Gönderen Konu: Nizam ve Mizan  (Okunma sayısı 58 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 5789
Nizam ve Mizan
« : Şubat 24, 2022, 09:49:58 ÖÖ »
Nizam ve Mizan

Her şeyi yoktan, en güzel, ölçülü, uyumlu, dengeli, yaratıp, düzenleyen Allah-u Teala’nın tabiata, kâinata, insana koyduğu düzen kusursuz ve muhteşemdir (kevnî düzen). Yine bunun gibi, adaletin sağlanması, dünya ve ahiret mutluluğumuz için bize teklif ve tavsiye buyurduğu ilahî teşri düzeni de kusursuz ve muhteşemdir (teşrî düzen).

Her iki düzene de, ayetlere de saygılı olmak, fesadından korumak sorumluluğundayız.

Hem kevnî düzeni, hem de teşrî düzeni bizim fıtratımıza ve ihtiyaçlarımıza uygun iki büyük emanet ve nimettir. İlahî hükümler, “kitap” ve “mizan” yeryüzünde adaletin ve saadetin sağlanması, temel hakların korunması için konmuştur. “Adil düzen” için hem ilahî hükümlere, hem de ilahî mizana/ölçülere ihtiyaç vardır (Hadid/25). Bu nedenle adalet emredilmektedir (Nahl/90). Fesat da yasaklanmıştır.

Allah-u Teala; emanet olarak, yararımız için ihsan ettiği sayısız nimetlerinden tasarrufumuza yararımız için her şeye sınırlar, ölçüler koymuştur. Bunları aşmamak, ihlal etmemek sorumluluğumuz var. O’nun (C.C.) adına, O’nun (C.C.) koyduğu nizama ve mizana uygun yaşamak, kulluk/vekâlet sınırlarını aşmamak “hilafet” şerefiyle yaratılmamızın gereği... Güzel hayat da ancak ölçülere uymakla mümkün.

Mülk/3-5, Rahman/5-7, Şûra/17’de hem muhteşem kevnî düzene, hem de mizana dikkatlerimiz çekilmektedir. Yine “ölçüde, tartıda hile yapmayın” uyarısı, tehdidi var (Rahman/8-9, Mutaffifin/1-7). Her iki düzen için de adalet şart. Adalet ise, hem ilahî hükümlerin, hem de ilahî ölçülerin/mizanın varlığını gerektiriyor (Hadid/25). Aksi halde zulüm ve ifsad olur. İlahi hüküm ve ölçüler (ehli tevhit) yeryüzünden kalktığında tüm evrenin düzeni bozulur ve kıyamet gerçekleşir.

Rabbimiz, hem tabiattaki düzenin, hem de insan fıtratının, Fıtratullahın (Nisa/119), Sıbğatullahın (Bakara/138), Sünnetullahın (ilahi yasaların) ihlâlini, ifsadını yasaklamıştır (Nisa/117-120). Fıtratın hem kevnî, hem de teşrî anlamları/yorumları yapılmıştır. Teşrî olanı ilahî hükümleridir. Bu engellenmiş, kaldırılmış ve “bid’atler”le ifsada uğratılmıştır. Dinde ekleme ve çıkartmalar, bölmeler yapılarak tağyir ve tebdil edilmiştir (bid’at). Bunun gibi tüm tabiattaki bitki, hayvan genleri tahrifle (GDO) “fıtrata” müdahaleler/ifsadlar yapılagelmektedir. İnsan bedeni üzerinde de çeşitli müdahalelerle, ifsadlar yapılmaktadır. DNA değişikliği, cinsiyet, şahsiyet, zihniyet değişikliklerine tabi tutularak yeni bir insan türü inşa çabaları yaygınlaşıyor.

Nano teknoloji, genetik mühendislikle fıtratı bozan azgınlıklar gittikçe yayılıyor. O’nun teşri düzeni ekmeldir (Maide/3). Adaletli, doğru ve maslahata uygundur. Allah-u Teala ilahî hükümleri/yasaları/egemenlik yetkisini biz insanlara bırakmamıştır. Bunun gibi ihtiyacımız olan değer yargılarını, ilkeleri farklı değerlerdeki ölçüleri/mizanı bize bırakmamıştır. Hükümleri bizim için nasıl rahmet, hikmet, maslahat ise, “mizanı” da hak, doğru ve şaşmazdır. İyi-kötü, yararlı-zararlı, doğru-yanlış, güzel-çirkin, sevgi-nefret, dost-düşman, adalet-zulüm, hayır-şer, hak-batıl vb. değerlendirmeleri de bize büyük nimettir. Nasıl ki, hükümlerine saygılı olmak kendi yararımıza ise, “mizan”ına saygılı olmak da yine bizim  yararımızadır. Haramlarını helal, helallerini de haram yapmak hak ve yetkisi kimseye verilmemiştir. Bu, en büyük ve affedilmez zulüm/şirktir (Lokman/13). Bunun gibi O’nun ölçülerini beğenmezlik ederek, “mizana” zıt kriterleri tercih edersek, bu da bizi felaketlere sürükleyebilir, şirke götürebilir. İblis de öyle sapıp, lânetlenmedi mi? İlahi değerlendirmeye karşı söz söyledi. Hem emri yerine getirmedi, hem de karşı görüşle/değerlendirmeyle itiraz etti. Kovuldu. Allah ve Resulü bir konuda bir söz buyurmuşsa, müminlerin buna aykırı söz, görüş hakkı ve haddi yoktur. (İşittik, itaat ettik.)

İfsad faaliyetleri cin şeytanları ve insan şeytanları (tağutlar) öncülüğüyle yapılmaktadır (Bakara/205-12, Nisa/119). Şeytan düşman olarak hep ifsada davet eder; Siyonistler de aynı konumda olarak, sapkın ideolojileri (Siyonizm, Arz-ı Mev’ud) gereği her değeri ifsada koşmaktadırlar.

Bu nedenle hem İblis, hem de Siyonistler lanetlenmişlerdir.  Ticaretteki hileler, sosyal adaleti/dengeyi bozuyor; siyasette de zulüm nedeni olabiliyor. (S.A.V.) Ve “karada, denizlerde günahlarımız nedeniyle fesadlar” oluşuyor (Rum/41).

“Günahlarımız nedeniyle de musibetler geliyor” (Şûra/30). “İfsadlar ıslah iddiasıyla yapılıyor” (Bakara/11). “Hars (tarım, ekonomi, kültür) ve nesiller ifsad ediliyor” (Bakara/205).

“Kitaptan yüz çevirdiğimizde de dar bir hayat...” uyarısı var (Taha/123-124).

İlahi norm, kriter, ilke ve değerlerin; beşerî/AB’ninkilerden üstün olduğunu kabul imanımızın gereğidir. İlahi nizam ve mizan olmadan adaletin/barışın sağlanması mümkün değildir.

Ahlâk ve ahireti olmayan, insan fıtratına aykırı laik/seküler hukuk, düzenler ve ideolojiler, ilkeler, kriterler yüzünden dünyamız zulmün karanlığında ve mutsuz...

Elbette bu bozgunculuk, tuzaklar bir gün son bulacak; tağutlar kendi tuzaklarına düşeceklerdir.

Tekrar ilahi hüküm ve ölçülere dönmedikçe de kurtuluş yok.

Bahaddin Elçi.

 

Sitemap 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41