Gönderen Konu: Hakikat ve hurafe  (Okunma sayısı 416 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı türkiyem

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 1964
Hakikat ve hurafe
« : Şubat 05, 2019, 09:45:39 ÖÖ »
Hakikat ve hurafe

"Bilgi (El-llm) ancak Allah’ın Katindadır." 46/23

Bilgi edinme, insanın en temel güdülerinden ve ayırt edici özelliklerinden bi­ridir. İster yaşamak için olsun, ister doğayı ve çevreyi tanımak , eşyaya ve diğer varlıklara egemen olmak ihtiyaç ve arzusu, isterse meraktan doğan fayda-dışı do­ğal bir bilme eğilimi bulunsun, insanın, ortaya çıktığı andan itibaren her zaman ve her yerde bilgi ile ilgili az veya çok yoğun bir etkinlik içinde bulunmuş olduğu mu­hakkaktır. Başka bir deyişle bilginin tarihi, insanın tarihi kadar eskidir.

Genelde ve genel olarak insanın bilgiyi elde etmesinde iki yetisi olduğundan söz edilir.

Bunlardan biri aklı, diğeri ce duyu organları. Bunlardan hangisinin rolü­nün daha etkin olduğu insanların zihinlerini kurcalayıp durmuş.

Acaba gerçektende bilgilerimiz Bu iki yolla mı elde edilmektedir (edilmeli­dir)?

İnsan kendi başına ve kendi imkanlanyla varlığı, hayatı anlamlandırma çabası Eski Yunan-Avrupa düşünce mirasına özgü bir etkinlik olarak kabul edilebilir.

Eski Yunan-Avrupa düşünce mirasında bilgiyi, kendi başına ve kendi imkan- lan (akıl veya duyu organları) ile elde etmenin dışında üçüncü bir yol ve imkan yoktur. Bu onlann tanrı telakkileri ve yaşadıkları kültürel ortamla alakalıdır.

Eski Yunan’lılann genel-geçer dini telakkilerine göre bilgi, tanrıların elinde ve denetimindedir.

Ancak insan, hayatı ve bu dünyada ki yerini anlamlandırmaya kal­kıştığında tanrılardan lütuf ve inayet değil aksine zorluklarla karşılaşmaktadır. Çün­kü Eski Yunanlılarda tannlar insanlan sevmezler, aralarında derin bir husumet vardır.

 İnsan ile tannlar arasında çatışmanın sürdüğü böyle bir ortamda insanın ken­dini gerçekleştirmesi mümkün değildir.' Bu durumda yapılabilecek tek şey var; o da tanniann insana karşı kullandıklan gücü ellerinden almak.

Yunan mitolojisinde bir tiran olan Promethes’nin de Zeus’ u gafil bir anında yakalayıp (bilgiyi temsil eden) ateşi çalarak yaptığı şey budur. (Promethes bu bil­giyi insanlara verir.)

İnsan bu bilgi gücünü ele geçirdikten sonra özgürleşmiş, tanrılara başkaldırmış- tır Bu yüzdende batılı, ilericiliği hep çatışmada görmüş, kendisine çatacak bir Ze­us aramıştır.

İslam’ın düşünce mirasında ise insanın bilgi ve bilgilenme faaliyetinde, bilginin kaynaklan ve ulaşmanın yol ve araçları konusunda belirsizliklere mahal bırakma­mıştır.

Sözgelimi; "Bilgi (el-ilm), ancak Allah katindadır." (Ahkaf, 23) cümlesini ‘Bilgi, in­sana Allah katından gelir.’ şeklinde okuyabiliriz. Bu okuyuş, insanın bilgi arama özelliğine herhangi bir halel getirmez. Tam aksine bilgi arayışında insanın yalnız ba­şına terk edilmediği, onun ilahi lütuf ve inayetle desteklendiği anlamı çıkar.

Eski Yunanlılarda bilgi, tanrı-insan çatışması sonrası elde edilen (çalınan) bir bilgi olmasına karşın İslam'da bilgi, Allah'ın lütfuyla Hz. Adem (a.s)'a verilmiştir. Ya­ni yaratıcı ile yaratılan arasında çatışma değil bir uyum vardır.

"Adem’e isimlerin tümünü öğretti, sonra onları meleklere sunup: ‘Haydi doğ­ru iseniz onlann isimlerini bana söyleyin’ dedi. Dediler ki: ‘ Sen yücesin, bizim se­nin öğrettiğinde başka bir bilgimiz yoktur...’ (Bakara 3 1,32)

Ayetten de anlaşılacağı üzere Allah öğretmediği için insandan daha üstün me­lek bilmemekte, daha aşağıda bulunan insan ise Allah öğrettiği için bilmektedir.

Şimdi kendimize şunu soralım: Acaba evrene, hayata, kendimize dair bilgileri­miz, Allah’ın kitap ve peygamberleri vasıtasıyla bize öğrettiği bilgiler mi, yoksa bil-

gilerimize modern düşünüş şeklinin de temeli olan tamamen akla, tecrübeye da­yanan bilgiler mi?

Yaratıcı ile çatışma halinde, sırf akıl ve tecrübeye dayanan bilginin tezahürü olan bugünkü modern batı medeniyetinin, insanlarını huzur ve güvene ulaştırmak yerine daha da çıkmaza, bunalıma, kaosa götürdüğünü de göz önünde bulundu­rarak medeniyetimizin, Allah ile barışık halde, Onun gönderdiği vahiy ışığı çerçe­vesinde ki bilgilerimiz sayesinde oluşturmaya gayret etmeliyiz.

--------------------------------------------------

Yaralanılan Kaynaklar:

A. Arslan- Felsefeye Giriş Bilgi Hikmet C.7 İ. Özel- Üç Mesele

 


* BENZER KONULAR

2014 - Ahmet Yağmur - Medine'ye Hasret Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:03:52 ÖS]


Asıl Derdimiz Dertsiz İnsanlar Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:27:42 ÖÖ]


Hayatını Düzene Koymak İsteyen Müslüman Gençlere Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:17:49 ÖÖ]


Bizi Aldatan Bizden Değildir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:53:08 ÖÖ]


BenimKkim Olduğumu Biliyor musun Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:42:56 ÖÖ]


Çocuklarımıza Sahip Çıkmalıyız Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:35:33 ÖÖ]


Zulmün Zararları Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:22:59 ÖÖ]


Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:42:28 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41