Gönderen Konu: İnsanın Alacası İçinde mi  (Okunma sayısı 76 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5778
İnsanın Alacası İçinde mi
« : Ağustos 09, 2023, 07:51:25 ÖÖ »


İnsanın Alacası İçinde mi

“Koyunun alacası dışında insanın alacası içindedir” böyle bir atasözü hatırıma geldi. Yazımın başlığına da uygun düştü. Bu atasözünden mülhem (çağrışım yaptı) her gün haberlerde, sportif her faaliyette sporcularda gördüğüm, sonrasında gençlerde yaygın hale gelen dövmelerle ilgili yazmamız gerekiyor. Dövme yaptıranlar/yapanlar alacasını hayvanlar gibi dışlarına yaptırıyorlar. İçlerinde taşımaları gereken şeyleri vücutlarına kazıttırıyorlar.

İslam inancındaki yeri. Dinimizce ‘caiz mi, değil mi?’ hususuna bakıp, ona göre değerlendirmek gerek. Kısaca dövme konusunda Diyanet’in verdiği fetvası şöyle; “Dövme yani vücuda iğneler batırarak deri altına boya zerk etmek sureti ile deri üzerinde çeşitli şekiller oluşturmak dinimizce yasaklanmıştır. Vücudunda dövme bulunan bir kimse, sağlığına zarar vermeyecek yöntemlerle onu ortadan kaldırmalıdır. Bu mümkün olmazsa Allah’tan bağışlama dilemesi, yaptığından pişman olması gerekir.”

Sportif faaliyet ve organizelerde kurallarını koyan ve tertipleyenler, sporu bir araç olarak kullanıp kendi ideolojilerinin/zehirlerini toplumlara ‘enjekte’ eden, Hakk’tan uzak, batılı olarak isimlendiren anlayışa teslim olmak bizlere yakışmaz. Her alanda futbolda da ‘yıldız’ oyuncu olduğunuzda, toplumda her kesimin dikkatlerin üzerinize yönelmesi, adeta ‘otomatik’ hal alıyor.

Bu durum ise örnek alınma, misal gösterilme, model olarak ön plana çıkma, manası taşıyor. Atletizm, voleybol, futbol vb. spor branşı ayırt etmeksizin, yerli olarak tanımlanan oyunculara bakmak yeterli olacaktır. Müslüman için ‘haram’ fetvası verilen ‘dövme’ yaptıran yerli oyuncu sayısı, ülkemize gelen ‘dövmeli’ yabancı sporcuları geride bırakacak kadar yaygınlaşmış durumda!

Bu garip gidişe ‘dur’ diyecek bir kulüp, federasyon, başkan, müdür ne gördük ne de duyduk! Bu kanayan yaraya âcilen neşter vurulmalı. Bir kişinin niçin dövme yaptırmak isteyebileceği hususta akademik kaynaklara baktığımızda, toplumsal alanlarda kendisini ifade etme, bir kimlik veya benlik oluşturma aracı sebeplere dayandığını görmekteyiz.

Verilmek istenen mesaj ise giyilen elbise, saç modeli, dövme üzerinden veriliyor. Batılıların Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev kitabında “Eğer iki kuşak köleleştirilirse, bundan sonra gelen kuşak özgürlüğü hiç tanımadığı, görüp bilmediği için pişmanlık duymadan hizmet eder ve ondan öncekilerin zorla yaptıklarını seve seve yerine getirir.”

Hatta savunucusu olur. ‘Özgürce dilediğini yaparım’ diyenler; Özgürlüğün Allah’a kulluk ile başladığını bilmeyince, arzu ve isteklerinin, heva heveslerinin, nefsinin kulluğunu yaparken özgürce hareket ettiğini söyleyebiliyor. Bizler bilhassa sporda öne çıkanlar aidiyetlerini, İslâm’î kimlik, kişilik ve şahsiyeti unuttuğu/unutturulduğu için, “örnek mümin (üsveyi hasene) de olunamadığından insanımız mukallit (taklitçi) olup çıktı. Toplumun İslam dışına itilmesi gayesiyle yapılan her türlü işlem ve eyleme gösterilen anlayış, müsamaha, hoşgörü; dinini yaşamaya çalışanlara gösterilmiyor.

Devlet bu konuda tarafsız olamaz. Çocuk ve gençlik açısında bakıldığında, ülke nüfusunun önemli kesimi bu süreçten etkilendiğine şahit olmaktayız. Sporcunun açık kıyafetleri, kızlı erkekli karma spor yapılan ortamlar ve sporcunun dövmesi. Vatandaşı ‘yozlaştırma’, ‘ayrıştırma’ ve ‘soyutlama’ gibi her türlü oyun içinde oyunun ‘senaryosunu yazma ve ‘uygulama’ görevi eksiksiz yerine getirilmeye devam ediyor. Bu sürecin en dikkat çeken hususu, spor-sanat adı altındaki uygulamaların “bir şey olmaz” düşüncesiyle işliyor. Önce birey sonrasında ise toplum açısından felakete dönüştüğüne şahit olmaktayız. Düşünce yapısı değişmeyince, kendi değerlerinden kutsallarından habersiz yetişince/yetiştirilince olacağı bu!

Toplumda örnek (rol-model) olan sporcuların vücutlarına dövme yaptırıp kamuoyu-kameralar karşısına çıkmaları özentiye sebep oluyor. Ülkesini temsilen ay-yıldızlı formayı giyen sporcunun vücudundaki dövmelerini önemli mekânlarda sergilemesi dikkat çekiyor. Sporcu olup, kamuoyunun ‘ekran yüzü’ olunca, yapılan yansıma ‘misyonerlik’ manası taşıdığından görev, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Türkiye Futbol Federasyonu, Kulüp Başkan ve yönetimlerine düşmekte. Kendi kutsallarıyla irtibatlı iseler. Yazımı yazarken “fıtratımıza dönmemiz, fıtratımızdan uzaklaşmamamız lazım” diye düşünürken bazı ayetler hatırıma geldi. (30 Rum 30-32) Ayetlerin tefsirine baktığımızda şeytanın diğer özellikleri ve insanlara etkileri açıklanmaktadır: * Şeytan, Allah tarafından lânetlenmiş, huzurundan kovulmuş ve rahmetinden mahrum kılınmıştır. *

O bütün insanları değil, ancak belli bir kısmını etki altına alabilecektir. Allah Teâlâ şeytana, kullarını saptırmak için çabalama hürriyeti vermiştir. Ancak onun, kullar üzerinde cebredici bir etkisi yoktur. Rabbine samimiyetle kulluk eden müminlerin şeytandan yana bir korkuları olamaz.

*Şeytan, imanı zayıf, ibadeti eksik, bu sebeple aklı ve iradesi yalnız, desteksiz ve zayıf kalmış insanları doğrudan, iyiden, haktan saptırmaya çalışır, onları olmayacak kuruntularla, tatlı hayallerle oyalar, aldatır; iyi davranışlardan, faydalı uğraşlardan alıkoyar.

*Şeytanın insanlara yaptırdığı yanlışların en önemlileri iki örnekle anlatılmıştır:

1. Puta adanan devenin gözünü kulağını yarmak. Bu örnek bütün akıl ve ilim dışı kabullere ve hurafelere işaret etmektedir.

 2. Allah’ın yaratış düzenini değiştirmek. Bu örnek de fıtrata ve selim tabiata aykırı sapmalara dikkat çekmektedir. Bu münasebetle kadınların ve erkeklerin vücutlarında yaptıkları bazı değiştirme, güzelleştirme ve düzeltmeleri değerlendirerek şu sonuca varmıştır: Sünnet olmak, belli yerlerdeki kılları almak ve gidermek, tıraş olmak, tırnak kesmek, küpe takmak için kulağı delmek gibi İslâm’ın izin verdiği, hatta teşvik ettiği güzelleştirme ve düzeltmeler “yaratılış düzenini değiştirme” mânası taşımaz.

Bunlar temizlik, kolaylık ve güzellik sağlayan, tabii ve fıtrî güzelliğin ortaya çıkmasını temin eden işlemlerdir.

Günümüzde tıbbın mümkün hale getirdiği estetik ameliyatlarla yapılan değiştirmeleri de ikiye ayırmak gerekecektir:

a) Normal olana göre biçimsiz, yersiz, aşırı hacimde, maddî veya psikolojik olarak rahatsızlık verici oluşumların düzeltilmesi. Bunlar tedavi sayılır ve câizdir.

b) Normal olanı ya daha ziyade güzelleştirmek veya değişiklik arzusuyla değiştirmek.

Yaratılışımızı değiştirmeyi hedefleyen uygulamalar dinen tasvip edilmez.

Yaşar Değirmenci.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41