Gönderen Konu: Ramazan Ailemizin Huzuru Bereketi Rahmetidir  (Okunma sayısı 82 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5823
Ramazan Ailemizin Huzuru Bereketi Rahmetidir
« : Mart 26, 2023, 09:22:15 ÖÖ »


Ramazan Ailemizin Huzuru  Bereketi  Rahmetidir

Ramazan’a Kur’an vahyini bize armağan eden ilahi bir teminat olarak bakmalıyız. Ramazan iç dünyamıza derûnilik kazandırır. Yüreklerimizin yıkılan yerlerini yapmak, akıllarının tahrip olan yerlerini tamir etmek, iç dünyalarımızda su alan yerleri tıkamak, bilinçlerin bozulan yerlerini onarmak, iradelerinin kaybolan kısmını kazanmak, şahsiyetlerinin eksilen yerlerini tamamlamak için bir fırsattır. Aile bağlarımızın kuvvetlenmesinin de vesilesidir. İster iftar ister sahur, ister bu aydaki yardımlaşma, dayanışma gibi sosyal tarafların hepsi; aile bağlarında bir araya gelmenin manevi yönünün tecellisidir. 

İnsan bu. Yani “nisyan”, yani “unutkan varlık”. Kendini unutur, sorumluluğunu unutur, konumunu unutur, değerini ve haddini unutur. İslenir, paslanır, kirlenir, aşınır. Dolayısıyla insanın da yıllık bir bakıma ihtiyacı olur. Dahası, acıkan ruhlar doyurulmazsa, manevi ölümler başlar. Birçokları, ruh açlığından, manevi bir ölümle burun buruna geldiklerinden haberdar bile olmazlar. Bu açlıkların farkındalığı da fark ederiz.

Gündemimizin baş maddesi aile meselemizdir. Ailenin dağılması sonuçtur. Bu sonucu doğuran sebepler üzerinde çok ciddi düşünmek, tahlil etmek gerekir.

Ailenin dağılmasından sonra kadının korunması önemli ama yetersizdir. Erkeğin ve çocukların da korunması gündeme alınmalıdır. Aile fertlerinin mutluluğu cemiyetin mutluluğu demektir. 

Modern Batı, insanı dinden kopardığı gibi, insanı insandan da kopardı ve aile parçalandı. Eğitimde aileye alternatif bir kurum oluşturulamaz. Modern kültür aileyi tehdit etmektedir. Günümüzde evlilik için aile mektepleri açılmalı, eş adaylarına dini temel bilgiler verilmelidir. Aksi takdirde seküler bir toplumun hayat anlayışıyla yaşanmış, İslam’ın yüklediği sorumluluklar yerine getirilmeden onun verdiği haklardan söz edilmiş olur. Bu da adaletsizliklere sebeptir. Hangi ülkenin ailesi en sağlam ve en huzurlu ise dünyanın en güçlü ülkesi orasıdır. Ailenin selameti aile fertlerinin birbirlerini anlamalarına bağlıdır.

Modernleşirken mutluluk algısını bile ekonomik mutluluğa indirgedik. ‘Ahlaki düşünce, insan da aile de düştü’ sözü ailenin ve toplumun fotoğrafı. İslam ailesinde ilk söz de son söz de erkeğin, kadının, çevrenin değil, Allah’ın ve Rasulü’nün olmalıdır. Batı’nın ve onun ürettiği modernliğin bozduğu aileyi yine onların ürettiği bilimler ve bu bilimlerin uzmanlarıyla kurtarmanın reçetelerini arıyoruz. Aileyi bu hale getiren sebepleri ortadan kaldırma yerine sonuçlar konuşuluyor, yazılıyor, âdeta hastalığın başka çeşitleriyle devam edilsin isteniyor. Aileyi kuran ve koruyan temel unsurları düşünen, aileyi dağıtan sebeplere kafa yoranları arar hale geldik. Kim ne derse desin, din unsuru olmadan sağlam bir ailenin kurulamayacağı, kurulsa da uzun süre dayanamayacağı gün gibi aşikâr.

Bütün değerleri dağıtan modernizmin oluşturduğu bireysellik, değer tanımayan özgürlük, hazcılık, kısaca modern hayat! Bu hayatı teşvik eden TV’den sosyal medyadan, bilgisayar internet programlarına kadar aileyi batıran Batı kaynaklı magazin kültürü. Batı’nın olmayan ‘değer yargıları’ normları ve formları ile aileyi kurtarabilir miyiz? Aileyi kuran unsurlardan biri mahremiyettir. Kendi aile yapımızı meydana getiren değerlerimizin dışında bu kavramı bulabilir misiniz?

Aileden bahsederken Batı’nın anladığı aileden söz ettiğimizi ne zaman fark edeceğiz? Onların aile dedikleri şey genellikle karı kocadan oluşan, haz eksenli ailedir.

Oysa Kur’an-ı Kerim’de sadece karı kocayı çağrıştıran bir aile anlayışı ve kavramı yok. 

Aile fertleri yük, ayak bağı, masraf kapısı yahut dert kapısı olarak görülür, aile içinde sağlıklı ve huzurlu bir iletişim için emek verilmezse; ailede büyük-küçük, kadın-erkek herkes birbirini tanımak ve anlamak için vakit ayırmazsa; şartları düzeltmek ve problemler üzerinde konuşmak yerine günü kurtarmak ve kaçmak tercih edilirse aile huzuru olur mu? Sonuçta insanlar yalnızlaşır, yabancılaşır, uzaklaşır ve mutsuzlaşır. Âile, çocukların dünya ve ahiret hayatına hazır hale gelmelerini sağlayan en etkili kurumdur. Çünkü âile çocukların uzun ve zahmetli bakımlarının öncelikle sağlandığı bir birim olması yanında, Yaratıcı’ya imân ve ibadet, yaratılana şefkat ve merhamet gibi manevî duygu ve yönelişlerin, körpecik dimağlara ilk olarak ve en tatlı bir şekilde aşılandığı yerdir. Her ne kadar çocuklarımız daha sonra farklı muhitlerden etkilenseler de âileden aldıkları değerler onlar için vazgeçilmezdir.

Bu sebeple anne-babaların çocuklarını güzel bir şekilde yetiştirmesi, hayır-hasenât ile donatması, kendileri için bir âhiret mesûliyetidir. Mesûliyetin gerekleri yerine getirilirken yavrularımıza karşı baskı ve zor kullanmadan, bütün samimiyetimizle, onlar için bir muhabbet ortamı oluşturulmalıdır. Bu ortamı oluşturmanın yollarından biri, çocuklarımıza imkân nispetinde, dozunu taşırmadan ikramda bulunmak ve iltifat etmektir. Peygamber Efendimiz çocuklarımıza ikramda bulunmayı ve iyi bir terbiye vermeyi tavsiye etmektedir. Peygamberimizin özlü beyanlarını şöyle anlamamız da mümkündür: Çocuklarınızı terbiye etmede tesirli olabilmek için, onlara öncelikle ikramda bulununuz. Nitekim marifet iltifata tabidir. Yani semereyi görmek isteyenler, izzet ikram hususunda fedakârlık içinde olmalıdırlar. Ebeveynin, usulüne uygun olarak evladına verdiği terbiyenin değeri bir başka hadiste şöyle dile getirilmektedir: “Hiçbir baba çocuğuna güzel ahlâktan daha hayırlı bir miras bırakmamıştır.”

Kur’an’ın tarifini yaptığı ev esasen bir “şahsiyet okulu” hükmündedir. Aile, bu okulun hem öğrencisi hem öğretmenidir. Böylesi bir ev cennetin dünyadaki şubesi olmayı hak etmiş demektir. Cennetin dünyadaki şubesi olmayı hak etmemiş bir ev, cehennemin dünyadaki şubesi olmaya adaydır. İman eden herkesi ailesini cehennemden korumaya çağıran şu âyet, aslında evi cehennemin dünyadaki şubesi olmaktan koruma çağrısıdır: “Siz ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan tarifsiz bir ateşten koruyunuz!” (66:6) Allah Resulü, şu hadisiyle bu âyeti şerh eder gibidir: “Hepiniz çobansınız ve hepiniz sürünüzden sorumlusunuz.” Ramazan-ı Şerif’te ailemizi unutmayalım. Rahmetiyle, bereketiyle, şefkatiyle, merhametiyle…

Yaşar Değirmenci.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41