Geriye dönülmez bir yerde artık mühürlenir.

Kalbin mühürlenmesi bir sürecin sonucudur ve bu sürecin sonunda geriye dönmek nasip olmayabilir.

Tercihlerle dolu bir dünyada tercihini iyiden yana kullanan kişilerle, tercihlerini hep kötüden yana kullananların aynı yöne ilerlemesi mümkün değildir.

Mesela, yiyecek imal eden bir müessese, hijyen şartlarına uymadan yiyecek imal ediyorsa, kuralları işletmekle yükümlü erkin o müesseseye ceza keserek imalathaneyi kapatması ve mühürlemesiyle sonuçlanan sürecin müsebbibi kimdir? Elbette hijyen şartlarına uymayan imalathanedir.

Bunun gibi kişiler de ihtiyarî fiillerini imtihan gereği özgür iradeleriyle, cüz’i iradelerini kullanarak işlerler. Süreç bazen ödüllendirmeyle bazen de mühürlenmeyle bitebilir. Ancak mühürlenmesi istisnai bir durumdur ve uzun bir sürecin sonundadır.

Allah-u Teâlâ, istikamet üzere yaşayıp salih ameller işleyen kullarının kalplerini mühürlemez. Küfür üzere bir hayat yaşayan, Allah-u Teâlâ’nın arzında fesat çıkartan, kalbini, kulağını ve gözlerini İslâm’ın evrensel hükümlerine tıkayan kişiler, fiillerinin failleri olarak ebedî azaba düçar olurlar.

Allah-u Teâlâ, bizleri istikametten ayırmasın.

Amin.

Siyami Akyel.

RADYO  FANİDUNYA FM.
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41