* FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Son İletiler

Sayfa: 1 ... 4 5 [6] 7 8 ... 10
51
G / Grup biz ümmetiz 320 kbps - NETTE İLK FANİDUNYA NETTE
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Haziran 27, 2025, 09:59:49 ÖÖ »
Grup biz ümmetiz 320  kbps - NETTE İLK FANİDUNYA NETTE
13 / 00:01:04:48 / 148,32 MB

AKSA ARSLANLARI MEYDANLARDA-NEŞİD (1 / 04:28)
-------------------------------------------------------------------
01 - AKSA ARSLANLARI MEYDANLARDA-NEŞİD  04:28


AKSANIN ASLANLARI MEYDANDA-ŞİİRLİ (1 / 05:02)
-------------------------------------------------------------------
01 - AKSANIN ASLANLARI MEYDANDA-ŞİİRLİ  05:02


BİR FİLİZ AT KALBİNE ADI TEVHİD OLSUN-BAĞLAMA (1 / 05:17)
-------------------------------------------------------------------------------
01 - BİR FİLİZ AT KALBİNE ADI TEVHİD OLSUN-BAĞLAMA  05:17


BİR FİLİZ AT KALBİNE ADI TEVHİD OLSUN-NEŞİD (1 / 05:16)
-----------------------------------------------------------------------------
01 - BİR FİLİZ AT KALBİNE ADI TEVHİD OLSUN-NEŞİD  05:16


GAZZELİ YİĞİTLER (1 / 05:41)
--------------------------------------------------
01 - GAZZELİ YİĞİTLER  05:41


HAYDİ KALKIN AYAĞA (1 / 05:01)
----------------------------------------------------
01 - HAYDİ KALKIN AYAĞA  05:01


KAİNATIN YILDIZLARI (1 / 04:30)
-----------------------------------------------------
01 - KAİNATIN YILDIZLARI  04:30


KURTULACAK MESCİDİ AKSA-NEŞİD (1 / 03:52)
---------------------------------------------------------------
01 - KURTULACAK MESCİDİ AKSA-NEŞİD  03:52


ŞEHADETE ÖZLEM (1 / 05:51)
------------------------------------------------
01 - ŞEHADETE ÖZLEM  05:51


ŞEHİTLERİN ARDINDAN (1 / 02:42)
-----------------------------------------------------
01 - ŞEHİTLERİN ARDINDAN  02:42


TEKBİR SESLERİ (1 / 03:41)
------------------------------------------------
01 - TEKBİR SESLERİ  03:41


VASİYETİM (1 / 08:33)
-------------------------------------------
01 - VASİYETİM  08:33


ZAFER MARŞI- GAZZE VE ŞAMIN ZAFERİ (1 / 04:48)
--------------------------------------------------------------------
01 - ZAFER MARŞI- GAZZE VE ŞAMIN ZAFERİ  04:48

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

İNTERNET RADYOMUZ FANİDUNYA FM 24 SAAT YAYINDADIR.

YENİ SİTE GİR,İŞİMİZ.

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
52
Ramazan ve Mübarek Günler ve Geceler / Hicret Cami ve Ev Merkezli Bir Hayattır
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Haziran 27, 2025, 08:42:17 ÖÖ »


Hicret Cami ve Ev Merkezli Bir Hayattır

1447. Hicri yılınızı tebrik ediyorum. Cenab-ı Hak, yeni yılı hayırlara vesile kılsın. Birlik, beraberlik ve kardeşliğimizin pekişmesine, insanlığın huzur ve iyiliğine vesile olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.

Kendi yılbaşına girdiğimiz bu günlerde yılın “Aile Yılı” ilan edilmesi düşündürücü. Boşanmaların arttığı, evlilik yaşının 30-35’lere çıktığı bu dönemi de hicretle irtibatlı düşünmemiz gerekiyor. Nasıl mı? Birkaç cümleyle başlayalım.

Hicret; Cami merkezli bir hayattır. Hicret; Ev merkezli bir hayat. Evin merkezinde namaz. İbadet eksenli bir hayat. Eğitim merkezli bir ev. Modernizmin evsizliğine mukabil, İslam ev merkezli bir hayatı teklif ediyor insanlığa. Bu da evsizlikten eve hicreti gerektiriyor. Sokaktan, başıboşluktan eve hicret.

Sokak çocuğu, sokak kadını olmaktan kadını ve çocuğu kurtarır hicret. Ev, Kur’an-ı Kerim’de insanlar için Mekke’de tesis edilmiş olan ilk eve, Kâbe’ye, Beytullah’a Allah’ın eviyle irtibatı/iletişimi kesmediği müddetçe huzur bulur.

Fertler/bireylerden topluma, toplumdan millete, milletten ümmete ve insanlığa geçiş, vahye dayanan bir geçişi gerçekleştirdiğinde dünyevî ve uhrevî saadete ulaşır.

Mü’minler; Mekke döneminde, iman ve hayat tarzlarıyla, yaşadıkları ortamlarla şirkten, müşriklerden ve şirkin belirlediği hayat tarzlarından ayrılıp, hicret etmişlerdi. İnanç ve hayat tarzıyla hicretlerinin tehlikeye girdiği, zorla, zorbalıkla ayrılıkların yok edilmeye ve tekrar şirke, şirkin belirlediği hayat tarzına dönmeye çağrıldıkları ve zorluklar tahammül güçlerinin aşma noktasına yaklaştığı zaman, hicretin bir başka aşamasını da gerçekleştirip Medine’ye göç ettiler. Bunlar da gösteriyordu ki, inanç ve hayat tarzında hicret etmeden fiziksel hicret olmaz. Fiziksel hicret, ilk iki hicretin yeterli olmayıp, ‘pisliklerden tamamıyla kurtulmadığı durumda devreye girmesi gereken bir aşamayı temsil etmektedir. En zor şartlarda Mekke’de yaşayan müminler Medine’ye hicret ederek hem olumsuz şartlardan kurtulmuşlar ve hem de bu arada kötülüğün, şirkin yurdunu fethedecek güç birikimini sağlayıp, sonunda küfrün saltanatını sona erdirmişlerdi.

Resulullah, Mekkeli Müslümanların oluşturduğu muhacirlerle, Medineli Müslümanların oluşturduğu Evs ve Hazrec topluluklarından bir Müslüman toplumu inşa etme sürecini başlattığı zaman, toplumun harcı olarak ilk yaptıklarından birisi, Müslümanlar arasında selamı emretmesi ve yaygınlaştırılmasını istemesi oldu. Elbette ki birbirlerine karşı olumlu sözlerle hitap eden, bu sözlerinde birbirlerinin iyilik ve esenliğini isteyenler arasında mevcut olan veya gelecekte olması muhtemel görünen problemler çözülür, buzlar erirdi.

İlişkiler içten ve daha yoğun olurdu. Bağlar güçlenip kuvvetlenirdi. Resulullah bu konuda şöyle buyurdu: “Varlığım kudret elinde bulunan Allah’a yemin ederim ki siz iman etmedikçe cennete giremezsiniz.

Birbirinizi sevmedikçe de gerektiği gibi iman edemezsiniz. Ben size yerine getirdiğiniz zaman aranızda sevgiyi oluşturup pekiştirecek bir şey söyleyeyim mi? O selamdır. Selamı aranızda yaygınlaştırın.” Toplumun temelinin sağlam olması, o toplumu oluşturan bireylerin birbirleriyle ilişkilerinin güçlü bir dostluk ve dayanışma üzerinde şekillenmesine bağlıdır. Resulullah, karşılıklı dayanışmayı artırmak için, Muhacirle Ensar arasında inşa edilen kardeşlik bağını daha güçlendirecek bazı uygulamalara karar verdi. Bu “iman kardeşliğinin” gereğiydi. Üstelik Muhacirler bütün mal varlıklarını Mekke’de bırakıp gelmişlerdi. Medine’de yaygın olan ziraat ve sanatı bilmiyorlardı. Bildikleri tek iş ticaretti, ama sermayeleri yoktu. Bunlardan dolayı, hem muhacirleri koruyup, başta ekonomik sıkıntıları olmak üzere problemlerinin ağırlığını azaltmak ve hem de bir İslam toplumunun inşasını temin etmek için özel statülü bir kardeşlik uygulamasına gidildi.

Kardeşlik bağı, hicretin beşinci ayında, mescidin inşası sırasında, Enes b. Malik’in evinde tesis edildi. Bu, dünyada benzeri bulunmayan bir uygulamaydı. İnsanların genellikle kan ve süt gibi unsurları temel alarak birbirleriyle kardeş olmalarına karşılık; Resulullah, insanlık tarihinde ilk defa inanç kardeşliğini ve bu kardeşliğin gereklerine uygun bir düzenlemeyi başlattı. Vahyolunan bir ayet, tesis edilen kardeşliği onayladı ve “iman kardeşleri”ni övdü: “Daha önceden Medine’yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık hissetmezler. Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir” (59 Haşr 9). Tesis edilen kardeşlik bağı maddi ve manevi her türlü ortaklığı ve dayanışmayı kapsıyordu. Resulullah sadece kardeşlik uygulamasını pekiştirmek için değil, her çağdaki ve toplumdaki Müslümanlar arasında şekillenecek ilişkileri biçimlendirmek ve dayanışmayı gerçekleştirmek için, söz konusu iman kardeşliğinin önemini ve gereklerini sıklıkla dile getirdi. Müminlerin sevgi ve bağlılıkta tek vücut gibi olduklarını; vücudun bir organı acı çektiğinde, bu acıyı bütün vücudun yaşadığı gibi, müminlerin de birbirlerinin acı ve sıkıntılarına duyarsız olmadıklarını, olamayacaklarını ifade etti. Müminlerden birisinin bir diğer mümine üç günden fazla küs durmasının helal olmadığını, bir müminin, kendisi için istediğini din kardeşi için de istemedikçe gerçekten iman etmiş olamayacağını bildirdi. “Aranızda hediyeleşin” diyerek, karşılıklı hediyeleşmenin dostluğu pekiştirmedeki önemine dikkat çekti. Müslümanlar ise bütün bu hatırlatma, uyarı ve emirlere titizlikle uydular.

Hicretin her konuşulup yazıldığı yerde, Peygamber Efendimizin hayat tarzını bir bütün olarak anlamadan, Kur’ân’ı da İslâm’ı da dünyayı da dünyanın meselelerini de anlayamaz, kavrayamaz ve anlamlandıramayız. Bizden öncekilerin yaşamadığı en dehşetli gurbeti, modern zamanların insanları yaşıyor. Bu; modern oyuncaklarla oyalanan, hipnotize edilmişçesine insanlığından sürülüp çıkarılan, âdeta iç dünyalarında bir “hicret” bekleyen toplum. İnsanın insanlığından “göç” ettiği bir dünyada yaşıyoruz.  Şu hâlde “hicret” üzerinde düşünerek, iç dünyamıza dönerek “hicret şuuru” içinde hareket ederek bir ‘nefis muhasebesi’ yapmalıyız. İnsanın insanlığından edildiği bir toplumda hicret zarurettir.

Kur’an’ın “Aranızda hayra çağıran, iyi doğru ve güzeli emredip kötü, yanlış ve çirkinden sakındıran bir topluluk bulunsun” dediği o topluluk; günahtan-sevaba, kötülükten iyiliğe, alçaktan yüceye, değersizden değerliye, dünyadan ukbaya, kutsala hicret!

Hicret, bir hayat tarzıdır. Dünya durduğu müddetçe hak ile batıl, adalet ile zulüm, hayır ile şer, iyilik ile kötülük mücadelesinin devam edeceği bilinciyle yaşamaktır. Hicret, her durumda zulmün ve zalimin karşısında hak ve hakikatin tarafında yer almaktır.

Şu hâlde iç dünyamıza dönerek “hicret şuuru” içinde yaşayalım. “Hicret yolcusu” ve “hicret medeniyeti”nin mensuplarıyız. İnsanlığın vahiyden beslenen bir soluğa ihtiyacı olduğunun şuurunda hareket ederek “umut” olduğumuzu unutmayalım.

Rabbim hicret şuuruyla yaşamayı/yaşatmayı nasip eylesin.

Yaşar Değirmenci.

İNTERNET RADYOMUZ FANİDUNYA FM 24 SAAT YAYINDADIR.

YENİ SİTE GİR,İŞİMİZ.

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
53
İnaç Ahlak / Bireysel Ahlakta Çözülme
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Haziran 27, 2025, 08:34:26 ÖÖ »


Bireysel Ahlakta Çözülme

Vallahi nedendir, nasıldır, niye bu hale geldik, işin içinden çıkamıyorum ama toplumsal olarak ciddi bir ahlaki çözülme yaşıyoruz. Elbet zatım da dâhil.

Ahir zaman dedikleri bu vakitlerse, o zaman binlerce yıl ötesinden ahir zamandan şikâyet edenler acep hangi hallerden dolayı şikâyet etmişlerdi bilinmez gider.

Ahlaki çözülme üzerine; “Bu mesele nasıl önlenir” gibi bir acemilik yapıp, o konuda kalem oynatacak, söz söyleyecek değilim. Kelama yazık olur.

Sosyal medyadaki ahlaki çözülmenin başını çekenler, arkalarından binlerce insanı sürüklüyorlar. Yine medyadaki ahlaki çözülme de birbirine bağlı olarak peşlerinden milyonlarca insanın aklını, duygularını domura uğratıyor. Çözülme hızla devam ediyor.

Şikâyet babından söylemiyorum. Hepimiz bu girdabın içerisindeyiz ve dönüyoruz. Döndükçe de çıkmaya çalışıyoruz lakin maddi-manevi battıkça batıyoruz.

Neyse, önce nefsime, sonra kendisini muhatap sayacaklar için ehline müracaat edelim ve Prof. Dr. İhsan Fazlıoğlu’nun “Bireysel Ahlakta Çözülme” üzerine sözlerine yer verelim. Şöyle diyor:

“Kişisel tecrübeme ve yaptığım gözlemlere göre, bir üniversite hocası olarak binlerce gençle muhatap olduğumdan, çeşitli vakıf ve kuruluşlarda muhtelif dersler verdiğimden, yüzleştiğim, fark ettiğim, hissettiğim, artık hangi sözcük tercih edilirse edilsin, en önemli sorunun, ‘ferdi ahlakta çözülme’ olduğunu düşünüyorum.

Buna ferdi seviyede ahlaki çözülme ya da değer yoksunluğu da diyebilirsiniz”. (Kendini Bulmak. Sh.90)

İhsan hocanın tespiti böyle!

Eminim aklıselim sahibi çok kimseler de aynı şeyleri söyleyecektir, yüzlerce kitapta yazılıdır, konferanslarda, seminerlerde dile getirilir, çeşitli kurum ve kuruluşlarca programlar yapılır ama mesele ferdi boyuta gelince galiba hedeften şaşılmaktadır.

İstisnalar kaideyi bozmaz derler. Evler ev olmaktan çıkıp, mülteci kampı gibi barınma merkezleri haline gelmiş vaziyettedir. Sebebi ne anneler ne babalar ne diğer aile üyeleridir.

Sebep belli. Ferdiyetçi bencillik (Narsizim) denizinde boğulmakta, çıkmaya çalıştıkça batmaktayız.

Hani denizde ölme tehlikesi geçiren kimsenin kendisini kurtarmaya gelen kişiyi can havliyle boğmaya kalkışması gibi kurtarma araçlarımızı “Benden sonra tufan” zihniyetiyle acımasızca mahvediyoruz.

Yine sözü ehline bırakalım.

“Kanımca ferdi ahlaktaki kaotik (kargaşa, düzensizlik, karmaşa) yapının ve çoklu moral değerler ile iş görülmesinin temel nedeni, küçük ölçekte Türkiye’de, büyük ölçekte İslam dünyasında, hemen hemen her alandaki kanonik (kanun kural) yapının çökmesidir.

Ahlaki, siyasi, dini, ilmi sahalardaki zeminsizliğin, tutarsızlığın, hatta çelişki yaşama biçiminin ana nedeni budur”. (a.e)

Ezcümle:

Kendimize soru sormayı reddediyoruz. Neye mensubiyet ve aidiyet duyduğumuza dair kendimize soru sorabilsek ama kaçıyoruz.

Kendimize; şahsi çıkarlarımız için değil, nefsimizin esareti altında değil, mensup olduğumuz ve yaşamak için ideal haline getirdiğimiz değer yargılarımız çerçevesinde soru sorabilsek, sanırım pek çok problemleri halledebiliriz vesselam.

Hüseyin Öztürk.

İNTERNET RADYOMUZ FANİDUNYA FM 24 SAAT YAYINDADIR.

YENİ SİTE GİR,İŞİMİZ.

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
54
Ramazan ve Mübarek Günler ve Geceler / Hicri Yılbaşı Muharrem - Aşure
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Haziran 27, 2025, 08:28:08 ÖÖ »


Hicri Yılbaşı Muharrem -  Aşure

Ey aziz ve mübarek samimi Allah’ın kardeş kıldığı insanlık ve Müslümanlar..!

Şu fâni âlemde mü’minin mü’mine en büyük yardımı dua iledir!

 Dua, ruhun feryadı, kalbin niyazıdır; mazlumun sığınağı, mahzunun tesellisidir. Zulüm altında soykırım seviyesinde saldırılara maruz kalan mağdur ve mazlum Filistin, Doğu Türkistan, İran ve bütün dünyadaki kardeşlerimiz için ellerimizi semaya kaldırıp niyaz edelim.

Hakkın hâkim, batılın mahv olması için dua edelim!

Mazlumların hürriyetine kavuşmasını, zalimlerin zulmünden arınmasını niyaz edelim.

Cenâb-ı Hak buyurur:

“Ve Rabbiniz dedi ki: Bana dua edin, size icabet edeyim.” Mü’min Suresi, 40:60

Resûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurur:

“Mazlumun duasından sakınınız! Zira onun duası ile Allah arasında perde yoktur.” Buhârî, Mezâlim 9; Tirmizî, Daavât 131

Ey ümmet-i Muhammed! Mazlumun duası arşı titretir!

Geliniz, birlik olup dua edelim.

Filistin’in, Doğu Türkistan’ın, İran ve dünyanın neresinde mağdur ve mazlum kardeşlerimiz varsa hürriyetine kavuşmasını, zulmün son bulmasını niyaz edelim. Zalimlerin Siyonistlerin ve avanelerinin tuzakları başlarına dönsün!

Mazlumların gözyaşları sevinçle silinsin!

Şimdi Dua Zamanı! Şimdi Ekonomik Boykot Zamanı!

Şimdi Zulme karşı tek yürek, tek bilek olmak zamanı!

Şimdi Manevi cihad zamanı!

İnşaAllah yakın zamanda zamanı geldiğinde Mazlumların imdadına koşmak için maddi Cihada koşma vaktini bekleme zamanı…!

Beklenen günlerin yarın olmasa da;

çok yakın olduğunun müjdesini vermek istiyorum!

Hicri Yılbaşının Müslümanlar için anlamı!

Hicri yılbaşı ne demek olduğunu iyi bir şekilde idrak eden Müslüman, Zilhicce ayının sona erip Muharrem ayının karşılandığı gece ile beraber Hicri yılbaşı gecesini büyük bir anlam içinde idrak eder. Hicri yılbaşı, Müslümanlar için birçok önemli anlam ve değeri olan bir tarihtir.

İlk ilk ve birinci olarak olarak Hicri yılbaşının önemli bir olayı ve anısı vardır.!

Çünkü o gün Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (S.A.V) ve ilk Müslümanların Mekke’den Medine’ye göç ettiği Hicret olayını anımsatır. Hicret, İslam tarihinin dönüm noktalarından biridir ve İslam toplumunun Medine’de kurulmasının başlangıcını simgeler.

İkincisi:

Müslümanların bu göç olayından sonra artık bir takvimleri olmuştur. Hicri yılbaşı, İslam takviminin başlangıcını belirtir. Müslümanlar için Hicri takvim, dini ve sosyal olayların düzenlenmesinde önemli bir rol oynar.

Üçüncüsü:

Hicri yılbaşı, aynı zamanda Muharrem ayının başlangıcını işaret eder. Muharrem ayı, İslam’da dört haram aydan biridir ve bu ayda savaşmak haram kılınmıştır. Aynı zamanda, aşure günü gibi önemli dini günler de bu ay içerisinde yer alır.

Dördüncüsü:

Hicri yeni yıl Müslümanlara manevi yenilenme ve geçmiş yılın muhasebesini yaptırır. Bu dönemde Müslümanlar, geçmiş yılın muhasebesini yaparak, yeni yıla daha iyi niyetler ve ibadetlerle başlama fırsatı bulurlar.

Rabbim bizleri de bu zümreden eylesin âmin.

Hicri yılbaşı, Müslüman topluluklar arasında manevi bağları güçlendiren, birlik ve beraberlik duygularını pekiştiren önemli bir zaman dilimidir. Hicri yılbaşı ne zaman diye baktığımızda şu an ülkemizde kullandığımız Miladi takvime göre belirleme yapmamız daha kolaydır.

26 Haziran 2025 Perşembe günü Hicri takvime göre 1447 yılının yılbaşıdır. 1 Muharrem 1447, 26 Haziran 2025’tir.

Hicri Yılbaşı ile Aşure Günü ilişkisi!

Hicri yılbaşı ile aşure günü arasındaki ilişki, İslam takviminin başlangıcı olan Muharrem ayı ile ilgilidir. Nasıl ki Miladi takvime göre yılbaşı Ocak’tır ve bu ayla birlikte yeni yıla girilirse, Hicri takvimin de yılbaşı Muharrem ayıdır. Yani Muharrem ayı ile birlikte hicri senede yeni yıla girilir.

Aşure Günü, Muharrem ayının 10. günüdür. Aşure kelimesi Arapça aşara yani on kelimesinden gelir. Aşure günü Muharrem ayının içinde olduğu için Hicri yılbaşı ile aşure günü Muharrem ayına işaret eder.

Hicri yılbaşı, Müslümanlar için özel bir anlam taşıyan bir gün olup, bugünde yapılan ibadetler ve etkinlikler çeşitli şekillerde yerine getirilir.

Müslümanlar için dini ve manevi bir yenilenme dönemi olarak değerlendirilir. Bu özel gün, toplumsal bağları güçlendirmek, manevi anlamda kendini geliştirmek ve İslam’ın temel değerlerini hatırlamak için önemli bir fırsattır.

Sevgili Allah’ımızın (c.c) kullarına nasip ettiği güzelliklerden biri de yeni yıl, yeni başlangıçtır. Hicri yeni yılın ilk ayı olan Muharrem, çokça hürmet edilmesi gereken aydır. Miladi takvimde yılın ilk ayı Ocak’tır. Hicri takvimde ise bu durum Muharrem ayıdır.

Hicri yılbaşında;

İnsanın hayatında bir şeylere başlaması için en güzel mevsimdir. İnsan bu ayda ben geçen yılda Allah’ın (c.c) rızası için ne yaptım? İnşallah bu yeni yılda daha dikkatli yaşayacağım, Allah (c.c) rızası için ömrümü idrak edeceğim diye düşünür.

Hicri yılbaşı, dua ve ibadetler, oruç tutma, namaz kılma, hayır ve sadaka verme, toplumsal din kardeşliği birlik ve beraberliği sağlama gibi önemli ibadet ve görevlerle idrak edilir.

Yeni Hicri seneye dua ile başlamak çok anlamlı ve samimi duygular taşır. Bu duada, Allahü Teâlâ’ya hamd edilmekte, Peygamber Efendimize, Eshabına ve Ehl-i beytine salat ve selam getirilmekte, yeni sene boyunca, şeytanın ve nefsimizin şerrinden Allahü Teâlâ’ya sığınılmaktadır.

Rabbim bu mübarek gece ve Muharrem ayı, aşure günü ve cuma günü hürmetine dualarımızı kabul buyursun

Amin.

Ahmet Maranki.

İNTERNET RADYOMUZ FANİDUNYA FM 24 SAAT YAYINDADIR.

YENİ SİTE GİR,İŞİMİZ.

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
55


İnsanların Cehenneme Girmesine En Çok Sebep Olan Şey Dilleridir

Resulûllah Efendimiz bir gün ashabına sohbet ederken mübarek dilini gösterdi ve şöyle dedi: “Bu diline sahip olan var mı, insanların cehenneme girmesine en çok sebep olan şey işte bu dildir.” O yüzden dilinize sahip olun, dikkat edin, konuşma sırasında sakın ha nerde olursanız olun, güzel cümleler edin, ağaçlar, taşlar güzel söz söylediğinize şahit olsun. İnsanları en çok cehenneme sokan şey dilleridir. Peygamber Efendimiz zamanında biri adam öldürdü, katilin geride kalan yakınları sevenleri dediler ki ne yapalım da bu katil akrabamızı cehennem ateşinden kurtaralım? Resulûllah Efendimiz şöyle buyurdu: “Bir Müslüman köle alın ve onu azat edin, azat ettiğiniz kölenin her bir uzvu onu cehennemdeki azabından kurtarmış olur.”

Ramazan’da son 10 gün itikâfa girmek, iki hac iki umre yapmak gibidir. Böyle buyuruyor Peygamber Efendimiz. Kadir Gecesi de içinde olunca daha daha çok sevabı olmuş oluyor. Durumun müsaitse Ramazan itikâfını kaçırma, böyle bir müjdeye ulaş.

ALLAH'I (CELLE CELALUHU) GÖRÜYORMUŞ GİBİ AMEL ET

Namaz kılarken de başka işler yaparken de Allah (celle celaluhu) beni görüyor bilincinde ol. Allah tabiî ki her şeyi görüyor, senin ibadetini de amelini de görüyor, yüce Allah’ın görmediği bir şey var mı? Evet, Allah'ı görüyormuş gibi ibadet etmek gerek öyle buyuruyor Sevgili Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem). Bir de nerede olursan ol, sadece camide değil her ağacın, her taşın yanında Allah’ı zikret.

Peygamberimiz (S.A.V.),böyle yapmanın, kalbin sıhhatli olduğunun, güzel olduğunun alameti olduğunu bildiriyor. Her yerde Allah'ı zikret, burası dağ, taş, büyük ağaçlar var, buralar tenha, burada kimse yok deme, Allah (C.C.) beni görüyor de, böyle yap ki dağlar ve taşlar senin zikrine ibadetine şahitlik etsin ahirette. Bir kötülük yaptığın zaman hemen bir iyilik yap, gizli günah yaptıysan gizli tövbe et, dua et, ibadet et. Mislini hemen öde, geciktirme.

ANNENİN EVLADINA ŞEFKATİ BABADAN DAHA ÇOKTUR

Bir kadının üzerinde en çok hakkı olan kimse kocasıdır. Kadın, kocasının derdini çeker, ona hizmet eder, Koca Allah’ın emirlerine uygun işler dilediği sürece kadın kocasının emrine itaat edecek. Bir hadis-i şerif’te, “Bir kişinin bir kişiye secde etmesini istemekle emrolunsaydım kadının kocasına secde etmesini isterdim” buyruluyor. Kadın, malında ve canında kocasına ihanet etmeyecek, kocasının taleplerine karşı gelmeyecek, evinden kocasının izni olmadan çıkmayacak, ticaret maksadıyla bile olsa izinsiz çıkmayacak. Erkekler üzerinde en çok hakkı olan kimse ise annesidir. Erkeğin anasının hakkı babasının hakkından daha üstündür. Kesinlikle evlat anasına of bile demeyecek. Avrupa ne demişse demiş biz Müslüman’ız Avrupa’ya değil Kur’an’a uyacağız. Dini emirlere uygun hususlarda annenin emirlerine karşı gelmeyecek. Evladın içki içmesini, sigara içmesini istiyorsa o olmaz, haram bir talebi varsa annenin emirlerine uyulmaz. Annemizin şefkati babamızdan daha çoktur. Anne çocuğuna bir şey oldu mu yerinde duramaz, o yüzden babadan daha çok şefkati vardır. Anne babadan ikisi de muhtaçsa önce anneye bakılır, anneye bakmak babadan önce gelir, aman anne babaya itaatsizlik etmeyelim. Kadının üzerinde en çok hak kocasının, erkeğin üzerinde en çok hak anasınındır. Peygamber Efendimiz (S.A.V.) böyle buyuruyor. Yüce dinimiz İslam yalnızca erkeğe değil kadına da birçok hak vermiş. Oraya da geleceğim. Kocanın, karısına karşı hangi vazifeleri var? Onları da sonraki bölümlerde anlatacağım inşallah.

Prof. Dr. Cevat Akşit.

İNTERNET RADYOMUZ FANİDUNYA FM 24 SAAT YAYINDADIR.

YENİ SİTE GİR,İŞİMİZ.

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
56
Siyami Akyel / İslâm’da Savaşın Meşruiyet Sebepleri
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Haziran 27, 2025, 08:12:11 ÖÖ »


İslâm’da Savaşın Meşruiyet Sebepleri

İslâm dini, hayatın her alanına müdahale eden, Allah-u Teâlâ’nın arzında her türlü fitne, kötülük ve zulmü bertaraf etme iradesini ortaya koyan bir dindir.

İslâm dini, kültürel, siyasal, ekonomik ve huksal alanlara ilişkin düzenlemeler getirmiş, hayatın her alanını kontrol eden ve müdahale eden yapısıyla İslâmî bir devlet sistemi öngörmüş, bu yolla yeryüzünün tamamında Allah-u Teâlâ’nın arzını her türlü fitneden arındırmayı temel gaye edinmiştir.

Temel gaye Allah-u Teâlâ’nın arzını yaşanabilir hale getirmek olunca, bunun için ne yapmak gerekiyorsa onu yerine getirmek, o gayreti icra etmek de müminlerin üzerine vazifedir. Bazen sözün gücüdür bu vazife, bazen iyiliği emredip kötülükten nehyetmek için gösterilen çaba, bazen diplomatik ilişkilerle barışı sağlamaktır, bu yolla üstünlük kurmaktır. Ama bütün bu yolların tükendiği hengâmda cihat etmek gerekir ki, bunun için de savaşmak ve güç göstermekten kaçınmamak gerekir.

Hele zulmün zirveye çıktığı günümüzde Allah yolunda cihat etmek, Müslümanlara karşı açıkça savaş ilan eden zalimlere karşı kuvvet hazırlamak, güç elde etmek ve savaşmak kaçınılmaz hale gelmiştir.

Allah-u Teâlâ, Kur’an-ı Kerimde, “Siz de düşmanlara karşı gücünüzün yettiği kadar her türlü kuvvet ve cihat için, bağlanıp beslenen atlar hazırlayın ki, bununla Allah düşmanını, kendi düşmanınızı ve bunlardan başka sizin bilmeyip de Allah'ın bildiği diğer düşmanları korkutasınız. Allah yolunda ne harcarsanız, onun sevabı eksiksiz size ödenir ve asla haksızlığa uğratılmazsınız” (Enfal, 60) buyurmaktadır.

Dünün savaş atlarının, bugünün tankı, roketi, füzesi, helikopteri, savaş uçağı vb. olduğu izahtan varestedir. Ayet-i kerimede askeri yatırıma verilen önemden bahsedildikten sonra bu uğurda yapılan harcamaların sevab ve mükâfatının Allah-u Teâlâ tarafından verileceği anlatılmaktadır.

Halkı Müslüman olan ülkelerdeki yöneticiler (ve onları destekleyen halk kitleleri), ayet-i kerimede anlatılan manayı idrak edebilse ve askeri yatırımlara gerekli bütçeyi ayırabilse ancak o zaman yeryüzünde yaşanan zulme dur diyecek özgüvene ve kuvvete ulaşabilir.

Kur’an-ı Kerim’de savaşın meşruiyeti, düşmana karşı kuvvet hazırlamanın önemi, yeri geldiği zaman kâfirlere karşı güç ve kuvvet kullanmak gerektiği, kâfirlerin ancak güçten anladığı ve en önemlisi yeryüzünde hâkimiyet tesis etmek gerektiği üzerinde durulmakta; bu konuda Müslümanların kavli duanın yanında fiili duaya da müracaat etmesi gerektiği anlatılmaktadır.

En önemlisi de yeryüzündeki bütün kötülüklerin bizim elimizle düzeltilmesi gerektiği hatırlatılarak şöyle buyurulmaktadır:

Kur’an-ı Kerim’deki, “Onlarla savaşın ki, Allah sizin elinizle onları cezalandırsın, onları rüsvay etsin; onlara karşı size yardım ve zafer nasip etsin ve (baskı ve zulüm altındaki) mümin toplulukların gönüllerini ferahlatsın” (Tevbe, 14) ayeti Allah-u Teâlâ’nın kötülükleri bizim elimizle düzeltmek istediğinin çok açık delilidir.

Başka bir delil de Peygamber Efendimizin (S.A.V.), mucize gösterme gücüne haiz olduğu halde kötülükleri bizzat eliyle düzeltmek için İslâm devlet sistemini oluşturması; Allah’ın ve Resulü’nün otoritesini tanımayan Yahudi, Hıristiyan ve müşriklere karşı savaşmasıdır.

Günümüzde zulüm dayanılmaz hale gelmişken, mazlumlar feryad ederken, bizim buna kayıtsız kalmamızın İslâmî ve insanî olmadığı, zalimlere karşı savaşmamız gerektiği Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılmaktadır: “Size ne oldu da Allah yolunda ve 'Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!' diyen çaresiz erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?” (Nisa Suresi, 75).

İslâm’da yeri geldiği zaman savaşmanın meşruiyeti hakkında Bakara Suresi, 190-194’üncü ayetlerde şöyle buyurulmaktadır: “Sizinle savaşanlarla siz de Allah yolunda savaşın, fakat aşırılığa sapmayın; Allah aşırılığa sapanları sevmez. Onları yakaladığınız yerde öldürün; sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın.

Fitne öldürmekten daha kötüdür. Mescid-i Haram civarında onlar sizinle savaşmadıkça siz de orada onlarla savaşmayın. Şayet sizinle savaşmaya kalkışırlarsa o zaman onları öldürün. İşte kâfirlerin cezası böyledir! Eğer onlar vazgeçerlerse, artık Allah bağışlayıcıdır, merhametlidir. Fitne ortadan kalkıncaya ve din yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın; fakat vazgeçerlerse, artık zalimlerden başkasına saldırmak yoktur. Haram ayın karşılığı haram aydır; saldırmazlık kurallarına riayet karşılıklıdır. Şu halde kim size saldırırsa, onun saldırısının dengiyle siz de ona saldırın. Allah’ın hükmüne saygılı olun ve bilin ki Allah kendisine saygılı olanların yanındadır” (Bakara, 190-194).

İslâm’da savaş ne kadar meşrudur ancak savaşta da bazı kurallar vardır. İslâm’da savaş, Allah-u Teâlâ’nın rızası ve hâkimiyeti için yapılır; dünyalık menfaatler için savaşılmaz. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmaktadır: “İman edenler Allah yolunda savaşırlar, inanmayanlar ise batıl dava uğrunda savaşırlar. Şu halde şeytanın dostlarına karşı savaşın. Şüphe yok ki şeytanın planı (tuzağı) daima zayıftır” (Nisa Suresi, 76).

Savaşta dahi zulüm ve haddi aşmak yoktur. Savaşta, kadınlar, çocuklar, hastalar ve savaşa takati olmayan kimseler öldürülmez ancak haddi aşan zalimlere karşı sertlik ve kuvvetli olmak, güç göstermek ve onları cezalandırarak mazlumların üzerindeki zulmü bertaraf etmek gereklidir. Unutulmamalıdır ki zalimler ancak güçten anlarlar.

Kur’an-ı Kerim’de bu konuda şöyle buyurulmaktadır: “Onlar sizde sertlik ve üstün gayret görsünler. Bilin ki, Allah (kötülükten ve adaletsizlikten) sakınıp korunanlarla beraberdir” (Tevbe, 123). “Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihat et, onlara güç göster. Onların varacakları yer cehennemdir. O, ne kötü bir varış yeridir” (Tevbe, 73). “Onlarla savaşın ki, Allah sizin elinizle onları cezalandırsın, onları rüsvay etsin; onlara karşı size yardım ve zafer nasip etsin ve (baskı ve zulüm altındaki) mümin toplulukların gönüllerini ferahlatsın” (Tevbe, 14).

Siyami Akyel.

İNTERNET RADYOMUZ FANİDUNYA FM 24 SAAT YAYINDADIR.

YENİ SİTE GİR,İŞİMİZ.

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
57
Nihat Hatipoğlu / İnsan Kazanmak Erdemdir
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Haziran 27, 2025, 08:03:25 ÖÖ »


İnsan Kazanmak Erdemdir

Dağıtan değil, toplayan olalım. Düşman çoğaltan değil, azaltan olalım. Nefret ettiren değil, sevdiren olalım. Kıran değil, onaran olalım. Ümitsiz bırakan değil, ümitvar kılan olalım. Şartlara göre eğilen bükülen değil, istikametli olalım. Aleyhimize de olsa adaletten yana olalım. Dünyanın bir imtihan sahası olduğunu unutmayalım. Ayrılığa gayrılığa kanat açan değil, ayrılığı gideren olalım. İnsan kazanalım, harcamayalım. İşi ehline verelim. Samimi ve dürüst olmayana, başkasına zarar verme fırsatı vermeyelim.

Bakınız Mevlânâ ne diyor: "Aklın başına gelince pişman olacağın bir işi sakın yapma. Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci mercan da nedir, bir sevgiliye harcanmadıktan sonra. Bir sevgiliye feda edemedikten sonra. Ayıpsız dost arayan, dostsuz kalır. Asıl yâr Yaradan'dır. Gerisi yaralayandır."

 GÜLÜMSE:

İnsanlara yanaş, yaklaş. Kalp onar, kalp kırma. "Sadaka veremiyorum, fazla param olmadığından" diyen Hazreti Ali'ye Efendimiz ne buyurdu: "Tebessüm et, gülümse insanlara."

 KUSUR ARAMA:

Birine kusurunu bulmak için bakma. Ararsan bulursun. Kusur örtmeyi marifet edin. İşte o zaman kusursuz olursun.

 ÖNYARGILI OLMA:

Topluma bak, yüzde 90'da şöyle veya böyle önyargılar var. Bari sen önyargıyı yık. Belki yanılıyorsun. Belki sandığın şey, sandığın gibi değildir.

 OLDUĞUN GİBİ OL:

Kendini başka gösterme. Neysen osun. Kendini iyi gösterme eğriysen; düzelmeye çalış, öyle görünmeye değil. Zira herkesi aldatabilirsin, ama Rabb'i kandıramazsın.
 GÜL VER: Sevdiğine ver gülü. Yoksa gülün, gülümse bari.

 YAĞMURU ISLATAN YAĞMUR VARDIR:

Kaderin üzerinde bir kader vardır. Bütün kararların üzerinde bir karar vardır. Bütün doğru ve yanlışların konacağı bir mizan vardır. Ateşi de kül eden bir ateş vardır.

Yağmurların da ıslandığı bir yağmur vardır. Bazen fedai can olmak lazım, yeni canlar çıksın diye. Aşkın da âşık olduğu bir aşk vardır. Rabb'e olan aşkını hiç erteleme.

 ISKALAYANA SOR:

İmanı, marifeti, Rabb'i, Peygamber'i bir ömür boyu ıskalayana sor: "Ey gönül, ne tuhaf değil mi? Bir ömür, şahdamarından daha yakın bir sevgiliyi aramakla geçiyor."

 YOL DİKENLİ:

Güle kolay ulaşılmasın diye etrafına diken konmuş. Her el ellemesin diye. Güle üslubunca yaklaşmalı. Her insan bir gül gibidir. Yanaşmayı bilirsen kokusunu paylaşır seninle. Bilmezsen yaralar seni.

 KENDİNİ HELAK EDECEKSİN:

İnsan kazanma yolunda bazen helak olmak vardır. Hz. Resulullah Efendimiz, insanları kazanmak için o kadar gayret etti ki; İslam'ı tebliğ ettiği kişi hayır cevabını verince içi daralırdı. Allah (cc) teselli buyurdu: "Onlar iman etmeyecek diye kendini mi helak edeceksin?" (Şuara, 3)

 YA BAŞIM GİDECEK:

Mekkeliler baskılarıyla Efendimiz'i köşeye sıkıştırmaya başlayınca amcası olan Ebu Talib'e görev verildi. Mekke'nin ileri gelenleri:

Muhammed'e de ki, liderlik istiyorsa olur. Mal ve altın istiyorsa ağırlığınca veririz. Kâbe'nin anahtarını istiyorsa verelim. Kızlarımızla evlensin. Yeter ki ilahlarımıza dokunmasın. Görüş onunla Ebu Talip. Amcasısın. Onu ikna et. Veya aradan çekil. Bizi onunla baş başa bırak. Putlarımıza ant içiyoruz ki onu öldüreceğiz!

Ebu Talib, Efendimiz'in (SAV) yanına gitti. Ve şöyle dedi: "Muhammed, bak; Mekke'nin ileri gelenleri seninle anlaşmak istiyorlar. Teklifleri şöyle şöyle! Ne istiyorsan söyle. Seninle boğuşmak istemiyorlar. Ama tehdit de ediyorlar. Ya anlaşır ya da bu yolda öldürülürsün. Efendimiz şöyle buyurdu: "Amca, arkamda dursan da durmasan da ben davamdan dönmeyeceğim. Kureyş ne sanıyor? Allah'a yemin ederim ki, tek başıma kalsam da bu dini yaymaya devam edeceğim. Ya başaracağım veya başım bu yolda gidecek! Amca, güneşi sağ elime, ayı sol elime verseler dahi bu yoldan vazgeçmem."

 İNSAN KAZANDIRIRSIN AMA SEN KAYBEDERSİN:

Bazen çark ters döner. Çarığını giyer dere tepe dolaşırsın; sir gönül bulur muyum diye. Hasta gönülleri tımar edersin ama sen bu yolda zahiren kaybedersin. Ama hakikatte kazanan olursun.

 KIZIM ÜZÜLME, BABAN KAZANACAK:

Hz. Resulullah, İslam'ı yayarken sık sık fiziki müdahalelere maruz kalıyordu. Günlerden bir gün yüzü yaralı, elbisesi yıpranmış, yakası çekilmiş, gönlü kırık bir hâlde geldi.

Hz. Fatıma bu manzara karşısında sarsıldı. Üzüldü, ağlamaya başladı. Babasının kanayan yüzünü silerken, "Babacığım, neden sana böyle yapıyorlar?

Efendimiz şöyle cevap verdi: "Ağlama Fatıma! Allah babana bir görev yükledi. Muhataplarım isteseler de istemeseler de bu din yayılıp her yere gidecektir. İçin rahat olsun. Babana güçleri yetmeyecek."

TEVHİD BİNASINA EŞİK OL:

Görevimiz belli: Her insana İslam'ı ulaştırmak. Herkese daveti yaymak. İslam'ı anlatmak. Gönülleri İslam'a kazandırmak.

Önyargıları kazımak. Bilmeyenleri bilgilendirmek.

İslam diye takdim edilen yanlış, yalan, boş, kıymetsiz, irrite eden, İslam'ın özünde olmayan hurafe ve iftiralardan İslam'ı sakındırmak lazım. İnsanların aklını karıştıran soru ve sorunları aydınlatmamız lazım. Bunu yaparken yıpranacağız, yıpratılacağız.

Yorulacağız, hastalanacağız, ayağımız, gönlümüz incinecek. Ama davete devam edeceğiz. İslam binasına gireceklere eşik veya merdiven olacağız.

Kısacası yeryüzünün neresinde bir yaralı gönül varsa oraya el uzatacağız. Hz. Resulullah'ın hayatını incelediğimizde bütün bunları görebiliyoruz. Gayret bizden, hidayet Allah'tandır.

BÜYÜYE KARŞI NE YAPMALIYIM?

Büyülerden ve sihirlerden korkulduğunda Felak, Nas ve Ayet-el Kürsi okumanızı tavsiye ederiz. Kendinizi güçlü ve donanımlı hissedersiniz. Bu tür konularda Yusuf Suresi'nin 64. ayetini okumak faydalı görülmüştür.

 İnsanlar ile cinler arasında evlilik olabilir mi?

Cinlerin ve cinlerin grubundan olan şeytanın insana zarar vermeye gayret ettiğini kaynaklarımız belirtiyor. Ama cinler ile insanlar arasında evliliği âlimlerin büyük çoğunluğu imkânsız görür. Çünkü yaradılışları çok farklıdır. Böyle bir şey olamaz.

 Peygamber'imizin fakirliğe karşı öğrettiği bir dua var mı?

Evet, Peygamber'imizin, kızı Hz. Fatıma'ya öğrettiği şöyle bir dua var: "Ey 7 kat göğün ve büyük arşın sahibi olan Allah'ım! Bizim Rabb'imiz! Her şeyin Rabb'i olan yüce Allah! Ey Tevrat'ı, İncil'i ve Kuran-ı Kerim'i indiren, taneyi ve çekirdeği yarıp çıkaran yüce Rabb'im! Alnından tutup hesaba çekeceğin her şeyin şerrinden sana sığınırım ya Rabbi! Sen öyle evvelsin ki, senden evvel hiç kimse yoktur. Sen öyle ahirsin ki, senden sonra hiçbir şey yoktur. Sen öylesine açıkta ve görünürsün ki, senin üzerine hiçbir şey yoktur. Sen öylesine sır ve gizlisin ki, senin önünde hiçbir şey yoktur. Ya Rabb'i, benim borcumu ödememi ve fakirliğimi gidermemi nasip eyle!"

 Cennette uyku var mı?

Kesin bir bilgi olmamakla beraber "Cennette ölüm ve uyku yoktur" (Keşfül Hafa, 2/2868) şeklindeki rivayetten esinlenilerek cennette uyku olmadığı söylenmiştir. Çünkü uyku, yorgunluk ve bir ihtiyaçtan dolayıdır. Cennette ise böyle bir ihtiyaç olmayacaktır.

 Peygamber'imizin şeytanın fitnelerine karşı bir duası var mı?

Evet, Peygamber'imizin Hz. Ebubekir'e öğrettiği şeytanın şerrine ve kalp hastalıklarına karşı öğrettiği bir dua var: "Ebu Bekir şöyle de: Allah'ım, ey göğü ve yeri yaratan, görünen ve görünmeyen âlemlerin Rabb'i, her şeyin sahibi ve yaratıcısı olan Allah'ım. Şehadet ederim ki, senden başka Rab yoktur.

Nefsimin şerrinden sana sığınırım. Şeytanın şerrinden ve inkârından sana sığınırım. Ya Rabb'i, nefsime uyup günah işlemekten veya bir Müslüman'ın günah işlemesine vesile olmaktan sana sığınırım." Peygamber'imiz bundan sonra şöyle buyurdu: "Sabahladığında, gecelediğinde ve yatağına uzandığında bunu söyle."

Nihat Hatipoğlu.

İNTERNET RADYOMUZ FANİDUNYA FM 24 SAAT YAYINDADIR.

YENİ SİTE GİR,İŞİMİZ.

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
58
Ramazan ve Mübarek Günler ve Geceler / Muharrem Ayında Oruç Tutmanın Fazileti
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Haziran 27, 2025, 07:46:53 ÖÖ »


Muharrem Ayında Oruç Tutmanın Fazileti

"Ramazandan sonra en faziletli oruç, Allahü teâlânın ayı muharrem ayında tutulan oruçtur. Farzlardan sonra en faziletli namaz, gece namazıdır."

Bugün 2 Muharrem 1447. Dün, hicri yeni yıla girdik. Bu ay, Kur'ân-ı kerimde (Tevbe 36) kıymet verilen dört aydan biridir... (Diğer üçü Zilkade, Zilhicce ve Receb ayıdır.)
 
Bilindiği gibi, Peygamber Efendimiz, miladi 571'de 20 Nisan'a rastlayan, Rebiul-evvel ayının 12'nci Pazartesi sabahı, Mekke'de doğdu. 622'de Mekke'den Medine'ye hicret etti. 20 Eylül Pazartesi günü, Medine'nin Kuba köyüne geldi. Bu tarih Müslümanların "şemsi yılbaşı" oldu. O yılın Muharrem ayının birinci günü de, "hicri [kameri] yılbaşı" oldu. Muharrem ayının birinci gecesi, Müslümanların yılbaşı gecesidir...
 
Kur'an-ı kerimde bildirilen ve dinde kullanılan Arabi ayların bir yılı, bir güneş yılından on gün kısadır. Hicri kameri aylar, hicri şemsi ve miladi aylara göre, on gün önce gelmektedir. Bunun için Müslümanların mübarek günleri veya geceleri, şemsi yıllara göre, her yıl on gün önce olur. Çünkü mübarek günler, güneş aylarına göre değil, kameri aylara göre yapılır. Dinimizin emri böyledir.
 
İslamiyet'te, güneş yılının ayları içinde sayılı bir mübarek gün yoktur. Doğum günü ve mübarek geceler, hicri yılla kutlanır. Bütün ibadetlerde ve dinî faaliyetlerde kameri aylar esas alınır. Hac, oruç, kurban ve bayram günleri kameri aylara göre tespit edilir...
 
Allahü teâlâ, kullarına çok acıdığı için, bu gecelere kıymet vermiş, bu gecelerdeki, dua ve tevbeleri kabul edeceğini bildirmiştir. Bu geceleri başka günlere almak dini değiştirmek olur. Allahü teâlâ, bu gecelerde yapılan dua ve tevbeleri kabul edeceğini bildirmiştir...
 
Hadis-i şeriflerde mealen buyuruldu ki:
 
(Ayların efendisi muharrem, günlerin efendisi cumadır.)
 
(Muharrem ayında bir gün oruç tutana, bugüne karşılık otuz gün oruç sevapı yazılır)
 
(Ramazandan sonra en faziletli oruç, Allahü teâlânın ayı muharrem ayında tutulan oruçtur. Farzlardan sonra en faziletli namaz, gece namazıdır.)
 
(Nafile oruç tutacaksan muharrem ayında tut, çünkü o, Allahü teâlânın ayıdır. O ayda bir gün vardır ki, o günde Allahü teâlâ geçmiş kavimlerden birinin tevbesini kabul etti. Yine o gün tevbe edenlerin günahlarını da affeder.)
 
Nafile ibadetlerin sevabına kavuşabilmek için, Ehl-i sünnet itikadında olmak, haramlardan kaçıp günahlara tevbe etmek, farzları kusursuz yapmaya çalışmak, o amelî ibadet olarak yapmaya niyet etmek şarttır...

Ahmet Demirbaş.

İNTERNET RADYOMUZ FANİDUNYA FM 24 SAAT YAYINDADIR.

YENİ SİTE GİR,İŞİMİZ.

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
59
En Sevgiliye  nUmut Mürare - Müzikleri (Enstrümantal) 320 kpps - NETTE İLK
26 / 00:02:30:15 / 343,90 MB

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

En Sevgiliye  nUmut Mürare - Müzikleri (Enstrümantal) 320 kpps - NETTE İLK (26 / 150:15)
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------
01 - Gelseydin (Enstrümantal)  05:24
02 - Bir Gül (Enstrümantal)  05:47
03 - Ey Gül (Enstrümantal)  06:11
04 - Kırk Yaşındasın (Enstrümantal)  09:12
05 - Hoş Geldin (Enstrümantal)  06:10
06 - Hudeybiye (Enstrümantal)  08:22
07 - Mekke'nin Fethi (Enstrümantal)  07:41
08 - Elli İki Gün (Enstrümantal)  08:06
09 - Ben Böyle Olmamalıydım (Enstrümantal)  03:31
10 - Asırlık Şiir (Enstrümantal)  05:17
11 - Efendim (Enstrümantal)  04:03
12 - Naat (Enstrümantal)  04:13
13 - Asr-ı Saadette Çocuk Olmak (Enstrümantal)  07:15
14 - Ay Yüzlüm (Enstrümantal)  02:57
15 - Miraç (Enstrümantal)  06:36
16 - Senin Gibi (Enstrümantal)  07:51
17 - Gönül Hun Oldu (Enstrümantal)  03:46
18 - Ensar (Enstrümantal)  04:46
19 - Hz. Ömer'in Övgüsü (Enstrümantal)  06:29
20 - Kurban Olayım (Enstrümantal)  02:52
21 - Medine'nin Gülü (Enstrümantal)  04:12
22 - Efendim - 2 (Enstrümantal)  04:54
23 - Na'at (Enstrümantal)  04:34
24 - Yolcu (Enstrümantal)  03:38
25 - Onlar (Enstrümantal)  06:42
26 - Hayber Fırtınası (Enstrümantal)  09:34

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

İNTERNET RADYOMUZ FANİDUNYA FM 24 SAAT YAYINDADIR.

YENİ SİTE GİR,İŞİMİZ.

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
60
Karma Albümler 192 - 320 Kbps / Karma Ezgiler 320 kbps - NETTE İLK
« Son İleti Gönderen: fanidunya NET Haziran 26, 2025, 06:36:58 ÖS »
Karma Ezgiler 320 kbps - NETTE İLK
24 / 00:01:44:38 / 239,50 MB

Karma Ezgiler 320 kbps - NETTE İLK (24 / 104:38)
----------------------------------------------------------------------
Abbu Alli - Im la il  01:33
Agah - Sadr-ı Cem'i-l Mürselin  03:16
Ahmet Şafak - Muska  04:56
Ender Tekin - Ah Amman  02:54
Ender Tekin - Neredesiniz  05:25
Eşref Ziya - Bir Gün Gelir  04:22
Fatih Koca - Ne Zaman Anarsam Seni  04:43
Grup İslami Direniş - Ahzab'daki Yiğitler  05:54
Grup İslami Direniş - Dağlardayız Biz Ovalarda  03:24
Grup İslami Direniş - Geri Döndük  05:13
Grup Tillo - Ortağız Bir Namusa  04:23
Grup Yürüyüş - Ey Şehit  04:24
Grup Yürüyüş - Gazi Gazze  03:42
Grup Yürüyüş - Milyonlarız  03:44
Grup Yürüyüş - Vur  03:28
Hakan Aykut - Secde Yerinde  04:53
Hakan Aykut - Şehadet Uykusu  04:36
Harun Beyaz - Bana ne Amerikadan  03:32
Ömer Karaoğlu - Gökyüzü Depremleri  03:44
Ömer Karaoğlu - La İlahe İllallah  05:21
Sami Yusuf - Madad (Nasimi Arabic Version)  06:31
Taner Yüncüoğlu - Endülüs'ten Kudüs'e  04:36
Taner Yüncüoğlu - Kızıldeniz _ Demirden Duvarlar  05:27
Taner Yüncüoğlu - Zor Sevda  04:29



Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

İNTERNET RADYOMUZ FANİDUNYA FM 24 SAAT YAYINDADIR.

YENİ SİTE GİR,İŞİMİZ.

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap
Sayfa: 1 ... 4 5 [6] 7 8 ... 10