Gönderen Konu: Dünya ve Ahiret Mutluluğu  (Okunma sayısı 52 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5800
Dünya ve Ahiret Mutluluğu
« : Eylül 02, 2022, 08:02:44 ÖS »
Dünya ve Ahiret Mutluluğu

Mutluluk; insanın içinde huzur, sevinç duymasıdır. Başka bir ifadeyle, insanın kendini iyi hissetmesidir. Mutluluğu, mal-mülk, makam-mevki ve eğlencelerde arayanlar gerçek mutluluğa kavuşamazlar. Nice para, mevki, şan-şöhret sahiplerinin huzura eremediklerini, mutluluğa kavuşamadıklarını görmekteyiz.

Çünkü sıkıntı ve huzursuzluk bir günahın, kötü işler yapmanın cezası; huzur ve mutluluk ise bir ibadetin, iyi şeyler yapmanın mükâfatıdır. Yani iyiliklerin ve sevapların insanı mutlu edeceğini, kötülüklerin ve günahların da mutsuz edeceğini bilmeliyiz.

Dolayısıyla İslâmî anlayış ve yaşayışın dışındaki düşünce, anlayış ve yaşayış gerçek anlamda başarı ve mutluluk getirmez. Gerçek başarı ve mutluluk, İslâmî inanç, ibadet ve ahlâkî yaşayışla mümkündür. Bu sağlanmadan, ortaya konulmaya çalışılan her mutluluk girişimi, başarısız olmaya mahkûmdur. Bu şekilde mutluluğa ulaşıldığı sanılsa bile, böyle bir mutluluk, yapay, geçici ve sahte bir mutluluktan ibarettir.

Gerçek mutluluk; huzur, iç neşesi ve rahatlık ise, sadece Allah'ın zikriyle, O’nun emir ve yasaklarına uymakla mümkündür. “Kalpler ancak Allah’ı zikirle (Kur’an’la, O’nun emir ve yasaklarına uymakla) huzur bulur.” (Ra’d, 13/28) Bu, Allah'ın Kur’an'da bize bildirdiği çok önemli bir sırdır.

Yüce Allah’ın emir ve yasaklarına uymayanların dünya ve âhirette sıkıntılı, üzüntülü bir hayat yaşayacaklarını Kur’ân-ı Kerim bildirmektedir:

“Kim de Benim zikrimden (Kur’an ve hükümlerimden) yüz çevirirse, (İslâm’a aykırı şeyler yaparsa) artık onun için (dünya ve âhirette) sıkıntılı bir hayat vardır.” (Taha, 20/124)

“Bu dünya hayatı sadece bir oyun ve oyalanmaktan ibarettir. (Asıl hayat, dünya hayatı değil) âhiret hayatı; işte asıl hayat odur. Keşke bilselerdi!” (Ankebût, 29/64) Bu gerçeği bilenler; huzuru ve mutluluğu İslâm’a aykırı şeylerde değil, İslâmî anlayış ve yaşayışta ararlar, onun gereği ne ise onu yaparlar ve böylece dünya ve âhirette mutlu ve huzurlu olurlar.

Yüce Allah şöyle buyurur: “Kim Allah'a ve Rasûlü'ne itaat ederse ve Allah'tan korkup emirlerine uygun yaşarsa ‘kurtuluşa ve mutluluğa' erenler bunlardır” (Nûr, 24/52) buyruluyor. Allah Teâlâ’ya kulluk yapmak için yaratılan insan, bu temel görevini yerine getirirse dünyada da âhirette de huzur ve mutlu­luğa kavuşur.

İnsanlar huzur ve mutluluk için maddi manevi olarak elinden geleni yapması gerektiği gibi; halkı yöneten yöneticiler de halkın huzur ve refahı için elinden geleni yapması gerekir.

İslâm dininin gayesi, insanın dünya ve âhirette mutlu olmasını sağlamaktır. Çünkü İslâm dini insana yaratılışındaki gayeyi, Yaratan’a ve yaratıklara karşı sorumluluklarını bildirir. Kişi bu sayede iyi ile kötüyü birbirinden ayırt eder. İyiye ulaşmanın yollarını öğrenir. Bu şekilde insan dünya ve âhirette mutlu ve huzurlu olur.

Dinimiz; bize mutluluğun yolunu göstermiş, görev ve sorumluluklarımızı bildirmiştir. Bu mutluluğa sahip olmamız, kulluk görevlerini yerine getirmekle olur. Allah’a kulluk, Allah’ın emrettiğini yapıp yasaklarından sakın­makla, yani İslâm’a teslim olup gereğini yapmakla mümkündür.

İslâm’ın kelime olarak anlamlarından biri de barıştır, huzur ve mut­luluktur. Tüm insanlar fitneyi, fesadı terk edip Allah’ın dini olan İslâm’a teslim olsalar, her taraf selâmete kavuşup tümüyle barış ve kardeşlik hüküm sürer. Çünkü İslâm; barış, esenlik ve mutlu­luk dinidir.

Zaten dinin terim anlamı; insanları dünya ve âhirette iyiliğe ve mutluluğa ulaştıran ilâhi bir kanundur. “Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'a ve elçisine itaat ederse, onu altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur.” (Nisâ, 4/13); “Müjde, dünya hayatında ve âhiret hayatında da onlarındır.

Allah’ın sözleri için bir değişiklik yoktur. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur.” (Yûnus, 10/64)

Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyuruyor: “Gerçek saadet/mutluluk Allaha itaat/kulluk içerisinde geçirilen uzun ömürdür.” Kim Allah’a ve Rasûlü’ne itaat ederse, İslâm’ın prensiplerine uygun yaşarsa dünya ve âhirette huzur ve mutluğa kavuşur.

Sonuç olarak; inanç, ibadet ve güzel ahlaka, İslâm’ın hükümlerine, kanunlarına uyulursa ferdi, ailevi ve toplumsal hayatta huzur ve mutluluk olur. Unutulmamalıdır ki, ebedî mutluluk,  dünya ile âhiret dengesini kurmadaki başarımıza bağlıdır. Zira Kur’an’da belirtildiği üzere, “Ahiret de dünya da Allah’ındır.” (Necm, 53/25)

Rabbimizin Kur’an’da bize öğrettiği gibi duâ edelim: “Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik (huzur ve mutluluk) ver, âhirette de iyilik (mutluluk) ver. Bizi cehennem azabımdan koru.” (Bakara, 2/201) Dolayısıyla dünya, âhiretin tarlası olduğunu ve burada ne ekersek âhirette onu biçeceğimizi unutmayalım!

Süleyman Gülek.

RADYO DİNEME LİNKİMİZ.
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41