Gönderen Konu: Ölülere Duyuramazsın  (Okunma sayısı 98 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı melek

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2146
Ölülere Duyuramazsın
« : Ekim 01, 2023, 11:23:48 ÖÖ »

           
Ölülere Duyuramazsın

İşi gücü dünya olan, gözü dünya çıkar ve menfaatlerinden başka bir şey görmeyen, dünya hayatının gerçek gayesini, varlık sebebini anlamayanlar, hep kaybetmişlerdir. Dünya nimetlerinden meşru şekilde istifade kınanmamıştır. Onun alayişine kapılıp ahiretin unutulması, ebedi hayatın kazanılması için çalışmamak kınanmış, ayıplanmıştır.

"Onlar, dünya hayatının görünen yüzünü bilirler. Ahiretten ise, onlar tamamen gafildirler."(Rum, 7)

"Onlar, yeryüzünde gezip de kendilerinden öncekilerin âkıbetlerinin nice olduğuna bakmadılar mı ki; onlar, kendilerinden daha güçlü idiler, yeryüzünü kazıp altüst etmişler, onu bunların imar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdi." (Rum, 9)

Önceki ümmetlerin hayat hikâyeleri anlatılarak, “bu dünyada sadece siz yaşamadınız, bu dünyadan sadece siz istifade etmediniz, bu dünyayı sadece siz imar edip inşa etmediniz, bu dünyadan sizin gibi niceleri gelip geçti. Hatta sizden çok daha güçlü kuvvetli, sizden çok daha uzun ömürlü ve yeryüzünün altını üstüne getirerek dünyayı sizden daha çok imar etmişlerdi de onlar da bırakıp gittiler. Timsahın avını yakalayınca suyun dibine çekip götürdüğü gibi, dünya da kendini imar edenleri kara bağrına basıp içine aldı. Hayatı sadece dünyayı imardan ibaret görenler yanlış yapmaktadırlar.

"İman edip iyi işler yapanlara gelince, onlar, cennette nimetlere ve sevince mazhar olacaklardır."(Rum, 15)

Öyleyse iman ettikten sonra hedefiniz sürekli iyi işler yapmak olsun ki, cennet nimetlerine kavuşarak ebedi mutluluğa erişesiniz. Dünyaya yaptığınız yatırım dünyada kalır. Dünyayı ne kadar imar ederseniz edin ondan ömrünüz nispetinde istifade edebilirsiniz. Ahiretinizi imarınızda hiç bir emeğiniz boşa gitmez, ebediyyen cennet nimetlerine gark olursunuz.

"Kaynaşmanız için size kendi (cinsi)nizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peydâ etmesi de O'nun (varlığının) delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır." (Rum, 21)

"O'nun delillerinden biri de, gökleri ve yeri yaratması, lisanlarınızın ve renklerinizin değişik olmasıdır. Şüphesiz bunda bilenler için (alınacak) dersler vardır." (Rum, 22)

"Gece olsun gündüz olsun, uyumanız ve Allah'ın lütfundan (nasibinizi) aramanız da O'nun (varlığının) delillerindendir. Gerçekten bunda, işiten bir kavim için ibretler vardır." (Rum, 23)

Rabbimiz hayata ve nimetlere ibret nazarıyla bakıp dersler çıkarmamızı istemektedir. İnsanı topraktan yaratıp bu günkü hale getirmesi, eşler arasına sevgi ve merhamet koyması, göklerin ve yerin yaratılışı, insanların renkleri ve dillerinin farklı olması, insanların gece gündüz uyuması, şimşeğin yaratılması, yağmurla yeryüzünün diriltilmesi, göğün ve yerin yerli yerince durmasında, müthiş dersler ve ibretler vardır.

Yeryüzünü ne kadar imar ederseniz edin, orada kiracısınız. Bir gün imar ettiğiniz yerleri devredeceksiniz.

“Göklerde ve yerde kim varsa yalnız O’na aittir. Hepsi O’na boyun eğmektedir.” (Rum, 26)

Her şey âlemlerin Rabbi olan Allah’ındır. Onun mülkünde malik olma iddiası abesle iştigaldir.

"İşte biz âyetlerimizi, aklını kullanacak bir kavim için böylece açıklıyoruz" (Rum, 28)

Aklını kullanabilenler varlık âlemine ibret nazarıyla bakarak, dünya ve ahiretin, hayatın ve ölümün mahiyetini anlayarak, Rabbin razı olduğu bir hayat yaşarlar.

"Gel gör ki haksızlık edenler, bilgisizce kötü arzularına uydular. Allah'ın saptırdığını kim doğru yola eriştirebilir? Onlar için herhangi bir yardımcı yoktur." (Rum, 29)

"İşte bilmeyenlerin (hakkı tanımayanların) kalplerini Allah böylece mühürler." (Rum, 59)

Kullarını sürekli hidayete çağıran Rabbimiz hiçbir sebebe bağlı olmadan bazılarını şaşırttığı düşünülemez. Mesele bütün ikaz ve uyarılara rağmen akıllarını kullanmayanların şaşkınlıkları ile başbaşa bırakılmalarından ibarettir. Artık böylelerinin doğru yola ulaşmaları mümkün olmamaktadır. Çünkü ilahi yardımdan mahrum kalmaktadırlar. Zaten aklını kullananlar da sırf akılları ile hidayete ermiyorlar, Allah’ın yardımıyla hidayete eriyorlar.

Aişe validemiz: Rasulullah sallahu aleyhi ve sellem geceleyin uyanınca şu duayı okurdu: “…Allah’ım ilmimi artır, bana hidayet verdikten sonra kalbimi saptırma…” (Ebu Davud) diyor.

"Dinlerini parçalayan ve bölük bölük olanlardan (olmayın. Bunlardan) her fırka, kendilerinde olan ile böbürlenmektedir." (Rum, 32)

Din bir bütündür parçalanamaz. Dine bir şey ilave edip, dinden bir şey çıkarılamaz. Dini kendi indi mütalaalarıyla şekillendirmeye çalışanlar, “benim anladığım gibi, benim söylediğim gibi” diyenler, bu şahsi mütalaalarını da insanlara din gibi dayatıp insanlar üzerinde tahakküm aracı olarak kullananlar, dine hizmet değil dine ihanet etmiş olurlar.

Tarihi gerçekler de göz önünde bulundurulduğunda bu ilahi ikaz hem Yahudilere, hem Hristiyanlara hem de Müslümanlaradır. İlim ehlinin yaptığı ictihatlar elbette bunun dışındadır. Rasulullah sallalahu aleyhi ve sellem efendimiz ehil olan ashabını ictihada teşvik etmiştir. Zaten ilimle yapılan ictihatlarda ne ictihat edenlerin ne de ona tabi olanların birbirine hasım ve düşman olmaları düşünülemez. Dostlukları ve düşmanlıkları dininden kaynaklanmayanlar münafıktırlar. Dün de bu gün de dinin künhüne dinin maksat ve ideallerine vakıf olamayanlar bazı ayet ve hadisleri seçip bayraklaştırarak Müslümanlar arasına tefrika sokmuşlardır. Bazıları da tamamen cahilce nefsin arzu ve istekleri doğrultusunda hareket ederek Müslümanlar arasına tefrika sokmaya çalışmaktadırlar.

"Kendilerine verdiklerimize nankörlük etsinler bakalım! Haydi sefa sürün; ama yakında bileceksiniz!" (Rum, 34)

"İnsanların bizzat kendi işledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu ki Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattırsın; belki de dönerler." (Rum, 41)

İnsanların Allah’a isyan ve itaatsizlikleri sebebiyle, semavi ve arazı felaketlerin gelmesi, ilahi bir ikazdır, silkelemedir ki hatalarının farkına varıp yanlışlarından dönsünler. Kimileri bu ikaz ve uyarılara kulak verirken kimileri de azgınlıkları içinde daha da azmıştır.

"(Rasûlüm!) Elbette sen ölülere duyuramazsın; arkalarını dönüp giderlerken sağırlara o daveti işittiremezsin." (Rum, 52)

"Körleri de sapıklıklarından doğru yola iletemezsin. Ancak teslimiyet göstererek âyetlerimize iman edenlere duyurabilirsin."  (Rum, 53)

İnkârcılar açık delillere rağmen akıllarını kullanmayıp inkârlarında inat ettikleri için, Ölülere, sağırlara ve körlere benzetilmiştir, Rabbimiz, tebliğ karşısında ölü, sağır ve kör gibi davranan inkârcıların bu tavırlarından dolayı üzülen Rasulünü teselli etmek için onları ölülere, sağırlara ve körlere benzeterek, bunların tebliğe kör ve sağır kalmalarına üzülmemesini tavsiye etmiştir.

"Andolsun ki, biz senden önce kendi kavimlerine nice peygamberler gönderdik de onlara açık deliller getirdiler. Bizde suç işleyenlerden intikam aldık. Mü’minlere yardım etmek de bize düşer."  (Rum, 47)

Rabbimiz,  Rasulüne Allah’ın dinini tebliğden dolayı yalanlanan, hakaretlere uğrayan, sürgün edilen sadece sen değilsin, senden önce gönderdiğimiz elçilerimiz de aynı akıbete uğradılar buyuruyor. Rabbimiz, Rasulünün şahsında kıyamete kadar gelecek davetçilere de davete karşı ölü, sağır ve kör gibi davrananlar karşısında ümitsizliğe düşmemelerini, yılmadan usanmadan sorumluluklarını yerine getirmelerin haber vermektedir.

"(Rasûlüm!) Sen şimdi sabret. Bil ki Allah'ın vaadi gerçektir. İyice inanmamış olanlar, sakın seni gevşekliğe sevk etmesin!" (Rum, 60)

Rasuller başta olmak üzere, Allah yolunun yolcuları şartlar ne olursa olsun, insanları Allah’ın yoluna sabırla çağırmaya, kâfir ve münafıkların engellemelerin aldırış etmemeye, onların alaycı tavırlarına üzülmemeye, telaş ve tedirginlik göstermemeye çağırılmaktadırlar. Hatta birlikte hizmet edenlerin dökülmeleri bile hizmet ehli insanları gevşetmemeli. Allah yar ve yardımcın olduktan sonra ne gam, ne keder.

Nureddin Soyak

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

2014 - Ahmet Yağmur - Medine'ye Hasret Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:03:52 ÖS]


Asıl Derdimiz Dertsiz İnsanlar Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:27:42 ÖÖ]


Hayatını Düzene Koymak İsteyen Müslüman Gençlere Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:17:49 ÖÖ]


Bizi Aldatan Bizden Değildir Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:53:08 ÖÖ]


BenimKkim Olduğumu Biliyor musun Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:42:56 ÖÖ]


Çocuklarımıza Sahip Çıkmalıyız Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:35:33 ÖÖ]


Zulmün Zararları Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 06:22:59 ÖÖ]


Kutsal Yolculuğun Heyecanı Başlarken Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 11:22:37 ÖÖ]


Hac Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 11:14:26 ÖÖ]


Yetim ve Kimsesiz Çocuklara Sahip Çıkalım Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 10:49:10 ÖÖ]


Yalşayan Hurafeler Karşışında Müslümanların Tavırları Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 10:40:06 ÖÖ]


Yalanın Zararları Gönderen: gurbetciyim
[Nisan 27, 2024, 10:02:40 ÖÖ]


Ahiretin kapısı ölümü Hatırlamak ve Ona Hazırlanmak Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:49:11 ÖÖ]


Hicr Süresi Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:32:26 ÖÖ]


Güven Duygusunu Nasıl Elde Ederiz Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:22:28 ÖÖ]


Korku ve Ümit Ahiret İnancından Doğar Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:09:23 ÖÖ]


Süleyman Aleyhisselam Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 27, 2024, 07:00:28 ÖÖ]


Zikir İbâdeti Kalbin Cilâsıdır Gönderen: fanidunya NET
[Nisan 26, 2024, 09:45:16 ÖS]


Müslüman’ın Müslüman’a Muamelesi Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:47:12 ÖS]


Ölüm Hadisesi ve Mümin’in Tutumu Gönderen: KOYLU
[Nisan 26, 2024, 08:42:28 ÖS]

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41