Tevhid “la” ile başlar
Tevhidimiz “La” ile başlıyor. Allah’tan başka mabut olarak kim, ne varsa tüm sanal ilahları, tağutu, şeytanı, nefsi... Tüm yaratıklara itaati ret ve inkar ederek başlıyor, tevhidimiz. Ki, tevhidimiz sahih olsun. Müslümanlar olarak rububiyetle ilgili şaşkınlığımız yaygın... Tevhidin zıddı şirktir...
Allah (c.c) tüm kemal sıfatlarla muttasıf, noksan sıfatlardan münezzehtir. İlmin en üstünü tevhid ilmi, marifetullahtır. O’nu Kitabı ve Resulü nasıl tanıtmışsa o çerçevede tanımak, bilmek gerekiyor. Yoksa bilgimiz sahih olmaz. O’nun dini (İslam) de tevhid temeli üzerinde kurulup, tanımlanmıştır. Zatının bilinmesi mümkün değildir. Tefekkürde bu yasağın dışında bildirilen sıfatları, isimleri, fiilleri, hükümleri, eserleri... ile tanınıp, bilinebilecektir. Sayısız ve sonsuz olanlardan bildirilenlerden ne kadarını tanıyıp, bilebilirsek O’nun hakkındaki saygımız o kadar artar... “Allah’tan en çok âlimler korkar...”
O, zatında nasıl tek, ortaksız, eşsiz, benzersiz, yardımcısız... (İhlas)ise, sıfatlarında, isimlerinde, fiillerinde, hükümlerinde de öyledir. Ve O’nun sıfat ve isimlerinde, fiillerindeki bilgimiz ne kadar artarsa, O’nun hükümlerinin, emir ve yasaklarının, helal ve haramlarının hikmetlerini kavrayabilmek o kadar mümkün olabilir. Zatında nasıl ki eşsiz, benzersizdir; hükümlerinde, emir ve yasaklarında özetle dininde (İslam)/ yol/nizamında da eşsiz, benzersiz, kusursuz, yanlışsız, eksiksiz, fazlasız, özgün ve mükemmeldir.
İnsanların Rabbi, Meliki, İlahı sadece yalnızca, ancak O’dur (c.c) (Nas). Tevhidin zıddı şirktir. En büyük zulüm, şirktir. (Lokman,41) O’na mahsus sıfatları insanlara yakıştırmak da, insanlara ait sıfatları O’na nisbet etmek de şirktir. Teslis nasıl şirk ise, bunun gibi Allah-u Teâlâ’nın Rububiyet sıfatını yarattıklarına yakıştırmak çok yaygın bir şirk biçimidir. Tevhidimizin gereği olarak “La Rabbe İllallah” diyoruz. “Yaratmak da, emretmek de yüceler yücesi Rabbülalemin’e mahsustur...” (Araf)
İnsanlar üzerinde emretmek, emir ve yasak koymak, helal ve haram koymak özetle hükümranlık/ egemenlik hak ve yetkisi yalnızca ve ancak Rabbülalemin olan Allah-u Teâlâ’ya mahsustur. O’nun bu alanına müdahaleye cüret büyük bir zulümdür, şirktir. O’nun haramlarını helal kılmak da, helallerini haram kılmak da, O’nun hükümlerine karşı/aykırı hükümler, yasalar koymak da böyledir. Şirktir, küfürdür, Allah’a düşmanlıktır. Bu haddini aşıp, tağutlaşmanın sonunda kullara kulluk esareti, zilleti, zulmü ortaya çıkar. Ve yaşanan tüm sorunlar da yönetici bulunanların azgınlaşmalarıyla birlikte zulüm dolayısıyla tüm musibetler ortaya çıkar. Adalet/denge bozulur. Zulüm egemen olur. Kâinata, insana mükemmel bir nizam, denge koyan Rabbülalemin (Rahman), yeryüzünde adaletini sağlaması için elçilerini açık delillerle Kitaplarla, mizanları göndermiştir. (Hadid,25) Ve gerçek adalet ancak ilahi hükümlerin uygulanmasıyla gerçekleştirilir. İslam da barış ve adalet nizamı/dini/yoludur. Ve İslamsız saadet de mümkün değildir.
O’nun adalet hükümlerine uyulsa, evrendeki muazzam, mükemmel nizam dünyada kurulabilir. Müşrikler; dünyanın, güneşin, arşın Rabbinin Allah-u Teâlâ olduğunu, rızıkları verenin Allah olduğunu, hatta kâinatı yönetip, düzenleyenin Allah olduğunu beyan etmelerine rağmen yine de “müşrik” idiler. (Müminun,84-89) Çünkü Allah-u Teâlâ’nın hükümlerini kabul etmek suretiyle belli konumdakilerin aykırı hükümlerine itaat ederek tağutları Rab ediniyorlar, böylece şirke düşüyorlar. (Tevbe,31?)
O (c.c) “Semadakilerin”, “yerdekilerin”, “arzdakilerin”, tüm âlemlerin Rabbidir. Hristiyanlar tesliste saparak ve yeryüzü yönetiminde Allah-u Teâlâ’nın yetkisini de reddederek (laiklik) şirke saplandılar. Semanın yönetimini Allah’a bıraktılar. Kendileri de yeryüzünü yönetecekler... “Sezar’ın hakkı Sezar’a, Tanrı’nın hakkı Tanrı’ya!” İşte dünyamızın hali...
“Allah hükmedenlerin en iyi hükmedeni değil midir?” (Tin,6) “Yaratmak da, emretmek de O’na aittir.” (Araf,43)
“İmanımıza zulüm bulaştırmamalıyız” “Allah ile birlikte başka ilahlar edinmemeliyiz.”
“Allah’tan başka mabud, ilah edinmemeliyiz.”
“Dini Allah’a mahsus halis kılmalıyız.” “Kitabın bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr edenlere dünyada zillet ve ahirette eşed azap var.” (Bakara,85)
“Rabbim Allah’tır deyip, dosdoğru (istikamette) olanlara hem dünyada hem de ahirette müjdeler var...”
-Karz ı haseni, infak, zekat, sadaka, vakıf, isar kavramları hangi düzende var?
Faize dayalı bir düzende denge/adalet nasıl sağlanabilir? “Bir kişiye on pul, on kişiye bir pul bu taksimi kurt koyunlara şah olsa, yapmaz.” N.F.K
Haramların helal, helallerin de haram olarak algılandığı bir düzende huzur olur mu?
Faizin ve fuhşun yaygınlaştığı bir toplumda sigortalar atmamış mıdır?
Tüm musibetler, günahlarımızın karşılığı olarak bize yağmıyor mu? Yüzyıllık yolun yanlışlığını ne zaman anlayacağız?
“Nereye gidiyorsunuz?” (Tekvir) ilahi uyarısını ne zaman duyacağız?
Günde kırk kez okuduğumuz Fatiha’daki duamızın şuuruna ne zaman ulaşacağız?
Bahaddin Elçi
FANİ DUNYA RADYO FORUM
