Gönderen Konu: Peygamberimiz S.a.v  (Okunma sayısı 83 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5844
Peygamberimiz S.a.v
« : Ağustos 08, 2023, 01:38:56 ÖS »


PEYGAMBERİMİZ S.A.V

Peygamberimizin Mübarek Ecdadı:

Peygamberimi’zin s.a.vhz ismail’in sülalesinden olan adnan’a kadar babası  Abdullah tarafından dedeleri şöyledir:

Hz. Muhammed s.a.v Abdullah, Abdulmuttalip, haşim, Abdulmenaf, kusay, kilab,mürre,Ka’b Lüey, Galib, Fihr, malik, Nadr, Kinane, Huzeyme, Müdrike, İlyas, Mudar, nizar, me’ad ve Adnan Hazretleridir.

Peygamberimizin annesi Amine tarafından dedeleri: menaf, Zühre, Kilap hazretleridir.

Peygamberimiz her hususta en üstün, en büyük olanı, şüphesiz bizim peygamberimiz Muhammed musstafa s.a.v dir. Peygamberimizden evvel gönderilen peygamberlerden çoğu, belli bir topluluğa, bir şehir veya köy halkına gönderilmiştir. Peygamber efendimiz ise bütün insanlığa, rahmet olarak gönderilmiştir. Onun insanlığa nasıl ve ne büyük rahmet olduğunu anlamak için dünyaya gelmezden evvelki  insanlığın haline bir bakmak lazım.

Bilindiği gibi, peygamberimiz Fahr’i Alem efendimiz’in teşriflerinden önce bütün dünyada her bakımdan kötülüklerin ve karışıkların hüküm sürdüğü bir fetret devri mevcuttu. O günün insanları her türlü bid’at ve sapıklık içindeydi.

İnsanlık, hak, adalet ve medeniyetten uzak, korkunçbir vahşetin girdabına gömülmüştş. Fuhuş ve eşkıyalık almış yürümüştü. Öyle ki kimin kime gücü yetiyorsa o, diğerinin malına. Canına. Irzına tecavüz ediyor, elinde nesi varsa alıyordu. Hatta bir kısım insanlar hurafe ve batıl inançlarla kendi kız çocuklarını çukurlara gömüyor, öldürüyorlardı. Vahşet ve ahlaksızlığa dalmışlardı. Kadının cemiyette hiç değeri yoktu para ile alınıp satılabilen basit bir eşya muamelesi görüyordu.

İnsanlar birbirlerine  diş bileyen düşman gruplar halinde  kabilelere ayrılmış, kabileler arasında  kan davaları almış  yürümüştü.

İşte böyle bir devirde Resül’i Ekrem Efendimiz s.a.v mekke’i mkerreme’de  miladın 571’inci senesinde Rabbiulevvel  ayının 12’inci  gecesi sabaha karşı dünyayı şereflendirdiler.

Peygamberlik silsilesinin son halkası olan peygamberimiz’in, 40 yaşına girip daha kendisine  peygamberlik verilmezden evvel bile,  elinde birçok harikalar zuhur etmişti.

‘’’Emrolunduğun gibi  dosdoğru ol’’’

İlahi emrine tam manasıyla uyduğu için, hayatının herkademesinde sadakat ve doğruluğun en güzel bir örneği olmuştur.

O her türlü riya – gösterişten -  yalandan uzaktı.devrinde kimse kimseye itimat edemez ve güvenmezken, herkes ona inanıyor, ona itimat ediyor, itilafa düştükleri meselelerde onun hakemliğine ve hükmüne razı oluyorlardı.

Onu inkar eden düşmanları bile, onun sadakat ve doğruluğunu, yalan ve riyadan uzak olduğunu itiraf ederlerdi. Ondan gördüklerieşsiz ahlakve yüksek seciyeyi takdir eder,ona ‘’ Muhammedü’l Emin’’ Emniyetli muhammed derlerdi.

İşte alemlere rahmet Efendimiz, cihanın böylesine zulmetle dolu olduğu bir devirde gelmiş, batıl inançları kaldırmış, iman ve islam nuru ile alemi karanlıktan kurtarmış, insanlığa dünya ve ahiret sadetinin anahtarlarını vererek, hakiki medeniyet yolunu göstermiştir.

Bu günİslam tarihini tarafsız şekilde tetkik eden birçok müsteşrik gayri Müslüm doğu bilimcisi bilepeygamber Efendimiz’in s.a.v yüksek mertebesini, güzel ahlakını ve insanlık için gerçekten rahmet ve en büyük kurtarıcı olduğunu  kabul etmeye mecbur kalmış, ona hayranlık duymaktan kendilerini alamamışlardır.

Mahmut Es’at tarafından tercüme edilen bir eserde meşhur İngiliz filozofu T. Karlayl şöyle diyor:

Hazret’i  Muhammed s.a.v  riyadan tamamen uzak olduğundan onu severim… Beşerde hazret’i  Muhammed’i s.a.v tartacak bir terazi de yoktur. O, tartılamayacak kadar ağır ve büyüktür.

İnsaf sahibi Gayr’i Müslimler, Peygamberimize bu derece hayranlık duyar, alaka ve muhabbet gösterirseonun ümmeti olan bizlerin ona nasıl bir sevgi vehürmetle bağlanmamız gerektiğini düşünmek lazımdır.

Burada şunu da ilave edelim ki, peygamberimiz dünyayı şereflendirdikten sonra,  daha önce gelmiş Peygamberlerin getirdikleri şeriatların hükmü kalmamıştır.hakkaniyetve hükümranlık sadece kur’an2ı kerim’e ve bizim Peygamberimize aittir.onun içindir ki, Peygamber Efendimiz s.a.v bir ara Hz. Ömer’in elindemensuh Tevrat sahifelerinden bir parça görünce ona adeta çıkışarak,Sizde Yahudi ve Hiristiyanlar gibi bana verilen nübüvvetten, bana indirilen Kur’an’dan  şüphe ve terettüt mü ediyorsunuz? Vallahi Tevratkendiisne indirilen Musa Peygamber şu anda hayatta olsa idi,  bana tabi olmaktan  başka hiçbir kudreti olamazdı buyurmuşlardır.

Binaenaleyh. Peygamber  efendimiz’in s.a.v ve Kur’an’ı Krim’in gelmesiyle İncil ve Tevrat’ın hükmü kaldırılmıştır.kıyamete kadar hükmü geçerli tek kitap Kur’an’ Kerim’dir. Tasamuf ve hükümranlık da ancak bizim peygamberiiz Muhammed Mustafa s.a.vya aittir.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42