Gönderen Konu: Zekâtın Sosyal Hayattaki Önemi Ve Verileceği Yerler  (Okunma sayısı 87 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı türkiyem

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 1964
Zekâtın Sosyal Hayattaki Önemi Ve Verileceği Yerler

“Sadakalar, -Allah'tan bir farz olarak- yalnızca fakirler, düşkünler, (zekat) işinde görevli olanlar, kalbleri ısındırılacaklar, köleler, borçlular, Allah yolunda (olanlar) ve yolda kalmış(lar) içindir Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir” (Tevbe: 60)

Zekât; lügatte bereket, temizlik, artış, saflık, duruluk anlamlarına gelir Istılahi manası ise; İslam’ın beş şartından biri olan mali bir ibadetin ifadesidir.
 
İslam dininin iktisat nizamının esası zekâttır Zekât; hem artma hem de arınma anlamına gelir Zekât; mali ibadetin pratik ifadesi, malın tüm meselelerinde Allah’a teslim olmanın alametidir Zekât; fertleri cimrilik, kalp katılığı, kendini başkalarından üstün görme, çalarak gasp etme eylemlerinden korur Sadaka ve infak ihtiyaridir, fakat zekât her Müslüman’a farz olan bir ibadettir Her nimetin bir şükrü vardır Malın şükrü de Allah için vermektir.

Zekât; malın şükrüne açılan bir kapıdır Zekât; zenginin malına karışmış fakirin hakkıdır ve bu nedenle toplumsal bir ibadettir Zekât basit bir yardım değildir İnsanlığın ilerlemesi için elzem bir adımdır Zenginler, toplumun fakir ve muhtaç kesimlerine yardım etmekle kendilerine yardım etmiş olurlar Eğer onlar fakirlerin bu hakkını inkâr eder veya vermemezlik edecek olurlarsa kendi kendilerine zarar vermiş olurlar Diğer bir ifadeyle insanı mükemmelliğe ileten ana yolu terk edip cimriliğin ve israfın yollarında kaybolurlar
Zekât; Medine döneminde hicretin ikinci yılında farz kılınmıştır Mekke döneminde zekâttan çok Müslümanlar infakla emrediliyordu Zekâtın Mekke’de değil de Medine döneminde farz kılınması devletin ancak hakkiyle bu işi yerine getirebileceğinin işaretidir.

Evet, İslamın devleti olduktan sonra Yüce Allah zekâtı farz kılmış ve zekât için İslam devletine geniş bir salahiyet vermiştir Hatta zekâtını vermeyenlere karşı İslam devleti savaş açmıştır Bununla ilgili olarak Hz Peygamber aleyhisselatu vesselam şöyle buyuruyor: “Her kim hayrını umarak zekâtını verirse bunun sevabı kendisinedir Ve her kim zekât vermekten kaçınırsa, zekâtını ondan zorla alırız Hatta malının bir kısmını müsadere ederiz.”

Zekâtın Hz Peygamber aleyhisselatu vesselam tarafından toplatılması ve dağıtılması yani devlet tarafından idare edilmesi bizzat Kur’an-ı Kerîm’de emredilmektedir şöyle ki:

“Müminlerin mallarından zekât al ki, onunla kendilerini temizlemiş mallarına bereket vermiş olursun…” (Tevbe: 103)

Bu da gösteriyor ki zekât mal sahibinin isteğine bırakılmamış, devlet mueyyidesi ile toplanarak dağıtılması esas alınmıştır Bununla ilgili olarak Hz Peygamber aleyhisselatu vesselam şöyle buyuruyor: “Ben zenginlerinizden zekâtı alıp onu fakirlerinize vermekle emrolundum” (Buhari; Kitabuzzekat)

Ondan sonra Dört Halifesi de bu işi aynen devam ettirdi Hz Peygamber aleyhisselatu vesselamın vefatından sonra bazı kabileler “Zekâtı Hz Peygambere veriyorduk O, ise vefat etti Artık zekât vermemize gerek kalmadı” diyerek zekât vermeyeceklerini bildirmeleri karşısında Hz Ebu Bekir bu kabilelerle savaşmıştır.

İslami bir devletin otoritesinin olmadığı günümüzde Müslümanlar zekâtlarını her ne kadar ferdi olarak veriyorsa da; zekât hakkıyla verilmemektedir Herkes zekâtını tam olarak verse bile, bu dağıtım bir organize dâhilinde olmadığı müddetçe gerekli yerlere, gerekli miktarda ulaşmayacak ve arzulanan toplumsal faydayı da sağlamayacaktır Bu organizeyi yapabilecek İslami bir devletin olmayışı her ne kadar bu müsesesenin asıl ruhunda yaralar açıyorsa da günümüzün İslami cemaatleri, tanıdığımız ve güvendiğimiz vakıflar, dernekler Müslümanlar için bir umut oluvermektedir Günümüzde İslami bir yapı, dernek veya vakıf eğer bu sorumluluğu üzerine alıyorsa, Müslümanların zekâtlarını gönül rahatlığıyla buralara vermeleri hem bir vecibe hem de bir kolaylıktır
Zekâtın devlet veya derneklerin eliyle toplanıp dağıtılmasını elzem kılan nedenleri şöyle sıralayabiliriz.

1- Her şeyden önce Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de “Ey iman edenler! Allah’a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara karşı gösteriş olsun diye malını infak eden gibi minnet ve eziyet ederek sadakalarınızı geçersiz kılmayın” diye buyuruyor Eğer zekât ferdi olarak dağıtılırsa veren bunu minnet vesilesi yapmasa bile, zekatı alan devamlı kendini verene karşı bir minnet altında hissedecek Oysa bunu devlet veya bir dernek alıp dağıtırsa alan kimse bu minneti hissetmeyecek, veren de aynı şekilde kimseye karşı bir üstünlük taslamayacak Diğer taraftan fakir ve zekâta muhtaç kesimler haklarını zenginlerden değil de devlet veya emin bir dernekten almaları durumunda haysiyet ve şereflerini de korumuş olurlar.
 
2- Yüce Allah zekâtlarımızı sekiz sınıfa ulaştırmamızı ferman buyuruyor Ferdi olarak bu sekiz sınıfa ulaşmamız ve bu sınıflardan en fazla ihtiyaç sahibi olanı tespik etmemiz mümkün değildir Ama bir devlet veya bir dernek bunlara ulaşabilir İhtiyaçta öncelikli olanları daha fazla tespit edebilir .

Hatta imam Şafii Tevbe süresinin 60 ayetini göz önünde bulundurarak bir Müslümanın zekâtını bu sekiz sınıfın tümüne vermesi gerektiğini içtihadında bulunmuştur Ki bu da ancak devlet, cemaat ya da dernek eliyle mümkün olabilir.

3—Zekâtı herkes tanıdıklarına, dost ve akrabalarına verir Bu durumda bazı fakirler ihtiyaçtan fazla zekât alırken zengin akrabası olmayan fakirler bu zekâttan mahrum kalacaklardır Bu da adaletsizliğe sebep olur Hâlbuki devlet veya dernekler alıp dağıtırsa bu sorun kısmen de olsa çözülür.

4—Zekâtın bekletilmeden hemen çıkarılması gerekir Birçok insan zekâtını haftalar hatta aylar sonra çıkarır Hâlbuki devlet veya İslami yapılanmalar mahsulden hemen sonra zekâtı toplar ve anında ihtiyaç sahiplerine ulaştırır.

5- Fert zekâtını verirken gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaştıramadığı zaman bu vebal boynunda kalır, ama derneğe verdiği zaman ve velev ki dernek gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaştırmasa da vebal boynundan çıkmış olur, vebal derneğin boynuna girer
Allah’u Teâlâ bizleri hakkıyla zekâtını verenlerden eylesin

AMİN.

 


* BENZER KONULAR

Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Bugün, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:42:28 ÖS]


Kaza ve Kadere İmanın Keyfiyeti Üzerine Notlar Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:36:50 ÖS]


İnsan Hakları, Kadın-Erkek Eşitliği ve Adalet Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:31:26 ÖS]


PCLOUD ÜCRETSİZ ÖMÜR BOYU DİLEDİĞİNİZ KADAR DEPOLAMA ALANINA SAHİP OLMAK Gönderen: andrewmemut
[Dün, 05:30:06 ÖS]


İnsan ve Dua Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:59:29 ÖÖ]


İman Etmeyenler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:33:17 ÖÖ]


Sorumluluk Bilinci Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:57:24 ÖÖ]


Resulü Müctebâ Efendimiz (S.A.V.): “10 Haslet Vardır Ki Helak Olma Sebebidir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:43:20 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41