Gönderen Konu: İnsanoğlu ve Bid’at  (Okunma sayısı 500 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
İnsanoğlu ve Bid’at
« : Şubat 21, 2018, 11:34:35 ÖS »
İnsanoğlu ve Bid’at

İslam dini insanlığa, hassaten inanan gönüllere huzur ve mutluluk vermek, onları her türlü yanlış düşüncelerden, batıl inançlardan ve kötü davranışlardan uzaklaştırmak için gelmiştir.

 Kur'an-ı Kerim'de yüce Mevla her şeyden önce kalplerde saf, temiz ve berrak bir inancın ongunlaşmasını murat etmekte, buna leke getirecek her türlü şekki, şüpheyi ve şirki yasaklamaktadır.

 Efendimiz (sav)’in peygamberlik sürecine baktığımızda da bu gerçek gözler önüne serilmektedir. 23 senelik peygamberlik döneminin 13 seneye yakın bir bölümü Mekke'de imanın olgunlaşması, kalplere yerleşmesi, müslümanların yetişmesi, her türlü yanlışlardan ve batıllardan uzak tertemiz bir topluluğun eğitilmesi için geçmiştir.

 Efendimiz (s.a.v) hayatıyla beraber Kur'anı Kerim de tamamlanmıştır. O nun ifadesiyle İslam dini, din olarak, nizam olarak, kurtuluş reçetesi olarak noksansız bir halde kemale ermiştir. Kıyamete kadar beşeriyeti başka düşüncelere ve düzenlemelere ihtiyaç burakmayacak bir olgunluğa ve güzelliğe kavuşmuştur. Yüce Mevla bu gerçeği şöyle ifade etmektedir: "Bugün sizin dininizi kemale erdirdim, üzerinize nimetimi tamamladım, sizin için din olarak İslamı seçip beğendim." (Maide Suresi 5/3)

 Noksanı eksiği olmayan bu yüce dinin, anlaşılmayan, insanların kavramakta zorluk çektikleri, uygulamada bilemedikleri notalarıda, Efendimiz (sav) in sünneti ile, Sahabeyi Kiram'ın uygulamaları ile, alimlerimizin ictihadları ve ortaya koydukları kurallarla aşılmış ve anlaşılır hale gelmiştir.

 Bu yüce dinin temel kaynakları, esasları (edillei şeriyye) dörttür. Bütün hükümlerin, helaların ve haramların dayanağı bu dört kaynaktır. Bunlar: Kur'anı Kerim, Efendimiz (sav)in sünneti, Ümmetin icması ve ehil olan alimlerin kıyasıdır.

 Bu kaynakların dışında bir yolla islâmi bir hüküm ve tavır belirlemek, haram ve helal tayin etmek, Cenabı Hakka kulluk etmeye çalışmak ve ona yaklaşmak mümkün değildir.

 İslam'ın asli kaynaklarının belirlediği, tayin ettiği şeklin dışındaki yollarla kulluk etmeye, ibadet yapmaya çalışmak, İslâm'ın özünde olmayan ibadet şekilleri icat etmek, Yüce ferman koyucu tarafından yasaklanmış olup,  bunun aksini yapmaya bid'at, yapana da bid'atci denilmektedir.

Bid'at, temel kaynaklarda, dinin esaslarında (edilei şeriyyede) de belirtilmemiş, sonradan uydurulup dine nisbet edilen, yapıldığında Allah katında mükafatı olduğuna inanılan her türlü inanç, düşünce ve amellerdir.

 Bid'at, geçmişte benzeri, numunesi olmayan, sonradan insanların ortaya çıkardıkları yöntemler, yorumlar ve davranışlardır.
 Bid'at bu manada iyi, kötü her türlü hal ve hareketi kapsayan bir isimdir. Ama genellikle kötü olan, çirkin olan, İslâm'ın özüyle ve ruhuyla bağdaşmayan şeyler için kullanılır.

 İlim ehli "bid'at" kelimesini tarif ederken, onun muhtevasını belirlerken değişik ifadeler kullanmışlar, değişik çerçeveler çizmişlerdir.
 Bazıları Kur'an ve sünnette bildirilenlerin hilafına her şey için bunu kullanmıştır.

 Bazıları Allah Rasulü (sav) den sonra ortaya çıkan her şeyi içine alır demiştir.

 Şafi mezhebinden bazı alimler de Bid'atı ikiye ayırmışlar ve şöyle tanımlamışlardır: Kur'an, Sünnet, İcma ve esere ters düşen şey kötü bid'at (bid'a seyyie), bu belirtilen kaynakların hiç birisine ters düşmeyen ve iyi görülen şey de güzel bid'at tir (bid'a hesene)diye tanımlamıştır. (Fethul mübînde)

 Ama daha uygunu olanı: Allah'a yaklaşmada, O nun emirlerini yerine getirmede, kulluğunu ifa etmede vesile olarak dinden kabul edilen fakat hakkında dinden hiçbir şeri delili olmayan şeylere şamil olmasıdır.

 Bu manada İslam toplumlarında sonradan ortaya çıkan, asrı saadette ve Müslümanların İslamı gerçek şekilde yaşadıkları dönemlerde görülmeyen pek çok inanç, itikat ve amel çeşitleri görülmektedir.

 Geçmişte pek çok yanlış inanç ve itikat sahibi bid'at ehli anlayışlar ortaya çıkmıştır. Hariciler, Rafiziler, Cehmiyye ve Mutezile gibi akımlar bunlardan bazılarıdır.

 Günümüzde de bunların uzantılarını ve benzerlerini, hatta o dönemlerde olmayıp ta günümüzde ortaya çıkan türlerini görmek mümkündür.
 Türbe ve kabirlerde mumlar yakıp, adaklar adamak, çelenkler ve çiçekler koyup o kabir sahibinden yardım dilemek, veya ona şikayetlerini bildirmek.

 Ölen kişinin kırkıncı ve elli ikinci günlerini ihya etmek. Geçmişlerimizin ruhuna her zaman Kur'an ve dualar hediye edebilecekken bunu hiçbir kanıtı olmadığı hal de belli günlere tahsis etmek.

 Ağaçlara, cami kenarlarındaki demir parmaklıklara çaput bağlayıp oraları kutsamak.

 Bazı günleri uğursuz saymak, o günlerde bazı işleri yapmamak.

 İslâm'ı çağ dışı kabul edip ondan başka çıkar yollar aramak, İslâm'a ve Müslümanlara kin ve nefret besleyip, Müslüman olmayanlara özenmek.
 Kılık kıyafetin de ve yaşantısın da İslam'ın yasakladığı şekilde bir hayat tarzı belirlemek gibi pek çok eski  yeni anlayışları sıralamak mümkündür. Bu anlayışın çağdaşı ve çağ dışı sı yoktur.

 Toplumumuzda yaygın halde uygulanan, namazlardan sonra tesbih ile tesbihatta bulunmak, belli zamanlarda mevlüt okutmak, ve cenazeler de veya Cuma günleri sela vermek gibi bazı uygulamalarda bu çerçevelerde değerlendirilebilir. Ancak bu gibi davranışların özünde Allah'ı zikretmek olduğu için, Müslümanların toplanmasına, topluca ibadet ve dua etmelerine vesile olduğu için, bunların uygulanmasında ve yerine getirilmesinde İslâm'ın ruhuna ters bir anlayış görülmedikçe Müslümanlar tarafından hoş görülmüş ve senelerdir de uygulanmasına rağmen alimlerimiz bu yanlış uygulamalara ses çıkaramamışlardır.

 Bid'atler İslâm toplumunun ifsadına, kişilerin dini inanç, itikad ve ameli boyutlarda tahrifatına neden olan bir durum olarak sürüp gitmektedir.

 Ama durumun böyle oluşu, Müslümanların kendi dinlerinin güzelliklerin den habersiz boş ve batıl yollarda dolaşmaları, "haşa" İslâm'ın güçsüzlüğünden, insanların ve çağın ihtiyaçlarına cevap vermeyişinden değildir. Zira İslâm dini Kur'an’ın ifadesiyle noksanı olmayan, hiçbir çağda ve toplumda insanların noksanlık ve eksiklik hissetmeyeceği kamil bir sistem, nizam ve inançlar manzumesidir. Rabbimin:
"Bugün sizin dininizi kemale erdirdim" (Maide Suresi 5/3) deyip eksiksiz noksansız bizlere gönderdiği bir dindir.

 İslâmi eğitimini iyi almış, İslâm'ın esaslarını kavramış, İslâm düşüncesini iyi bilen hiçbir insan, İslâm'a ters düşen bid'atler, hurafelere ve safsatalara kanmaz, ve tür şeylere ihtiyaç ta duymaz.

 Eğer bu tür yanlışlıklar ve batıllar Müslümanların hayatın da ve toplumun da yer buluyorsa, günde beş vakit ezanların "Allahu ekberlerin" yükseldiği yöreler de yaşama şansı bulabiliyorsa, bu yer bulmasının ve pirim yapmasının nedeni İslâm'ın güzelliklerinin iyi kavranamamış olması, Dinin emir ve tavsiyelerine iyi kulak verilmeyişindendir. Halkımızın yeterli ve sağlıklı bir şekilde eğitilmeyişinden kaynaklanmaktadır.
 Yoksa ilahi ferman açıktır "Hak geldi batıl yıkılıp yok olup gitti. Zaten batıl yıkılmaya mahkumdur" (İsra suresi 17/81) Nitekim İslâm dininin gelişiyle yeryüzünde pek çok batıl anlayış, müşrik inanç ve yanlış nizamlar ortadan kalkmış, yerine Hakkın gür sedası hekim olmuştur.

 Bugün pek çok yanlışların, batılların, çirkeflerin içinde yüzen Müslümanların bu yanlışlardan kurtulmaları, gerek ferdi hayatların da gerekse sosyal hayatların da Hakkın hakimiyeti, İslâm'ın o gür sedasını sağlıklı bir şekilde algılamasından ve uygulamasından geçmektedir.

 İnşeallah Müslümanlar kısa vadeli hesapları, şahsi çıkar düşüncelerini bırakıp ta, uzun vadeli projeler geliştirip uygulamayı düşünürlerse bu yanlışlardan kurtulmak mümkün olacaktır.
 

 


* BENZER KONULAR

Zaralı Alışkanlıklardan Korunmak Gönderen: anadolu
[Bugün, 07:19:12 ÖÖ]


Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı Gönderen: anadolu
[Bugün, 07:13:25 ÖÖ]


İslam Ahlakı Gönderen: anadolu
[Bugün, 07:08:04 ÖÖ]


Mutaki Olmak Gönderen: anadolu
[Bugün, 07:03:31 ÖÖ]


İbadetin Özü Dua Gönderen: anadolu
[Bugün, 06:57:45 ÖÖ]


Haya – Ahlak – İmandır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:34:05 ÖÖ]


İkiyüzlülük- Münafıklık – Manevi Bir Hastalıktır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:28:39 ÖÖ]


İslamda Birlik ve Beraberliğin Önemi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:21:39 ÖÖ]


İnsanlara İyi Muâmele Etmek Aklın Yarısıdır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:12:43 ÖÖ]


Akıllı Kime Denir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:04:51 ÖÖ]


2014 - Ahmet Yağmur - Medine'ye Hasret Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:03:52 ÖS]


Asıl Derdimiz Dertsiz İnsanlar Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:27:42 ÖÖ]


Hayatını Düzene Koymak İsteyen Müslüman Gençlere Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:17:49 ÖÖ]


Bizi Aldatan Bizden Değildir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:53:08 ÖÖ]


BenimKkim Olduğumu Biliyor musun Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:42:56 ÖÖ]


Çocuklarımıza Sahip Çıkmalıyız Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:35:33 ÖÖ]


Zulmün Zararları Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:22:59 ÖÖ]


Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 10:49:10 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41