Gönderen Konu: En Büyük Zikir (Okunma sayısı 105 defa)

fanidunya NET · « : Ağustos 03, 2023, 07:52:03 ÖÖ »

En Büyük Zikir

Bakara suresinin hemen başında, “O muttakiler ki gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar…” buyurularak, Allah’tan hakkıyla sakınanların imandan sonra en önemli ilk vasıflarının namaz olduğu bildirilir.

“Kesinlikle kurtuluşa eren müminler ki onlar, Namazlarını huşu ile kılarlar…” (Mü’minûn 1-2) ayetlerinde de namaz, müminlerin ilk önemli vasfı olarak çıkar karşımıza.

İbrahim peygamberin, “Rabbim! Beni ve soyumdan gelecek olanları namazı devamlı kılanlardan eyle; rabbimiz, duamı kabul et.” (İbrahim 40) şeklinde dua ettiği örnek gösterilir.

Kıyamet günü cehennemliklere, “Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir?” diye sorulduğunda ise,

“Onlar şöyle derler: “Biz namaz kılanlardan değildik.”

Rabbimizin namaza atfettiği bu ihtimamı Peygamber Efendimiz (s.a.s.) kendi hayatında bizzat ve severek tatbik etmiştir. Farzların dışında gece ayakları şişinceye kadar nafile namaz kıldığını gören Aişe validemiz (r.anha), kendisine: “Neden bu kadar meşakkate katlanıyorsun ey Allah’ın Resûlü? Oysa Allah, Senin geçmiş ve gelecek hatalarını bağışlamıştır” dediğinde, “Şükreden bir kul olmayı istemeyeyim mi?” buyurmuştur.

Resulullah (s.a.s.), ara sıra namazla Allah’ı anmak istediğinde, “Erihna ya Bilal- Ezan oku, bizi namaza çağır, rahatlat ey Bilal!” demiştir. Vefatı yaklaşıncaya kadar, savaş dâhil her zaman her yerde böyleydi aleyhi selam.

Son anları artık, nefeslerini zor alıyor, bazen tıkanıyor, kendine geldiği anda, “kölelere iyi davranılması, namazın ihmal edilmemesini” tavsiye ediyor…

Bütün peygamberlerin (aleyhim-us-selam), sahabelerin, İslam önderlerinin Allah’ın “en büyük zikir” olarak nitelediği namaza önem vermelerini anlamak için evvela onlar gibi namazı önemsemek gerekir!

Namazı kılmadan “kalbim temiz” demek kurtarmıyor! Kurtarsaydı en temiz kalpli peygamberleri kurtarırdı.

“Ama her şey de namaz değil ki”, “Namaz kılanları da görüyoruz” mazeretine kimse sığınmamalı!

Namaz kıldığı halde yanlışa devam eden insanları mazeret kabul etsek, her gün onlarca insanın hayatını kaybetmesine sebep olan araçlara binmemek gerekirdi. İnsanların cinayet işlemesine sebebiyet veren güvenlik araçları silahları, hatta mutfakta kullanılan bıçakları da toplamak lazım gelirdi!

Namaz kıldığı halde yanlışı olan, düzelinceye kadar namazlarına devam edecek. Kılmadığı halde Rabbine karşı iyi bir kul, iyi bir insan olmak isteyen de bir an önce ama mutlaka namaza başlayacak!

Zira namaz, Rab ile buluşmadır.

Rabbiyle buluşmak, konuşmak, O’nu dinlemek istemez mi insan!

Rabbimize her yerde ulaşmak mümkün olsa dahi en önemli aracımız namaz kılındığından namaza sarılmalıyız.

Sadece dara düştüğümüzde değil, darda da bollukta da namaz ile Rabbimizin huzuruna varmalı, O’nun rızasını, yardımını dilemeliyiz.

Bize yardım etmesi için de bir belayı, sıkıntıyı bizden gidermesi için de namaza durmak gerekiyor.

Tekbirle, tesbihle O’nu anarak, huzurunda kıyamda durmalı.

Rükû’da boyun eğerek, secdede yere kapanarak O’na karşı acizliğimizi belirtip, O’nun en yüce ve tek ilahımız, mabudumuz olduğunu ikrar edip, sadece Ondan hacette bulunmalıyız.

“(Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkor. Allah’ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir. Allah, yaptıklarınızı biliyor.”

Namaz, sadece belli başlı fiziki hareketlerde bulunmak, Kur’an’dan/sünnetten sure ve dualar tekrarlamak değildir.

Okuduklarımızı özümseyerek, yaşayarak, hissederek ve daha da önemlisi kime karşı, ne yaptığımızın, ne söylediğimizin farkında olarak yüce makama çıktığımızın, O’nun huzurunda söz hakkı bulmamızın adıdır.

Günde en az beş vakit, en yüce makama çıkıp hasbıhal etmeyi düşünün!

Günde beş kez ilahi huzurda durup kulluk maddelerini tek tek okuyup mukavele imzalayan insanın halini düşünün…

Peygamberimiz bunu, evin önünden geçen akarsudan günde beş vakit yıkanmaya benzetmiş.

“…Ne dersiniz, o kişide kirden pastan bir iz kalır mı?”

“İşte beş vakit namazın konumu budur. Allah, beş vakit namaz sebebiyle hataları temizler” buyurmuş.

Sağında/solunda kâtip meleklerin şehadetinde, koruma meleklerin arasında:

İliklere işlercesine, “Allah’u Ekber” demek.

“Allah’ım! Seni eksik sıfatlardan tenzih eder; Seni (layıkıyla) hamd ederek överim. Senin adın ne mübarektir (Senin şanın ne yücedir) Senden başka ilah yoktur” demenin bilincini yaşamak.

“Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım, Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla…”

Tekrar: “Ne kadar hamd/övgü varsa Âlemlerin rabbi Allah’adır…” diye başlayıp tüm övgüleri tek sahibine teslim etmek…

Ve sonra “sadece O’na ibadet ettiğini, yalnızca Ondan yardım dilediğini” belirtmek…

Ondan “nimete erdirdiği tüm iyi kulları gibi kendisini de dosdoğru yola iletmesini” talep etmek…

“Fatiha’sız namaz olmaz” kaidesine bürünüp Fatiha’yı idrak etmek…

Kur’an’dan bilgi dağarcığına göre gezintiye çıkıp, gâh Allah’ın rahmetiyle ferahlamak gâh çizdiği sınırları aşanların akıbetine düşmemek için irkilmek…

“Allah en büyüktür” deyip rükûa varmak, mükerreren secdeye alnını koymak.

Son rekâtta tahiyatta bulunup kendisiyle beraber tüm inananlar için istiğfar dilemek…

Ve melekleri şahit tutarak yaptığı akde imza atıp kalkmak…

Bundan daha büyük zikir/nimet olur mu?

Nusret Reşber.

RADYO FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

FANİ DUNYA RADYO FORUM

FANİDUNYA FM MOBİL (Yenilendi)

FANİDUNYA FM

Gönderen Konu: En Büyük Zikir (Okunma sayısı 105 defa)

fanidunya NET

En Büyük Zikir

BENZER KONULAR