Gönderen Konu: Sokak Köpekleri 1 - 2  (Okunma sayısı 88 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5931
Sokak Köpekleri 1 - 2
« : Eylül 30, 2022, 08:37:41 ÖÖ »
Sokak Köpekleri  1

Geçen gün, sokakta yürürken çocuk parkında üç sokak köpeğinin, iki çocuğu, kovaladığını gördüm. Bir anda gayriihtiyari bütün dikkatim, o yöne çevrildi. Çocukların biri on, diğeri yedi yaşlarındaydı. Arkada kalan küçük çocuk, düşmekten son anda kurtuldu. Eğer çocuk oracıkta düşüverse, ben yetişene kadar belki de çocuğu, en az üç dört yerinden ısırabilirlerdi. Allah’tan çocuklar hızla, boş olan yola doğru koştular da köpeklerden kurtulmayı başardılar. Bu arada o yolda araçlar da olabilirdi. İki çocuk, tıpkı birçok haberde gördüğümüz gibi araçların altında da kalabilirdi...

Bütün bunlar aklımdan geçerken çocuklar, güvenle yolun karşısına geçti. Ben de rahat bir nefes aldım... 

“Bundan sonra acaba yanımıza kalın bir sopa alıp öyle mi yürüyüşe çıksak” diye düşünmekten kendimi alamıyorum.

Tedbirli olmakta fayda var. Baksanıza, ne valilikler, ne de belediyeler, bu sahipsiz köpeklerin toplatılıp barınaklara koyulması hakkında parmağını bile kıpırdatmıyor.

Geçen bu gazetede Sayın Yücel Koç’un köşesinde güzel bir öneri vardı. Diyordu ki: “Yargıtay karar almış, sahipli bir köpek birini yaralarsa, estetik dâhil bütün masrafını köpeğin sahibi karşılayacakmış. Peki sahipsiz sokak köpeklerinin saldırdığı vatandaşlar n’olacak? Yüksek yargıçlarımız bir karar daha alsınlar ve desinler ki: 'Şayet bir sokak köpeği birini yaralarsa bütün masrafını o sınırlardan sorumlu belediye karşılayacak...'

Belki böylelikle sokak köpekleri konusunda hiçbir adım atmayan belediyeler biraz olsun harekete geçerler ve şu başıboş köpek tehlikesine bir nebze tedbir alınmış olur...”

Buna aynen katılıyoruz. Yoksa herkes, kendi çaresini kendisi mi üretsin? Yukarıda anlattığım olayın benzeri, geçenlerde memlekette yaşayan babamın başına gelmiş. Zaten, televizyondaki haberlerde, bu gibi olayları her gün görüyoruz.

Çocuklarını tek başına parka gönderen aileler, yapmayın.

Çocukları, yanlarında bir büyük olmadan parka göndermeyin!

Sokak köpekleri  2

Elli yaşına gelmiş biri olarak söylüyorum. Dün de, şahit olduğum bir köpek saldırısını anlattığım gibi bugün de hatırlatmak istiyorum ki günümüzde bu anlamda parklar, sokaklar eskisi gibi güvenli değil. Sokak köpekleri toplanmadığı sürece de güvenli olmayacak. Nereden ne zaman bir başıboş köpekle karşılaşacağınızın garantisi yok.

Çocukluğumuzda etrafta bu kadar köpek yoktu. Sokaklar daha güvenliydi. Artık değil. Bunu, her şeyden önce hayvanseverlerin anlaması lazım... Emin olun ben de bir hayvanseverim ama benim için insan hayatı, her zaman önde gelir. Herkes için de öyle olmalıdır. Yıllar önce hayvansever bir arkadaşım, yolda arabasıyla giderken, aniden yola çıkan bir köpeğe çarpmamak için direksiyonu kırmıştı ve şarampole yuvarlanan otomobilde maalesef hayatını kaybetmişti. 
 
Doksanlı yıllarda adı “Köpekler” olan bir film izlemiştim. Yanlış anlaşılmasın filmin ismiyle kastedilen şey, insanların sadık dostu, köpekler değildi. İnsana benzeyen ama insanlıktan zerre kadar nasibini almamış iki ayaklı, ortalıkta gezen serseri mahlûklardı!.. İt sürüsü deyince, o filmde “Köpekler” diye tarif edilen şereften yoksun tipler, aklıma gelirdi. Şimdi, it sürüsü deyince, bildiğiniz gerçek anlamda kullanılan, her sokak başında, çarşı pazar her yerde dolaşan “İt sürüleri” aklıma geliyor. O sahipsiz hayvanlara da gerçekten acımamak elde değil. Büyütmek için alıp sonra sokağa salınan bu hayvanlara yazık değil mi? Nitekim içlerinden ormanlara bırakılan ve gittikçe sevimli olmaktan çıkıp vahşi hayvanlara dönüşenleri var. Bunlar yarın bir gün daha da vahşileşip insanlara ve kimi yerlerde koyun sürülerine saldırıp büyük zararlar verirse hiç şaşırmam. Yakın zamanda gazetede böyle bir haber okumuştum. Bu tür haberler daha da artabilir.  Bu yüzden bence bu sahipsiz köpeklerin bir an önce, hiç vakit kaybedilmeden toplatılması gerekiyor. Bu konuda gerçekten belediyelerimize büyük görev düşüyor. Hem sokaktaki bu hayvanların barınması için hem de insanlarımızın tehlikeden uzak olması için.

Altı Yüz Yirmi İki Yıl  2

Osmanlı, yönettiği ülkelerde kimsenin dinine inancına karışmadı, ibadetlerini rahatça yapmalını sağladı. Ayrımcılık bölücülük yapmadı, gayrimüslimler arasında fark gözetmedi. Herkesin Müslümanlarla kaynaşmasını amaçladı. Darda zorda kalana, sıkışan milletlere yardım elini uzattı. Bu yardım elinden ABD, Japonya bile nasibini almıştı.

Sultan Abdülhamid Han'a Avrupalı ağzıyla konuşanların, onun o karışık dönemde 33 yıl devleti nasıl ayakta tuttuğunu da düşünmesi gerekmez mi?

Galiba bu gerçeği unutmuş görünüyorlar. Onun 33 yıl boyunca uyguladığı dengeli politika ile Balkanları, Kafkasları ve Orta Doğu’da asayişi nasıl sağladığını unutanlar 7-8 yıl gibi kısa sürede İttihat ve Terakki tarafından kaybedilen topraklardan hiç bahsetmiyorlar. Kala kala elimizde bir Anadolu topraklarının kaldığını unutuyorlar. Osmanlı ne zaman ki Balkanlardan Kafkaslardan ve bilhassa Orta Doğu'dan çekildi, işte ondan sonra bu topraklarda huzur kalmadı… Bir daha da sağlanamadı.

Sultan Vahdeddin Han'a gelince onu bu şekilde davranmaya o günün memleket şartları zorlamıştır.

İnsaflı tarihçiler bu gerçeği belgeleriyle dile getirmektedir. Tarihe siyasi saiklerle (gerekçelerle) bakanların sözlerinin değerlendirilmesi de siyasi olmalıdır, tarafsız değildir.

Herhâlde Sultan Vahdeddin Han “Aman şu Osmanlı Devleti yıkılsın da ben de kurtulayım” diye hareket etmedi. Altı asırlık devletin yükü ve devlet tecrübesiz ve hırs sahibi İttihat ve Terakki yöneticilerinin elinde günden güne kan kaybeden devletin olanca sıkıntısı ve yükü onun omuzlarına yükleniyordu.

O padişah olduğunda I. Dünya Savaşı’nın korkunç sonuçlarının alınmak üzere olduğunu nedense hiç kimse dile getirmez. Getirmek istemez… Yine 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesinin imzalandığı hiç düşünülmez… Oysa Sultan Vahdeddin Han, bu mütarekeye imza koyan delegeleri kabul etmemiştir.

Ama bu mütarekenin imzalanmasına sebep olan sonra da Osmanlı Devleti’ni sebepsiz yere dört bir yanda savaşa sokan, milyonlarca vatan evlâdını cephelerde eriten ve yurt dışına kaçanlar İttihatçı paşalar değil midir?

İhsan Ağır.

RADYO DİNLEME LİNKİMİZ
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42