Gönderen Konu: Allah’ın Hükmüne Razı Olmak  (Okunma sayısı 571 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı melek

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2146
Allah’ın Hükmüne Razı Olmak
« : Şubat 05, 2024, 08:39:47 ÖS »


Allah’ın Hükmüne Razı Olmak

Mü’minim diyen, müslümanım diyen herkes Allah’ın hükmüne razı olmakla mükelleftir. Eğer kul Allah’ın (cc) hükmüne razı olmaz, onu reddederse mü’min olmanın, müslüman olmanın sınırlarından taşar, çıkar gider. Allah’ın (cc) hükmüne razı olmak bir mü’minin en belirgin özelliklerinden biridir. Çünkü mü’min Allah’a (cc) ve Allah’ın (cc) hükmüne teslim olan insandır.

Değerli mü’minler, Allah (cc) Bakara Suresi 216. ayette mealen şöyle buyuruyor:

“Savaş, hoşunuza gitmediği hâlde, size farz kılındı. Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz.”

Rabbimiz, siz belki bir şeyi hoş bulmazsınız ama o sizin için hayırlı olabilir, bir başka şeyi de sevebilirsiniz ama o şey sizin için kötü olabilir. Doğrusunu Allah (cc) bilir, siz bilemezsiniz buyuruyor. Evet, insanlar bazen hoşlanmadığı şeyler başına geldiği zaman feryat eder. Mearic suresi 17. ayette Rabbimiz insan için:

“Şüphesiz insan çok hırslı ve sabırsız olarak yaratılmıştır.” buyuruyor.

Bir şer dokunduğu zaman mızıkçılık yapar, feryat eder, bağırır, çağırır hâlbuki bilmez ki o zahirde bir bela ve musibet gibi gelen şey belki de aslında onun için bir hayırdır. Bazı şeyler de vardır ki sevdiğimiz, nefsimizin hoşuna giden şeyler olabilir, seviniriz, mutlu olduğumuzu zannederiz hatta bu sevincimizi diğer insanlarla paylaşmaya çalışırız. Fakat akıbetini bilmediğimiz, bizim için hayır mı şer mi olduğunu bilmediğimiz için çoğu kez yanılırız.

Cenabı Hak kız çocuğu doğduğu haber verilen müşriklerin durumunu Nahl suresi ayet 58 de şöyle bildiriyor:

“Onlardan biri, kız çocuğu ile müjdelendiği zaman içi öfke ile dolarak yüzü simsiyah kesilir!”

Evet, müşrikler kız çocuklarını sevmezler ve onları kendileri için yüz karası olarak telakki ederler, ilk doğan çocukları kız olduğu zaman öfkeleri daha da şiddetlenirdi. Bir kısım vicdanı kapkara insanlar kız çocuklarının elinden tutarlar ve onları diri diri toprağa gömme gibi insanlık dışı bir büyük cinayeti işlerlerdi. Allah (cc) onların bu kötü halini bu ayeti kerime ile bize anlatıyor.

Değerli mü’minler, mü’min Allah’ın (cc) taksim ve takdirine razı olur. Allah’ın (cc) verdiği hüküm, kulun kendi nefsi için verdiği hükümden muhakkak ki çok daha hayırlıdır. Allah’a (cc) karşı takva sahibi olmak, onun hükmüne razı olmak mü’minin işidir. Kâfir, münafık ise Allah’ın (cc) hükmüne razı olmaz, onu kendisi için bir yük telakki eder. Kendi nefsi için, kendi arzusu için kendi hükmünü kendisi verir ve kendisi hakkında verdiği hükmü kendisi beğenir. Hâlbuki kendi hakkında verdiği hüküm çoğu kez kendi aleyhinedir. Öyleyse müslümanlar olarak Allah (cc) kur’anın tamamında bize neyi emretmişse onların hepsine tabi olmak, bizi neden nehyetmişse onların hepsinden ictinap etmek mecburiyetindeyiz.

Bugün bir kısım insanlar kur’anı kendi heveslerine, kendi arzularına, kendi ideolojilerine karşı tartışmaya açmaya çalışıyorlar. Bu ne gaflet, bu ne cesaret, bu ne büyük cürettir.

Allah’ın (cc) ayetleri kıyamet sabahına kadar bakidir. Sadece lafzı değil hükmü de bakidir. O hükmü değiştirmeye cesaret edenler neticede helak olurlar, mahvı perişan olurlar. Bu cürete kalkışanlar geçmişte de olmuştur. Fakat onlar bugün yeryüzünde yoklar ve esameleri bile okunmamaktadır.

Değerli mü’minler, Allah (cc) Kur’anı Keriminde bize bütün insani özelliklerimizi koruyacak, insanları sevgi, saygı, huzur, barış içerisinde yaşatacak öyle güzel hükümler beyan ediyor ki bu hükümlere uyduğumuz zaman huzur buluruz. Uyduğumuz devirlerde cidden mesud olduk. Toplum olarak ne zaman ki nefsimize uyduk, ne zaman ki şeytana uyduk, ne zaman ki sapıttıran insan suretindeki şeytanlara uyduk; işte o zaman yolumuz sarpa sardı, sapıttık, birbirimize düştük, o zaman menfaat, çıkar kavgalarına girdik, terör anarşi başımızın belası oldu. Hiçbir vicdani, imani, ahlaki endişe duymadan insanları acımasızca öldüren, insanların hakkına, hukukuna saldıran insanlar meydana geldi. Ve neticede toplumumuz işte bu günkü hale geldi.

Peki, bu günkü halden kurtulmak için neler yapmamız gerekir? Muhakkak ki asıl kaynağımız kur’an ve sünnete dönmemiz gerekir. Yönümüzü Allah’a (cc) dönmemiz ve huzuru orda bulmamız gerekirken biz hala huzursuzluğumuzu artıracak, bir beladan başka bir belaya koşarak bela üzerine bela alacak yollar aramaktayız.

Değerli müminler, Allah (cc) kula dargın olur mu? Elbette olur. Allah (cc) kuluna üç halde dargın olur, kuluna gazap eder.

Bu üç halin ilki Allah’ın (cc) emrettiği şeyde kulun kusurlu olmasıdır. Allah (cc) bir şeyi kuluna emrediyor. O kul kusur işliyor yani o emri yerine getirmiyor. Bilakis isyan, tuğyan ediyor. Ya da Allah’ın (cc) hükmüne razı olmuyor. Kulun hükmüne razı oluyor da Allah’ın (cc) hükmüne razı olmuyor. Bu, nefsine zor geliyor. İşte böylesi insanlara Allah (cc) dargındır ve gazabı böyle insanlaradır.

İkincisi, Allah’ın (cc) kendisi için yaptığı taksime kulun razı olmamasıdır. Bir insan Allah’ın (cc) kendi için yapmış olduğu taksime razı olmalıdır. Bu maddi manevi her sahada geçerlidir. Zenginsin, fakirsin, şu makamdasın veya işin var, gücün var, tacirsin, işçisin, patronsun hangi durumda olursan ol Allah’ın (cc) yapmış olduğu bu taksime razı olmak gerekir. “Filana şu kadar verdi de ben fakru zaruret içerisinde çalışıyorum” diye veya “bir ekmek parası kazanmak için fakru zaruret içerisinde kapı kapı dolaşıyorum, zaman zaman çok kötü işlerde çalışıyorum. Filan ise telefonun başına oturuyor, milyarları dakikalar içerisinde kazanıyor” diye bir şikâyet hakkımız yoktur. Sadece bizim çalışmakla mükellef olduğumuzu bilmeliyiz. Sebeplere tevessül etmemiz gerektiğini bilmeliyiz. Ve neticeye de razı olmamız gerekir. Onun için haset etmeden, hiç kimseyi kıskanmadan, hiç kimsenin elde ettiği maddi manevi imkânları yadırgamadan Allah’ın (cc) verdiği taksime razı olmak gerekir. Aksi takdirde kıskançlık, haset, taksime razı olmamak kişinin imanına zarar verir. Allah (cc) dargın olur o kuluna.

Bir üçüncüsü de bir şey isteyip elde edemeyince kulun Rabbına kızmasıdır. Maalesef toplumumuzda böyleleri çok. Kendi nefsini kınayacağı yerde, kendi nefsine darılacağı yerde Rabbına darılmakta, Rabbına sitem etmektedir. Hâşâ biz neyiz ki sitem makamında, darılma makamında olabilelim. Biz müminler olarak sadece tazarru makamındayız, dua makamındayız, iltica makamındayız.

Değerli mü’minler, demek ki kur’an bir bütündür. Müslümanlar olarak bütün ayetlerine inanmak ve bütün ayetlerini gücümüzün yettiği kadar hayatımıza yansıtmak durumundayız. O ayetlerden bir tanesini bile inkâr etmek, bir hükmünü gözden ırak etmek, sırt çevirmek insanı iman hududunun dışına atar. Bunun için müslümanların ne konuştuğuna, ne yaptığına, nasıl hareket ettiğine dikkat etmesi, “bu, kur’ana, sünnete uygun mu? Rabbimizin emirlerine, nehiylerine uygun mu?” diye önce düşünmesi, sonra konuşması, sonra yapması gerekir. Allah (cc) kula bunu başaracak bir akıl vermiştir. Eğer kul aklını doğruda, güzelde, Allah’a (cc) kulluk yolunda kullanırsa muhakkak ki o akıl ona doğru yolu yani kur’an yolunu gösterecektir. Ama insan aklını fitnede, fesatta, kötülükte, şerde kullanırsa o zaman o akıl kendisini şeytanın içine düşürecektir, nefsinin içine düşürecektir. Yaptığı bütün kötülükleri, yapmış olduğu bütün melanetleri kendisine güzel gösterecektir. İşte bugün dünyada zulmeden, haksızlık eden, gasp eden, milletin malını çalıp hırsızlık yapan insanlar hala aramızda bir insan olarak dolaşıyor yüzleri kızarmıyorsa işte bu özelliklerini, islami özelliklerini kaybettiklerindendir.

Değerli mü’minler, insanın Allah’ın (cc) hükmüne ram olması, takva ve züht üzerine yaşayabilmesi için dikkat etmesi gereken şeyler vardır. Aksi takdirde müslümanca yaşayamaz ve Allah’ın (cc) razı olacağı amellerde asla ve asla muvaffak olamaz. Evet, züht ve takva üzere yaşamak için şu hususlara dikkat etmemiz gerekir:

Birincisi şeytana düşmanlıktır. Çünkü Allah (cc) kur’an’ı mübinde şöyle buyuruyor:
“Şeytan size düşmandır siz de onu düşman edininiz.” (fatır ayet 6)

Bir müslüman şeytanı düşman edinmezse, bir mü’min şeytana dostluk yaparsa onun iğvasına uyarsa muhakkak ki şeytan o insanı sapıtacaktır, dalalete götürecektir. Şeytan aslında güçsüzdür, onun yaptırım gücü yoktur. Zorla bir insana, bir müslümana şu işi yap diyecek bir güce, bir kuvvete sahip değildir. Ancak o insanın kalbine, zihnine iğva verir, vesvese verir. Onu birçok şeyleri yapmada, hayır işleri işlemede şüphelendirir. Nefsine hoş gelen, nefsinin sevdiği işlere onu hep teşvik eder. İnsanın sürekli şeytanın bu vesvesesine, iğvasına karşı Rabbine sığınarak, kur’anı ve sünneti gözünün önüne alıp “şeytan bana bu vesveseyi veriyor, bu iğvada bulunuyor ama kur’an bunu benden men ediyor, sünnet bana bunu nehyediyor” diye hemen şeytana sırt çevirmesi gerekiyor.

Bir mü’min takva ve züht ile yaşmak istiyor ve Allah’ın (cc) hükümlerine ram olmak istiyorsa ikinci olarak delilsiz hiç bir iş yapmamalıdır. Yani bir amel, bir hizmet, bir iş yaparken onun kur’andan, sünnetten, islamdan meşruluğuna dair bir delili olmalıdır. Aksi takdirde nefis, şeytan, kötü çevre onu yanıltır. Yaptığı birçok kusurları, isyanları, tuğyanları ona doğru gösterir. Evet, “ben şu işi yapıyorum, ben şu sözü söylüyorum, ben şu yazıyı yazıyorum, işte kur’an, işte sünnet, işte islamın ahkâmı benim bu yaptıklarımın doğru olduğunu söylüyor, delil odur.” diyebilmelidir. Yoksa kur’ana, sünnete, islama bakmadan, ona sırt çevirerek, onu hiç kaale almadan nefsin, şeytanın iğvaat ve telkinleriyle işler yapmak bir mü’mine yakışmaz. O asla züht ve takva hayatına kavuşamaz. Çünkü Allah (cc) birçok yalan yanlış iddialarda bulunan müşriklere, kâfirlere, münafıklara kur’anda Bakara Suresi 111. ayette:

“Eğer doğru söylüyorsanız delilinizi getirin.” buyuruyor.

Evet, doğru söylüyorsanız delilinizi getirin. Çünkü putperestler putlarına taparken onlardan faydalanacaklarını söylüyorlardı. Onların kendilerine yardımcı olacaklarını söylüyorlardı. ‘Ondan fayda ve zarar beklenir, onlar Allah (cc) ile bizim aramızda şefaatçidir’ diyorlardı. Ve benzeri bir sürü saçma sapan şeyler söylüyorlar, o dikili taşlardan medet umuyorlardı. Kendisine faydası olmayan şeyden fayda beklemek ne kadar ahmaklıktır, hamakatlıktır? Böyle bir şey nasıl düşünülebilir değerli mü’minler? O dikili taşların, o putların kendilerine fayda yok ki diğer insanlara bir fayda verebilsinler.

İşte onun için ‘peki madem böyle iddia ediyorsunuz, böyle söylüyorsunuz, eğer doğru söylediğinize inanıyorsanız getiriniz delilinizi’ diyordu Allah (cc) onlara. Bir mü’min de yaptığı konuşmayı, yazdığı yazıyı, işlediği her ameli muhakkak ki kur’an, sünnet ve islamın ahkâmına uygun yapmalı, orada bir delile istinat etmelidir. 

Zeki Soyak

 


* BENZER KONULAR

Haya – Ahlak – İmandır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:34:05 ÖÖ]


İkiyüzlülük- Münafıklık – Manevi Bir Hastalıktır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:28:39 ÖÖ]


İslamda Birlik ve Beraberliğin Önemi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:21:39 ÖÖ]


İnsanlara İyi Muâmele Etmek Aklın Yarısıdır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:12:43 ÖÖ]


Akıllı Kime Denir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 06:04:51 ÖÖ]


2014 - Ahmet Yağmur - Medine'ye Hasret Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:03:52 ÖS]


Asıl Derdimiz Dertsiz İnsanlar Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:27:42 ÖÖ]


Hayatını Düzene Koymak İsteyen Müslüman Gençlere Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:17:49 ÖÖ]


Bizi Aldatan Bizden Değildir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:53:08 ÖÖ]


BenimKkim Olduğumu Biliyor musun Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:42:56 ÖÖ]


Çocuklarımıza Sahip Çıkmalıyız Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:35:33 ÖÖ]


Zulmün Zararları Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:22:59 ÖÖ]


Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:22:28 ÖÖ]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41