Gönderen Konu: Allah'a Sadakatin İşareti - Zekât ve Sadaka  (Okunma sayısı 86 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5771
Allah'a Sadakatin İşareti - Zekât ve Sadaka
« : Temmuz 19, 2023, 09:39:20 ÖÖ »


Allah'a Sadakatin İşareti - Zekât ve Sadaka

Zekât, bereketlenme, artma, gelişme, temizlik, övme, iyi ve düzgün olmak manalarına gelmektedir. Şer’i bir terim olarak zekât, zengin olan Müslümanların dini bir görev olarak her yıl mallarının ve paralarının % 2,5’nu ibadet niyetiyle, fakir ve yoksullar başta olmak üzere Kur’an-ı Kerim’in gösterdiği yerlere vermesidir.

Zekât, İslam’ın beş şartından biri olan ve temel ibadetlerden yalnız mali olana örnek teşkil eden iktisadi, içtimai ve hukuki yönleri bulunan mali bir ibadettir.

Kur’an-ı Kerim, İman ve namazdan sonra üçüncü olarak Zekât’ı (Sadaka’yı) sayar. Zekât’a daha geniş anlamda Sadaka da denir. Kısaca bir diğerinin yerine kullanılmaktadır.

Sadaka, Zekât teriminden daha geniş manadadır. Yani Sadaka, Zekât ve Zekât’ın dışında hayır amacıyla maldan verilen şeylerin tamamıdır.

Sadaka’nın farz olanına Zekât denir. Zekât malı artırmak ve nefsi arındırmak için ödenmesi gereken bedeli ödemek anlamına gelmektedir. Bu ödenen bedel malın artışına sağlayacaktır. Budanan ağacın veya çubuğun meyvesindeki yâda üzümündeki artış gibi… Bu artış meyvenin (üzümün) artışıdır ki buna bereket denir. Allah Teâlâ Hazretleri Kur’an da; ”De ki: Rabbim, kullarından dilediğine bol rızık verir ve (dilediğinden de) kısar. Siz Allah için ne verirseniz, Allah onun yerine (daha iyisini) verir. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır. Sadaka kişinin Allah’ı kazancına ortak etmesidir” buyuruyor. Yani geliri artırmanın en akıllı yolu Allah için vermektir. Allah için vermek eksiltmek değil çoğaltmaktır.

Allah için vermenin nafile olanına ise Sadaka denir. Sadaka; doğruluk, dürüstlük ve sadakat demektir.

Zekât, verenin imanındaki sadakat ve olgunluğuna işaret eder. Başka bir ifadeyle kulun Rabbinin emrine itaat edip, kulluğunu göstermesinin en güzel nişanesidir. Zira Zekât vermeyi Allah Teâlâ emretmiştir. Kulun görevi ise Yaradanı tarafından emrolunduğu şeyi yapmaktadır.

SERVETİN VE DUYGUNUN TEMİZLİĞİ

Mü’min, iman ettiği Halık’ından aldığı emri, canının yongası denilen malını hiçbir maddi karşılık beklemeden infak etmek suretiyle Rabbine karşı kulluk borcunu en güzel şekilde ifa etmiş olur.

Böylece nefsini de günah ve cimrilik illetinden temizler. İçindeki mal sevgisini kırıp, Allah Teâlâ’nın sevgisinin öne geçmesini sağlar. Kur’an’da; “Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah’ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana uğrayanlardır.”(2) buyrulur.

Allah, insanları mallarıyla ve canlarıyla imtihan etmektedir. Mal imtihanını geçemeyenler, can imtihanına girmeye hak kazanamayacaklardır. Tıpkı Âdem (a.s.)’ın iki oğlu olan Kabil ile Habil gibi… Kabil ziraatle meşgul oluyordu, Habil ise hayvancılıkla meşguldü. Habil, hayvanların arasından çok güzel, temiz bir koç seçip belirlenen yere götürdü. Kabil de bir demet buğday götürüp bıraktı. Bir müddet sonra kurban mahallinde gördükleri manzara; Kabil’in kurbanı kabul edilmemiş, Habil’in kurbanı ise kabul edilmiştir. Kabil, mal imtihanını veremedi ve kaybetti. Habil ise mal imtihanını geçince can imtihanına girdi ve onu da kazanarak “diplomasını” aldı ve şahadete yükseldi.

Sanki Kur’an, insana Allah için vermeyi öğretmek için gelmiştir. İnsan Zekât vererek, cimrilik, tamahkârlık ve pintilik gibi kötü duygularını gidererek ruhunu, şahsiyetini ve karakterini temizlediği gibi malını da fakirin hakkından temizleyecektir.

Allah Teâlâ ayet-i kerimede: “Onların mallarından sadaka ve zekât al ki, bununla onları (günahlardan) temizleyesin, onların (sevaplarını) artırıp yüceltesin ve onlara dua et. Çünkü senin duan onlar için sükûnettir (onların ızdıraplarını yatıştırır). Allah çok iyi işiten ve iyi bilendir.”(3)buyurarak, gelişimin ve temizliğin sadece mala mahsus değil, Zekât verenin nefsine de fayda sağlamakta olduğunu söyler. Zekât bu anlamda hem fakiri hem de zengini geliştirmektedir. Zenginin malı ve nefsinin gelişmesinin yanında fakirin de bu yönlerden gelişmesini sağlar. Zekât, insanın servet ve zenginliğine karşı hırsını sürdürür. Allah Teâlâ’ya bağlılığını artırır.

ZEKÂT VERMENİN HİKMETİ VE ÖNEMİ

İslam, Mekke devrinde fakirlik meselesine eğilmiş, yoksulları yedirip içirmeye, onları görüp gözetmeye ve onlara giyecek, barınacak yer temin etmeye teşvik etmiştir. İlgilenmeyenleri ise tehdit etmektedir. İslam, Zekât ibadeti ile zengin ve fakir arasındaki ekonomik dengesizliğin giderilmesini hedefler. Zekât verenle Zekât alanı birbirine kaynaştırır. Kur’an-ı Kerim Zekât vermenin mü’minlerin tabi vasıfları olduğuna işaret etmiştir.

“Muhsin vasfını alan kimseler Namazı kılarlar, Zekât’ı verirler ve onlar ahirete de kesin olarak iman ederler”(4)

“Onlar ki, Zekât (vazifelerini)yerine getirirler.”(5) Mekke’de inen ve Zekât’ı ihtiva eden ayetler ‘‘Onlar zekâtı verirler” şeklinde ifadeler kullanılmıştır. Kur’an-ı Kerim’de namazdan sonra en çok zikredilen ibadetlerden birisi de Zekat’dır. Kur’an-ı Kerim’de en az 30 yerde Zekât tekrarlanmıştır. Peygamber (s.a.v.) de birçok hadis-i şerifte Zekât’a vurgu yapmıştır. Cibril hadisi diye bilinen meşhur hadiste Peygamber (s.a.v) İslam nedir? Sorusuna “İslam: Allah’tan başka mabud olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın elçise bulunduğuna şahitlik etmen, namaz kılman, zekâtı vermen, Ramazan’ı tutman, yoluna gücün yeterse Hacc etmendir.” (6) cevabını vermiştir.

Zekât’ını veren Müslüman’ı Zekât, mala karşı aşırı düşkünlükten ve cimrilikten kurtardığı gibi mali yardıma da alıştırır. Nimeti kendisine karşılıksız veren Allah Teâlâ’nın boyası ile boyanır. Onun Ahlakını alır. Böylece ilahi şükran görevini yerine getirir, kanaat sahibi olur ve insanların sevgisini kazanır. Zekât ihtiyaç sahibini de içinde bulunduğu sıkıntısından kurtarır, İnsanlığın ulvi hedeflerine yücelme fırsatı verir. Zekât’ın verildiği yerlerde hiçbir fert gelecek endişesi veya aç kalma korkusu yaşamaz. Maldan %2,5 oranında verilen Zekât sayesinde sermayenin atıl kalması önlenir. Fakirin içinde zengine karşı kin, nefret, düşmanlık ve hasedin giderilmesini sağlar. Zekât, fakirlerin zaruri ihtiyaçlarını karşılamak suretiyle servetin zenginler arasında dolaşan bir devlet olmadığını gösterir. Hali vakti yerinde olan her Müslüman’ın düşkün vaziyetteki kardeşine yardımda bulunması bir zorunluluktur. Zenginin serveti yalnızca kendisinin lüks bir hayat sürmesi için değildir. Kendisi villalarda oturup, lüks arabalara binip, bin bir çeşit yiyeceklerle midesini doyururken diğer taraftaki aç, çıplak, yersiz, yurtsuz, sefil dolaşan kişilere malı üzerinden hiçbir hak tanımadığı gibi üzerine farz olan Zekât’ını vermeyen kimse zalimler zalimi değil midir?

Müslüman toplumun dul, yetim, fakir ve yoksullarının o servet üzerinde elbette hakları vardır. Çünkü İslam Egoizm’i, tamahı ve istifçiliği yermiştir.

Zenginler elde ettikleri malları yaşadıkları çevrenin imkânlarından faydalanarak toplumun katkılarıyla elde etmişlerdir. Bundan dolayı yaşadıkları topluma karşı sorumluluk bilinci ile hareket etmelidirler. Zekâtlarını vererek, tasadduklarını yaparak toplumun faydalanacağı hizmetlere maddi katkılar da bulunmak suretiyle sorumluluklarını yerine getirmelidirler. Zekât, Allah’ın emri olduğundan zengin Müslüman hiç tereddüt etmenden seve seve, kuruşu kuruşuna Rabbine karşı malının şükrünü yerine getirmelidir. Malın şükrü onun zekâtını vermek ve fazlasını tasadduk etmektir.

ZEKÂTA TABİ OLAN MALLAR

Kur’an-ı Kerim’de Allah Teâlâ Hz. Bir takım malları mücmel olarak zikrederek haklarını vermemizi emretmiştir.

1) Altın ve gümüş şu Ayet’te zikredilmektedir: “Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlara hemen acıklı bir azabı müjdele”(7)

2) Ekin ile meyveler ile ilgili: “Her biri meyve verdiği zaman meyvesinden yiyin. Devşirilip toplandığı günde hakkını (Zekât ve sadakasını) verin.” 8

3) Ticaret ve başka şeylerden sağlanan kazanç: “Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve yerden size çıkardıklarımızdan hayra harcayın (Malınızın Zekât’ını verin). Size verilirse gözünüzü yummanız hariç, severek alamayacağınız derecede kötü ve değersiz şeyler vererek sakın hayır yapmaya kalkışmayın. Biliniz ki Allah zengindir, övülmüştür.”(9)

4) Yerden çıkan maden ve benzeri mallar: Allah Teala: “…Ve size yerden çıkardığımız şeylerden…” buyurmuştur.(10)

Bunun dışında kalanlara da Kur’an-ı Kerim mutlak bir kelime olan “Mallar” sözü ile ifade etmiştir. Kur’an’da: “Mallarında ihtiyacını açan ve yoksul durumda bulunan için bir hak olduğunu kabul ederlerdi.”(11) Zekât’a tabi olan mallar ve bunlardan verilecek miktarlarla ilgili olarak fıkıh ve ilmihal kitaplarına bakılmalıdır.(12)

Hür, aklı başında ve ergenlik çağına ulaşmış her Müslüman’ın asli ihtiyaç ve borcundan baş nisap miktarı veya daha fazla bir mala (nakite) sahip bulunması, bunun üzerinden bir yıl geçmiş olması halinde 1/40 yâda %2,5 Zekât vermesi gerekir.

Tüccarlar satmak için bulundurdukları malı senede bir defa sayıp, değerini hesap ederler borçlarını düşer, alacaklarını ilave ederler ve kalan miktarın kırkta bir (%2,5) Zekât olarak verirler.

Öşür arazisinde yetişen mahsul senenin çoğunda yağmur ve nehir ile sulanıyorsa onda bir (%10) şayet dinamo gibi bir vasıta ile sulanıyorsa yirmide bir (%5) Öşür (Zekât) olarak vermek gerekir.

İslam âlimleri çeşitli zekât problemleri üzerinde durmuşlar ve bu konulara açıklık getirmişlerdir.

Bir kimse, ihtiyacından fazla olarak sahip olduğu daire, dükkân, arsa gibi taşınmaz mallarının ticaretini yapmıyorsa zekatını bunların geliri üzerinden verir, satma hürriyetini de korur. Ama bunların ticaretini yapıyorsa Zekât’ını tamamının üzerinde hesaplar. 40 gemisi olan bir armatör Zekât’ını bunların geliri üzerinden verir. Ama gemi ticareti yapıyorsa bunların değerce toplamının kırkta birini (%2,5) Zekât olarak verecektir.

Zekât’a tabi olmayan bir şey için (mesken, binek oto vb.) para biriktiren birisi biriktirdiği para, nisabı aşarda üzerinden 1 yıl geçerse Zekât vermesi gerekir.

ZEKÂT VERİLECEK YERLER

Bunlar Kur’an-ı Kerim’de şöyle sıralanmıştır: “Sadakalar (zekâtlar) Allah'tan bir farz olarak ancak, yoksullara, düşkünlere, (zekât toplayan) memurlara, gönülleri (İslâm'a) ısındırılacak olanlara, (hürriyetlerini satın almaya çalışan) kölelere, borçlulara, Allah yolunda çalışıp cihad edenlere, yolcuya mahsustur. Allah pekiyi bilendir, hikmet sahibidir.” (13)

Bütün malların zekâtlarının sahipleri tarafından hak sahiplerine ihtiyaçları nispetinde verilmelidir. Zekât malın aynından da, kıymetinden de verilebilir. Zekât, fakire mülkü olması için verilir. Dolayısıyla Zekât niyetiyle fakire yemek yedirmek, camiler, okullar, Kur’an kursları ve hastaneler gibi bir hayır kurumu yaptırmakla Zekât verilmiş sayılmaz. Yukarıdaki ayette geçen yerlerin haricinde yapılacak olan infaklar, sadakalar “Hayrat” denilen yerler Zekât’ın dışındaki bağışlarla gerçekleşir. Zekât yalnızca şahıslara asli ihtiyaçlar için verilir. Zekât’ın yerli yerince sarf edilmesi hususunda titiz davranılması gerekir.

ZEKÂTI İHMAL ETMENİN AKIBETİ

Servet, mülkiyet değil Allah’ın kuluna verdiği bir emanettir. İnsan, dünyaya sahip olmak için değil şahit olmak için gelmiştir. Mal, mülk ve mevki insan için bir emanet ve en büyük imtihan vesilesidir. Bu imtihanı kazanmak için emaneti sahibinin istediği yerlere vermek gerekir. Malı kalıcı gözüyle zimmetine geçirmeye çalışanların akıbetini Kur’an şöyle açıklıyor: “Altın ve gümüş yığıpta onları Allah yolunda harcamayanlar yok mu? İşte onlara elem verici bir azabı müjdele! Ogün cehennem ateşinde bunlar kızdırılıp, onların alınları, yanları ve sırtları dağlanır. İşte bu nefisleriniz için biriktirdiğiniz servettir. Artık yığmakta olduğunuz şeylerin (azabını) tadın.”(14)

Allah’ın verdiği malı Allah için vermeyenler zimmetlerine mal geçirmeyi ve ebedi yaşayacaklarını zannedenlerdir. Hâlbuki Allah Teâlâ’nın dünyada verdiği nimetler devre mülk’tür. Bu mallar bizden sonra ki nesle devredilecektir. Bu devre mülkte sonsuz tasarruf hakkı Rabbimizindir. Bizim yetkimiz ise ölümle sınırlıdır. Zekât ve sadaka hususunda ihmal gösterenlerin, kalpleri karardığı için ilahi takdiri unutarak ben çalıştım, ben kazandım, ben aklımı kullandım, demek suretiyle fakir ve fukaraya tepeden bakan ve onları hor hakir gören bedbaht Karun gibi helak olacakları kaçınılmaz bir akıbettir.

Rasulullah (s.a.v.): “Mallarınızı zekât ile koruyunuz, hastalarınızı sadaka ile tedavi ediniz, bela ve musibetlere karşı da duayı hazırlayınız ‘’(15) buyurmuştur.

  “Ey Rabbimiz bize bu Dünya’da da iyilik, güzellik ver, Ahiret’te de iyilik, güzellik ver!”(16)

---------------------------------------------------------------------------------------------

1)Sebe:39

2)Münafikun:9

3)Tevbe:103

4)Lokman:4

5)Mü’minun:4

6)Buhari,İman 37,Zekat 1;Müslim,iman,1,5,7,10

7)Tevbe:34

8)En’am:141

9)Bakara:267

10)Tevbe:103

11)Zariyat:19

12)Bakınız Yusuf el-Kardavi tercüme İbrahim Sarmış,Kayıhan yayınları,İst. 1984

13)Tevbe:60

14)Tevbe:34-35

15)Tabarani,Keşfulhafa 1/432

16)Bakara:201

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:36:50 ÖS]


İnsan Hakları, Kadın-Erkek Eşitliği ve Adalet Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:31:26 ÖS]


PCLOUD ÜCRETSİZ ÖMÜR BOYU DİLEDİĞİNİZ KADAR DEPOLAMA ALANINA SAHİP OLMAK Gönderen: andrewmemut
[Dün, 05:30:06 ÖS]


İnsan ve Dua Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:59:29 ÖÖ]


İman Etmeyenler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:33:17 ÖÖ]


Sorumluluk Bilinci Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:57:24 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (S.A.V.): “10 Haslet Vardır Ki Helak Olma Sebebidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:43:20 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41