Gönderen Konu: Güncelden Tefekküre  (Okunma sayısı 132 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5771
Güncelden Tefekküre
« : Temmuz 17, 2022, 07:46:03 ÖÖ »
Güncelden Tefekküre

Kim ne derse desin; bu millet, ‘aydın hicranı’ ile karşı karşıyadır. Bin bir fedakârlıkla yetiştirdiği, fikir ve düşüncesini geliştirmekle vazifelendirdiği aydınlarının; ne ilmi ne felsefesi, ne sanatı ne siyaseti “millî şuur” sorumluluğu içinde başaramadıklarını üzüntüyle görmekteyiz. Ruh fakirliği, bu başarısızlıkların oluşturduğu çeşitli kopukluklar yüzünden yaygın hale geldi. İçinden çıktığı kaynakla bütün bağlarını kesen aydın, kurduğu cansız dünyaya maddi-teknik kural değişiklikleriyle “ruh” verebilir mi? Batı’nın metod anlayışı, çalışma disiplini, pragmatik mahareti, demokratik terbiyesi bize pek tesir etmedi. Ama bünyevî talihsizlikleriyle ilgili her macerası ve hastalığı aynen yaşandı. Bizimkisi ne modernleşmekti, ne Batılılaşmak. Düpedüz şahsiyetsizleşiyor, zulmü, katliamı, caniliği ‘Batı Uygarlığı’ olarak görür hale getiriliyorduk. Hangi maddiyat-maneviyat dengesinden söz ediliyor? Nereden çıktı bu komik gerekçe? Felçli kolu yalnız bırakmamak için sağlamını da kurutmak dengecilik midir? Bana bunları son yaşadığımız yuvarlak masanın yuvarlak adamlarının hali (inançlı olanların da masaya kurulmaları) bazı ayetlerin ışığında düşündürttü. Nasıl mı? İşte bazı ayet mealleri:

“Sen insan fıtratına uyan yolu tut, iyi olanı emret ve doğasına yabancılaşanlarla ilişiğini kes.” (7/199) Tek başına bu ayet, Peygamberimizin önüne muhteşem bir ufuk açmakta ve onun insanlarla ilişkisinin hangi zemine oturtacağını ifade ederken bizlere de kılavuzunu öğretmektedir. Hz. Peygamber’den emretmesi istenilen şey, insan doğasına uygun olan hususlardır. Rehberimiz Peygamberimizin dini emir ve nehiylerin nasıl algılanması gerektiğiyle ilgili bize yol ve yön gösteren bu ayeti nasıl anlamamız gerektiğine ilişkin zihni bir altyapı hazırladığı da anlaşılacaktır.

Rabbimin talimatı, benim için en hayırlı olandır.

“Ailene namazı emret ve sen de bunun üzerinde sıkı sıkıya dur” (20/132) ayeti, onun yakın çevresiyle ilişkisini inşa eden bir talimattır. O, yakın çevresinde bu ve buna benzer emirlere uyarak öyle bir bilinç geliştirmeye çalışıyordu ki, bu aynı zamanda çevresinin şahsiyetini geliştirme ve bağımsızlaştırma işlevi de görüyordu. İşte onun işitme kaabiliyetini kaybetmemiş yüreklerden hiç gitmemesi gereken çığlığı: “Ey Muhammed’in kızı Fatıma! Kendini ateşten koru! Çünkü ben, vallahi Allah’tan sana ulaşacak bir cezanın önüne geçip de seni koruyamam!” Güncele geçiş yaparsak Zillet ve şer ittifakını kuranlar;

“Suçlu ve haksız kimselere bundan böyle asla arka çıkmayacağım” ayetini düşünmelidirler.

(28/17) “Rabbim, bana ihsan ettiğin nimetlere, affına, öğrettiğin ilme ve şeriatına and olsun ki, artık nesilleri yok etme suçu işleyen, kavgacılara, âsilere, suçlulara arka çıkmayacağım.” (28/17) “Sonra gelecekler arasında beni doğrulukla anılanlardan kıl.” (42/84) Arkadan geleceklerden iyilikle kim anar sizi? Kendi hırs ve ihtiraslarınız uğruna; vatan millet, ümmet düşmanlarıyla aynı safta bulunmanızın vebalinden nasıl kurtulacaksınız? Furkan suresi 28. âyette “Keşke falancayı dost edinmeseydim” pişmanlığının çaresi olacak mı?

Bir hayat görüşünüz olacak. Bu olmadıkça, her şey muallakta kalır. Temelsiz tefekkür olmaz. Öylesine bir didinme, yorgunluk ve ızdırap getirir; dalalete sürükler. Temel, değişmez inançlardır. Tefekkür, o inançların, benliğimizi şahsiyete dönüştürmesi, bize bizi vermesidir. Fikir ve düşünceden ziyade, olaylar konuşulduğu için konuşulanlar; tefekkür meseleleri değil, basit mantık hatalarıdır. Gündemi onlar oluşturur. Değer ölçülerine ve hükümlerine bağlılık samimiyeti kalktığı için, tefekkürün ve uzlaşmanın yolları tıkanır, nefsani iddialaşmanın ve kavgaların ilkel hırçınlıkları yaşanır. Kavramların asliyeti gider, istismarı kalır. Kalabalıklar içinde yalnızlık, gürültüler ortasında ifadesizlik yaşanır. 

Yalnız kalmak aciz kalmak demek. Cenab-ı Hak çareler halk etmiş, imkanlar lütfetmiş, kader çerçevesinde imkanlar ihsan eylemiş. Dayanışırsanız, dayanışmanın düzenini kurarsınız, “esbaba tevessül”ün yolları açılır.

Aksi halde, hicran duvarları çevirir etrafınızı, çırpınır durursunuz. Herkes kendi yalnızlığında bir başka türlü çırpınır. Hayat bunun için zorlaşıyor. Paranın bir virüs haline geldiği, konforun, lüks ve israfın hayatın içine yerleştiği, sabrın, kanaatin, şükrün, sadeliğin kalktığı bir yaşayış bizim olabilir mi? Eğitimde ticaret, tıpta ticaret. Para, çeşitli biçimlerde bir ihtiras virüsü gibi toplumun dokularını çürüttü. Hayatımız; maddeten de, manen de zorlaşıyor çekilmez, yaşanmaz duruma geliyor. Hep ekonomi konuşup duruyoruz. Temel sebep; dünyanın ‘imtihan dünyası’ olduğunun unutulması/unutturulması, ‘kulluk ve emanet şuuru’ diye çok önemli kavram ve düşüncelerden uzak yaşayışımız. Peygamberlerin bile önce kul, sonra Resul olduğunun hatırlanmaması. Özgürlüğün “Allah’a kulluk” ile başladığının bilinmemesi. Arzu ve isteklerin, hırs ve ihtirasların emrine girip ‘nefsinin kulu’ oluşundan habersizlik.

İnsani ilişkileri yerine getirmeyenler, yardımlaşamayanlar, dertleşmeyenler, sevmeyenler, sevindirmeyenler, zulümde nöbetleşme turnikesinde birleşiyor. Psikoterapistlerde tedavi için sıra bekliyorlar.

(Sıkıntısını, bunalımını, çaresizliklerini anlatmanın ‘derdini söyleme’nin adı tedavi olmuş.) Sosyal hayatımız işte bu. İnsanı maddeye köle yapan, madde uğruna insanların ruhunu, sıhhatini, mutluluğunu tahrip eden gaflet bombalarının nötrondan fazlası var eksiği yok. Ölçülü ve dengeli olmayı, makul ve mutedil bir hal içinde bulunmayı içselleştirelim. Üç M’yi hep canlı tutalım. Makul, Mutedil, Müstakim.

RADYO DİNEME LİNKİMİZ.

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:36:50 ÖS]


İnsan Hakları, Kadın-Erkek Eşitliği ve Adalet Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:31:26 ÖS]


PCLOUD ÜCRETSİZ ÖMÜR BOYU DİLEDİĞİNİZ KADAR DEPOLAMA ALANINA SAHİP OLMAK Gönderen: andrewmemut
[Dün, 05:30:06 ÖS]


İnsan ve Dua Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:59:29 ÖÖ]


İman Etmeyenler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:33:17 ÖÖ]


Sorumluluk Bilinci Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:57:24 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (S.A.V.): “10 Haslet Vardır Ki Helak Olma Sebebidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:43:20 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41