Gönderen Konu: Dünya Hayatına Bakış  (Okunma sayısı 60 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5775
Dünya Hayatına Bakış
« : Mart 10, 2023, 07:37:51 ÖÖ »


Dünya Hayatına Bakış

Dünya hayatı bütün insanların bildiği gibi geçici bir hayattır. Geçici olduğunu zaman zaman herkes dile getirmektedir. Meselâ, “üç günlük dünya, ölümlü dünya, fâni dünya, gelip geçici dünya” diyerek dünya hayatının geçiciliğini dile getirmiş oluyorlar.

Fakat bu gerçeğiyanlış yorumlayan insanların sayısı çokolmakla birlikte, hatta bazıları alaylı bir şekilde dile getirmekteler. “Hayatkısa, dünyaya bir kere geldik, yaşamaya bak, ye iç, gül, oyna, hayatını yaşa, hayatın tadını çıkar, zevkini, keyfini düşün, gerisine boş ver, dünyaya bir daha mı geleceğiz? Kafana göre, zevkine göre yaşarsan o kârdır” diyorlar. Tabiî ki, zevklerine, keyiflerine ulaşmak için yapılan yanlışlıklar, haksızlıklar, hırsızlıklar ve ahlâksızlıklar onlar için kâr mıdır, zarar mıdır? Elbette bu yaptıkları yanlışlıkların, günahların, haramların karşılığını göreceklerdir.

Yüce Allah şöyle buyurur: “Onlar dünya hayatının görünen yüzünü bilirler. Âhiretten ise, onlar tamamen gâfildir (habersizdir).”(Rûm, 30/7) Dünya hayatının gerçeğini kavramadıklarından ötürü âhiret hayatını düşünmez olmuşlar.“Şu insanlar, çabucak geçen dünyayı seviyorlar da, önlerindeki çetin bir günü (âhireti) ihmal ediyorlar.” (Kıyâmet, 75/20-21)

Dünya hayatının imtihan yeri olduğunu, bu dünyada yaptıklarımızdan hesaba çekileceğimizi, iyi şeyler, doğru işler yapıldığında mükâfat; yanlış, kötü, doğru olmayan işler yapıldığında âhirette cezasını göreceğini düşünmeyen ve düşüncesinidünya yaşamına sevk eden kişilere Rabbimizinbeyanı şöyle:

“Sizler dünya hayatını (yaşamını) tercih ediyorsunuz. Oysa âhiret (hayatı) daha iyi ve dahakalıcıdır (devamlıdır).” (A’lâ, 87/16-17) Dünya hayatı kalıcı, devamlı olmadığına göre, bu câhilce, sorumsuzca yaşam niye? Kalıcı olan, devamlı olan âhirethayatına hazırlanmayı, ona göre hareket etmeyi bırakıp, geçici olan bu dünyanın zevkine, keyfine kendini kaptıran kişilere acımamak elde değil.

Rabbimiz Allah şöyle beyan etmektedir: “Bu dünya hayatı sadece bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. (Asıl hayat, dünya hayatı değil) âhiret hayatı; işte asıl hayat odur. Keşke bilselerdi!” (Ankebût, 29/64)

Asıl hayat dünya hayatı olsaydı, insanlar dünyaya imtihan için değil, zevk, sefa sürmek için gelseydi,dünyada yaptıklarından dolayı âhirette sorgu-sual olmasaydı, yapılan kötü işler yapanların yanına kâr kalsaydı, dünya hayatından başka âhiret hayatı, cennet-cehennem olmamış olsa idi, sorumsuzca, bâtıl bir hayat yaşamış olması yadırganmazdı. Fakat böyle olmadığına göre, dünyaya Allah’a kulluk için, Allah’ın emrettiğini yapıp yasak ettiklerinden sakınmamız gerektiğine göre, “asıl hayat dünya hayatı değil âhiret hayatı” olduğuna göre, dünya yaşamına kapılıp Allah’a kulluğu bırakmak akıl kârı değildir; “keşke bilselerdi” buyuruyor Rabbimiz.

Bu gerçekleri iyi bilmeli, iyi anlamalı ve iyi bir şekilde gereğini yapıp Allah’a iyi bir kul olma gayreti gösterilmelidir. Bundan başka çıkar yol yoktur. Dünyada işleri iyi giden, parası, malı, mülkü olan kişi bunun devam edeceğini sanır. Mutlu bir yaşamı, âni bir şekilde işlerinin bozulup iflâs etmesi ile elindeki imkânlarının birden gitmesi okişiyine kadar çok üzeceği mâlum ise, işte âni bir şekilde her an dünyadaki malı, mülkü, parası, arsası, kasası, işi, gücü, arabası, yatı, katı, villası artık neyi varsa onlardan her an ölümle ayrılması söz konusu olduğuna göre, bunlara çok önem veripkazanırken veya malını daha fazla arttırmak için gayr-i meşrûişler yaparak ‘çoğalsın da nasıl çoğalırsa çoğalsın’ anlayışı ve paraları yerken helâl-haram düşünmeden içki, kumar, zinâ, gazino, pavyon vs. yerlerde ve haksızlık, ahlâksızlık yaparak zevkli keyifli yaşamı devam edeceğini sanır.

Bir ölümle sona erecek bu yaşantının âhirette başına belâ olacağını görecek, fakat iş işten geçmiş olacak ve âhirette yaptığı kötü işlerin cezasını çekecek. “O kötülükleri (günahları) işleyenler, ancak yaptıklarının cezasını görürler” (Kasas, 28/84) buyrulmaktadır.
Dolayısıyla gerek fakir, gerek zengin, dünya zevkleri için Allah’a kulluğu bırakıp, mala, mülke, zevke, keyfe dalıp, bunlar bitmeyecekmiş sanıp nefsine, şeytana ve şeytanın yolundan gidenlere aldanıp kendine yazık etmeye değer mi? Öyle ise insan aklını kullanmalı, kendisine zarar verecek, cehenneme götürecek işler değil, kendisine fayda sağlayacak ve cennete götürecekişler yapmalıdır.

Dünya hayatı çarçabuk geçiyor; günler, aylar, seneler geçerek insanın dünyada kalma süresi gittikçe azalıyor. Her an dünyadan ayrılmamız, terk etmemiz mümkün. Çünkü ölümün ne zaman, nerede geleceğini bilmiyoruz; her an ölüm gelebilir.

6 Şubat ve sonraki artçı depremlerde 50 binden fazla kişi 5-10 dakika içerisindevefat etti. Gerek depremde, gerekse herhangi bir nedenden dolayı insana her an ölüm gelebilir. Öldüğümüzde âhiret hayatı başlamış olacak, âhiret hayatı bize çok uzak değil; aksine çok yakın, her an gidebiliriz. Fakat bazı insanlara âhiret hayatı çok uzakmış gibi geliyor.

Dünya hayatına bu kadar çok bağlanmanın sadece mutlu olunacak yegâne yerdünyaymış, bizehuzur, saâdet, mutluluk verecek başka bir hayat yokmuş gibi. Bütün düşüncesini ve gayretini dünya zevklerine ayırmanın yanlışlığını Rabbimiz bildirmektedir: “Ama siz şu dünya hayatını tercih ediyorsunuz; oysa âhiret daha iyi ve daha kalıcıdır (devamlıdır)” (A’lâ, 87/16-17)

Rabbimiz Allah dünya hayatının insanları aldatmaması, şeytanın insanları kandırmaması için bizleri birçok âyette uyarmaktadır: “Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve şeytan, Allah’ınaffına güvendirerek sizi kandırmasın.”(Lokman, 31/33) Bazıları, sanki dünya hayatından başka yaşam yokmuş gibi, dünya yaşamına kendisini kaptırarak zevkler, keyifler içinde yaşamına devam eder.

Geçici, fâni dünyanın câzibesine aldanıp Allah’a kulluğu terk ederler. Bunun dünya ve âhiretteki zararını âyet ve hadisler bildirmektedir. “Kim Allah’a ve peygamberine itaat ederse Allah onu zemininde ırmaklar akan cennetlere koyacaktır.Orada devamlı kalacaklardır. İşte büyük kurtuluş budur. Kim Allah’a ve peygamberine isyan eder ve (koyduğu) sınırları aşarsa Allah onudevamlı kalacağı bir ateşe sokar ve onun için alçaltıcı bir azap vardır.” (Nisâ, 4/13-14)

Dünya hayatının câzibeli görülen yaşantısının bizleri aldatmaması, câiz olmayan, helâl olmayan şeylerden sakınmamız, uzak durmamız, tenezzül etmememiz gerektiğini anlamalıyız. Nasıl olsa işlediğimiz günahları Allah affeder düşüncesiyle, günah olan, haram olan işlere tevessül etmemeliyiz.

Süleyman Gülek.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41