Gönderen Konu: Nefsin Karanlık Gecesi: Kabz  (Okunma sayısı 1022 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Nefsin Karanlık Gecesi: Kabz
« : Aralık 21, 2014, 02:03:09 ÖS »
NEFSİN KARANLIK GECESİ  KABZ

Nefsin Karanlık Gecesi: Kabz - Gecenin Ortasında Doğan Güneş: Bast

Manevi yolculuğa çıkan kimsede sıkıntı ve ferahlık hâlleri, birbirine karşı olarak, korku ve ümit derecesine yükseldikten sonra gelir.(Kuşeyri)

Kabz daralmak, bast genişlemek ve ferahlamak demektir. “Allah hem sıkar (kabz); hem de açar (bast).”(Bakara 245) âyeti konumuza işaret etmektedir.

Kabz ve bastın gelişi kesb ile olmadığı gibi, gidişi de cehd ile değildir. Kabz hicab hâlindeki kalplerin tutulgan oluşundan, bast ise keşf halindeki kalplerin açılmasından ibarettir. Kabz, cezayı gerektiren manevî bir durumun kalpte belirmesiyle meydana gelir.(Ali b. Osman Hucvirî, Keşfu’l-Mahcûb)


Kabz ve basttan, tarikata yeni giren mübtedilerin nasibi bulunmazken, vâsıl-ı ilAllah olan müntehîlerin ilgisi de kalmamıştır. Çünkü müntehîler bu hâlden başka bir hâle geçmişlerdir. Dolayısıyla kabz ve bast, bu iki hâlin arasında bulunan mutavassıta grubuna mahsustur. Ârifte meydana gelen kabz hâli, mübtedîde havf, ferahlık hâli ise reca derecesindedir.(el-kuşeyri)

Kabz, İnsanın Evini İğne Deliğine Kurması

Bast, bir genişleme deneyimi ve belki de benliğin yoğunlaşmışıyken, kabz, ruhun sıkıştırılması anlamına gelir, “insanın evini iğne deliğine kurmasıdır; karanlıktır, mutasavvıfın günler bazen aylar geçirdiği bunaltıcı yalnızlık çölüdür.”(Annemarie Schimmel, İslamın Mistik Boyutları)


Havf ve Recanın Özellikleri

1. Havf, kalbin arzuladığı bir şeyin yok olacağı endişesinden veya istenmeyen bir işin gerçekleşeceğini düşünmekten, Recâ ise aksine istenmeyen bir şeyin yok olmasından veya arzu duyulanın gerçekleşmesinden, daha doğrusu gerçekleşme ümidinden doğar. Her ikisi de istikbale aittir. (Kuşeyri)



2. Havf ve recâ gecenin gündüzü takip ettiği gibi, birbirlerini takip ederler. Korkusuz ümit, ümitsiz de korku yoktur.



3. Dünyada ümit de, korku da bir aradadır. Ümitsiz insan tembelleşir, tahammül gücü kalmaz, çabucak paniğe kapılır.Gazalî’ye göre: “Korku Allah’ın bir kamçısı. Kullarını ilim ve amele onunla sevk eder ve böylece onlar Allah’a yakınlık rütbesini kazanırlar.”



Kabz-Bastın, Havf-Reca’dan Ayrıldığı Noktalar

Havf ve recâ geleceğe ait olduğu halde, kabz ve bast salikte o anda meydana gelir. Örneğin, işlediği günahtan dolayı, ahirette ceza göreceğini düşünen bir kul, hiç de arzulamadığı bir durumla karşılaşacağını hissettiği için korkar. Bu korku o anda kendisinde bir sıkıntı (kabz) meydana getirir. Mükafat umduğu takdirde rahatlık (bast) başlar.

İnsanın gerçekten Allahü Teâlâ’dan korkması veya ümit etmesi, nefis tezkiyesi ile mümkündür. Bu iki durumun neticesi olan kabz ve bast hâli ise uzun bir mücâhededen sonra elde edilir.

---------------

Kabzda bir erime ve kahrolma, bastta ise bir nazlanma ve lutf hali mevcuttur. Hiç şüphe yok ki, beşeriyetin eriyişi ve nefsin kahrolması, onun kollanmasından ve beslenmesinden daha üstündür.

Cüneyd’in, “Beni korkuyla sıkıştırdığında, beni benden alır, ama umutla beni genişlettiğinde beni bana geri verir.” sözünde olduğu gibi kabz halinde, ‘Ben’ yok olur; bu, bastın yarattığı genişletilmiş ben bilincine tercih edilir. Kabz halinde, “nefsin karanlık gecesinde”, insan tümüyle Allah’a terk edilmiştir; kendinden hiçbir iz yoktur, bir şey isteme gücü yoktur ve karanlıktan, “gecenin ortasında bir güneş” gibi aniden beliriveren birleştirici deneyimin ya da ru’yetin ışığıdır o

Kabz ve bastın kendilerine has belli bir vakti, muayyen bir mevsimi vardır. Bunların vakti, havassa ait muhabbetin ilk başlarında ortaya çıkar. Bu duruma işaret sadedinde el-Vasıtî, “Cenab-ı Hakk; sana ait olan şeylerden dolayı seni kabzeder. Kendisine aid olan şeylerde de seni bast eder.” derken, Nûrî, “Allah, seni seninle kabz, kendisiyle bast eder.” demiştir.


Kabzın varlığı nefsin sıfatının ortaya çıkması ve sahibini kuşatmasındandır. Bastın zuhuru ise kalbin sıfatının ortaya çıkması ve sahibini kuşatmasından dolayıdır.(Sühreverdi, Avarifu’l-Maarif)

Doç. Dr. Kadir ÖZKÖSE.


 


* BENZER KONULAR

Kulluk’tan Düşme Nedeni Heva Gönderen: türkiyem
[Bugün, 09:24:39 ÖÖ]


Yaratan Rabb'inin Adıyla Oku Gönderen: türkiyem
[Bugün, 09:18:20 ÖÖ]


Hasta Kalp Gönderen: türkiyem
[Bugün, 09:05:04 ÖÖ]


O’nun Rızası İçin Gönderen: türkiyem
[Bugün, 08:51:01 ÖÖ]


Akıl Eğitimi Gönderen: türkiyem
[Bugün, 08:44:10 ÖÖ]


Modern Hayatın Kölesi Olmaktan Kurtulalım Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:03:13 ÖÖ]


Kul Hakkına Riayet Etmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:54:32 ÖÖ]


Resulü Efendimiz (S.A.V.) Evin Camiye Yakın Olması Çok Faziletlidir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:42:08 ÖÖ]


Dua Doğru Ama Ağız Yanlış Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:22:52 ÖÖ]


Allahü Teala Dilediğini Temize Çıkarır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:11:17 ÖÖ]


Bu Ümmete Allah'ın Büyük İhsanı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:04:34 ÖÖ]


Bünyamin Topçuoğlu - Büyük Cevşen Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:20:42 ÖS]


Çocuk Terbiyesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:56:30 ÖÖ]


HZ. Muhammedin Davranış Modelleri Gönderen: anadolu
[Dün, 10:48:36 ÖÖ]


Bidat ve Hurafelerden Sakınmak Gönderen: anadolu
[Dün, 10:40:42 ÖÖ]


Temizlik İmandandır Gönderen: anadolu
[Dün, 10:34:38 ÖÖ]


İslamda Kulluk Sadece Allah’a’dır Gönderen: anadolu
[Dün, 10:27:12 ÖÖ]


Peygambere İtaat Allah’a İtaattır Gönderen: anadolu
[Dün, 10:22:28 ÖÖ]


Ürkmüş Yaban Eşekleri Gibi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:05:51 ÖÖ]


Eşinizi Seviyorsanız Onu Sabah Namazına Kaldırın Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:53:52 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42