Gönderen Konu: Zulme ve Zâlimlere Karşı Çıkmak 3  (Okunma sayısı 74 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5771
Zulme ve Zâlimlere Karşı Çıkmak 3
« : Ağustos 14, 2023, 09:18:08 ÖÖ »


Zulme ve Zâlimlere Karşı Çıkmak  3

Şeytanın çocukları kâfir, müşrik, münafık ve zâlimler, şeytana verilen mühletin insanı da kapsayacak şekilde genişletilmesini kendilerinin gücüne hamletmekte, bundan dolayı azgınlıkta sınır tanımamaktadır. Şeytanın isyanı karşılığında hemen cezasının verilmeyerek mühlet tanınması şeytanın çocuklarınca “Tanrıya karşı gelebilme gücü” gibi görülmekte ve bundan dolayı da bu gücün insana tevarüs ettiğini, insan isterse yaratıcıyı bile yenebilir, isyan edebilir şeklinde inanca dönüşmüştür.

ŞEYTANA VERİLEN MÜHLET

Irkçı emperyalistler, kendilerini şeytanın çocukları kabul ettiğinden, yaratılış hengâmında şeytanın yaratıcıya karşı gelmesi ve kâfirlerden olması, buna rağmen mühlet verilmesini yanlış değerlendirmekte, verilen mühleti “yaratıcıya karşı gelebilme yetisi” görmektedir.

Bilindiği gibi insanın irade sahibi, şerefli ve en güzel biçimde yaratılması, meleklerin bulunduğu bir ortamda ilk insan ve ilk peygamber Adem aleyhisselam’ın tanıtılması; Allah-u Teâlâ’nın meleklerden saygı göstermelerini istemesi süreciyle birlikte melekler itaat etmiş, şeytan isyan etmiştir. Şeytanın bu itirazdan sonra kâfirlerden olması ise şöyle bildirilmektedir: “Hani biz meleklere Adem’e secde edin (saygıyla eğilin) demiştik de bütün melekler secde etmişlerdi. Ancak İblis secde etmekten yüz çevirip kibirlendi ve kâfirlerden oldu” (Bakara Sûresi, 34).

Şeytan, kibir ve isyan ile kâfirlerden olduktan sonra Allah-u Teâlâ’dan mühlet istemiştir. Şeytanın mühlet istemesi ve birinci sur üfürülünceye kadar mühlet verilmesi Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılmaktadır: “İblis, ‘Ey Rabbim! Öyleyse, bana insanların kabirlerinden kaldırılacakları güne kadar mühlet ver!’ dedi. Allah Teâlâ, ‘Peki! Sen, malûm vaktin gününe (yani Birinci Sur üfürülünceye kadar) mühlet verilenlerdensin!’ buyurdu.

İblis, ‘Ey Rabbim! Beni azdırmana karşılık, andolsun ki ben de muhakkak surette, yeryüzünde onlara (günahlardan) süslemeler yapacağım ve onların hepsini mutlaka azdıracağım! Ancak içlerinden ihlâslı kulların müstesna!’ dedi. Allah Teâlâ buyurdu ki: İşte bu (koruması) üzerime olan dosdoğru bir yoldur. Evet! Hakikaten benim kullarımın üzerinde senin hiçbir hükmün yoktur. Ancak azgınlardan sana uyanlar müstesna! Şüphesiz cehennem de, o azgınların hepsine vaat olunan yerdir” (Hicr Sûresi, 36-43).

Burada dikkat edilmesi gereken nokta şudur: Şeytan mühlet isterken “Ey Rabbim!” diye hitap etmektedir.

Şeytanın ilahlık iddiası yoktur. Şeytanın kibri, yeni yaratılan insanla kendisini mukayesesi sonucu ortaya çıkan, yaratılanlar arasındaki üstünlük anlayışıyla alakalıdır. Kur’an-ı Kerim’in beyanına göre şeytan, insanın topraktan, kendisinin de ateşten yaratıldığını (A’raf Sûresi 12, Sâd Sûresi 76) ve ateşten yaratılmayı topraktan yaratılmaya üstün tuttuğu için isyan ettiğini söylemektedir.

Allah-u Teâlâ, istese şeytanın isyanının cezasını hemen verebilirdi. Cezanın hemen verilmemesinin hikmetleri vardır. Birinci sebep, Allah-u Teâlâ’nın cezalandırma güç ve kuvvetine sahip olmasıdır. Bu güç ve kuvvetin zaman ve mekânla mukayyet olmaması, istediği zaman cezalandırabilme kudretini haiz olması, büyüklüktür, sonsuz özgüvendir.

Allah-u Teâlâ’nın şeytana mühlet vermesi, mühletin bitiminde hesabı görebilecek güce sahip olması demektir. “Dönüşünüz ancak Allah’adır. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir” (Hûd Sûresi, 4) ayeti bu kudrete işaret eder. İşte bu, tam manasıyla mutlak güçtür, ilahlıktır.

İkinci sebep ise imtihan alanının kurgulanmasıyla alakalıdır. İmtihan zıtlıklarla kâimdir. Kur’an-ı Kerim’de bu gerçek “Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz/sınıyoruz. Ancak bana döndürüleceksiniz” (Enbiya Sûresi, 35) ayetinde anlatılmaktadır.

ŞEYTANLAŞMIŞ İNSANLAR

Şeytana verilen mühletin fazlası insana verilmiştir.
Şeytan, Allah-u Teâlâ’nın emrine karşı gelmiş ve kâfirlerden olmuştur (Bakara, 34). Oysa şeytanın işlediği günahın daha fazlasını işleyen milyonlarca insan vardır yeryüzünde.

Allah-u Teâlâ’nın mülkünde yaşamasına rağmen, emirlerine karşı gelen kâfirlerden başka, yaratıcılığını, büyüklüğünü, hükümranlığını ve otoritesini tanımayan, Allah’tan başka ilahlar edinen şirk ehli/müşrikler; Allah-u Teâlâ’ya ve Resulü’ne iman etmeyen, emir ve yasaklarına uymayan, kötülük işlemekte ısrar eden, kitaplarına ve ahiret gününe inanmayan, Yahudi ve Hıristiyanları dost edinen, mucizeleri inkâr eden, Allah-u Teâlâ’nın koyduğu sınırları tanımayan ve indirdikleriyle hükmetmeyen (Maide, 45), insanlara adaletle davranmak yerine zulmeden nice zâlimler vardır ve zulümleri şeytanı fersah fersah geçmiştir.

Allah-u Teâlâ’nın gönderdiği peygamberleri iman etmemenin yanında bazen imanda aşırıya kaçarak peygamberlerini ilahlaştıranlar (Maide 72, Tevbe 30),

peygamberleri Allah’ın oğlu diyenler, bazen peygamberlere iftira edenler hatta öldürenler (Al-i İmran, 183) görülmektedir. Allah-u Teâlâ’nın gönderdiği kitaplara iman etmemekten de öte tahrif edenler (Maide 14, Nisa 46) şeytanların arasından değil insanlar arasından çıkmıştır.

Şeytanın bir kere isyanına mukabil her an isyan eden, şeytanın bir kötülüğüne mukabil binlerce kötülüğü işleyen şeytanlaşmış insanların olduğu bir dünyada yaşadığımız unutulmamalıdır.

Şeytanlaşmış insanlar bu yüzden şeytandan daha tehlikelidir. İnsanın kötülükte telkinin yanında bazı kötülüklerde yaptırım gücü de vardır. Kötü insan, tehditle bir başkasına kötülük yaptırabilme gücünü haizdir. Oysa şeytanın sadece telkin/vesvese gücü vardır.

Siyami Akyel.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41