Gönderen Konu: Çocukla İletişim Hataları  (Okunma sayısı 117 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Çocukla İletişim Hataları
« : Ekim 25, 2020, 08:53:11 ÖÖ »
Çocukla İletişim Hataları

Yaklaşık bir yıl önce katıldığım konferans sonrası yanıma gelen bir hanımın sorusu dikkatimi çekmişti.

“Zalim bir anne babanın evladına çektirdiği acı ile, cahil bir anne babanın evladına çektirdiği sıkıntılar arasında fark var mı?.

Bu soru günümüz çocuklarına yetiştirilme ve eğitim gayesi ile, farkında olmadan (cahilce) zalimce davrandığımızı gösteriyor.

Çünkü, Zalimliğin ayak sesi Cehalettir..”

O günden bu zamana kadar gözlemlediğim, çocuk yetiştirirken anne babaların iletişim hataları gittikçe artmakta. Bu hatalar çocuklarda;

–         Öğrenme güçlüğü,

–         Dikkat bozukluğu, konsantrasyon güçlüğü

–         İletişim ve uyum problemi

–         Saldırganlık

–         İçine kapanıklık,

–         Mutsuzluk ve hatta,

–         OBEZİTEYE

Yol açıyor. Size o anne babalardan bir örneği, çalışmalarımız sırasında yaşanılan diyaloglar ile aktarmak istiyorum.

O gün;

Karşımda oturan geç anne babanın tedirginliği adeta bakışlarına yansımıştı. İlköğrenimde okuyan  13 yaşındaki oğulları için başvurmuşlardı. Oğullarının tepki ve davranışlarına anlam veremediklerini ifade eden çiftten anne söze;

–   Oğlumuza bir şeyler oluyor. Anlam veremiyoruz. Anne ve baba olmak çok zormuş diye başlarken gözleri dolmaya başlamıştı. Onun duygusallığına tanık olan baba ise;

–   Oğlum annesini de beni de çok üzüyor. Soruyoruz. Konuşmuyor. Okulda başarısı yüksek ama evde durum çok sessiz. Bizden koptuğunu hissediyoruz. Öğretmeni de destek almamız, iletişim kurma yolunda başarımızı kontrol etmemiz gerektiğini söyledi.

Dediğinde kendilerine yönelteceğim sorular sonrası oğulları ile de görüşmem gerekeceğini iletmiştim.

Anne ve baba ile görüşmemizin ardından oğullarını davet ettiğimde, karşımda duran genç birey, bakışlarını sanki suçluymuş gibi yere indirmiş, konuşmamı bekleyen halde, koltuğun ucuna ilişir vaziyette oturmuştu.

–         Nasılsın Serkan?

–         İyiyim.

–         Neden seni davet ettiğimi biliyor musun?

–         O zaman sana öncelikle olarak bilgi vermem gerekli. Sanırım çocukluktan, gençliğe geçerken önünde çözemediğini düşündüğün problem var Biliyorsun annen ve baban öğretmeninle görüşerek ‘acaba oğlumuzla iletişim kurarken doğru yerine yanlış mı yapıyoruz?’ diye endişe etmişler. Çünkü evde sessizliğin ve konuşmaktan kaçar halini gözlemleyince, kendilerince cevap bulmaya çalışmışlar. Sence rahatsız edici bir ortam var mı?

–         Yok.

Serkan’ın konuşmaktan kaçar halini gözlemlemeye başlamıştım. Sorduğum onca soruya ya başı ile cevap veriyor, ya da tek kelime ile adeta geçiştirmeye çalışıyordu. Bitse de gitsek der gibiydi. Bunu ona söylediğimde;

–         Evet. Gitmeliyim. Kursum başlayacak.

Cevabı ile problemi yakaladığımı hissetmiştim. Bu yüzden irdelemek amaçlı;

-Öyle mi? Ne kursu?

– Drama. Ardından da, Matematik.

– Sen sabahta kursta değil miydin?

– Evet ama o başka. O ortaöğrenim için.

– Akşamları ne yapıyorsun?

– Ödevvv

– Bana günlerin nasıl geçiyor biraz anlatabilir misin? Söz, senin geç kalmana neden olmayacağım.

– Günlerim hep aynı. Okul, kurs, ödev ve yemek.

– Yemek????

– Bildiğiniz yemek. Tek eğlencem. Ama onu da çabuk yemem şart. Ödevler beklemez. Testler filan.

– Yani tek eğlencen yemek mi?

– Evet ama annem ona da kızıyor. Kilo alıyor muşum. Spora yazdıracakmış. Diyette olacak mış. Bence yapamaz.

– Neden yapamaz.

– Çünkü hiç boşluğum yok ki. Uyuma derlerse o başka.

– Anlamadım.

– Eee tabi. Annem ve babam bana bu kadar zulmederken uykuma da el koyarlar yakında.

– Ne zulumü? Sana şiddet mi uyguluyorlar?

– Yoo. Onlar beni hiç dövmedi. Çok severler. Ama sevmeseler keşke bu kadar

– Niye?

– Bu kadar sevmeseler belki bende rahat ederdim. Benim geleceğimi düşündükleri için nerede ne kursu varsa yazdırıyorlar. Öğretmenin bir gelip biri gidiyor kaç zamandır.

– Senin geleceğinin iyi olmasını, başarılı olmanı hedefliyor olmasınlar sakın.

– Bana sordular mı? Ne istiyorum biliyorlar mı?

– Sormadılar mı?

– Sormadılar. Onların istediği gibi başarılı olursam beni severler. Kaybedersem anne ve babamı da kaybederim gibi geliyor.

– Olur mu öyle şey. Onlar seni her durumda severler. Yanılıyorsun. Sadece senin başarılı ve mutlu olman için ne yapsak diye düşünüyor olabilirler.

– İnci teyze senden bir şey rica edebilir miyim?

– Tabii.

– Annem ve babamla konuşup, onlara bana eziyet etmemelerini söyler misin?

– Şu eziyeti biraz daha anlat bana.

– Ben bu yaşımı yaşamak istiyorum. Arkadaşlarımla konuşmak, gezmek, kaç yıldır oynamadığım oyunları oynamak istiyorum. Babam bana çocukluğunu anlatırken ‘misketlerinden ve bisikletinden’ sık sık bahsederdi. Benim hiç misketim olmadı.

– Babanın da bilgisayarı olmamıştır.

– Doğru ama onun çocukluğu ve hatıraları olmuş. Ben hatıra olarak gittiğim kursları ve öğretmenlerimi mi anlatayım?

Doğru söylüyordu. Çünkü okul, kurs ve ödevleri arasında tek boşluğunda yemek yiyor ve uyuyordu. Bu yüzden obezite yolundaydı. Hiç hareketi yoktu.

Anne ve babası ise; iyi niyetle aldıkları yanlış kararları ile yetiştirmeye çalıştıkları fidanı kendi elleri ile kurutma yolundaydı.

Çocuklarımıza eğitim sistemine uyum sağlama ve başarılı gelecek için fırsat tanırken çocuk olduklarını unutmadan  ve zamanlarını çocuksu özgürlüklerine hak tanıyarak harcamalarına izin verilmesi gerekir. Aksi durum duygusuz robot geleceği garantiler.

Günümüzde çocuklar 12-14 yaş arasında, bozuk sınav sistemine adeta yarış atı gibi dahil oluyor. Ergen sayılabilecek gençlik adayları yaşadıkları duygusal geçiş nedeniyle her gün değişiklik gösterir. Yani o yaştaki çocukların bir günü, diğerine uymaz. Bir gün önce verimli ve algısı açık iken, ertesi gün içine kapanık olabilir. Uygulanan sınav sisteminde çocukların bu yaş dönemi göz önüne alınmadığından başarılı olabilecek bir çok çocuk sınavda başarısız görünebilmektedir.

Hepsinden de önemlisi,çevremizde her geçen gün kitaplarının ağırlığından sırtlarında bile taşımakta zorlandıkları çantalarını,annelerin yardımcı olarak taşıdığını gözlemlediğimizde

uygulanan sınav sisteminin ağırlığını hissedebiliriz.

İnci Yeşilyurt.

 


* BENZER KONULAR

Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:36:50 ÖS]


İnsan Hakları, Kadın-Erkek Eşitliği ve Adalet Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:31:26 ÖS]


PCLOUD ÜCRETSİZ ÖMÜR BOYU DİLEDİĞİNİZ KADAR DEPOLAMA ALANINA SAHİP OLMAK Gönderen: andrewmemut
[Dün, 05:30:06 ÖS]


İnsan ve Dua Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:59:29 ÖÖ]


İman Etmeyenler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:33:17 ÖÖ]


Sorumluluk Bilinci Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:57:24 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (S.A.V.): “10 Haslet Vardır Ki Helak Olma Sebebidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:43:20 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41