Gönderen Konu: Cahilin bilgeliği 1 - 2  (Okunma sayısı 83 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5930
Cahilin bilgeliği 1 - 2
« : Ağustos 29, 2023, 07:03:20 ÖÖ »


Cahilin bilgeliği  1

Günümüzde insanların kitap okumaya neredeyse hiç ihtiyaçları kalmadı. Neden mi? Çünkü her şeyi biliyorlar. Hatta öyle bir seviyeye geldik ki bilmediğimiz şeyleri bildiğimiz şeylerden daha çok biliyoruz. Doğru olduğunu düşündüğümüze o kadar çok odaklanmışız ki o konuyu bilip bilmememizin bir önemi kalmamış. Genel kanaat, insanların kitap okudukça ufuklarının açılacağı ve bilgilerinin artacağı yönündedir. Ancak bu durumun tam karşısında durarak diyorum ki:

“İnsan okudukça cahilleşir, okumayı bıraktıkça bilgeleşir.”

Bu cümlenin ilk bakışta çok yanlış bir anlama geldiğinin farkındayım. Sizden ön yargınızı bir kenara bırakıp yazımı bitirmenizi rica ediyorum. İnsanlar okudukça cahilleşir çünkü bilmediği şeylerin ne kadar fazla olduğunu görerek kendisindeki eksiklikleri fark eder.

Okuduklarını bilmeden, nasıl insanlarla bu konular hakkında konuştuğunu merak edip kendisine kızar. Öte yandan insan okumayı bıraktıkça bilgeleşir. Çünkü insan okumadan vazgeçtikçe her şeyi bilmeye, bildiğini sanmaya ve sandığını anlatarak kendi düşüncelerine inanmaya başlar. Bir söz vardır: “İnsan zamanla kendi yalanına inanır.”

Bazı insanlar sürekli hayali senaryolar, kişiler, olaylar ve bilgiler uydurup bunlara inanma eğiliminde olarak bu sözün vücuda gelmiş hâline dönüşür. Bu insanlara tıp literatüründe “mitoman bireyler” denilir. Hastalığının farkında olmayıp doktora gitmeyi bile düşünmeyen bu kişiler öğrenmeyi ve dinlemeyi de reddeder. İşte okumayan insanın hâli buna benzemektedir. Hani bir atasözümüz vardır:

“Çok gezen değil, çok okuyan bilir.” Ortaokulda Türkçe öğretmenim bu atasözünü vermiş ve aşağıdaki 70 puanlık soruda “Yukarıdaki atasözünün doğruluğunu istediğiniz tarafta yer alarak tartışınız” demişti. O sınavda bütün sınıfın “çok okuyan bilir” tezini savunacağını düşünmüştüm.

Cahilin bilgeliği  2

Öğretmen münazara konusunu verince “çok okuyan bilir” tezini savunmanın çok klasik bir yol olacağını farklı düşünmem gerektiğini hissetmiştim. Hissetmez olaydım. Yazıyı yazarken çok okuyanın belki okuduğunu anlamadığını, insanlar görsünler diye okuduğunu veya ihtiyacı olmayan konulara dalarak zihnini gereksiz yere yoracağını; çok gezenin ise algılarının açık bir insan olabileceğini, gördüğü yerlerden notlar toplayabileceğini, diğer insanlarla etkileşime girerek farklı hayat deneyimleri yaşayabileceği gibi hususlara değinmiştim. O sınavdan çok düşük bir puan aldığımı hatırlıyorum. Bununla birlikte öğretmenim bana “Neden konunun dışına çıkıyorsun. Bunu çok okuyan bilir diye anlatmıştım. Demek ki atasözlerini yeteri kadar öğrenememişsin” demişti.

Aradan yıllar geçti ve anladım ki ne çok gezen ne de çok okuyan bilir, en çok cahil bilir. Ne diyor İmam Şafii Hazretleri:

“Bir delil ile kırk âlimi ikna ettim, kırk delil ile bir cahili ikna edemedim!..”

Bu anlattıklarımı hep kendi bilge ağzımdan aktardım. Bir de karşı tarafı dinleyelim. Cahil insanın okumaya ihtiyacı yoktur çünkü her şeyi zaten biliyordur. Her konu hakkında bir bilgisi vardır. Aslında cahil olan, bilmeyen ve kendisini cam bir fanusa kapatarak kulaklarını tıkayan insanlar(!) hep karşı tarafta doluşmuştur. Bir düşünsenize gerçekten azap dolu bir dünyanın içindesiniz. Kimse sizin bildiğiniz kadar bilmiyor veya anlamıyor. Kimse sizin tezinizi ve bilginizi geçerek size bir şeyler öğretemiyor. Bir şeyler mi öğrenmek istiyorsunuz, konuşacak hiç kimse yok. Sadece siz ve kendiniz varsınız. Sizi bilmem ama ben hayatım boyunca böyle bir bilgeliğin içerisine düşmek istemiyorum. Okumalı, okumalı ve son olarak okumalıyız, ta ki son nefese kadar...

A.   Baki Topçam.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42