Gönderen Konu: Psikoterapi Neden İyileştirir  (Okunma sayısı 68 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5777
Psikoterapi Neden İyileştirir
« : Nisan 24, 2022, 08:28:13 ÖÖ »
Psikoterapi Neden İyileştirir

Değerli okuyucular, psikoterapi, psikolojik destek almaya gelen danışana kendisi için en iyi olanı bulmasına rehberlik edip, stresli durumlarla karşılaştığında psikolojik yönden güçlü olmasına, problemleri için çevresini suçlamaktan vazgeçip kendisinin sorumluluk almasına, problemlerine dış gözle bakabilmesini sağlama, sorunlarına ait bir içgörü ve farkındalık kazandırmasına yardım etme sürecidir.

Kişiler danışmanlık hizmeti almaya genellikle bir semptomla gelirler. Bu semptom; panikatak, depresyon, kaygı bozuklukları, uyku problemleri, sosyal fobi, öfke patlamaları, ilişki sorunları vb. olabilir. Psikoterapilerde terapistler, sadece yüzeyde görünen semptomu düzeltmezler, o semptomun altında yatan dipteki nedenleri de düzeltmeye çalışırlar. Bunu bir metaforla açıklamak isterim; diyelim bir bataklık var ve üzerinde sinekler uçuşuyor. Bataklık olduğu sürece sinekler de varlığını sürdürecektir. Sinekler semptomdur. Sineklerden tamamen kurtulmanın yolu bataklığı kurutmaktır.

Bu nedenle sosyal medyada, hipnozla üç seansta sigarayı bırakma, tek adımda özgüven kazanma gibi yöntemler sadece kısa vadede semptomları ortadan kaldırmayı sağlar. Tek başına hipnoz veya EMDR teknikleri bile, diğer terapi ekolleri ile, danışanın ihtiyacına göre, bütüncül bir şekilde danışana uygulandığında daha çok iyileştirici etki yapar. Özellikle sosyal medyada bilinçaltınızı temizleyin, acı verici anılarınızı unutun gibi söylemler yer alıyor. Uygulanan terapilerde, bilinçaltı temizliği yapma diye bir şey yoktur ve bilimsel değildir. Acı verici travmatik anılar da, EMDR tekniği ile beyinden tamamen silinmez. Danışan EMDR tekniği sayesinde, artık geçmişte onu rahatsız eden, acı veren anıları hatırladığında rahatsız olmuyor hale gelir. Hatta travma sonrası büyüme dediğimiz kavrama göre de, danışan yaşadığı travmatik anıları, hayatında yaşaması gereken bir deneyim olarak görür ve hayata daha pozitif, umutlu, özgüvenli bir şekilde bakabilir, ertelediği yapmak istediği projelerini de hayata geçirebilme cesareti, gücü bulur ve stresli olaylar karşısında psikolojik yönden güçlü olur.

Danışanlar ilk defa seansa gelirken “Terapistimle her şeyi konuşabilecek miyim? Konuya nerden başlayacağım? Konuştuklarımız aramızda kalacak mı? Terapistime güvenebilecek miyim? Terapistim beni yargılar mı, anlattıklarımı saçma bulur mu? Sorunlarım ne kadar zamanda düzelecek?” gibi kaygıları düşünürler.

Gerçekten de kişi ile terapisti arasında ne kadar güvene dayalı bir ilişki varsa terapi o kadar başarılı olacaktır, danışana iyi gelecektir. Hatta yapılan araştırmalara göre danışanın iyileşmesinde, terapistin kullandığı tekniklerden çok, onunla kurduğu güvene dayalı ilişkinin daha iyileştirici olduğu bulunmuştur. Terapist ile danışan arasındaki kurulan bu yeni ilişki, yargılamayan, anlayan, güven veren bir ilişkidir. Çünkü danışan şimdiye kadar kurduğu ilişkilerde yargılanmış, küçümsenmiş, anlaşılmamış, gereksiz tavsiye verilmiş, koşulsuz kabul edilmemiştir. Oysa terapist diğer kişilerden çok daha farklı davranmaktadır.

Terapilerde olumsuz anılar, özellikle 0-3 yaş çocukluk travmaları hemen ilk seanslarda ortaya çıkmaz. Çünkü erken çocukluk döneminde maruz kalınan ihmal, işgal, istismar, fiziksel şiddet, yok sayılma, küçük görülme gibi olumsuz yaşam deneyimleri beynin sağ lobunda örtük bellekte depolanır.

Çocuk, olumsuz yaşam deneyimlerinin çok acı verici, duygusal yükünün çok fazla olmasından dolayı bunları bilinçaltının derinlerine bastırır.

Bastırılan bu olumsuz anılar, kişi yetişkin olduğunda “arka planda çalan teyp” gibi kişiyi şimdiki yaşamında olumsuz yönde etkilemeye devam eder. Kişi, çoğu zaman bunun farkında olmaz.

Danışan terapide yeni şeyleri deneyimledikçe beyninde yeni sinapslar ve protein sentezleri oluşur. Danışan terapistle güvenli bir bağ kurduğu için ilk üç-dört seansta kendini daha iyi hisseder. Terapinin ilerleyen seanslarında olumsuz çocukluk yaşantıları ve acılar ortaya çıkar. Kişiler genellikle acı verici konuları konuşmaktan, kendini üzüntülü kaygılı hissetmekten kaçınır. Terapilerde danışanın kötü duyguyu (acı, üzüntü, korku, öfke …) deneyimleyip, o duyguda kalması önemlidir.

Yani terapinin başlarında çok iyi hissedeceğim, daha mutlu olacağım diye bir şey yoktur. Acı verici, bastırılan olumsuz anılar bilince geldikçe ve bunlar terapistle beraber çalışıldıkça kişiler kendini daha iyi hissetmeye, psikolojik sağlamlığını arttırmaya ve acı verici duygulardan kaçmayıp, onlara dayanabilmeye ve kendini sakinleştirme (öz regülasyon) becerisine sahip olur.

Terapi için mutlaka kişi kendinde bir sorun tanımlayıp bu şekilde yardım almaya gelmelidir. Yani; “insanlarla ilişkilerimi geliştirmek istiyorum” ya da “eşimin bana daha iyi davranmasını istiyorum” gibi şeyler terapinin konusu değildir. Kişi kendisi ile ilgili sorumluluk alabilmelidir; “İnsanlarla ilişkimde öfkemi kontrol edemiyorum”, “Kendimi ifade ederken zorlanıyorum” “Kaygılandığımda iş hayatımda performansımı gösteremiyorum” gibi…

Kişi psikolojik destek almak için geldiği terapistiyle bazen tam bir terapötik ittifak kuramaz. Böyle bir şeyle karşılaştığında “Sorunlarım çözülmeyecek” diye düşünmemeli, başka bir terapiste başvurmalıdır.

Olumsuz duygu hissetmekten kaçmayıp, bu duyguları da evinize gelen bir misafir gibi kabul edebilmeniz duasıyla Allah (c.c)’a emanet olunuz.

KIVANÇ TIĞLI BULUT. PSİKOTERAPİST DANIŞMAN.

 


* BENZER KONULAR

Asıl Derdimiz Dertsiz İnsanlar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:27:42 ÖÖ]


Hayatını Düzene Koymak İsteyen Müslüman Gençlere Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:17:49 ÖÖ]


Bizi Aldatan Bizden Değildir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:53:08 ÖÖ]


BenimKkim Olduğumu Biliyor musun Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:42:56 ÖÖ]


Çocuklarımıza Sahip Çıkmalıyız Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:35:33 ÖÖ]


Zulmün Zararları Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:22:59 ÖÖ]


Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:36:50 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41