Gönderen Konu: MANEVİ GİYSİ - TAKVA  (Okunma sayısı 85 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5777
MANEVİ GİYSİ - TAKVA
« : Aralık 20, 2022, 08:11:35 ÖÖ »
MANEVİ GİYSİ - TAKVA

Takva müminlerin en temel ve belirgin vasıflarının başında gelen bir özelliktir. Kur’an’da en çok vurgulanan hususlardan biri olan takva, en güzel dünya ve ahiret azığı, en değerli manevî elbise, sorumluluk bilinci ve kişiyi koruyan ahlaki erdemdir. Kur’an-ı Kerim’de, “Ey Âdemoğulları!

Şeytan, anne babanızı ayıp yerlerini birbirine göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de aldatmasın. Çünkü o ve yandaşları, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz şeytanları inanmayanların yoldaşları yaptık.” buyurulmaktadır (Â’râf, 7/26). Takva burada hayâ ve onun getirdiği “sakınma” demektir. Hayâ, utanma duygusu kişiyi çirkinliklerden sakındırır, ahlakın temeli olan maneviyatı kuşandırır. Mümin için dış giysi avret yerlerini örtüp süs niteliğini taşırken takva elbisesi “iç giyim, manevi giysi” anlamına gelir. İslam, ahlak eğitimiyle insanlarda hayâ, iffet, utanma duygularıyla bir “takva elbisesi” oluşturup onlara giydirmeyi hedefler. Yüce Allah (c.c.), insanlara avret yerlerini örten ve süs olan elbise yapmasını öğretmiştir. Gönderdiği vahiyle de iç elbise olarak takvayı kuşanmalarını istemiştir. İman, hayâ ve selim düşünce manevi giysi olan takva elbisesinin kumaşını dokuyan unsurlar mesabesindedir. Takva en değerli elbisedir.

“Takva elbisesi, İşte o daha hayırlıdır.” (Â’râf, 7/26) ayetinin iniş sebebi müfessirlerin belirttiğine göre şu hadise üzerine vuku bulmuştur. Müşrik Araplar, çıplak olarak Kâbe’yi tavaf etmeyi Allah’a bir yakınlık olarak kabul ediyorlardı. Zira onlar, giymiş oldukları elbiselerle günah işlemişlerdi. Dolayısıyla bu elbiselerle tavaf etmeleri onları Allah’a yaklaştıramazdı. Ayrıca onlar böyle tavaf etmeleri durumunda günahlarının bağışlanacağını umuyorlardı (Taberî, İbn Cerir, Camiu’l-Beyân ‘an Tefsiri’l-Kur’an, VIII, 147, Beyrut, 1988). Yüce Allah (c.c.), bu ayetle, müşriklerin bu davranışlarının yanlış olduğunu ve böyle bir durumun ancak şeytanın emri olduğunu bildirmiştir. Çünkü şeytan da Hz. Âdem (a.s.) ve Havva’yı kandırması sonucu onların avret yerleri ortaya çıkmış ve neticede onlar utanmışlardı (Taberî, a.g.e., VIII, 146). Ayetin nüzul sebebi (Müslim, Tefsir, 28, 30) göz önüne alınarak “takva” kavramına iman ve tevhit anlamını yüklemenin doğru olduğu ifade olunabilir. Yüce Allah bu ayet-i kerimede Kâbe’yi çıplak tavaf eden Arapları elbise giymeye çağırmakta, lakin sadece bunun yeterli olmadığını, ayrıca kelime-i tevhidi söyleyip onaylayarak iman etmelerinin gerekli olduğunu vurgulamaktadır.

İslam âlimleri ayette yer alan “takva” kavramı üzerinde durmuşlar ve onu farklı açılardan yorumlamaya çalışmışlardır. Takva kavramı bazı müfessirlere göre “Allah korkusu”, İbn Abbas’a göre tevhit ve simada beliren ağır başlılıktır (Maverdî, Ebü’l-Hasen Ali b. Muhammed, Tefsirü’l-Kur’an, II, 214, Beyrut, 1992). Bazı müfessirlere göre ayet-i kerimede ifade edilen “takva” salih ameldir (Taberî, a.g.e. VIII, 147). Diğer bazı müfessirler ise “takva elbisesini” namazda avret yerlerini örtmek olarak yorumlamışlardır (Maverdî, a.g.e., II, 214). Ayet-i kerimede takva elbisesinin önemli olduğuna işaret edildiği gibi avret yerlerini örten elbiseyi giyinmenin de takvaya delalet ettiğine işaret etmektedir, (Zamahşeri, Carullah Ebu’l-Kasım, el-Keşşâf an Hakâiki’t-Tenzîl, Beyrut, 1994, II, 93) demişlerdir. Kuşkusuz “takva” zahiri bir olgu değildir. Daha çok kişinin iç yapısı ile ilgilidir. Ancak kişi için sadece böyle bir elbisenin yeterli olduğu ifade edilemez. Şüphesiz kişinin iç/batıni durumunun, Allah katında zahirî durumundan daha önemli olduğunu söylemek pekâlâ mümkündür. Zira Hz. Peygamber (s.a.s.), bir hadisinde “Allah sizin şekillerinize ve amellerinize bakmaz, ancak sizin kalplerinize bakar.” buyurmaktadır (Müslim, Birr, 34). Kişinin asıl giysisi takva elbisesidir. Takva elbisesinin en hayırlısı (kişinin) Rabbine itaati, saygısıdır. Rabbine karşı asi olanda ise hiç hayır yoktur (Kurtubi, Ebu Abdillah Muhammed el-Cami’u li Ahkâmi’l-Kur’an, VII, 185, Beyrut, 1988). Kimilerine göre takva elbisesi zırh ve miğfer gibidir. Zira kişi nasıl ki bunlarla kendisini kötülük ve benzeri şeylerden koruyorsa takva elbisesi ile de nefsini cehennem azabından korumuş olacaktır (Zemahşeri, a.g.e. II, 93; el-Kurtubi, a.g.e. VII, 185). Bazı Kur’an yorumcularına göre ise takva, avret yerlerini örtmektir. Yani kişi Allah’tan korkar ve avret yerlerini örterse bu elbiseyi giyinmiş olur (et-Taberi, a.g.e. V, 150). İkrime ise kelimeye daha farklı bir anlam yükleyerek, onu müminlerin ahirette giyeceği elbise olarak yorumlar (İbn Kesir, Ebu’l Fida, Tefsiru’l-Kur’ani’l Azim, II, 208, Beyrut, 1981). Taberî de ayeti şöyle tevil eder: İman, salih/yararlı amel ve hayâ ile birlikte Allah’ın yasakladığı kötülükleri terk etmek, O’nun emirlerini yerine getirmek suretiyle Allah’tan ürpermek, simada tezahür eden güzel tavır ve Allah’a karşı olan saygı ve korkuyu derin bir biçimde hissetmektir (Taberî, a.g.e. VIII, 151).

Takva, Allah’ın emirlerine uyup yasaklarından kaçınarak azabından korunmaktır. Allah elçileri ümmetlerine, “Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.” diye hitap etmişlerdir, (Şuarâ, 26/108). Peygambere itaat eden Allah’a da itaat etmiş olacağından (Nisâ, 4/80) takva Allah’a ve Resul’üne itaat etme anlamını içerir. Takva kelimesinin kökü korku anlamını da içermekle birlikte bu korkunç bir şeyden çekinmeyi değil seven birinin sevdiğinin gönlünü incitmekten çekinmesini, Yaradan’a karşı saygı ve sorumluluk duyma hassasiyetini ifade eder. Allah bilinci, Allah’a karşı sorumluluk bilinci ifadeleri takva kavramının içeriğine uygun düşer. Takva ve ittika kelimelerinin içerdiği korku Allah’a duyulan saygıdan neşet eder. Böyle bir duygu müminleri kötülükten ve günahtan vazgeçirir, iyiliğe ve hayra yönlendirir. Hz. Peygamber, "Allah’ım, senden sana sığınırım!” (Müslim, Salat, 222); diye dua ederdi. Takva da Allah’ın (c.c.) gazabından yine O’nun korumasına sığınmaktır. Takva, kötülük ve zarar gelen her şeye karşı ilahi korumayı istemektir. Bu da günahlardan kaçınmak ve iyiliğe yönelmekle gerçekleşir. Allah takva sahibi olanlarla beraberdir (Bakara 2/194), onları korur ve onlara yardım eder. Allah takva sahiplerini sever (Âl-i İmrân, 3/76), takva ehlinin dostudur (Câsiye, 45/19).

Takva aynı zamanda iman ve kalple ilgili bir kavramdır. Allah’ın Resulü’ne karşı saygılı olanlar Allah’ın kalplerini takva için imtihan ettiği kimseler olarak belirtilir (Hucurât, 49/3). Allah’ın hükümlerine saygı göstermek şüphe yok ki kalplerdeki takvadandır (Hac, 22/37). Nefse/kalbe takvayı Allah ilham eder (Şems, 91/8). Hz. Peygamber (s.a.s.) eliyle göğsüne işaret ederek, “Takva buradadır.” demiş (Müslim, Birr, 32) ve “Allah’ım, nefsime/kalbime takvasını ver! Onu temizle” diye dua etmiştir (Müslim, Zikir, 73). Kalpteki takvadan maksat iman, samimiyet ve Allah’a duyulan saygıdır. Kur’an’da, “Müminlerin Allah’a karşı takva sahibi olmaları” buyurularak (Mâide, 5/11, 57, 88) takva ile iman arasındaki ilişkiye işaret edilmiştir. Takva sahibi olmak imanın gereğidir. Bütün peygamberler ümmetlerinden takva sahibi olmalarını istemiştir. Akıl ve vicdan da takva sahibi olmayı gerektirir (Talak, 65/10).

Takva sahibi olanları güzel akıbetler bekler (Taha, 20/132). Takvayı kuşanan müminlere vaat edilen iyi bir gelecek aynı zamanda dünya hayatı ile ilgilidir. Lakin mutlu sona varmak için sabırlı olmak gerekir (‘râf, 7/128). Dünya ve ahirette kurtuluşa ermenin yolu takva sahibi olmaktır (Bakara, 2/189). Ahirete götürülecek en iyi azık ve orada işe yarayacak en faydalı şey takvadır (Bakara, 2/197). Cennet takva sahipleri için hazırlanmıştır (Âl-i İmrân, 3/133).

İlahi bir lütuf olarak kalbi aydınlanan takva sahibi mümin hayrı şerden, hakkı batıldan, sevabı günahtan ayırt eder; haram ve günahlardan dikkatle kaçınır. Müminlerin tarihten ve sosyal olaylardan ibret almaları ve ders çıkarmaları takva sayesinde mümkün olur (Bakara, 2/66). Kur’an’da ahlaki faziletlerle takva arasındaki bağlantıya da işaret edilir. Takva ile af, sıla-i rahim, adalet, dürüstlük-doğruluk, doğru sözlü olmak, şükür, iyilik, merhamet arasında sıkı bir alaka vardır. Allah katında en değerli mümin en çok takvaya sahip kişidir (Hucurât, 49/13). Takva giysisi (‘râf, 7/26) kalpteki takvanın bedene ve organlara yansıyan hâli olup mümini bir zırh gibi koruyacaktır. Hz. Peygamber (s.a.s.) de takva sahibi bir müminin ahlakının da güzel olacağını belirtmiştir (Tirmizi, Birr, 55).

Kur’an-ı Kerim’de, “Gücünüz yettiği kadar takva sahibi olun.” buyurulmuştur (Tegabün, 64/16). Mümin, Allah’a duyduğu saygı nispetinde O’nun katında değerlidir (Buhârî, Menâkıb, 1; Müslim, Fezail, 168). Kimin ne kadar takva sahibi olduğunu ise ancak Allah bilir (Âl-i İmrân, 3/115).

Mümin, takva sahibi olmaya çalışır ancak takva sahibi olduğu iddiasında bulunmaz. Takva, Allah’a (c.c.) karşı duyulan saygının meyvesidir.

Bütün faziletlerin kaynağı olan takvanın temeli ihlas, içtenliktir. Mümin için en değerli ihsan olan takvanın hakikatine ise Allah’a ve onun kullarına saygıyla ulaşılır. Manevi giysi olan ve müminleri dünya ve ahirette koruyan takvayı kuşananlardan olmak ümit ve recasıyla.

RADYO  FANİDUNYA FM.
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Asıl Derdimiz Dertsiz İnsanlar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:27:42 ÖÖ]


Hayatını Düzene Koymak İsteyen Müslüman Gençlere Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:17:49 ÖÖ]


Bizi Aldatan Bizden Değildir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:53:08 ÖÖ]


BenimKkim Olduğumu Biliyor musun Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:42:56 ÖÖ]


Çocuklarımıza Sahip Çıkmalıyız Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:35:33 ÖÖ]


Zulmün Zararları Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:22:59 ÖÖ]


Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:36:50 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41