Gönderen Konu: Zor Erkek Yoktur  (Okunma sayısı 807 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Zor Erkek Yoktur
« : Şubat 19, 2017, 11:23:37 ÖÖ »
Zor Erkek Yoktur

Danışanımı ilk gördüğümde, bende kendine güveni yüksek, bakımlı ve hoş bir izlenim bırakmıştı. Seansımızda, bana anlattığı sorunların başında, hemen her gün kocası ile tartışmalarının yanı sıra, gün geçtikçe bu tartışmaların kavgaya dönüşmesinden şikayetçiydi. Ailenin evinde huzur adeta mumla aranır hale gelmişti. Aslında severek evlenmişlerdi.

Ama; ‘Eşini seviyor musun?’ diye sorduğumda,

    ‘Çocuklarımın babası’ diyerek geçiştirmeye çalışmış, kararsızlığını dile getirmişti.

Karşılıklı kahvelerimizi içerken bu evlilik yoluna nasıl çıkıldığını anlamak amaçlı,

– Nasıl tanıştınız? Diye sorduğumda bir an gülümsediğini fark etmiştim. O günü hatırlayınca gülümsediğine göre özlemleri vardı eskiye dair. O günlerde mutluydum demek istiyordu.

Verdiği cevap benim için yetersiz olduğundan sorularıma devam ettim.

    Seni eşinde ilk ne etkiledi?

    Aslında tam olarak hatırlamıyorum. Ama sanırım vicdanlı bir insan olduğunu düşünmüştüm.

    Sahiplenir sanmıştın değil mi?

    Ah evet. Sahiplenici bir yaklaşımı vardır.

    Sonra nasıl ilerledi bu ilişki?

    Adeta koştuk biz İnci hanım. Tanıştıktan sonra sanki yıllardır tanışıyormuşuz gibi hemen her gün beraberdik. Hatta bana sık sık ‘ seni 5 dakika olsun görmek için her şeyi yaparım’ diyordu. Gerçekten de bu söze uygun davranışlar sergiliyordu. Aşık olmuştuk. Her an birlikte olmak istiyorduk.

    Birlikteyken nelerden konuşurdunuz?

    İnanın şimdi hatırlamıyorum. Ama biz birbirimizi çok seviyorduk.

    Onu anladım ama beraberlik sırasındaki iletişiminizi soruyorum. Neler konuşurdunuz?

    Dediğim gibi tam hatırlamasam da sanırım çoğu zaman hayaller kurardık?

    Nasıl hayaller?

    Hep geleceğe dair hayallerdi. Evlenince çok mutlu olacaktık. Her zorluğun üstesinden birlikte gelecektik. Gerekirse aç kalacaktık. Ama hep birlikte olacaktık.

    Rüya görmüşsünüz yani.

    Doğru söylüyorsunuz. Evlendiğim gün uyanmak zorunda kaldığım bir rüya görmüşüm. Bu adam evlenmek istediğim adam değil diyorum sık sık.

    Yanıldığını mı düşünüyorsun?

    Yaşadıklarımdan sonra evet yanılmışım diyorum. Artık birbirimizle hiç konuşamaz olduk. En ufak tartışmamız bile kavgaya dönüşüyor. Günlerce küs kalıyoruz. Evde iki yabancı gibiyiz. Üstelik eşim hiçbir sorumluluğunu da yapmıyor. Ya erteliyor ‘bakarız’ diyor. Ya da ‘yarın hallederim’ deyip halletmiyor.

    Hangi sorumluluklar bunlar?

    Çocukların ihtiyaçlarından tutunda, kredi kartı ödemelerine kadar yıllardır hep aynı sorumsuzluk içinde. Yapmasını söylediğimde, ısrar edersem küfür edip bağırıyor, kavga çıkarıyor.

Kocası aslında aciz kaldığı için bağırıyordu. Çünkü çözüm bulamayan kişi, acziyetini örtmek amaçlı sesini yükseltir. Bu durumda iletişimi hemen dondurmak ve başka bir odaya geçerek ortamı terk etmek gerekir. Ortam sakinleştikten sonra sadece probleme yönelik net iletişim kurmak şarttır. Aslında ikisi de evlenirken sadece sevgilerine güvenmişlerdi. Kocası yıllar içinde davranış değişikliği göstermişti

– O bağırdığında sen ve çocuklar ne yapıyorsunuz?

-Çocuklar odalarına kaçıyor. Bense derdimi anlatmaya çalışıyorum. Nafile. Anlamadığı gibi, üstelik beni suçluyor. ‘vıdı vıdı yapma’ diyor. Evdeki huzursuzluğun tek sebebi benmişim.Bana her hangi bir tartışmanızı anlatsana.

    En son olandan bahsedeyim. Geçenlerde bankadan cep telefonuma kredi kartı ödemesinin yapılmadığına dair mesaj geldi. Eşimi aradım. Konuyu söyledim. Her zaman yaptığı gibi ‘iyi, hallederiz’ cevabını verince, bende ona ‘ne zaman halledeceksin? Başımıza iş açma. Hep hallederiz diyorsun ama hallettiğin hiçbir şey yok’ dedim. Telefonu küfür edip suratıma kapattı. Çok sinirlendim. Tekrar tekrar aramama rağmen telefona cevap vermedi. O andan itibaren sinirden çatacak yer arar gibiydim. Saatler geçtikçe daha çok kızıyor, geçmişte da yaptığı tüm haksızlıklar gözümün önünde canlanıyordu. Akşam eve geldiğinde kesinlikle konuşmalıydık. Geç gelse bile bekleyecektim. Nitekim akşam yine çocukları uyuttuktan çok sonra, anahtarla kapıyı açtığını duydum. Mutfakta oturmuş çay içiyordum. İçeri girdiğinde selam bile vermeden ceketini çıkarıp astı. Ardından, hışımla mutfağa yönelip bana ‘ ayakkabılıktaki ayakkabıyı yeni mi aldın? Diye sordu. Şaşırmakla beraber kısaca ‘on gün önce’ diyebildim. Bana ‘ hem paramı sormadan utanmadan sınırsızca harcıyorsun hem de kredi kartını ödemem için emir veriyorsun lan’ diyince adeta kan beynime sıçradı. O anda ayağa kalkıp üstüne yürüdüm. ‘Lan anana derler. Hem sorumluluklarını yapmıyorsun hem de karının aldığı ayakkabıya laf ediyorsun’ diyince karşılıklı olarak sayıp sövmeye başladık. Bağırmamıza çocuklarda uyandı. Ağlamaya başladılar. Bunun üzerine kapıyı çarpıp çıktı.

    Sonra ne oldu?

    Ne olacak hiçbir şey. Ben zar zor çocukları uyuttum. Ardından sabaha kadar oturup kah ağladım, kah ona sayıp sövdüm.

    Kocan eve gelmedi mi?

    O gece gelmedi. Dükkan da yatmıştır. Ertesi akşam daha erken gelip yemek yedikten sonra yattı. Hiç konuşmadık. Zaten moralim bozuktu. Ne yapacağımı bilmez haldeydim.

    Sen yapacağını yapmışsın beyefendi.

    Anlamadım nasıl yani?

    Evliliğin anlamını bilmediğin gibi, üstelik aynı evde iki erkek varmış gibi davranıyorsunuz. O argo konuşunca sende aynı şekilde konuşuyor, o bağırınca sende bağırıyorsun.

    Ne yapayım kendimi kaybediyorum sanırım.

    Hayır. Erkekleşiyorsun. Sen öyle davranınca karşındaki adamda senin kadın kimliğini göz ardı edip, karşısında erkek varmış gibi cevap verir.

    O bana hakaret ettiğinde susup oturacak mıydım?

    Bazen susmak ve sonra konuşmak, konuşup çözüme ulaşmamaktan faydalıdır. Argo konuştuğunda o an susup, daha sonra ‘ dün farkındaysan sen bağırınca sustum. Çünkü ağzından küfür ederek pislik akıtırken bal yiyemezdin. Bu yüzden ne zaman sakin sakin konuşmak istersen ben buradayım’ diyebilirdin.

    Anlamaz o adam böyle laflardan.

    Laftan anlamasa seni alabilir miydi? Gözünde büyüttüğün kadar zor değildir erkekler. Üstelik esnaf. Her kesimden müşterisi var. Ama sen kocanı onun ağzından çıkan kadar tanıyorsun. Bizim farkımız ağzından çıkanla ne düşündüğünü ve ne söylemek istediğini bilmemiz. Senin iletişim şeklini reddediyor aslında.

    Nerden anladınız?

    Eve gelir gelmez aranmasından. Gündüz ona emir şeklinde iletişim kurmanı reddetti. Sana bunu direkt söylemez.

Masraf aradı. Yani senin yüzünden dardayım dedi.

    Benim yüzümden olur mu? O ayakkabıyı ben kendi paramla almıştım.

    Evlilikte senin paran benim param olmaz tatlım.

    Hiç kusura bakmasın. Ona güvenmiyorum. Bana verdiği kredi kartından sadece mutfak masrafını yapıyorum.

    Neden güvenmiyorsun tatlım? Seni yarı yolda bırakacağını mı düşünüyorsun?

    Yok bırakmaz. Ama çalışarak kazandığım üç beş kuruşun bana hesap verilmeden kendi keyfine göre harcanmasını istemiyorum. Bizim ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanırken, üstüne benim kazandığımı keyfine göre harcayabilir.

    Sizin aranızda ciddi anlamda güven problemi olduğunun farkında mısın?

    Doğru söylüyorsunuz. Ancak, bunun tek sorumlusu o. Bu şekilde sorumsuz olmasa güvenirdim.

    Madem tüm sorumluluk onda, O zaman bugüne kadar yaptığın fedakarlıkları bana anlatsana.

    O kadar çok ki.

    Anlat o zaman.

    En başta ailemi karşıma aldım. Onunla evlenmeme karşıydılar.

    Neden karşıydılar?

    Daha önce yaptığı bir evlilik ve bu evlilikten bir çocuğu vardı. Bense hiç evlenmemiştim.
    Eee başka.

    Onun sorumsuzluklarına katlanıyorum. Kendi paramdan olabildiğince kendime ve çocuklara bakıyorum. Çocukların kurs paralarını ödüyorum.

    Bu kadar mı?

    Daha ne olsun İnci hanım?

    Tüm bu anlatımlarınla senin evliliğin tanımını bilmediğini ve evliliğin olmazsa olmazlarını uygulamadığını görüyoruz.
    Nasıl yani? Kabahatli ben miyim?

    Biz kabahatli aramayız. Ancak, iletişim problemlerinin çözümünde her iki tarafında kendi görevlerini uygulayıp uygulamadığına dikkat etmek gerekir. İlk başta eşinin eksik davranışları ile yola çıkarsak yanılabiliriz. Senin bu evlilikte farkında olmadan uygulamayı gözden kaçırdığın sorumluluklarında eşinde rahatsızlık uyandırır. Örneğin senin fedakarlık olarak saydıklarının aslında fedakarlık olmadığını görevin olduğunu söylemeliyim.

    Hangisi görevim?

    İlk başta ailenin evlenmene karşı çıkmasına rağmen senin aileni karşına almayı göze alarak evlenmeni fedakarlık olarak saydın değil mi?

    Hayır. Bu durum ailenin onay verip vermemesinde sizin en son karar yeri olarak evlenme kararı almanızla son bulur. Fedakarlığın anlamı

Bir amaç veya kişi için kendi yararlarından vazgeçmektir. Peki bu durumda sen evlenmeyerek mi evlenerek mi fedakarlık yapmış olacaktın? Hepsinden önemlisi bu karşı çıkmada herhangi bir fedakarlık var mı? Evlenme kararı alarak hangi yarardan vazgeçmiş oluyordun? Tam tersi sevdiğine kavuştun.

    Aklım karıştı. Hiç böyle düşünmemiştim.

    Gelelim diğer fedakarlıklarına. Kendi param demen, paranı onun harcamasından çekindiğini göstermiyor mu?

Sorumsuzluklarına katlanmıyordun. Çözüm bulamadığın için susuyordun. Fedakarlık bunun neresinde?

    İnci hanım, yani ben bu evlilikte hiçbir şey yapmadım mı sizce?

    Bunu konuşmuyoruz. Tespitlerinin sağlıklı olup olmadığına değiniyoruz. Sağlıklı tespitler yapmadıkça kesin ve kalıcı çözüme ulaşmak mümkün değil.

    Anladım İnci hanım.

    Danışanım o seanstan sonra yaşadığı şehire geri döndü. Dönerken kendisini her gün telefonla görüşerek takip edeceğimi söylemiştim. Nitekim, dönüşünün birkaç gün sonrasında beni aradığında sesi sevinçle karışık heyecanlıydı;

    Seni çoook seviyorum İnci ablaaa dediğinde

    Oralara mutluluk gelmiş galiba dediğimi hatırlıyorum.

    Hem de nasıl geldi İnci hanım. Hemen sizinle paylaşmak istedim. Meğer benim adamın ciddi anlamda sıkıntısı varmış.
    Nasıl sıkıntı bunlar tatlım?

    Hani siz bana döner dönmez uygulamalar yaptırmıştınız ya,

    Evet

    Bende dediğinizi aynen uyguladım. Onun iş yerine gittim. Müsaitti. Dükkan da kimse yoktu. Bir şeyler içer misin diye sordu. Kabul ettim. Niye gittiğime anlam vermek istiyordu. Onun kendince yorum yapmasını istemediğimden çaylar gelir gelmez, hemen konuya girdim. Uygulamalarınızı aktardım. Ardından bir daha argo konuşmayacağıma, küfür etmeyeceğime söz verip, neden böyle davrandığımı açıkladım. Bana ‘farkında mısın uzun zamandır hiç bana böyle konuşmamıştın’ dedi. Şaşırdım. Kocam sözünü devam ettirip uzun zamandır iş yerinde maddi anlamda sıkıntıları olduğundan, bizleri üzmemek adına bunları gizlemeye çalıştığını, bunaldığını, geceleri uyuyamadığını, utancı ve çaresizliğinden bizim yüzümüze bakmak istemediğinden bahsetti. İlk defa gözlerinin dolduğuna şahit oldum. O anda aklıma siz geldiniz. Şimdi İnci hanım benim yerimde olsa ne yapardı diye düşündüm. Eskiden olsa adeta açar ağzımı yumar gözümü tepki verirdim. Bunu nasıl yaparsın? Çocukları ve beni hiç düşünmüyor musun? Borçları nasıl ödeyeceksin? Gibi onlarca tahrik eden soru ve cümleyi ona yöneltirdim. Bu sefer öyle yamadım. Bana öğrettiğiniz gibi öncelikle düşünerek cevap verdim. Yani sizin deyiminizle empati yaptım. Ardından ona dönüp ‘tamam madem problemimiz var o zaman bundan sonra birlikte ne yapabiliriz? Bunu birlikte nasıl aşabiliriz? Sana nasıl destek olabilirim diye düşünelim. Cevabını verince yüzüne tebessüm geldiğini fark ettim. Doğru yoldaydım. O gün ilk defa saatlerce sohbet ettik. Tüm sıkıntılara rağmen ikimizde mutlu ve huzurlu olduğumuzu yıllardan sonra ilk defa hissettik. Size minnettarım İnci hanım.

O güzel kadınla ara sıra telefonda görüşmeye devam ediyoruz. O günleri hatırlatmamaya gayret ediyorum. Artık yaşına uygun cıvıl cıvıl ses tonu ile mutlu bir aile kadını. Böylece, hem kendine, hem ailesine hem de sosyal çevresine sağlıklı katkılarda bulunuyor. Eşi borçlarını ödedi. O zorlu günleri bir daha gündeme getirmedi. Hüzünlü,problemli ama sonu mutluluğa ulaşan birlikte seanslarımızdan edindiği tecrübeleri kim bilir belki de ileride torunlarına aktaracak. Ailelerine sahip çıkma yolunda virajların ve yokuşların nasıl aşılacağını anlatacak.

İnci Yeşilyurt.

Aile Danışmanı.

 


* BENZER KONULAR

Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:36:50 ÖS]


İnsan Hakları, Kadın-Erkek Eşitliği ve Adalet Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:31:26 ÖS]


PCLOUD ÜCRETSİZ ÖMÜR BOYU DİLEDİĞİNİZ KADAR DEPOLAMA ALANINA SAHİP OLMAK Gönderen: andrewmemut
[Dün, 05:30:06 ÖS]


İnsan ve Dua Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:59:29 ÖÖ]


İman Etmeyenler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:33:17 ÖÖ]


Sorumluluk Bilinci Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:57:24 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (S.A.V.): “10 Haslet Vardır Ki Helak Olma Sebebidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:43:20 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41