Gönderen Konu: Dünya Hayatına Aşırı Düşkünlük  (Okunma sayısı 67 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5802
Dünya Hayatına Aşırı Düşkünlük
« : Eylül 30, 2022, 08:50:04 ÖÖ »
Dünya Hayatına Aşırı Düşkünlük

İnsanın ilgisini ve dikkatini yalnız ve yalnız dünyaya çevirmesi, zevk ve sefaya, makam ve mevkiye düşkünlük, rahatın peşinde koşmak da dünyevîleşmenin belirtileridir. Dünyaya aşırı düşkün insan, hayatı sadece menfaatten, paradan, zevkten, eğlenceden, makamdan, başarıdan, hazdan, hızdan ibaret görür. Genel olarak günümüz insanının geçimden, zevk ve eğlenceden başka bir endişeleri yoktur.

Dünyevîleşme/dünyaya aşırı düşkünlük asrımız modern insanın en önemli sorunlarından biridir. Dünyevîleşme gün geçtikçe artmakta, insan zevk peşinde koşmaya başlamakta ve sadece tatmin arayışına girmektedir. Günümüz insanı, nefsini tatmin için her türlü yola başvurmaktadır. Bu bağlamda insanlar; televizyonsuz, müziksiz, filmsiz, internetsiz bir yaşantıyı artık düşünemiyor.

Dünyaya aşırı düşkünlük, kendimizi dünyanın geçici güzelliğine, çekici cazibesine kaptırmak; zevk, sefa ve konforun peşinde koşmaktır. Sürekli nefsin arzuları peşinde koşmak, hayatı zevki sefaya adamak ve bunu bir yaşam felsefesi haline getirmek çok büyük yanlışlıktır. Bu düşünce, insanları değer tanımazlığa ve her şeyi mubah görmeye insanı iman açısından da son derece tehlikeli sonuçlara götürür.

Ne yazık ki bugün, nefislerin şımartıldığı, iştahların kabartıldığı, şehvetlerin kamçılandığı, doyumsuzluğun arttığı, hızın ve hazzın olabildiğince yaygınlaştığı bir zaman diliminde yaşıyoruz. Bunun içindir ki, çocuklarımızı, gençlerimizi, gelecek nesillerimizi hatta tüm insanlığı tehdit eden zararlı alışkanlıklar ve madde bağımlılıkları maalesef gün geçtikçe yaygınlaşıyor.

Taklit, özenti, arkadaş, çevre, merak, kişilik ve irade zafiyeti gibi sebeplerle nesiller, bu kötülüklere kolayca müptela olabiliyorlar. Tutku ve bağımlılıklar saymakla bitmez. Sigara, alkol, uyuşturucu, kumar ve teknoloji bağımlılığı, bugün, insanlığı kuşatan belli başlı zararlı alışkanlıklar arasındadır.

Teknoloji bağımlılığı derken, televizyon, telefon, tablet ve bilgisayar karşısında ömür tüketmekten, asıl sorumluluklarımızı, kendimizi, ailemizi ve çocuklarımızı ihmal etmekten, işleri aksatmaktan, samimiyetten uzaklaşmaktan, yalnızlaşmaktan, kısacası hayattan kopmaktan söz ediyoruz. Teknoloji bağımlılığı derken sanal ortamlarda günahlar, haramlar çok rahat işlenmektedir.

Hz. Peygamber (s.a.s.) bu konuda bizleri şu şekilde uyarmaktadır: “Allah zevkine (keyfine) çok düşkün olan erkek ve kadını sevmez.” (Tirmizî, Cihad 2) Fakat kişi nefisinin kötü isteklerini yerine getirdiğinde kendine zarar verdiğini anlamalı. Kişi zevkine, keyfine çok düşkün olmamalıdır. Sadece câiz olan istekleri yerine getirilebilir. Câiz olmayan isteklerin ise, yerine getirmemesi gerekir. Dolayısıyla kendimize, çocuklarımıza çok dikat etmeli ve her türlü kötülüklerden, kötü alışkanlıklardan güahlardan uzak durmalıyız.

Çünkü Yüce Allah şöyle buyurur: “Bu dünya hayatı sadece bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. (Asıl hayat, dünya hayatı değil) âhiret hayatı; işte asıl hayat odur. Keşke bilselerdi!”(Ankebût, 29/64) Bunu bilenler dünya hayatının geçici sevkine, keyfine cazibesine aldanmaz ve doğru olan ne ise onu yapmaya çalışır.

Mala, servete, zevke, dünya câzibesine aldanmayıp Allah’a iman ederek, emrettiği şeyleri yapanları cennetle mükâfatlandıra­ca­ğını Rabbimiz beyan ediyor. “İman edip sâlih amel işleyenler (iyi işler yapanlar), Rab­b’­lerinin izni ile (ağaçları) altından ırmaklar akan cennetlere konulacaktır. Orada ebedî olarak kalacaklardır.” (İbrahim, 14/23)

Günümüzde halkın çoğunluğu dünyaya geliş amacını bilmiyor ya da bilmiyormuş gibi yaşıyor. Bir insanın; şaşkınlık, tedirginlik içinden kurtulması ve mutlu, huzurlu olması için, ilk önce şu temel sorulara cevap bulması gerekir: İnsan nedir? Nasıl bir varlıktır? Yeryüzüne nereden gelmiştir? İnsan nereye doğru gidiyor? Hayatının asıl gayesi nedir? İnsanın bu dünyada görev ve sorumlulukları var mıdır, varsa nelerdir?

Bu soruların cevaplarına gelince; Kur’an’ın ifadesiyle; “Biz, elbette Allah’a aidiz (imtihan için varız)ve yine O’na döneceğiz.” derler. (Bakara, 2/156) Tabiî ki, yaradılış gayesi açısından bakıldığında, insan meçhul bir varlık değildir; o mesul (sorumlu) bir varlıktır. Çünkü insanlar dünyaya tesadüf eseri gelmiş değildir. İnsanlar, dünyaya bir amaç ve gaye için, Allah’a kulluk yapmak için gelmiştir. Allah Teâlâ insanları en iyi ve en güzel şekilde yaratmış ve dünyadaki her şeyi de onlar için var etmiştir: “O (Allah) ki, yeryü­zünde ne varsa hepsini sizin için yarattı.” (Bakara, 2/29) Yeryüzündeki her şey insanlar için, insanlar da Allah’a kulluk için yaratılmıştır.

Allah Teâlâ bu gerçeği Kur’ân-ı Kerim’de şöyle bildirmektedir: “Ben cinleri ve insanları, ancak Bana kulluk etsinler diye ya­rattım.”(Zâriyât, 51/56) Allah’a kulluk için yaratılan insanlar, bu gerçeği bilmeli ve kulluk görevlerini yerine getirmeli ki, yaratılış gayesine uygun ya­şamış olsunlar.

Allah Teâlâ’ya kulluk görevini terk eden, helâli-haramı düşün­meden zevkine, keyfine göre yaşayanlar, içki, kumar, zinâ, haksızlık, hırsızlık, rüşvet ve ahlâksızlık yapanlar, yaptıkları kötülüklerin, günahların cezasını âhirette göreceklerdir. “Allah ve Rasûlü’ne iman ettim, ben de inanıyorum elhamdulillâh müslümanım, kalbim temiz” demekle kurtulmak mümkün değildir. İman amel etmeyi gerektirir. “Kim iyi bir iş yaparsa, bu kendi yararınadır. Kim de kötülük yaparsa (günah işlerse) kendi zararı­nadır.” (Fussilet, 41/46)

İslâm’ın en temel gayelerinden birisi, insanın hayatını anlamlı kılmaktır. Onun boş, anlamsız ve beyhude her türlü söz ve davranıştan uzak bir hayat yaşamasını, Allah’a kulluk yapmasını sağlamaktır. Allah Teâlâ’ya kulluk yapmak için yaratılan insan, bu temel görevini yerine getirirse, hayatı anlamlandırırsa, yani kulluk görevlerini yapmaya gayret ederse dünyada da âhirette de huzur ve mutlu­luğa kavuşur.

Kim de Allah Teâlâ’ya kulluk görevlerini yapmazsa, İslâmî hayatı terk ederek İslâm’a aykırı bir hayatı tercih ederse, dünyada huzura, âhirette de kurtuluşa eremez. Allah’a kulluk, Allah’ın emrettiğini yapıp yasaklarından sakın­makla, yani İslâm’a teslim olup gereğini yapmakla mümkündür. Bu da İslâm’ı doğru bir şekilde öğrenmekle ve yaşamaya gayret etmekle olur.

Süleynan Gülek.

RADYO DİNLEME LİNKİMİZ
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41